FEHMİ KORU'DAN İLGİNÇ İDDİA!.."AYDIN DOĞAN VATAN GAZETESİ'Nİ SATIN ALDI"!...

Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru,Taha Kıvanç takma adıyla yazdığı köşede,Ertuğrul Özkök'e cevap verdi: Etrafımda olup bitenlerle ilgiliyim, işittiğim,okuduğum veya gözüme çarpanlardan sizin de ilginizi çekecekleri buraya taşıyorum... Fakat dedikodu? Iııh...

İKİ ARADA

Ertuğrul Özkök'e göre şu anda bir dedikodu yazısı okuyorsunuz. Kulis tiryakisi olduğunu bilmesem bu sütuna hiç göz atmadığını bile düşünebilirim. Etrafımda olup bitenlerle ilgiliyim, işittiğim, okuduğum veya gözüme çarpanlardan sizin de ilginizi çekecekleri buraya taşıyorum... Fakat dedikodu? Iııh...

"Dedikodu yazıları yazıyor" diye takılarak beni küçümsemeye çalışıyor galiba... Biz eski arkadaşız, aldırmam...

Sözgelimi, Sabah'tan ayrılan bir grup tarafından çıkarılan bir günlük gazetenin ülkemizin en büyük medya grubu tarafından satın alındığını yazarsam, bu alış-veriş henüz resmen ilân edilmediği için, yazdığım 'dedikodu' sınıfına mı girmiş olur?

Ya da, ülkemizin en büyük medya grubunu da içinde bulunduran holdingin, çok kısa süre önce elde ettiği rafineri kurma hakkı için dünya devleriyle temaslar yürüttüğünü yazarsam? Sanmıyorum. Daha önce aynı grupla ilgili yazdıklarım doğru çıkmamış mıydı; hem de grubun en yetkili ağızları tarafından işitilir işitilmez "Doğru değil" itirazıyla karşılandığı halde?

Müşterek bir dostumuz, dün, "Sakın alınma" dedi bana. Ona göre, Hürriyet yönetmeni, kendisinden söz ettiğim yazının Kulis'te çıkmadığından rahatsız olmuş; "Kulis'te değinmeni istiyor" dedi bana... Belki de sorun budur, ne bileyim...

Bir süreden beri bir beklenti içerisindeyim: Amerikalıların Türkiye'yi ve Ak Parti iktidarını mutlu etmek için bir jest yapacağı beklentisi bu. Etrafımdakiler, ısrarla, "Boşuna bekliyorsun" diyorlar, ama yine de gözüm kulağım Irak'ta geçiriyorum günlerimi... Ne zaman bu konu açılsa, "Adamlar" diyorum, "20 Nisan günü Ankara'ya kadar gelip Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay 2. Başkanı ile görüştüler; üç konuda söz verdiler: Kuzey Irak'taki PKK bürolarının kapatılması... Türkiye'ye yönelik PKK eylemlerinin durdurulması... Irak'taki liderlerden bir-ikisinin Türkiye'ye teslimi..."

"Sözümüzün yerine gelmesi öyle aylar sürmeyecek, haftalar içerisinde gerçekleşecek" cümlesini, bu sözü veren Amerikalı yetkilinin ağzından kendi kulaklarımla işittim...

Birileri, "Hudson toplantısı durumu değiştirdi" iddiasında. Güya, Hudson'daki toplantıya Zeyno Baran'ın davetiyle giden Amerikalı subaylar, orada işittikleri "Ak Parti'nin seçimde işine yarar" itirazından bayağı etkilenmişler ve "Biz bu işe karışmayalım" görüşünü Dick Cheney'in ofisi aracılığıyla Bush'a kabul ettirmişler... Amerika'yı iyi tanıyan bir dostum da, "Bush/Cheney ikilisi CHP-MHP koalisyonuna oynuyor" dedi.

Acaba bu senaryolardan hangisi doğru: 1. 20 Nisan'da "Aylar değil haftalar içinde gerçekleşecek" sözü mü? (Kendime hâkim olamıyorum, en iyisi sizlere de çıtlatayım: Konuyu açtığım bir Ak Parti ileri geleni, "Yerine getirecekleri bir söz olsaydı, gazetecilere mi söylerdi Amerikalılar?" diye sormuştu bana. Demek o da Amerikalıları benden iyi tanıyormuş...) 2. Hudson toplantısında "AKP'nin işine yarar" uyarısının dikkate alındığı mı? 3. İkinci şıkla irtibatlı olan, Washington'un CHP-MHP koalisyonuna oynadığı mı?

Bunlar üzerinde düşünürken, Kuzey Irak'ı iyi bilenlerden İlnur Çevik'in haftalığa dönüştürdüğü 'The New Anatolian' gazetesinin manşeti dikkatimi çekti: "ABD Iraklı Kürtlere 'Vakit tamam' diyor..."

İlnur Çevik'in Kürt kaynaklara dayanarak yazdığına göre, Amerikalılar "Artık PKK'ya karşı bir şeyler yapmanız şart" demişler... "Irak'taki Amerikalı yetkililer" deniliyor haberde, "Mesud Barzani ile Celal Talabani'ye şunu anlattılar: P