Fatih Portakal meydan okudu; “Haberi erkene çekseler herkesi yıkar geçerim”

Fatih Portakal üç yıldır Fox TV'de sunduğu sabah programı 'Çalar Saat'i gece ana habere taşıdı.

Fatih Portakal üç yıldır Fox TV'de sunduğu sabah programı 'Çalar Saat'i gece ana habere taşıdı. Haberleri kendine özgü yorumlarıyla anlatan Fatih Portakal'la yeni programını, dününü, bugününü, hayallerini Posta'dan Çağnur Hatipoğlu'na anlattı.
İŞTE O RÖPORTAJ :
Nasılsın? Nasıl gidiyor hayat?
İyi valla. Yaptığımız iş, koşturmaca. Ana haberde farklılık yaratmaya çalışıyoruz. Farkı yayın saatinden ve özgürlüğünden geliyor. Her akşam saat 21:30’da ekrana geliyoruz. Bu, alışılmışın dışında, geç bir saat. Ve evet, özgür şekilde çalışıyorum. Karışan, müdahale eden yok. İstediğimi yapıyorum. Ben haber sunmuyorum. Kendimi haber anlatıcısı olarak görüyorum. Yayın öncesi içeriğine ve görüntüsüne bakıyor, ardından onu kişiselleştiriyorum. Sonuçta akan yazıyı okumuyor, aklımda kalanları insanlara aktarıyorum.
Bu durum hem riskli hem tehlikeli değil mi?
İstenmeyen yorumlar olabilir, cümle unutulabilir... Eh, riski var tabii. Ama akan yazıyı okumakla yetinen de doğal olmaz. Robot gibidir.
Her şeye sen mi karışıyorsun?
Aksine çok şeye karışmam. Sadece bazı muhabirlerden özel isteklerim oluyor. Özel haberler sipariş ediyorum.
Özel haber çıkarmak zordur. Hem de her gün...
Evet. Ama benim için önemli olan o. Esas amacım haberi anlatırken muhabirini de parlatmak. Özel haberlerde üstüne basa basa muhabirlerin ve kameramanların ismini söylüyorum yayında. Bu, o imzaların da çok hoşuna giden bir şey.

“Haberi erkene çekseler herkesi yıkar geçerim”
Şimdilik reytingler iyi gibi. Ya kötüleşirse?..
Öyle bir endişem yok, çünkü kendimi biliyorum. Birincilik beklemiyorum ama ezilmek de istemiyordum. Zaten ezilmiyoruz da. Benim haberlerimi saat 18:30’a çekseler, çok iddialıyım, herkesi yıkar geçerim.
Magazin haberlerinden uzaksın. Başka hangi haberleri sunmaktan hoşlanmazsın?
Trafik kazaları, kadına ve çocuğa yapılan şiddeti içeren haberleri anlatırken çok sıkılıyor, üzülüyorum.
Demokratikleşme Paketi kapsamında Andımız kaldırıldı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun mesela?
Andımızı okumaktan her zaman gurur duydum. Çocuğum olsaydı onun da okumasını isterdim. Kimileri okunurken rahatsız olup belki içinden küfür de ediyordu. Okumasın o da o zaman. Bunun yöntemi tamamen kaldırmak mıydı? 1930’larda yazılmış Andımız o kadar rahatsızlık verdiyse 2013 yılına uydurulabilirdi. Uzlaşma yapılabilirdi. Bizde uzlaşma kültürü yok. Yine de gelecek için kötümser değilim. Kötümser olursam, gidecek başka bir yer bulmam gerek. Ama öyle bir yer yok ki benim için. Ben ölene kadar bu topraklarda yaşayacağım. Huzur içinde yaşamak istiyorum sadece.
Peki kamuda türban meselesi hakkında neler söyleyeceksin?
Kendi doğrularımı söyleyeceğim. Bence türbanlılar kamuda ve her yerde olmalı. İnsanların kılık kıyafeti umurumda değil. Ona bakarsan, ben de küpe takıyorum.
Ama seni ekranda küpeli görmüyoruz...
Çünkü ekrana çıkarken takmıyorum. Bu da benim özgürlüğüm. Şimdi küpem hakkında bana olmadık şeyler söyleyecekler... Hiç gerek yok.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN