Efendim: “Siyaset hep sürprizlere açık, günü gününe değişebilen bir şeydir” derken boşuna konuşmuyoruz. Şu veya bu yönde bir geri adım her zaman mümkün olabiliyor. Hele de daha önceden de böylesi bir “manevra” yapılmış ise. O zaman her şey “sürpriz”e açık hale gelebiliyor. Şaşırtıcı mı? Bir yere kadar!..
Ateş Olmayan Yerden Duman Tüter mi?..
Öyle ki bu yönde kuşkuları alevlendiren bir açıklama YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın partisinin Hatay - Antakya’da düzenlediği mitingte yapıldı. Burada konuşan Erbakan “İktidar İsrail’le ticareti sonlandırdığını ilan etsin, İsrail’e ihracatı kestiğini ilan etsin, Malatya’da İsrail’i korumak için kurulan Kürecik Radar Üssü’nü kapattığını ilan etsin ve emekli maaşını 20 bin TL’ye çıkardığını ilan etsin, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız.” diyecekti.
Tabii ki bu açıklamayı bir “son dakika” sinyali olarak algılandı ve YRP’nin İstanbul adayı Mehmet Altınöz’ü geri çekmeye hazırlandığına yorumlandı. ( Ki, kardeşi Elif Erbakan’ın eşi Fatih Erbakan’ın da eniştesi olmaktadır) Öyle ya! Durup dururken şimdi neden böyle bir açıklamaya gerek duyulmuştu ki? Peki öyleyse bu açıklamayı ne derece ciddiye almalıyız? Kendi payıma ben siyasette yapılan her açıklamayı potansiyel olarak ciddiye alırım. Ancak ciddiye almanın onun illâ öyle gerçekleşeceği anlamına gelmediğini de bilirim.
Yumurta Kapıya Gelmişken Mümkün mü?..
Şimdi seçimlere çok az bir süre kalmışken böylesi “Suyu bulandıran” bir açıklamanın “Manası” nedir? Dahası böyle bir şey tam da “Yumurta kapıya gelmiş” iken mümkün mü? Yahut “El altından yapılan” bazı görüşmeler sonuç mu vermişti? Parti içinde bir “Fikir ayrılığı” mı doğmuştu? Yoksa Fatih Erbakan –daha öncede yaptığı gibi- kameraların karşısına geçip son anda “Beklenen açıklama”yı mı yapacaktı? Ne diyeyim? “Olmaz, olmaz” mı acaba?
Nitekim hatırlanacağı gibi 14 mayıs 2023 seçimleri öncesi Erbakan'ın partisinin, 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un kaldırılması ve bazı hususlardaki talepleri iki parti arasında önce ayrışmaya yol açmıştı. Bu şartlar altında YRP önce “İttifak kurmayacağı” açıklamasında bulunacak ancak sonradan Cumhur İttifakı’na katılacaklarını açıklayacaktı. Acaba bu seferde öylesi bir durum yaşanabilir mi ? Bu soruya ilk anda bazı şeyleri hesaba katmadan kolaylıkla “Evet” ya da “Hayır” demek biraz zor. Zaten sıkıntı hissini verende bu…
Kısaca yarışta son kulvara girilmişken bütün hesapları altüst edecek bir adım atılabilir mi? Hele de “1994 Ruhu ile başlıyoruz” deyip dön dolaş aynı yere varılabilir mi? Ya da inat edip, “İstanbul’u CHP’ye, sola kazandıran parti” konumuna düşmek isterler mi? Üstelik aynı kulvardaki rakibi Saadet Partisi ile fiilen aynı safa düşme riskini göze alırlar mı? Böylesi bir “Çark etme”nin zemini oluştu mu? Bilmem, belli mi olur?..
Öne Sürülen Şartları Nasıl Yorumlamalı?..
Burada bir kanaate varabilmek için öne sürülen şartları ve konuşmada hangi bağlamda kullanıldığına bakmak lâzım gelecektir öncelikle. Açıklamanın bütünü okunduğunda sanki o sonuç çıkmıyor gibi. Önce dikkatle bir bakalım…
Erbakan aslında burada “Yeniden Refah CHP’ye kazandırır” iddialarına karşı uzun bir polemiğe giriyor: "Yeniden Refah, neden İstanbul’da CHP’ye kazandırıyor? Biz bunlara defalarca anlattık. Milli Görüş olarak milletin derdine derman olalım, maddi ve manevi kalkınmayı gerçekleştirelim, belediyelerde ahlaklı belediyecilik dönemini başlatalım, milletin kurtuluşuna vesile olalım. Yaşanabilir Türkiye’yi yeniden, adil bir dünyayı kuralım. Heykelci, rantçı belediyecilikten milletimizi kurtaralım, Milli Görüş belediyeciliği ile Türkiye’yi yeniden ahlaklı belediyecilikle tanıştıralım diye seçimlere giriyoruz. Kimseye kazandıralım veya kaydettirelim diye girmez. Sizin bu mantığınızla gidecek olursak; o zaman İstanbul’da DEM Parti, AK Parti ye kazandırmak için seçimlere giriyor. Böyle mantık olur mu Allah aşkına?...”
Ancak bütün bunlardan sonra şu noktaya geliyor ve bu kez belli kanaat ve suçlamaları yayan “Trolleri” muhatap alıp, “Hodri meydan” diyerek hedefliyor: “Bütün bunlara rağmen Hatay’dan sesleniyoruz. Ey troller, bizim şartlarımız belli. İktidar İsrail’le ticareti sonlandırdığını ilan etsin, İsrail’e ihracatı kestiğini ilan etsin, Malatya’da İsrail’i korumak için kurulan Kürecik Radar Üssü’nü kapattığını ilan etsin ve emekli maaşını 20 bin TL’ye çıkardığını ilan etsin, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız. Alın bakalım, size hodri meydan. Şimdi bu adımları atın, hiçbir beklentimiz olmadan adayımızı çekmeye hazırız ama maalesef böyle bir adım atacağınızla ilgili de hiçbir ümidimiz yok…"
Şu sözleri ise olaya dair daha özel bir vurgu gibiydi: "Bazı zavallı tipler çıkmış, 'Erbakan hoca olsaydı, adayını çekerdi' diyor. Milli Görüş'ün, başka parti kazansın diye aday çıkarmadığını gördünüz mü?"
Usulen Öne Sürülen Şartlar!..
Burada öne sürülen şartlar adeta biraz “Kafa bulur gibi” olmuş. Ya da “Olmayacak duaya amin” demek gibi. Hem bunları söyleyerek ne kadar “ilkeli” olduklarının propagandasını yapmış hem de “nasıl olsa karşılamayacağı şartlar” öne sürerek “Günah benden gitti” imajı yaratmışlar. Ayrıca İslami tabanın Anti – İsrail duyguları, Anti – ABD tepkileri ve emeklilere yönelik girişimle de puan toplamaya çalışılmış. Yani bir taşla birkaç kuş vurulmak istenmiş!..
Peki buna rağmen bir “Manevra” ya da “U Dönüşü” söz konusu olabilir mi? Son anda bir göz kırpma yahut. Epeyce “zor” görünüyor. Üstelik seçime çok az kalmış bir zaman diliminde bu şartları kim, nasıl değerlendirip uygulayacak? Karşılığında somut ne verilebilir ki? (Tabii önceden “Yiğitliğe leke sürdürmemek” adına zaten taraflar anlaşmışsa o başka!) Ondan sonrası bir açıklamaya bakar!.. İşe yarar mı, taşlar yerinden nasıl oynar, YRP tabanı tıpış tıpış AK Parti adayına yönelir mi? O ayrı bir konu. Lakin gündemden tümüyle çıkmış olduğunu söylemek de biraz zor. Daha önce de bir vesileyle dediğim gibi “Çıkmamış candan ümit kesilmez!”
YRP’nin İkili Karakteri!..
Fakat YRP halen iki seçeneğe de açık, bazı hassas noktalarda yalpalamalı bir parti gibi sanki. İçinde her iki seçeneği de barındıran “Dinamikler” var anlaşılan. (AK Parti etkisi de unutulmamalı) O yüzden belli tartışma veya baskılar yapıldığından eminim. Kim bilir Erbakan’ın bu açıklaması parti dışından çok “Parti içine” yapılmış bir açıklama bile olabilir.
Mesajda biraz da o “koku” var sanki. Gecikmiş bir nabız yoklamada olabilir birilerine “Tavır” hissettirmede. Hani “Ben destek yanlısı değilim” gibi. (Sorumluluğu üzerinden atmak gibi!) Diğerleri ise partiyi CHP’ye kazandırmanın “vebali”ni üzerlerine almamak istemiş olabilirler. Ya da bize “İyi polis / Kötü Polis” mi oynanıyor acaba? Artık hangisine aklınız yatıyorsa!..
Tekrar ediyorum. Pek zor gibi görünse şu veya bu mealde cımbızlama cümlelere takılıp kalmamalı belki de. İlaveten siyasette “İmkânsız” diye bir şey olmadığı hatırlanmalı. O yüzden açıklama gene de insanın aklına ciddi bir “Acaba?” düşürmüyor değil doğrusu!..
Kesin konuşamam, ancak eğer öyleyse bugün yeni bir “Gelişme” beklenebilir!..
29. 03. 2024
NOT 1: Fakat YRP içinde bu konuda sert bir tartışma olduğu anlaşılıyor. Fatih Erbakan'ın danışmanı Yücel Mollaismailoğlu, paylaştığı mesajda YRP'nin Cumhur İttifakı çatısı altında olması gerektiğine vurgu yaparak "Vakit bütünüyle bitmeden bu yanlıştan vazgeçilmeli." çağrısında bulundu. Mollaismailoğlu, "Yanlıştan vazgeçilerek Cumhur İttifakı'nın desteklendiği açıklanmalıdır. Hiçbir Milli Görüşçü onların değirmenine su taşıyamaz, hiçbir Milli Görüşçü bu vebali yüklenmez." ifadesini kullandı. Bu ise söz konusu seçeneğin pek de ihtimal dışı olmadığı kanaatini güçlendiriyor sanırım.
NOT 2: Lütfen 12 Şub 2024 tarihli “Çıkmamış candan ümit kesilmez” demeye çalıştığım “YRP’nin hamlesi AK Parti’yi zora soktu!.. Gene bir geri adım atılabilir mi?..” başlıklı yazıma bir göz atınız…