Fatih Altaylı'nın Habertürk'ten kovulmasının arka planı

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

KESKİN KALEM keskinkalem@medyaradar.com

ALTAYLI’NIN HABERTÜRK’TEN KOVULMASININ ARKA PLANI
KASIMPAŞA NASIL SONUNU GETİRDİ?
ALTAYLI’NIN SAĞ KOLU YAVUZ BARLAS KALACAK MI?

Ağaçlan uzun kısa
O da biter kese kese
Geniş değildir herkese
Adaletsiz yalan dünya
Fil de canlı karınca da
Kimi yerde kimi dalda

Aşık Mahzuni Şerif

Yoldaşlar.
Ben inançlı bir insanım amma, bu dünyada bir türlü ilahi adalete inanamadım.
İnanmak istedim amma olmadı.
Pek çok kötülük yapan insan, bedelini ödemeden, üstelik milyonların gözü önünde, paralı, keyifli bir hayat sürdü.

Medyada bunların sayısı belki de bütün sektörlerden daha fazladır.
Ben artık bu düzene yenilmiş, bu medya ortamından zengin olamamış…
Olamadan, bir sürü patronu, yöneticiyi emeğimle zengin etmiş olan, bir EZİK OLARAK….
Buradan kendimce, medya emekçilerinin kanını emen bazı isimleri, yıllardır ifşa ediyorum.Bunlar uzun süredir aslında iktidara hizmet ediyordu.
Ancak artık umduğunu bulamayınca muhalefete geçmeye karar vermişti bazıları..

Onlardan biri Fatih Altaylı idi…
Gencecik sevgilisini Habertürk binasında yakın adamı Ramazan Kurnaz ile beraber dövüp, olayın üzerini kendince FETÖ’cülerle kapatmaya çalışmasına kadar pek çok meseleyi örttüğünü düşünüyordu.
Amma yanılıyordu…

Keskin Kalem mazlumun, şiddete uğrayanın yanında olmaya çalıştı.
Tüm rezillikleri, aleyhine açılan onca davaya rağmen, ifşa etti.
Binbir hakarete, tehdide maruz kaldı.
Ammmaaaaa yılmadı.

Uzatmayayım sonunda Altaylı, neredeyse ismini kendiyle özdeşleştirdiği Habertürk’ten öylece kovuluverdi.
Peki Altaylı’nın ayrıldım diye lanse ettiği, olayın perde arkasında, ne oldu?
Aslında nasıl kovuldu?
Eğilin, son birkaç gündür Habertürk’te yaşananları kulaklarınıza fısıldayayım…

KASIMPAŞA PAYLAŞIMI SONUNU GETİRDİ

Olayların fitili Şubat ayında ateşlendi aslında.
Altaylı Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili bir paylaşım yapmış ve sosyal medyada kendisine tepki gösterenlerle, adeta ağız dalaşına girmişti.

Herkese atarlı giderli yanıtlar verirken,
Instagram hesabından ‘skimden aşağısı Kasımpaşa’ paylaşımı yapıverdi.
Ancaaaak patronu Turgay Ciner’in sahibi olduğu Kasımpaşaspor’un logosuyla.

Bu patronajda büyük rahatsızlığa neden oldu.
Hatta patrona rest çekme olarak algılandı. (Çünkü Altaylı bir süredir patron ve yöneticileriyle takışıyordu)
Siyasi bir tartışmanın içine- hem de küfürle- çekilen kulüp açıklama yapmak zorunda kaldı,
Altaylı da kös kös paylaşımını sildi.
Bu olaylar üzerine bakın 24 Şubat tarihli yazımda ne demişim? :

Tabii patronunun logosunu kullanması, Habertürk’te büyük bir şok yarattı. Habertürk yönetimine yakın kaynaklar, ‘bu mesaj sadece Diyanet’e değil,bir yandan da acaba patronaja da mı’ diye düşündü. Diyanet’le derin ilişkileri olan ve babası hoca olan Fatih Saraç küplere bindi. Keskin kulaklarıma gelen kulisler böyle diyor…
Sonra ne oldu dersiniz? Kasımpaşa kulübü apar topar, bir mesaj yayınlayarak, ‘sahte hesaplardan paylaşımlar yapılıyor, bizim ilgimiz yok’ dedi. Yani bir bakıma Altaylı’yı SATTI.

Bu yazımı takip eden birkaç haftada, Altaylı’nın durumuna dair pek çok bilgi fısıldandı bana…
Ve dışarıdan pek öyle görünmese de içten içe, Altaylı’nın Habertürk’teki koltuğunun iyice sallantıda olduğunu, 16 Mart’ta şu sözlerle ifade etmişim:
Ciner Altaylı’yı göndermeye karar vermiş.
Nedeni özellikle Kasımpaşa gerilimi.
Ankara’dan baskı da cabası…
Fakat Altaylı bu…
Alttan alta hem kendine yeni bir patron arıyormuş, hem de Habertürk’te kalmak için patronunun eski defterlerini karıştırıyormuş.
Anlayacağınız tehdit mekanizması yine devrede…
Ancak bu kez durum biraz daha ciddi, kulislerden öğrendiğime göre.

Demek ki neymiş?
Mart ayında yazdığım Mayıs ayında, seçimden sonra gerçek olmuş.
Bu noktada isabetli kulislerimin hakkını vermenizi rica ediyorum sırdaşlar…
Lafı çok uzattım kusura bakmayın, sadede geleyim.
Altaylı’nın kovulma hikayesinin detaylarını sizinle paylaşayım.

CİNER’LE GÖRÜŞEMEDEN GİTTİ

Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, Altaylı konusundaki rahatsızlık zaten bir süredir, yukarıda da aktardığım gibi, Ciner Yayın Holding içerisinde vardı.
Bu Altaylı’nın muhalefete oynamasıyla ilgili değildi.
Zira Ciner de muhalefete destek veriyordu.
Altaylı’nın başına buyruk davranması bile aslında Turgay Ciner’i rahatsız etmedi.
Asıl rahatsız eden, Altaylı’nın çok eskiden beri Ciner ve Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ aleyhine elinde tuttuğu bazı kozları, sürekli öne sürerek şantaj yapmaya çalışmasıydı.

Bu durum Altaylı’nın yukarıda paylaştığım Diyanet’i hedef alır gibi yaptığı ama aslında patronunu şuursuzca tehdit ettiği, ’S.kimden aşağısı Kasımpaşa’ paylaşımıyla, bir krize dönüştü.
Bu noktada Ciner, zaten uzun süredir Kenan Tekdağ ve kendisi hakkında ileri geri konuşan Altaylı hakkında sabrını tüketmişti.
İşte bu Kasımpaşa paylaşımı da bardağı taşıran son damla oldu.
Ciner o paylaşımdan sonra Altaylı’nın biletini kesmeye karar verdi ancak zamanını kolladı.
Patronunun çok kızdığını anlayan Altaylı paylaşımı yaptığı Instagram hesabını kapatsa da,
öfkeyi dindiremedi.
Kaderini bekleme moduna geçti.
Ve en sonunda kendi şöhretini patronunun bile önüne koyduğu Habertürk’ten kovuldu.
Öyle ki giderken Turgay Ciner’le görüşemedi bile.
Kovulma konuşmasını yapan Kenan Tekdağ oldu…
Peki hikayenin sonu bu mu?

SAĞ KOLU YAVUZ BARLAS KALACAK MI?

Şimdiiiiii yoldaşlar asıl soru şu:
Altaylı’nın sağ kolu olan isim ve yakın çalışma arkadaşları gönderilmeden, Altaylı gerçekten Habertürk’ten tasfiye edilmiş olacak mı?
Cevabı kocaman bir HAYIR.

Altaylı uzun bir süredir aslında Habertürk’te yönetimsel bir görev üstlenmiyordu, ancaaaaak Habertürk’teki ağırlığını sağ kolu olan bir isim tarafından yürütüyordu.
O isim haberturk.com yayın yönetmeni Yavuz Barlas’ın ta kendisiydi.

Altaylı, köşe yazarlarının yazılarından tutun da, Habertürk’ün internetteki yayın politikasına kadar pek çok şeyi, perde arkasından Barlas üzerinden yönetiyordu.

Barlas’ın Altaylı için ne kadar önemli bir isim olduğunu, isterseniz, Mart 14 tarihli ‘Ölmüş Eşek miyim?’ isimli yazısından anlayalım:
‘’Konuştuğum tek gazeteci haberturk.com yayın yönetmeni Yavuz Barlas’tır.
O benim hakkımda bir şey söylediyse, size doğrudur. Bir tek ona güvenir ve onunla konuşurum.’’

Bir kaç cümle de veda yazısıyla ilgili keskin kelam etmem şart...

Altaylı'nın Habertürk'e veda yazısını okuduğunuzda çok ilginç bir tablo çıkıyor ortaya...

Patronuyla sözde dost arkadaş, aralarından su sızmıyor!

Kenan Tekdağ onun kahrını çeken kadim bir yoldaş!

Çalıştığı medya grubunda herkes onu seviyor!

Ama hoooop iki seçim arası makul bir sebep olmaksızın "Faltaylı bey" birden "Ferrari'sini satan bilge" olmaya ve ayrılmaya karar veriyor.

Yerseniz böyle...

"Faltaylı"nın bu hikayesini elbette yemediniz.

Çünkü size bu hikayeyi yutturmaya çalışan şahsın, lümpen dayakçı, başörtüsü düşmanı, işine geldiğinde iktidar yalakası, gelmediğinde düşmanı olan bir rüzgar gülü olduğunu biliyorsunuz..

Bu ülkeyi babasının malı gibi gören, sokakta başörtülü kadın avlamayı marifet sayan bir tip olduğunu biliyor ve yutturmaya çalıştığı şeye inanmıyorsunuz.

Evet medyada yıllarca Altaylı ve benzerlerinin tek taraflı yutturma hikayesini okudunuz. Ve o hikaye bitti.

Altaylı'nın 'veda'sı hikayenin; medyada değişim için umut veren SON kısmına tekabül ediyor.

Tüm yazılarını göster