FATİH ALTAYLI-YILMAZ ÖZDİL POLEMİĞİNDE SÖZ SIRASI ÖZDİL'DE...ALTAYLI'NIN "ADAMLIĞINI DEĞİL AMA YAZARLIĞINI BEĞENİRİM" DEDİĞİ YILMAZ ÖZDİL NASIL CEVAP VERDİ?..
Yılmaz Özdil'in "Altaylı yazıma sansür uyguladı" demesi üzerine başlayan polemik Altaylı'nın "Adamlığını değil ama yazılarını beğenirim" cevabıyla ateşlenmişti.Özdil, Medyaradar'a cevap göndererek Altaylı için bakın neler söyledi?..İşte o yazı
Değerli arkadaşlar...
Fatih Altaylı, "hikayeyi anlatayım" demiş ve hakikaten "hikaye" anlatmış.
Belki "hikaye" yerine "gerçekleri" dinlemek isteyen olabilir.
Buyrun...
*
Bir...
"Yılmaz Özdil, kısa süre atv´de Genel Müdürlük yaptı" demiş.
Genel Müdürlük yapmadım. Çünkü istemedim. Genel Müdürlük koltuğu "sonradan atama yapılmak üzere" boş bırakılmıştı. Benim atv´de getirildiğim görev, atv Murahhas Azalığı´ydı.
*
İki...
"Burada açıklamama gerek olmayan bazı nedenlerle kovuldu" demiş.
Kovulmadım. atv´yi yönetmem için yaptığım-yapacağım anlaşmalar, Fatih Altaylı´nın girişimleriyle engellendiği için, Sayın Kenan Tekdağ ile konuşarak, atv´deki görevimden istifa ettim. Ayrıldım.
*
Üç...
"Sabah´a geri gelmesi için büyük uğraşı verdim ve döndü" demiş.
Beni, bizzat sayın Turgay Ciner çağırdı, "başbaşa" görüştük, yeniden yazılarıma başlamamı istedi. Kabul ettim. Ertesi gün yazımı yazdım, internet yoluyla gazeteye gönderdim, sayfaya girdi. Fatih Altaylı´nın haberi bile yoktu. Nereden biliyorum haberinin olmadığını? Çünkü, genel yayın yönetmenidir, ayıp olmasın diye, aradım kendisini, yazımı sayfaya koydurduğumu söyledim. Benden öğrendi. "Aaa, ne güzel" dedi.
*
Dört...
"Bir yazısına sansür uyguladım. atv´de program yapıyordu, programı geç saatte yayınlanıyordu. Programı yayına geç girdiği için atv yönetimine kızdı ve yazılarından birinde atv yönetimine ağır hakaretler savurdu. Ben de bu yazıdaki hakaret içeren bölümleri çıkarmasını söyledim. Bunun üzerine Özdil yazısının tamamını geri çekti. Sansür dediği budur" demiş.
Öyle değil.
Televizyon kanallarının tutumlarını eleştirirken, atv´nin de, "pantolon indiren" Mehmet Ali Erbil´e program yaptırdığını yazmıştım... Gazete baskıya girmeden, bu bölümü çıkardım. Çünkü, Mehmet Ali Erbil ile atv yönetimi mahkemelik olmuştu; hadise RTÜK cezasına kadar gitmişti... Benim bu konuyla ilgili yazacağım yazı, hukuki bir sorun yaratıyordu. Üstelik, atv yöneticilerinin bana cevap verebileceği bir köşeleri yoktu. Bu nedenle, gazete baskıya girmeden, söz konusu satırlarımı çıkardım. Ben çıkardım.
Benim "sansür" dediğim hadise bu değil.
Benim "sansür" dediğim hadise, şu...
Fatih Altaylı, henüz TMSF yönetimi tarafından kovulmadan önce, atv´nin satılacağını, hatta kaç paraya satılması gerektiğini falan anlatıyordu... Ben ise, hukuki sürecin devam ettiğini, mahkeme kararı verilmeden, hiç kimsenin, hele ki hiçbir Sabah yöneticisinin "satışa dair" pazarlık yapamayacağını anlattım, atv´de... Bunun üzerine Fatih Altaylı, benim Sabah´ı batırmak için çalıştığımı, gazetenin ambarlarına dinamit koyduğumu yazdı. Ben de bunun üzerine, bir satırlık not koydum yazımın sonuna... "Ne zaman adam oluruz... Çok geç" dedim. Fatih Altaylı bu tek satıra tahammül edemedi. Yazımı, Doğan Satmış aracılığıyla çıkardı. "Sansür" dediğim bu.
*
Beş...
"TMSF, Özdil´in yazısını çıkarttı. Bütün yazarlar buna tepki göstermek için yazı yazmama kararı aldık. Bu karar Özdil´e iletildi. (Size ne benim yazımın sansürlenmesinden, ben yazımı yazarım) dedi. Mehmet Barlas ve Umur Talu bu olayın tanıdığır" demiş.
Hikaye...
Fatih Altaylı, "hikayeyi anlatayım" demiş ve hakikaten "hikaye" anlatmış.
Belki "hikaye" yerine "gerçekleri" dinlemek isteyen olabilir.
Buyrun...
*
Bir...
"Yılmaz Özdil, kısa süre atv´de Genel Müdürlük yaptı" demiş.
Genel Müdürlük yapmadım. Çünkü istemedim. Genel Müdürlük koltuğu "sonradan atama yapılmak üzere" boş bırakılmıştı. Benim atv´de getirildiğim görev, atv Murahhas Azalığı´ydı.
*
İki...
"Burada açıklamama gerek olmayan bazı nedenlerle kovuldu" demiş.
Kovulmadım. atv´yi yönetmem için yaptığım-yapacağım anlaşmalar, Fatih Altaylı´nın girişimleriyle engellendiği için, Sayın Kenan Tekdağ ile konuşarak, atv´deki görevimden istifa ettim. Ayrıldım.
*
Üç...
"Sabah´a geri gelmesi için büyük uğraşı verdim ve döndü" demiş.
Beni, bizzat sayın Turgay Ciner çağırdı, "başbaşa" görüştük, yeniden yazılarıma başlamamı istedi. Kabul ettim. Ertesi gün yazımı yazdım, internet yoluyla gazeteye gönderdim, sayfaya girdi. Fatih Altaylı´nın haberi bile yoktu. Nereden biliyorum haberinin olmadığını? Çünkü, genel yayın yönetmenidir, ayıp olmasın diye, aradım kendisini, yazımı sayfaya koydurduğumu söyledim. Benden öğrendi. "Aaa, ne güzel" dedi.
*
Dört...
"Bir yazısına sansür uyguladım. atv´de program yapıyordu, programı geç saatte yayınlanıyordu. Programı yayına geç girdiği için atv yönetimine kızdı ve yazılarından birinde atv yönetimine ağır hakaretler savurdu. Ben de bu yazıdaki hakaret içeren bölümleri çıkarmasını söyledim. Bunun üzerine Özdil yazısının tamamını geri çekti. Sansür dediği budur" demiş.
Öyle değil.
Televizyon kanallarının tutumlarını eleştirirken, atv´nin de, "pantolon indiren" Mehmet Ali Erbil´e program yaptırdığını yazmıştım... Gazete baskıya girmeden, bu bölümü çıkardım. Çünkü, Mehmet Ali Erbil ile atv yönetimi mahkemelik olmuştu; hadise RTÜK cezasına kadar gitmişti... Benim bu konuyla ilgili yazacağım yazı, hukuki bir sorun yaratıyordu. Üstelik, atv yöneticilerinin bana cevap verebileceği bir köşeleri yoktu. Bu nedenle, gazete baskıya girmeden, söz konusu satırlarımı çıkardım. Ben çıkardım.
Benim "sansür" dediğim hadise bu değil.
Benim "sansür" dediğim hadise, şu...
Fatih Altaylı, henüz TMSF yönetimi tarafından kovulmadan önce, atv´nin satılacağını, hatta kaç paraya satılması gerektiğini falan anlatıyordu... Ben ise, hukuki sürecin devam ettiğini, mahkeme kararı verilmeden, hiç kimsenin, hele ki hiçbir Sabah yöneticisinin "satışa dair" pazarlık yapamayacağını anlattım, atv´de... Bunun üzerine Fatih Altaylı, benim Sabah´ı batırmak için çalıştığımı, gazetenin ambarlarına dinamit koyduğumu yazdı. Ben de bunun üzerine, bir satırlık not koydum yazımın sonuna... "Ne zaman adam oluruz... Çok geç" dedim. Fatih Altaylı bu tek satıra tahammül edemedi. Yazımı, Doğan Satmış aracılığıyla çıkardı. "Sansür" dediğim bu.
*
Beş...
"TMSF, Özdil´in yazısını çıkarttı. Bütün yazarlar buna tepki göstermek için yazı yazmama kararı aldık. Bu karar Özdil´e iletildi. (Size ne benim yazımın sansürlenmesinden, ben yazımı yazarım) dedi. Mehmet Barlas ve Umur Talu bu olayın tanıdığır" demiş.
Hikaye...