FATİH ALTAYLI, "ÖZÜR" DİLEDİ!..ALTAYLI'NIN ÖZÜR DİLEMESİNE NEDEN OLAN HABERLER NELERDİ?..HANGİ HATALAR YAPILMIŞTI?..
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı,geçen hafta içinde gazetecilik heyecanıyla yayınladıkları iki haberin kendisini rahatsız ettiğini belirterek okurdan özür diledi.
İki özür
Türkiye basınının en "gerçek" ombudsmanı SABAH'ta yazıyor.
Kıyasıya gazeteyi eleştiriyor, haberlerimizi didik didik ediyor, okurların ve haberlerimize konu olan kişilerin haklarını takip ediyor.
SABAH'ın ombudsmanı Yavuz Baydar gazeteyi okurlara karşı savunmuyor, gazeteye karşı okurları savunuyor.
Bu yüzden de Dünya Ombudsmanlar Örgütü'nde giderek daha saygın bir yere sahip oluyor.
Ancak bugün, ben onun işinin bir bölümünü devralacağım.
Geçen hafta içinde gazetecilik heyecanıyla yayınladığımız iki haber, beni "rahatsız etti."
Bu haberlerden biri bir kokain baskını haberi, diğeri ise Orhan Pamuk'un Türkiye'ye gelişi ile ilgili haber.
Emniyet, bir partiyi basıyor ve partidekilerin kokain kullandığını açıklıyor.
Sık sık olan bir şey. Bir kaç ay önce yine olmuştu. Bazı ünlü isimlerin çocuklarıyla ilgili benzer bir açıklama yapılmıştı. Sadece SABAH o gün büyük bir hassasiyet gösterip bu çocukların gelecekleri adına isimlerini yayınlamamıştı.
Ancak Seda Akman'ın da adının geçtiği olayda aynı hassasiyeti ne yazık ki, göstermedik.
Başkaları da göstermedi belki ama biz göstermeliydik.
Kendisinden özür diliyorum.
Orhan Pamuk'un Türkiye'ye gelişiyle ilgili haberde de, bir hatamız oldu. Pamuk'un Türkiye'ye gelmesi haberdir ama bu habere de "gereksiz detaylar" koyduk. Haberimizin titizlikle hazırlandığını gösterme gayretkeşliği, Pamuk'u sıkıntıya sokabilecek detayları vermemize neden oldu.
Orhan Pamuk'a da bir özür borçluyum.
Bu arada "Talihsiz bebeğin" bir komutana verilmesi ile ilgili haberimizi de eleştirenler oldu.
O eleştirilere katılmıyorum.
Ne rütbe, ne makam belirttik. Sadece bir subay olduğunu söyledik ve toplumsal duyarlılığımızın ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını göstermeye çalıştık.
Belki Yavuz Baydar da bu konulara değinecektir ama ben önce davranmak istedim.
Türkiye basınının en "gerçek" ombudsmanı SABAH'ta yazıyor.
Kıyasıya gazeteyi eleştiriyor, haberlerimizi didik didik ediyor, okurların ve haberlerimize konu olan kişilerin haklarını takip ediyor.
SABAH'ın ombudsmanı Yavuz Baydar gazeteyi okurlara karşı savunmuyor, gazeteye karşı okurları savunuyor.
Bu yüzden de Dünya Ombudsmanlar Örgütü'nde giderek daha saygın bir yere sahip oluyor.
Ancak bugün, ben onun işinin bir bölümünü devralacağım.
Geçen hafta içinde gazetecilik heyecanıyla yayınladığımız iki haber, beni "rahatsız etti."
Bu haberlerden biri bir kokain baskını haberi, diğeri ise Orhan Pamuk'un Türkiye'ye gelişi ile ilgili haber.
Emniyet, bir partiyi basıyor ve partidekilerin kokain kullandığını açıklıyor.
Sık sık olan bir şey. Bir kaç ay önce yine olmuştu. Bazı ünlü isimlerin çocuklarıyla ilgili benzer bir açıklama yapılmıştı. Sadece SABAH o gün büyük bir hassasiyet gösterip bu çocukların gelecekleri adına isimlerini yayınlamamıştı.
Ancak Seda Akman'ın da adının geçtiği olayda aynı hassasiyeti ne yazık ki, göstermedik.
Başkaları da göstermedi belki ama biz göstermeliydik.
Kendisinden özür diliyorum.
Orhan Pamuk'un Türkiye'ye gelişiyle ilgili haberde de, bir hatamız oldu. Pamuk'un Türkiye'ye gelmesi haberdir ama bu habere de "gereksiz detaylar" koyduk. Haberimizin titizlikle hazırlandığını gösterme gayretkeşliği, Pamuk'u sıkıntıya sokabilecek detayları vermemize neden oldu.
Orhan Pamuk'a da bir özür borçluyum.
Bu arada "Talihsiz bebeğin" bir komutana verilmesi ile ilgili haberimizi de eleştirenler oldu.
O eleştirilere katılmıyorum.
Ne rütbe, ne makam belirttik. Sadece bir subay olduğunu söyledik ve toplumsal duyarlılığımızın ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını göstermeye çalıştık.
Belki Yavuz Baydar da bu konulara değinecektir ama ben önce davranmak istedim.