"FATİH ALTAYLI ORTADA GEZEN ENAYİ BOMBADIR"!..REKLAM DÜNYASININ DUAYEN İSMİ NAİL KEÇİLİ'DEN ŞOK SÖZLER!..

Türkiye'de reklam işini başlatan üç beş isimden biri olan ve bir zamanların en büyük reklam şirketi Cenajans'ın patronu Nail Keçili,Fatih Altaylı'ya neden bu denli kızgın?...

RANA ELİK'İN RÖPORTAJI

- Abdullah Gül çatır çatır Cumhurbaşkanı olur!
- TMSF yaptığı işte haklı!
- Fatih Altaylı ortada gezen enayi bomba.. Ama bomba insanın kendi k...da da patlayabilir...
- Hülya ile birlikte olmam, çünkü...
- Kenan Evren beni aradı...
Özel uçaklar ve lüks arabalardan inmezken bugün mütevazı bir araba kullanıyor ve kaybettiklerini yeniden kazanma heyecanı ile hayata dört elle sarılıyor. Yaşadığı sıkıntıların derin izlerine rağmen hala umutlu...

1997 yılında tanıdığımda reklam piyasasının zirvesinde olan ve siyasilerden, iş dünyasına herkesin rağbet ettiği bir isimdi Nail Keçili. Mesleğinin en tepe noktasında, servetine servet katarken yolu cezaevine düştü. Üç kuşaktır ilginç bir kaderi paylaşan Keçili ailesinden, torun Nail Keçili şimdilerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeye hazırlanıyor. Seçimlerden önce yaptığımız bu söyleşide ise, oyunu AKP'ye vereceğini söylemekte bir sakınca görmeyen Nail Keçili, başına gelenlerin "siyasi bir linç" kampanyası olduğunu iddia ediyor. İddianın adresi ise, Rize'den bağımsız milletvekili seçilen, eski başbakan Mesut Yılmaz.

SİYASİ LİNÇ KURBANIYIM

Merhaba, bir zamanlar mesleğinizin zirvesindeydiniz. Sonra Egebank davasında hortumculuk suçlamasıyla cezaevine konuldunuz. Bu yaşadıklarınız,cezaevi ortamı hayatınızı nasıl değiştirdi? Artık hayata daha farklı bir gözle bakıyor musunuz?

Şimdi tabii çok kolay bir ifade; "atın ulan adamı içeri" diyorlar Türkiye' de, atıyorlar. Tüm dünyada cehalet vardır. Herhangi bir konuda suçlanıyorsanız, suçunuz ispat edilene kadar suç teşkil edecek bir unsur yoktur ve böyle içeri falan tıkma diye bir şey söz konusu değildir.

Türkiye'de içeri tıkıyorlar seni, "sen suçsuz olduğunu ispat edip, kendini kurtar" diyorlar. Benim başıma gelen bir kere niye başıma geldi onu söylememde büyük yarar var. "Tamamen siyasi" diyorum. Tamamen siyasi! Niye tamamen siyasi diyorum? Çünkü ben uzun yıllar hem medya arasında ilişkileri açısından, hem siyasi liderlerle ilişkiler açısından uzun yıllar bir nevi tampon görevi görmüş bir adamım. Yani Türkiye'de Hürriyet'in sahibi Erol Simavi iken başlamış, Kemal Ilıcak'larla, Mustafa Özkan'larla ondan sonra Aydın Bey ile Ercüment Karacan dahil bu söylediklerimin içine. Dinç Bilgin'lerle, işte ondan sonra özel televizyonlar çıktıkça Uzan ailesiyle, siyasilerden Turgut Özal ile çalıştım. Uzun yıllar Süleyman beyle çalıştım.Gene uzun yıllar Tansu hanımla çalıştım. Alparslan Türkeş ile çalıştım. Bülent Ecevit ile çalıştım. Deniz Baykal'la çok yakın ilişkilerim oldu ama çalışmadık. Cezaevinden çıktığında, Tayyip beyle yeni siyasete atılacağı sırada bir süre karşılıklı sohbetler ettik. İşte bunların neticesinde de söylediğim gibi "ege bank" davasında benim gazete ve televizyonlarda, "gece bankadan para çıkarırken resmi çıktı" dedikleri televizyonlarda yayınlanan meşhur suretimle, işte sayın Tantan büyük bir keyifle işin içini bilmeden tabii, şimdi "kullanıldık" diyormuş soranlara.

MESUT YILMAZ BANA KARŞI ÇOK CİDDİ BİR DÜŞMANLIK İÇİNDE

Siyasilerin hemen hemen tümüyle bir yakınlığınız var. "Tamamen siyasi derken" kimi suçluyorsunuz?

Şu sebepten "siyasi" diyorum. Mesut Yılmaz bana çok ciddi bir düşmanlık içerisinde. Niye? Benim mektep arkadaşım olmasına rağmen kendine göre inançları var. Bayılıyor bir kere dedikodu haberlerine. Çok seven bir adam karakter itibariyle. Bir sürü dedikodu hab