FATİH ALTAYLI HEM HÜRRİYET'E HEM BEKİR BOZDAĞ'A DERS VERDİ!

Hürriyet'in Suriye'deki kimyasal katliamı manşetten görmemesi üzerine başlayan tartışmaya Altaylı da dahil oldu.

Gazetecilik yanlışı siyasetçilik yanlışı

Başka gazetelerin işine karışmak âdetim değildir.
Ama bu yazacaklarım başka bir gazetenin işine karışmak değil.
Rica ediyorum, kimse öyle algılamasın.
Allah biliyor ya, dün sabah Hürriyet Gazetesi'ni elime aldığım zaman çok şaşırdım.
Dibimizde, Suriye'de kimyasal silah saldırısı sonucunda aralarında minicik çocukların da bulunduğu 1500'e yakın insan hayatım kaybetmişti. Korkunç görüntüler vardı ve Hürriyet Gazetesi bu haberi 1. sayfasının altında çok sıradan, her gün rastlanılan bir haber gibi vermeyi tercih etmiş, büyük manşetini ise özel bir röportaja, Tuncay Güney'le yaptıkları görüşmeye ayırmıştı.

Elbette bir gazete özel işini büyütme hakkına sahipti.
Ama çok önemli bir olayı küçültüp, özel işi büyütmek doğru bir gazetecilik gibi durmuyordu.
Özel iş bir gün daha bekleyebilirdi.

Hadi bekletmek istemediler desek, Kanal D'de başlayacak yeni bir dizinin fragmanı için atılan twit'lerin haberi bile Suriye'de 1500'e yakın ölümden daha büyüktü.
Elbette Hürriyet Gazetesi'nin editörleri, bu katliamı Esad'm yaptığından emin olamamış olabilirler, ama bu haberi küçültmeyi gerektirmez.

Kimin yaptığından emin olunmadığını yazarsınız ama yine haberi verirsiniz.
Ki, biz de faili tam olarak bilemediğimiz için "Canavar" yerine "Canavarlık" başlığını kullandık. Her kim yaptıysa.
Sonuç olarak Hürriyet, bana göre, gazetecilikle ilgili bir değerlendirme hatası yapmıştı.

Ancaaaaak! Sabah saatlerinde Bekir Bozdağ bir açıklama yaparak Hürriyet Gazetesi'ni Suriye'deki katliamı haber yapmamakla suçladı. Sonra da suçlamasını değiştirip "yeterince büyük haber yapmamakla" suçlamaya devam etti.

Hürriyet'inki ne kadar gazetecilik yanlışı ise Bekir Bozdağ'ınki de o kadar büyük bir siyasetçi yanlışıdır.
Siyasetçiler, gazetelerin hangi haberleri verip hangilerini vermediği konusunda "kamuoyu önünde" eleştiri yapmazlar, yapmamalılar.

Elbette ki, her okur gibi onların da okudukları gazeteleri eleştirme hakları vardır, ama bunu siyasetçi kimlikleriyle aleni olarak yapmaları hoş bir tavır değildir.
Bu eleştiriyi okur yapar.
Önemli haberlerden kendisini mahrum bırakan gazeteleri satın almayarak cezalandırır.
Dünyanın her yerinde okurun yaptığı da budur!

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN