Fatih Altaylı fena saydırdı: Bu Vahabi alçaklardan başka ne bekliyordunuz ki!
Fatih Altaylı, Suudi Arabistan'ın YPG kararını değerlendirdi.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Suudi Arabistan'ın Suriye'de çoğunlukla Türkiye’nin 'PKK’nın uzantısı’ olarak nitelediği YPG'nin ana unsur olduğu SDG'nin kontrolünde bulunan yıkılmış yerlerin onarılması için 100 milyon dolar bağışlamasına ilişkin olarak değerlendirmede bulundu.
Altaylı "Suudi Arabistan denilen ülke ile de Suriye’de ortak bir politika güdüyorduk. Ve şimdi Suudiler PKK’ya, ya da YPG postuna bürünmüş PKK’ya yüz milyonlarca dolar yardım yapmaya başladılar diye “Şaşırmış” gibi yapıyoruz" dedi.
Altyalı, "Bu Vahabi alçaklardan başka ne bekliyordunuz ki! 150 yıllık Türk düşmanlığını bıraktıklarını mı! Açıkçası Suudilerin bu davranışları pek de ağırıma gitmiyor. Kış dediğim kışlık yapar" ifadesini kullandı.
Fatih Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"ABD ile bugünkü gibi değildik.
2013’teki ziyarette Erdoğan ile Obama arasında su yüzüne çıkan gerginlik dışında ABD ile derin sorunlar, neredeyse örtülü bir savaş hali yoktu.
Suudi Arabistan denilen ülke ile de Suriye’de ortak bir politika güdüyorduk.
Öyle ki, Suudilerin sağladığı kaynak ile Suriye’deki cihatçı grupları desteklemekle bile suçlanıyorduk. Sadece İsrail ile “One Minute” ile başlayan ve Gazze çıkışlarımız ile süren bir itişmemiz vardı ama bu İsrail ile şahane bir ticari partner olmamızı engellemiyordu.
Tam o günlerde ABD’nin başkenti Washington’ta, asker kökenli bir Suudi diplomatla, İsrailli bir diplomat, Council of Foreign Relations’da bir araya geldiler.
Uzun uzun görüştüler. Ve sonrasında bir ortak açıklama yaptılar.
Emekli Suudi istihbaratçı general ve eski Washington Büyükelçisi E. Macid Eşki ile İsrail’in eski Washington Büyükelçisi Are Gold’un açıklamaları 7 maddeyi içeriyordu.
Ve bunlardan biri bizi ve bölgeyi çok yakından ilgilendiriyordu.
Bu maddenin içeriği şuydu:
“Bağımsız büyük Kürdistan’ın kurulmasını desteklemek.”
İki ülkenin temsilcileri için bunun önemi şuydu:
“Bağımsız Büyük Kürdistan İran, Türkiye, Irak ve Suriye’den alınacak topraklarda kurulacaktır. Bu durum özellikle İran’ı zayıflatacak, Türkiye’nin yayılmacı emellerini engelleyecek ve kendi içine dönmesini sağlayacak, Irak’ta ise merkezi hükümeti ekonomik ve siyasi açıdan zayıflatarak, İran etkisinde bu ülkenin yönetimini güçsüzleştirecektir.”
O günlerde köşem bir nevi zaruri tatilde olduğu için, Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu toplantı ve açıklamanın Türk medyasına yansımasını bekledim.
Ne yazık ki, bu gelişme ülkemizde kimsenin dikkatini çekmedi.
Bunun üzerine ben bu durumu Twitter hesabımdan duyurarak gündeme getirdim.
Sonrasında bir kaç yazı yazıldı üzerine ama beklenen etkiyi sağlamadı.
ABD’ye kolayca kızanlar, işin içinde Suudiler olunca öfkelerini biraz daha gemleyebiliyorlardı.
Kuruluşunu Osmanlı düşmanlığı ve Osmanlı kanı üzerinden sağlamış Suudi Hanedanı’na karşı her nedense bir “Hoşgörü”ye sahiptik. (Ben değil)
Ve şimdi Suudiler PKK’ya, ya da YPG postuna bürünmüş PKK’ya yüz milyonlarca dolar yardım yapmaya başladılar diye “Şaşırmış” gibi yapıyoruz.
Bu Vahabi alçaklardan başka ne bekliyordunuz ki!
150 yıllık Türk düşmanlığını bıraktıklarını mı!
Açıkçası Suudilerin bu davranışları pek de ağırıma gitmiyor.
Kış dediğim kışlık yapar.
Altaylı "Suudi Arabistan denilen ülke ile de Suriye’de ortak bir politika güdüyorduk. Ve şimdi Suudiler PKK’ya, ya da YPG postuna bürünmüş PKK’ya yüz milyonlarca dolar yardım yapmaya başladılar diye “Şaşırmış” gibi yapıyoruz" dedi.
Altyalı, "Bu Vahabi alçaklardan başka ne bekliyordunuz ki! 150 yıllık Türk düşmanlığını bıraktıklarını mı! Açıkçası Suudilerin bu davranışları pek de ağırıma gitmiyor. Kış dediğim kışlık yapar" ifadesini kullandı.
Fatih Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"ABD ile bugünkü gibi değildik.
2013’teki ziyarette Erdoğan ile Obama arasında su yüzüne çıkan gerginlik dışında ABD ile derin sorunlar, neredeyse örtülü bir savaş hali yoktu.
Suudi Arabistan denilen ülke ile de Suriye’de ortak bir politika güdüyorduk.
Öyle ki, Suudilerin sağladığı kaynak ile Suriye’deki cihatçı grupları desteklemekle bile suçlanıyorduk. Sadece İsrail ile “One Minute” ile başlayan ve Gazze çıkışlarımız ile süren bir itişmemiz vardı ama bu İsrail ile şahane bir ticari partner olmamızı engellemiyordu.
Tam o günlerde ABD’nin başkenti Washington’ta, asker kökenli bir Suudi diplomatla, İsrailli bir diplomat, Council of Foreign Relations’da bir araya geldiler.
Uzun uzun görüştüler. Ve sonrasında bir ortak açıklama yaptılar.
Emekli Suudi istihbaratçı general ve eski Washington Büyükelçisi E. Macid Eşki ile İsrail’in eski Washington Büyükelçisi Are Gold’un açıklamaları 7 maddeyi içeriyordu.
Ve bunlardan biri bizi ve bölgeyi çok yakından ilgilendiriyordu.
Bu maddenin içeriği şuydu:
“Bağımsız büyük Kürdistan’ın kurulmasını desteklemek.”
İki ülkenin temsilcileri için bunun önemi şuydu:
“Bağımsız Büyük Kürdistan İran, Türkiye, Irak ve Suriye’den alınacak topraklarda kurulacaktır. Bu durum özellikle İran’ı zayıflatacak, Türkiye’nin yayılmacı emellerini engelleyecek ve kendi içine dönmesini sağlayacak, Irak’ta ise merkezi hükümeti ekonomik ve siyasi açıdan zayıflatarak, İran etkisinde bu ülkenin yönetimini güçsüzleştirecektir.”
O günlerde köşem bir nevi zaruri tatilde olduğu için, Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu toplantı ve açıklamanın Türk medyasına yansımasını bekledim.
Ne yazık ki, bu gelişme ülkemizde kimsenin dikkatini çekmedi.
Bunun üzerine ben bu durumu Twitter hesabımdan duyurarak gündeme getirdim.
Sonrasında bir kaç yazı yazıldı üzerine ama beklenen etkiyi sağlamadı.
ABD’ye kolayca kızanlar, işin içinde Suudiler olunca öfkelerini biraz daha gemleyebiliyorlardı.
Kuruluşunu Osmanlı düşmanlığı ve Osmanlı kanı üzerinden sağlamış Suudi Hanedanı’na karşı her nedense bir “Hoşgörü”ye sahiptik. (Ben değil)
Ve şimdi Suudiler PKK’ya, ya da YPG postuna bürünmüş PKK’ya yüz milyonlarca dolar yardım yapmaya başladılar diye “Şaşırmış” gibi yapıyoruz.
Bu Vahabi alçaklardan başka ne bekliyordunuz ki!
150 yıllık Türk düşmanlığını bıraktıklarını mı!
Açıkçası Suudilerin bu davranışları pek de ağırıma gitmiyor.
Kış dediğim kışlık yapar.