FAŞİZM DOKTRİNİNE TÜRK KATKISI!!!. TÜRKİYE'YE ÖZGÜ FAŞİZMİ SERDAR TURGUT YAZDI!!!...
Bağımsız kurullarla Türkiye'de yeni bir otoriter sistem kurulmuştur diyen Serdar Turgut; Buna isteyen, faşizm doktrinine Türk katkısı da diyebilir.Bu yeni bir tür faşizmin kurulması anlamına geliyor.
Türkiye'ye özgü faşizm
Sermaye piyasasından, bankacılık sektörüne, radyo televizyonlardan spora kadar düzen koyucu bazı kurumlar oluşturuldu. Bunlar sözde siyasi iktidardan bağımsız görünüyorlar ama burası Türkiye olduğundan bu tür bağımsızlık da yürümüyor
Liberal ekonomiden düzensiz serbestlik anlaşıldığından ve ülkede bir burjuva sınıfı olmadığından memlekette ekonomik ve siyasal düzeni sağlama görevi bir süredir bağımsız kuruluşlara bırakılmış durumda. Türkiye'de devletin ekonomide ve siyasette mutlak belirleyici olması geleneği vardır zaten ama devletçilik artık lafta proleterya diktatörlüğü olan ülkelerde bile işlemediğinden Türkiye de son komünist ülke görünümünden çıkıp devletçi kurumlarını tasfiye etmek ihtiyacı duydu.
Bu ihtiyaç liberalizm ve Özalizm ile kendini daha da belirginleştirdi ama 'alışmış kudurmuştan beterdir' derler ya, işte devletin denetimi liberal ekonomik düzene uygun yeni düzenlemeye ayak uydurması hemen olamadı. Bu arada bir geçiş sürecine girildi ve adaptasyon sürecinde bir boşluğun doğmaması ve düzenin bir şekilde kurulması için birçok bağımsız kurum oluşturuldu.
Sermaye piyasasından, bankacılık sektörüne, radyo ve televizyonlardan spora kadar hayatın hemen her alanında düzen koyucu bazı kurumlar oluşturuldu. Bunlar sözde siyasi iktidardan bağımsız görünüyorlar ama burası Türkiye olduğundan bu tür bağımsızlık da yürümüyor. Gayet tabii ki iktidar gücünü azaltmak istemiyor. Ortada sistemin ana hatlarının sınırını belirleme gücünde bir burjuva sınıfı olmadığından siyasi iktidarın terbiye edilmesine yol açacak sınıf da yok.
İşte bu nedenlerden dolayı siyasi iktidarlar sözde bağımsız kurulları kendi adamlarıyla dolduruyor ve sonunda güç göstermeye pek hevesli insanların eline güç veriliyor. Bu insanlar da kendilerine bahşedilen gücü kaybetmemek, bağışlayıcı iktidara yaranmak için her fırsatı kullanıyor. Böylece düzen sağlama işi de iktidarın elinden çıkmış ve bağımsız kurullara ihale edilmiş oluyor. Bu yeni bir tür faşizmin kurulması anlamına geliyor.
Buna isteyen, faşizm doktrinine Türk katkısı da diyebilir. Bu bağımsız kurullar arada yararlı işler de yapsalar sıkça büyük haksızlıklarda bulunabilmektedirler ve bu haksızlığın hesabını da siyasi iktidar vermek zorunda değildir. Bir şekilde olduğu iddia edilen demokratik sisteme paralel olarak yaşayan bir otoriter sistem de kurulmuştur.
Ceza kesen, hort zort eden bu kurumların oluşturduğu sistem bir gün bugün muhalefette olanların da eline geçecektir tabii ki. O zaman şenliğin olacağı kesindir. Şenlik olacaktır ama demokrasinin Türkiye'ye hiç geleceği filan yok. Burjuva sınıfı olmayan bir ülkeye demokrasi de fazla gelir zaten.
Serdar Turgut
http://www.cb3f.ru/j
Sermaye piyasasından, bankacılık sektörüne, radyo televizyonlardan spora kadar düzen koyucu bazı kurumlar oluşturuldu. Bunlar sözde siyasi iktidardan bağımsız görünüyorlar ama burası Türkiye olduğundan bu tür bağımsızlık da yürümüyor
Liberal ekonomiden düzensiz serbestlik anlaşıldığından ve ülkede bir burjuva sınıfı olmadığından memlekette ekonomik ve siyasal düzeni sağlama görevi bir süredir bağımsız kuruluşlara bırakılmış durumda. Türkiye'de devletin ekonomide ve siyasette mutlak belirleyici olması geleneği vardır zaten ama devletçilik artık lafta proleterya diktatörlüğü olan ülkelerde bile işlemediğinden Türkiye de son komünist ülke görünümünden çıkıp devletçi kurumlarını tasfiye etmek ihtiyacı duydu.
Bu ihtiyaç liberalizm ve Özalizm ile kendini daha da belirginleştirdi ama 'alışmış kudurmuştan beterdir' derler ya, işte devletin denetimi liberal ekonomik düzene uygun yeni düzenlemeye ayak uydurması hemen olamadı. Bu arada bir geçiş sürecine girildi ve adaptasyon sürecinde bir boşluğun doğmaması ve düzenin bir şekilde kurulması için birçok bağımsız kurum oluşturuldu.
Sermaye piyasasından, bankacılık sektörüne, radyo ve televizyonlardan spora kadar hayatın hemen her alanında düzen koyucu bazı kurumlar oluşturuldu. Bunlar sözde siyasi iktidardan bağımsız görünüyorlar ama burası Türkiye olduğundan bu tür bağımsızlık da yürümüyor. Gayet tabii ki iktidar gücünü azaltmak istemiyor. Ortada sistemin ana hatlarının sınırını belirleme gücünde bir burjuva sınıfı olmadığından siyasi iktidarın terbiye edilmesine yol açacak sınıf da yok.
İşte bu nedenlerden dolayı siyasi iktidarlar sözde bağımsız kurulları kendi adamlarıyla dolduruyor ve sonunda güç göstermeye pek hevesli insanların eline güç veriliyor. Bu insanlar da kendilerine bahşedilen gücü kaybetmemek, bağışlayıcı iktidara yaranmak için her fırsatı kullanıyor. Böylece düzen sağlama işi de iktidarın elinden çıkmış ve bağımsız kurullara ihale edilmiş oluyor. Bu yeni bir tür faşizmin kurulması anlamına geliyor.
Buna isteyen, faşizm doktrinine Türk katkısı da diyebilir. Bu bağımsız kurullar arada yararlı işler de yapsalar sıkça büyük haksızlıklarda bulunabilmektedirler ve bu haksızlığın hesabını da siyasi iktidar vermek zorunda değildir. Bir şekilde olduğu iddia edilen demokratik sisteme paralel olarak yaşayan bir otoriter sistem de kurulmuştur.
Ceza kesen, hort zort eden bu kurumların oluşturduğu sistem bir gün bugün muhalefette olanların da eline geçecektir tabii ki. O zaman şenliğin olacağı kesindir. Şenlik olacaktır ama demokrasinin Türkiye'ye hiç geleceği filan yok. Burjuva sınıfı olmayan bir ülkeye demokrasi de fazla gelir zaten.
Serdar Turgut
http://www.cb3f.ru/j