FAŞİST REJİMİN DENİZ GEZMİŞ VE ARKADAŞLARINI İDAM ETMESİ İÇİN LOBİ YAPTINIZ!.. ELİNİZDE O GENÇLERİN KAN İZİ VAR!
Saddam'ın idamını incitici bulan Süleyman Demirel hakkında en ağır yazıyı Sabah yazarı Ergun Babahan kaleme aldı:"Tarih sizin için şöyle yazacak:Üç gencin faşist rejim tarafından katli için şahsen çırpınan eski cumhurbaşkanı ve başbakan!..."
Elinizde kan izi var Süleyman Bey
Sözler suya yazılan yazı gibidir. Söylersiniz uçar gider. Oysa belgeler hep kalır.
Onun için tarih diye bir bilim dalı vardır. Tarih size hem geçmişi anlatır, hem de sizi yargılar.
Cumhurbaşkanlarının 9'uncusunun Hürriyet'e verdiği demeci okurken bunu düşündüm.
Ne diyordu Sayın Süleyman Demirel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamıyla ilgili soru üzerine bir hatırlayalım:
"O bizim elimizde değildi, bizim işimiz değil o. O günkü hadise anarşinin başlangıcıydı. Anarşinin başlangıcında Meclis eğer o görevi yerine getirmese, askerler zaten yapacaklarını yapacaklar. Biz rejimle Meclis'i kurtarmaya çalışıyoruz. Bugün tamamen başka."
Kusura bakmayın ama yalan.
O dönemi hatırlamayan gençler için kısaca hatırlatayım. 12 Mart'ta muhtırayı yiyince memleketi değil ama kendinizi kurtarmak için iktidardan kaçtınız. Menderes'in akıbetine uğramaktan korktunuz.
Türkiye'nin üstüne açık faşist rejim geldi, çöktü.
Faşist yönetimin ilk işi, sizin meydanlarda "Bu anayasa Türkiye'ye lüks" diye bağırdığınız 1961 Anayasası'nı budamak oldu.
Demokratik hak ve özgürlüklerin aleyhine.
O rejimin onayladığı sıkıyönetim mahkemeleri, işkenceyle, baskıyla alınmış ifadelerle aydınları, gençleri hapishanelerde çürüttü.
Yine o emir-komuta zinciri altında iş yapan sıkıyönetim mahkemeleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı yargıladı.
O zamanki anayasa hükmü gereği, idam kararları Meclis'e geldi.
Tarih karşısında sorumlu olduğunuz an bu andır Sayın Demirel ve tarih önünde gerçeği söylemediğiniz an.
O Süleyman Demirel, demokratik hak ve özgürlüklerin karşısında, halkın karşısındaydı.
O Demirel askere yaranmaya çalışıyordu.
O Demirel, idamlarına ağladığını iddia ettiği Adnan Menderes'in infazının rövanşını üç gencin cenazesi üzerinden almak istiyordu.
Tarih tanıktır ki, İnönü ve Ecevit de bu memleketi, demokrasiyi en az sizin kadar düşünüyor ve seviyordu.
Ama onlar idamların engellenmesi için çalıştı.
Sizse Deniz ve arkadaşlarının asılmasının lobisini yaptınız.
Ölümün sözcülüğünü yaptınız. Demokrasiye ihanet ettiniz. Biraz dik dursaydınız, akıbetleri hakkında karar verdiğiniz gençleri koltuğunuz kadar sevseydiniz, o kararlar o Meclis'ten çıkmazdı.
Oylamada grubunuzun idama "Evet" deyip demediğini denetlemek için bir yandan ölümleri onaylamak için elini havalara kaldırdınız, bir yandan da vekillerinizin ne oy verdiğini kontrol ettiniz.
O üç ölümün kanı elinizde Sayın Demirel.
Sözler suya yazılan yazı gibidir. Söylersiniz uçar gider. Oysa belgeler hep kalır.
Onun için tarih diye bir bilim dalı vardır. Tarih size hem geçmişi anlatır, hem de sizi yargılar.
Cumhurbaşkanlarının 9'uncusunun Hürriyet'e verdiği demeci okurken bunu düşündüm.
Ne diyordu Sayın Süleyman Demirel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamıyla ilgili soru üzerine bir hatırlayalım:
"O bizim elimizde değildi, bizim işimiz değil o. O günkü hadise anarşinin başlangıcıydı. Anarşinin başlangıcında Meclis eğer o görevi yerine getirmese, askerler zaten yapacaklarını yapacaklar. Biz rejimle Meclis'i kurtarmaya çalışıyoruz. Bugün tamamen başka."
Kusura bakmayın ama yalan.
O dönemi hatırlamayan gençler için kısaca hatırlatayım. 12 Mart'ta muhtırayı yiyince memleketi değil ama kendinizi kurtarmak için iktidardan kaçtınız. Menderes'in akıbetine uğramaktan korktunuz.
Türkiye'nin üstüne açık faşist rejim geldi, çöktü.
Faşist yönetimin ilk işi, sizin meydanlarda "Bu anayasa Türkiye'ye lüks" diye bağırdığınız 1961 Anayasası'nı budamak oldu.
Demokratik hak ve özgürlüklerin aleyhine.
O rejimin onayladığı sıkıyönetim mahkemeleri, işkenceyle, baskıyla alınmış ifadelerle aydınları, gençleri hapishanelerde çürüttü.
Yine o emir-komuta zinciri altında iş yapan sıkıyönetim mahkemeleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı yargıladı.
O zamanki anayasa hükmü gereği, idam kararları Meclis'e geldi.
Tarih karşısında sorumlu olduğunuz an bu andır Sayın Demirel ve tarih önünde gerçeği söylemediğiniz an.
O Süleyman Demirel, demokratik hak ve özgürlüklerin karşısında, halkın karşısındaydı.
O Demirel askere yaranmaya çalışıyordu.
O Demirel, idamlarına ağladığını iddia ettiği Adnan Menderes'in infazının rövanşını üç gencin cenazesi üzerinden almak istiyordu.
Tarih tanıktır ki, İnönü ve Ecevit de bu memleketi, demokrasiyi en az sizin kadar düşünüyor ve seviyordu.
Ama onlar idamların engellenmesi için çalıştı.
Sizse Deniz ve arkadaşlarının asılmasının lobisini yaptınız.
Ölümün sözcülüğünü yaptınız. Demokrasiye ihanet ettiniz. Biraz dik dursaydınız, akıbetleri hakkında karar verdiğiniz gençleri koltuğunuz kadar sevseydiniz, o kararlar o Meclis'ten çıkmazdı.
Oylamada grubunuzun idama "Evet" deyip demediğini denetlemek için bir yandan ölümleri onaylamak için elini havalara kaldırdınız, bir yandan da vekillerinizin ne oy verdiğini kontrol ettiniz.
O üç ölümün kanı elinizde Sayın Demirel.