Faruk Bildirici’yi arayan Soylu’dan ‘gazeteciye hakaret’ savunması

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medyadan gazeteci Müyesser Yıldız'ı hedef göstermesini hatırlatarak Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk'e hakaret etmesini yazdı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisi hakkında, “İçişleri Bakanı’nın gazeteciye hakaret etme serbestisi mi var? Soylu, Müyesser Yıldız’dan sonra şimdi de gazeteci Saygı Öztürk’e hakaret yağdırıyor. Bu vesileyle bir daha sorayım; Müyesser Yıldız’ın telefonunun dinlendiğini önceden biliyor muydu” diye tweet atan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi telefonla aradı.

Süleyman Soylu, bir asker ile telefon görüşmeleri yaptığı gerekçesiyle tutuklanan Müyesser Yıldız’a, henüz hakkında daha gözaltı kararı olmadan sosyal medya hesabından, “Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır” demişti. Bunun üzerine Soylu’nun, Müyesser Yıldız’ın telefonunun dinlendiğinden haberi olduğuna dair şüpheler ortaya çıkmıştı.

Bu konuyu gündeme getiren Faruk Bildirici söz konusu paylaşımında şüpheleri hatırlatınca Bakan Soylu, Bildirici’yi telefonla aradı. Soylu, tutuklanan Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın önceden dinlenmesi hakkındaki soruya “Bu manipülatif bir soru. Önceden bilip bilmediğimi öğrenip de ne olacak?” yanıtını verdi.

SAYGI ÖZTÜRK İÇİN AÇIKLAMA YAPTI

Soylu, Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün bugünkü haberiyle ilgili de Bildirici’ye “Siz arkadaşınıza söyleyin böyle yazmaması gerektiğini, onu eleştirin” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter paylaşımında sonra Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ü “namuzsuzlukla” suçlamıştı. Soylu’nun bu sözlerine Twitter’da tepki geldi.

Soylu, kendisi hakkında yapılan bir paylaşımı retweet eden Faruk Bildirici'yi telefonla aradı. Bildirici kaleme aldığı "Bakan Soylu'dan gazeteciye hakaret savunması" başlıklı yazıda konuşmayı şöyle anlattı:

“Yarım saat kadar sonra telefonum çaldı. İçişleri Bakanlığından aranıyordum. Az sonra Bakan Soylu karşımdaydı. Hemen konuya girip, hızlı hızlı konuşmaya başladı:

-Haberde bir kadının namusuna dil uzatmış. Böyle yazmaya hakkı var mı? Yükselme tarafını yazsın, eleştirsin. Ben ona bir şey demem. Ama kadının namusuna laf uzatıyor. Ben Bahar hanımı tanırım.

-Ama Sayın Bakan siz de haberi eleştirmiyorsunuz, gazeteciye hakaret ediyorsunuz.

-O bir kadının namusuna dil uzatarak bana o hakkı veriyor. Siz arkadaşınıza söyleyin böyle yazmaması gerektiğini, onu eleştirin.

-Siz de yükselme tarafıyla ilgili bir şey söylemeden doğrudan hakaret ediyorsunuz. Bir bakan olarak hakaret etmeden yazsanız itirazınız daha rahat anlaşılmaz mı?

-O haberi okudunuz mu? Haberde doğrudan kadının namusuna dil uzatıyor.

-Ben okudum haberi evlilik dışı ilişki iması var.

-İma değil… O kadarla kalmıyor. Doğrudan öyle yazıyor. Ali’yi de tanırım, o Trabzon’da turizmi ayağa kaldırdı.

Bakan Soylu ile konuşmamız özetle böyleydi. Tahmin edileceği gibi anlaşamadık. Ben kendisini hakaret etmeden eleştirmesi ve haberin asıl önemli tarafının bürokrasideki hızlı yükseliş konusu olduğuna ikna edemedim. Soylu da beni haberin Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun namusuna odaklandığı konusunda.

MÜYESSER YILDIZ İLE İLGİLİ NE SÖYLEDİ

Görüşmeyi sonlandırmadan önce halen Sincan cezaevinde tutulan gazeteci Müyesser Yıldız’ın telefonlarının dinlendiğini önceden bilip bilmediğini de sordum Soylu’ya.

-Bu manipülatif bir soru. Önceden bilip bilmediğimi öğrenip de ne olacak?

-Hayır siz Müyesser Yıldız’a, ‘Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır’ demiştiniz.

-Ben o astsubayı kastetmemişimdir. Başka birisidir.

Müyesser Yıldız konusunda daha fazla ayrıntıya girmek istemedi Soylu. Görüşmemiz böylece sonlandı.