Faruk Bildirici'ye etik destek! Duayen isimden mektup aldı, 'bir ilk'i yazdı!
Medyada etik sorunlarla mücadele konusunda Halkla İlişkiler'in duayeni Sibel Asna, Hürriyet Ombudsmanı Faruk Bildirici'ye mektup yazdı.
Hürriyet gazetesi Ombudsmanı Faruk Bildirici, etik sorunlarla mücadele konusunda halkla ilişkiler cephesinden de destek buldu.
"Sanırım bir ilk" diyen Faruk Bildirici, "etik sorunlarla mücadeleye halkla ilişkiler cephesinden destek geldi" dedi.
Türkiye’nin ilk halkla ilişkiler şirketi A&B İletişim’in 35 yıllık yöneticisi ve halkla ilişkiler ile iletişim danışmanlığının duayenlerinden Sibel Asna'nın gönderdiği mektubu köşesine taşıyan Faruk Bildirici, mektuptan şu satırlara yer verdi:
"BEN REKLAM VERENİM, BENİM PHABERİM TABİİ Kİ KULLANILACAK"
“Bilimsel ve mesleki ortamlarda ‘gazetecinin önemli haber kaynaklarından biri’ olduğu kabul edilen halkla ilişkiler danışmanlarının görevini, şirketlerin reklam departmanları ve pazarlama - marka yöneticileri devralmış, Hİ departmanlarından gazeteler veya ilgili mecralarda yayınlanacak yazıları yazmaları istenmeye başlamıştır.
Advertorial olarak tanımlanan paralı haberlerin artması, önemli bir ulusal haber ajansımızın başlattığı ve diğer yayınların takip ettiği haberin para karşılığı yayınlanması, sektör eki adı altında reklam toplamak amacıyla yapılan ek basımlarda müşterilerin kendilerini öven yazılar yazmaya teşvik edilmesi ve bunların yine para karşılığı basılması, kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır.
Doğal olarak bu durum, okuyucu ve izleyici nezdinde ciddi güven sarsılmalarına neden olmuştur. Tiraj rakamları ve toplumsal araştırmalar da durumun kanıtı olarak görülmektedir.
Mesleklerimizin taşıdığı itibar ve gazetecilerin kamuoyu gözünde ‘doğruyu yazar’, ‘doğruyu aktarır’ şeklinde kabul görmesi gerçeği, bu tür paralı yayınların artmasıyla ne yazık ki vahim derecede değişmiştir. İş dünyasında konunun haber değeri taşıyıp taşımamasından ziyade, ‘Ben reklam verenim, benim haberim tabii ki kullanılacak’ düşüncesi egemen olmuştur. Haberi kimin seçtiği, markanın hangi özellik ve uygulamalarıyla haber olmaya değer görüldüğü gibi konularda gayret sarf etme ihtiyacı da kalmamıştır.”
Bildirici'nin aktardığına göre Asna, “bir avuç profesyonelin işini etik ilkelere uygun yapma” çabasını sürdürdüğüne dikkati çekti. Ardından medya kuruluşlarının “etik sapmalar” konusunda önlem alması gerektiğini ve “özel sektörün yazı işleri bağımsızlığına çok daha fazla saygı göstermesinin ifade özgürlüğünün sağlanması yolunda önemli bir adım olacağını” vurguladı.
İLETİŞİMCİLERİN ETİK GİRİŞİMİ
Öte yandan İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği de etik sorunlara karşı yeni bir girişim başlattı. Faruk Bildirici'nin köşesine göre, İletişim Danışmanları Şirketleri Derneği, bir süre önce gazetecilerle el ele verip “İletişim ve Medya İlişkileri Yönetiminde Mesleki İlkeler” kılavuzu hazırladı.
Bildirici kılavuzdaki ilkelerden ikisini köşesine taşıdı:
- Temsil ettiği kurum ve şirketlerin reklam güçlerini kullanarak haberlerin yayınlanmasını veya yayınlanmamasını sağlama eğilimlerine karşı durmayı meslek ilkelerinin bir gereği olarak görür, bu tarz bir ilişkiye aracılık etmez.
- Yayınlanan haber için maddi ödüllendirme yapmaz. Basın buluşması ve gezilerinde, davet sahibinin ürün ve hizmeti ile doğrudan ilgili olsa dahi, basın mensuplarına yüksek değerli armağan verilmesini teklif etmez, basın mensupları arasında çekilişle hediye dağıtmaz.
"Sanırım bir ilk" diyen Faruk Bildirici, "etik sorunlarla mücadeleye halkla ilişkiler cephesinden destek geldi" dedi.
Türkiye’nin ilk halkla ilişkiler şirketi A&B İletişim’in 35 yıllık yöneticisi ve halkla ilişkiler ile iletişim danışmanlığının duayenlerinden Sibel Asna'nın gönderdiği mektubu köşesine taşıyan Faruk Bildirici, mektuptan şu satırlara yer verdi:
"BEN REKLAM VERENİM, BENİM PHABERİM TABİİ Kİ KULLANILACAK"
“Bilimsel ve mesleki ortamlarda ‘gazetecinin önemli haber kaynaklarından biri’ olduğu kabul edilen halkla ilişkiler danışmanlarının görevini, şirketlerin reklam departmanları ve pazarlama - marka yöneticileri devralmış, Hİ departmanlarından gazeteler veya ilgili mecralarda yayınlanacak yazıları yazmaları istenmeye başlamıştır.
Advertorial olarak tanımlanan paralı haberlerin artması, önemli bir ulusal haber ajansımızın başlattığı ve diğer yayınların takip ettiği haberin para karşılığı yayınlanması, sektör eki adı altında reklam toplamak amacıyla yapılan ek basımlarda müşterilerin kendilerini öven yazılar yazmaya teşvik edilmesi ve bunların yine para karşılığı basılması, kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır.
Doğal olarak bu durum, okuyucu ve izleyici nezdinde ciddi güven sarsılmalarına neden olmuştur. Tiraj rakamları ve toplumsal araştırmalar da durumun kanıtı olarak görülmektedir.
Mesleklerimizin taşıdığı itibar ve gazetecilerin kamuoyu gözünde ‘doğruyu yazar’, ‘doğruyu aktarır’ şeklinde kabul görmesi gerçeği, bu tür paralı yayınların artmasıyla ne yazık ki vahim derecede değişmiştir. İş dünyasında konunun haber değeri taşıyıp taşımamasından ziyade, ‘Ben reklam verenim, benim haberim tabii ki kullanılacak’ düşüncesi egemen olmuştur. Haberi kimin seçtiği, markanın hangi özellik ve uygulamalarıyla haber olmaya değer görüldüğü gibi konularda gayret sarf etme ihtiyacı da kalmamıştır.”
Bildirici'nin aktardığına göre Asna, “bir avuç profesyonelin işini etik ilkelere uygun yapma” çabasını sürdürdüğüne dikkati çekti. Ardından medya kuruluşlarının “etik sapmalar” konusunda önlem alması gerektiğini ve “özel sektörün yazı işleri bağımsızlığına çok daha fazla saygı göstermesinin ifade özgürlüğünün sağlanması yolunda önemli bir adım olacağını” vurguladı.
İLETİŞİMCİLERİN ETİK GİRİŞİMİ
Öte yandan İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği de etik sorunlara karşı yeni bir girişim başlattı. Faruk Bildirici'nin köşesine göre, İletişim Danışmanları Şirketleri Derneği, bir süre önce gazetecilerle el ele verip “İletişim ve Medya İlişkileri Yönetiminde Mesleki İlkeler” kılavuzu hazırladı.
Bildirici kılavuzdaki ilkelerden ikisini köşesine taşıdı:
- Temsil ettiği kurum ve şirketlerin reklam güçlerini kullanarak haberlerin yayınlanmasını veya yayınlanmamasını sağlama eğilimlerine karşı durmayı meslek ilkelerinin bir gereği olarak görür, bu tarz bir ilişkiye aracılık etmez.
- Yayınlanan haber için maddi ödüllendirme yapmaz. Basın buluşması ve gezilerinde, davet sahibinin ürün ve hizmeti ile doğrudan ilgili olsa dahi, basın mensuplarına yüksek değerli armağan verilmesini teklif etmez, basın mensupları arasında çekilişle hediye dağıtmaz.