Fahrettin Altun'dan dezenformasyona karşı uluslararası çağrı

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, deprem döneminde yapılan dezenformasyona dikkat çekerek uluslararası çağrıda bulundu. Altun, "Felaket dönemlerini kargaşa ortamına çeviren dezenformasyon gerçeğiyle uluslararası bir kararlılıkla mücadele etmek zorundayız" açıklamalarında bulundu.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı tarafından Washington'da düzenlenen 'Afet Diplomasisi: Dirençli Bir Dünya İçin Uluslararası Dayanışmayı Yeniden Kurgulamak Paneli'nde konuştu.

Altun, paneldeki konuşmasında ülkemizde yaşanan deprem felaketinin boyutu ve yıkıcı etkilerine değinirken süreç boyunca gösterilen ulusal ve uluslararası yardımlaşmaya dikkat çekerek, "Çok geniş bir etki alanı olan bu depremler sonucunda 11 ilin 62 ilçesinde ağır yıkım ve can kaybı yaşadık. Ne yazık ki 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Huzurlarınızda bir kez daha kaybettiğimiz tüm canlara Allah'tan rahmet, geride kalanlara ve milletimize sabır ve baş sağlığı diliyorum. Bu yıkıcı depremlerin şiddeti, etki alanının genişliği, can kayıpları ve yıkım öylesine büyüktü ki birçok açıdan bu afet, 'asrın felaketi' olarak nitelendirildi. Hiçbir ülkenin kolay kolay hazır olamayacağı, hiçbir devletin tek başına mücadele edemeyeceği bu büyük felaket karşısında daha önce görülmemiş bir devlet-millet dayanışması ortaya konuldu. Felaketin ilk anlarından itibaren başta AFAD, silahlı kuvvetlerimiz, sağlık personellerimiz olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarımız ile sivil toplum kuruluşlarımız ve milletimiz tam anlamıyla bir seferberlik durumuna geçmiştir" ifadelerini kullandı.

'DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ BÜTÜNLEŞMİŞ, 'ASRIN DAYANIŞMASI'NI ORTAYA KOYMUŞTUR'

Ülkemizde yaşanan deprem felaketinde gösterilen ulusal ve uluslararası yardımlaşmaya dikkat çeken Altun, "Yaşadığımız afetin ilk anlarından itibaren AFAD tarafından Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) devreye sokuldu, Dışişleri Bakanlığımız aracılığı ile Acil Müdahale Koordinasyon Merkezi (ERCC) üzerinden arama ve kurtarma alanında uluslararası yardım çağrısında bulunuldu. Kısa sürede 35 bini aşkın uzman arama-kurtarma personeli bölgede konuşlandırıldı. Bunların üstün gayreti ile 100 binden fazla insanımız enkaz altından canlı çıkarıldı. Aynı zamanda bölgede ihtiyaç duyulan beslenme, barınma, hasar tespit, sağlık, psikososyal destek gibi birçok hizmeti yürütmek amacıyla yaklaşık 300 bin personel hızla bölgedeki çalışmalara dahil oldu.

AFAD'dan Türk Kızılay'a, bölgede görevlendirilen valilerimizden sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerine, devletimiz ve milletimiz bütünleşmiş, 'asrın felaketi' karşısında 'asrın dayanışması'nı ortaya koymuştur. Bu süreçte yaptığımız uluslararası yardım çağrısı da çok geniş bir karşılık buldu. Dünyanın dört bir yanında bulunan 100'den fazla ülke yardım teklifinde bulundu, 90'a yakın ülkeden gelen 10 bin aşkın personel, deprem bölgesinde yürütülen arama-kurtarma faaliyetlerine destek verdi" diye konuştu.

'ARTIK SORUNLARIN YERELLİĞİ DİYE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'

"Küresel güvenliği tehdit eden unsurlar, salt siyasi uyuşmazlıklar ve bunun sonucu ortaya çıkan askeri çözüm arayışlarından ibaret değildir" diyen Altun, "Çağımızda küresel güvenlik ve refah, ekonomik krizler, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi çeşitli unsurlarca tehdit altındadır. Bu sorunlar başlangıçta bölgesel olarak baş gösterse bile zamanla etki alanı genişleyerek küresel bir sorun haline gelme potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır. Artık sorunların yerelliği diye bir şey söz konusu değildir. İşte bu sebeple bu sorunların çözümünde uluslararası dayanışma ve iş birliği uluslararası anlamda birincil hedef olarak önümüzde durmaktadır. Bu bilinçle biz, uluslararası dayanışmanın önemini bu acı vesileyle bir kez daha dile getiriyoruz ve üzerimize düşen her göreve hazır olduğumuzu bildiriyoruz. Türkiye nasıl geçmişte insani yardım konusunda yoğun çabalar sergilemişse, bugün de sergiliyorsa, yine karşılaştığı asrın felaketine karşı diğer devletlerin ve halkların Türkiye’ye verdiği desteği açık ve net bir şekilde görmüş durumdadır. Türkiye yardım elini dünyanın her yerine uzatan bir ülke olarak gelen yardım taleplerini şükranla ve minnetle karşılamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

ALTUN'DAN DEZENFORMASYON UYARISI

İletişim Başkanı Altun, konuşmasının devamında dezenformasyon uyarısında bulunarak, şunları söyledi:

"İletişim Başkanlığı olarak bizler de bu süreçte üzerimize düşen görevi yerine getirmek için yoğun bir gayret ediyoruz. Bu noktada uluslararası dayanışma kadar önemli bir diğer konuyu da dikkatinize sunmak isterim. O da dezenformasyondur dezenformasyonun yıkıcı etkileridir. Biz yaşadığımız felakette bir kez daha gördük ki yalan haber yayan şer odaklarını hiçbir şey durdurmuyor. Biz canlarımızı kurtarmaya, yaraları sarmaya çalışırken maalesef yalan haber ve yanlış bilginin dolaşıma sokulmasıyla mücadele etmek durumunda kaldık. Bir taraftan yaşadığımız afet sürecinin başından bu yana yapılan dezenformasyon faaliyetleriyle mücadele ederken, diğer taraftan kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini temin ettik. Gelinen noktada dezenformasyonun yalnızca milli güvenliğe değil, doğrudan vatandaşın can ve mal güvenliğine nasıl zarar verebileceği de açıkça ortaya çıkmıştır. Türkiye dezenformasyona en çok maruz kalan ülke olarak bunun zararlarını kararlılıkla dile getirmektedir. Bilinmeli ki bu sadece Türkiye’nin değil tüm ülkelerin, uluslararası toplumun sorunudur. Yalan ve yanlış bilginin üretilmesi ve yayılması konusunda tüm ülkeleri sorumluluk duygusuyla birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Felaket dönemlerini kargaşa ortamına çeviren dezenformasyon gerçeğiyle uluslararası bir kararlılıkla mücadele etmek zorundayız" açıklamalarında bulundu.

'MÜTTEFİKLERİMİZİN DESETEKLERİ DE BİZİM İÇİN OLDUKÇA ANLAMLI'

Altun, Türkiye'nin, asrın felaketinden sonra dünya genelinden yapılan yardımları asla unutmayacağına vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği üzere; arama-kurtarma personelinin deprem bölgesine intikalinden, gönderilen ayni desteklere, liderlerin taziye mesajlarından kurulan sahra hastanelerine; zor gününde kendisine uzatılan yardım elini asla unutmayacaktır. Gerek BM, gerek NATO gerekse diğer birçok uluslararası kuruluş bu yardım elinin uzatılmasında ön planda olmuştur. Bunun yanında ABD başta olmak üzere müttefiklerimizin destekleri de bizim için oldukça anlamlı olmuştur. Ayrıca gerek NATO tarafından kurulan hava köprüsü ile gerekse NATO-Avrupa-Atlantik Afet Müdahale Koordinasyon Merkezi aracılığıyla tüm NATO üye ülkeleri tarafından ülkemize acil durum müdahale personeli ve gerekli malzemelerle destek sağlanmıştır. Müttefikliğin önemini bu vesileyle bir kez daha görmüş bulunuyoruz. Şunu belirtmek isterim ki; yapacağımız hiçbir şey yitirilen canları geri getirmez, onların yerini doldurmaz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti olarak bütün yaraları sarmak için seferber olduk. Bütün yaralar sarılana, bölgede yıkılan her evin, binanın yenisi yapılana, yıkılan şehirlerimiz ruhuyla beraber, eskisinden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkana dek durmadan, yorulmadan, dinlenmeden, devlet ve millet el ele çalışacağız."