Fadime Özkan 'Bylock'un izini sürdü: Nedim Şener'in masa telefonu neden çalmadı?
Star gazetesi yazarı Fadime Özkan, İsmail Saymaz'ın Hürriyet'teki ByLock haberinin manipülasyon amaçlı olduğunu yazdı.
İsmail Saymaz'ın ByLock haberinin yankıları sürüyor. Bugün de Star gazetesinden Fadime Özkan bu konuyu köşesine taşıdı.
Fadime Özkan, Hürriyet'in haberi için "“haber” görünümlü manipülasyon" derken, David Keynes'in neden Nedim Şener'i değil de İsmail Saymaz'ı aradığı sorusunu sordu.
İŞTE FADİME ÖZKAN'IN O YAZISI
Hürriyet gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, Gülen işgal örgütünün örgüt içi haberleşmede kullandığı ByLock’ın sahibi David Keynes’in kendisine, gazetedeki masa telefonundan ulaştığını söylüyor.
CHP Genel Başkan yardımcısı Erdal Aksünger de aynı şahsın kendisine ulaşarak konuşmak istediğini ama büyük çelişkileri ve şüpheli ifadeleri dolayısıyla Keynes’le görüşmeyi reddettiklerini anlatıyor.
Türkiye’nin ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısını kendisine “av” olarak seçen FETÖ’nün “son tezgahı”na düşmediği için, bu dikkati ve hassasiyeti dolayısıyla tebrik etmeliyiz Aksünger’i.
Lakin, keşke Aksünger genel başkanını da bilgilendirseydi de, Hürriyet’in utanç dolu manşetler siciline bir yenisini daha ekleyen rezil manipülasyon hakkında “çok başarılı bir gazetecilik” demesini engelleyebilseydi.
***
Gelelim İsmail Saymaz imzasıyla çıkan “haber” görünümlü manipülasyona.
Önce ilkesel olarak şunu ortaya koyalım. Bir gazeteci, bir siyasetçinin sakındığı herhangi bir konudan ya da kişiden sakınmaz. Her olay, her olgu ve her konu haber konusu olabilir, olur; herkesle konuşulur. Haberin kriterleri bellidir ve son derece basittir, tekrar etmeyeceğim.
Burada nasıl olmuş, bakalım.
Çarpıtma, yanıltma çabası başlıktan başlıyor: Hürriyet’in seçtiği başlık “İşte herkesin aradığı ByLock”.
Hal bu ki muhabir daha giriş cümlesinde gazetesinin manşetini tekzip ediyor ve Keynes’i arayıp bulanın kendisi olmadığını, bilakis aranıp bulunanın kendisi olduğunu söylüyor.
Bu durum Hürriyet muhabirinin Gülen işgal örgütünün yetenekli ByLock’u tarafındankolayca “av”landığını, Hürriyet yazı işlerinin de bir yazı işleri masasında olması ve mutlaka işletilmesi gereken süzgeçten ne kadar yoksun olduğunu gösteriyor.
***
Manipülasyon metninde birkaç temel nokta var şüpheli Keynes tarafından dile getirilen ve editöryal bir süzgeçten geçirilmeyen:
Bunlardan biri; ByLock’ın evet FETÖ tarafından kullanıldığı ama 60 bine tekabül eden yüzde 10’luk kesimin FETÖ’cü olmadığı yönündeki ifadesi. Adrese teslim bir oran! MİT tarafından deşifre edilen ve yargıya “kesin delil” olarak intikal ettirilen dosya sayısı şu an bu aralıkta.
Yani?
Yani Keynes FETÖ’den yargılanan örgüt üyeleri yarın mahkemede “ben o yüzde 10’danım işte” diyebilsin diye “veri” üretiyor. Delili çürütmeye, gevşetmeye çabalıyor ve Hürriyet de buna aracılılık ediyor!
Bir diğer çarpıtma, ByLock’ın Ocak 2016’da Keynes tarafından doğal nedenlerle sürümden kaldırıldığı ifadesi. Oysa ByLock öyle tesadüfen kaldırılmadı kullanımdan. MİT ByLock’ı deşifre edince FETÖ fark etti ve ByLock’ı kapattı. Yasa dışı haberleşme için bu kez yine aşırı tedbirlerle, örgüt içi iki üç referansla, IP karşılığı link göndermelerle, beş ayrı şifreyle ulaşılan Eagle adlı haberleşme ağına geçtiler.
Başka bir nokta ise içerikle ilgili. Bay Keynes ByLock kullanıcılarının bir kısmı S.Arabistan’da, İran’da yaşıyor diyerek alanı yayıyor. Oysa ByLock yazışma içeriğinin yüzde 98’i Türkiye’den. Kalan küçük pay FETÖ firarilerinin öbekleştiği yerlerden.
***
Doğan Grubu durumun gayet de farkında aslında. Saymaz manşetinden beri kendi kendini tekzip etmekle meşgul Hürriyet.
Medyayı kendine siper edinmek ve mesajını yaymak için kullananyeni nesil terör örgütleri zayıf halkalara yöneliyor o yüzden. Devlet-millet düşmanlığından yahut Erdoğan nefretinden akli-vicdani melekeleri zehirlenmiş, ideolojik körlükten gerçeği ıskalama ihtimali artmış isimler, terör örgütleri için kolay bir ava dönüşüyor.
Yoksa ad değiştirecek kadar gizlenme ihtiyacı duyan ve yüzünü saklayan Bay Keynes’in sadece gerçeği dile getireceğine kim inanır kafadan?
Beyanın boşluklarını doldurmadan, tuzaklara dikkat çekmeden ve haberin sağlamasını yapmadan kim kefil olur da bu manipülasyonu yayınlar?
Aksi olsaydı Doğan Medya Grubu’nda masa telefonu çalan isim Nedim Şener olurdu. Hem FETÖ’yü, mekanizmasını ve sinsiliğini iyi bildiği, hem de popülariteyle habercilik ahlakını değiş tokuş etmediği için.
Fadime Özkan, Hürriyet'in haberi için "“haber” görünümlü manipülasyon" derken, David Keynes'in neden Nedim Şener'i değil de İsmail Saymaz'ı aradığı sorusunu sordu.
İŞTE FADİME ÖZKAN'IN O YAZISI
Hürriyet gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, Gülen işgal örgütünün örgüt içi haberleşmede kullandığı ByLock’ın sahibi David Keynes’in kendisine, gazetedeki masa telefonundan ulaştığını söylüyor.
CHP Genel Başkan yardımcısı Erdal Aksünger de aynı şahsın kendisine ulaşarak konuşmak istediğini ama büyük çelişkileri ve şüpheli ifadeleri dolayısıyla Keynes’le görüşmeyi reddettiklerini anlatıyor.
Türkiye’nin ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısını kendisine “av” olarak seçen FETÖ’nün “son tezgahı”na düşmediği için, bu dikkati ve hassasiyeti dolayısıyla tebrik etmeliyiz Aksünger’i.
Lakin, keşke Aksünger genel başkanını da bilgilendirseydi de, Hürriyet’in utanç dolu manşetler siciline bir yenisini daha ekleyen rezil manipülasyon hakkında “çok başarılı bir gazetecilik” demesini engelleyebilseydi.
***
Gelelim İsmail Saymaz imzasıyla çıkan “haber” görünümlü manipülasyona.
Önce ilkesel olarak şunu ortaya koyalım. Bir gazeteci, bir siyasetçinin sakındığı herhangi bir konudan ya da kişiden sakınmaz. Her olay, her olgu ve her konu haber konusu olabilir, olur; herkesle konuşulur. Haberin kriterleri bellidir ve son derece basittir, tekrar etmeyeceğim.
Burada nasıl olmuş, bakalım.
Çarpıtma, yanıltma çabası başlıktan başlıyor: Hürriyet’in seçtiği başlık “İşte herkesin aradığı ByLock”.
Hal bu ki muhabir daha giriş cümlesinde gazetesinin manşetini tekzip ediyor ve Keynes’i arayıp bulanın kendisi olmadığını, bilakis aranıp bulunanın kendisi olduğunu söylüyor.
Bu durum Hürriyet muhabirinin Gülen işgal örgütünün yetenekli ByLock’u tarafındankolayca “av”landığını, Hürriyet yazı işlerinin de bir yazı işleri masasında olması ve mutlaka işletilmesi gereken süzgeçten ne kadar yoksun olduğunu gösteriyor.
***
Manipülasyon metninde birkaç temel nokta var şüpheli Keynes tarafından dile getirilen ve editöryal bir süzgeçten geçirilmeyen:
Bunlardan biri; ByLock’ın evet FETÖ tarafından kullanıldığı ama 60 bine tekabül eden yüzde 10’luk kesimin FETÖ’cü olmadığı yönündeki ifadesi. Adrese teslim bir oran! MİT tarafından deşifre edilen ve yargıya “kesin delil” olarak intikal ettirilen dosya sayısı şu an bu aralıkta.
Yani?
Yani Keynes FETÖ’den yargılanan örgüt üyeleri yarın mahkemede “ben o yüzde 10’danım işte” diyebilsin diye “veri” üretiyor. Delili çürütmeye, gevşetmeye çabalıyor ve Hürriyet de buna aracılılık ediyor!
Bir diğer çarpıtma, ByLock’ın Ocak 2016’da Keynes tarafından doğal nedenlerle sürümden kaldırıldığı ifadesi. Oysa ByLock öyle tesadüfen kaldırılmadı kullanımdan. MİT ByLock’ı deşifre edince FETÖ fark etti ve ByLock’ı kapattı. Yasa dışı haberleşme için bu kez yine aşırı tedbirlerle, örgüt içi iki üç referansla, IP karşılığı link göndermelerle, beş ayrı şifreyle ulaşılan Eagle adlı haberleşme ağına geçtiler.
Başka bir nokta ise içerikle ilgili. Bay Keynes ByLock kullanıcılarının bir kısmı S.Arabistan’da, İran’da yaşıyor diyerek alanı yayıyor. Oysa ByLock yazışma içeriğinin yüzde 98’i Türkiye’den. Kalan küçük pay FETÖ firarilerinin öbekleştiği yerlerden.
***
Doğan Grubu durumun gayet de farkında aslında. Saymaz manşetinden beri kendi kendini tekzip etmekle meşgul Hürriyet.
Medyayı kendine siper edinmek ve mesajını yaymak için kullananyeni nesil terör örgütleri zayıf halkalara yöneliyor o yüzden. Devlet-millet düşmanlığından yahut Erdoğan nefretinden akli-vicdani melekeleri zehirlenmiş, ideolojik körlükten gerçeği ıskalama ihtimali artmış isimler, terör örgütleri için kolay bir ava dönüşüyor.
Yoksa ad değiştirecek kadar gizlenme ihtiyacı duyan ve yüzünü saklayan Bay Keynes’in sadece gerçeği dile getireceğine kim inanır kafadan?
Beyanın boşluklarını doldurmadan, tuzaklara dikkat çekmeden ve haberin sağlamasını yapmadan kim kefil olur da bu manipülasyonu yayınlar?
Aksi olsaydı Doğan Medya Grubu’nda masa telefonu çalan isim Nedim Şener olurdu. Hem FETÖ’yü, mekanizmasını ve sinsiliğini iyi bildiği, hem de popülariteyle habercilik ahlakını değiş tokuş etmediği için.