Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı personeli hakkında "darbe" iddianamesi (4)

- İddianamede, şüphelilerin soruşturma sırasında alınan ifadeleri özetlendi- Suç tarihinde Kara Pilot Yarbay olan ve Özel Helikopter Tabur Komutanlığı yapan Halit Kabil:- "Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak bana, 'Alay Komutanı Ümit Tatan Albay geldiğinde onu alacaksınız, işe...

ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimi kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında meydana gelen olaylara ilişkin 27 kişi hakkında düzenlediği iddianamenin şüphelilerinden Özel Helikopter Tabur Komutanlığı yapan Halit Kabil, soruşturma sırasında alınan ifadesinde, Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın kendisine, "Alay Komutanı Ümit Tatan Albay geldiğinde onu alacaksınız, işe karıştırmayacaksınız. O hükümet yanlısı, o bu işin içinde olmaz" dediğini söyledi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüphelilerin soruşturma aşamasında alınan ifadeleri özetlendi.

Buna göre, suç tarihinde Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı olarak Albay rütbesinde görev yapan Ahmet Balaban, 15 Temmuz'da kendisini arayan nöbetçi amir Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun "Acilen birliğe gelmeniz lazım" dediğini belirterek, şu ifadeyi verdi:

"Kara Pilot Yarbay Halit Kabil yanıma gelerek, 'Alay Komutanımız hakkında tutuklama emri var. Tutuklamamız lazım' dedi. Nereden çıktığını sordum. O da 'Genelkurmay Birinci Başkanının emri ile tutuklanması gerekiyor' dedi. Kimin söylediğini sordum. Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın söylediğini belirtti."

Telefonla görüştüğü Bak'ın da Genelkurmay Başkanının emriyle alay komutanının tutuklanması gerektiğini söylediğini ve yine onun emriyle ülke yönetimine el konulduğunu belirttiğini kaydeden Balaban, bazı subayların gelerek, iddianamede "müşteki" olarak yer alan Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ı tutuklayıp, helikoptere koyduklarını söylediğini anlattı.

Tatan'ın Akıncı'ya götürüldüğünü bildiren Balaban, sonrasında nöbetçi amir Çakıroğlu'nun, Diyarbakır'dan Semih Terzi'nin bir taburla geleceğini ifade ettiğini kaydetti.

Balaban, "Ümit Bak'ı aradım ve Terzi'nin uçakla geleceğini sordum. O da, 'Evet, Komutanım Birinci Başkanın emriyle bu şekilde olacak' dedi" ifadesini kullandı.

Terzi'nin uçaktan inince kendisine, "Burada giriş çıkış olmayacak. Emniyet tedbirlerini artırın" dediğini bildiren Balaban, daha sonra Terzi'nin, iki helikopterle Gölbaşı Oğulbey'e gittiğini, helikopterler geri dönerken Bak'ın dahili telefondan arayarak Semih Terzi'nin yaralandığını söylediğini ve helikopterle GATA'ya nakledilmesini istediğini belirtti.

Balaban, Halit Kabil'e bilgi vererek, "Ne gerekiyorsa yapalım" sözlerine yer verdiğini, bir helikopterin Terzi'yi alarak GATA'ya götürdüğünü ifade ederek, şunları aktardı:

"Terzi ile gelen taburdan bir unsur helikopterlere binme esnasında 'Uçakta eşyalarımız var, onları indireceğiz' dedi. Kim olduğunu hatırlayamadığım biri bana tüm personelin birliğin içerisinde gezdiğini söyledi. Bunu bana Türkay Bilge Binbaşı söyledi. Ben de çıkıp tim komutanını yürüyerek aradım. Konuştuğu cep telefonunu bana verdi. 'Zekai Paşa telefonda' dedi. Zekai Paşa bana telefonda 'Ne yaptınız?' dedi. Yaptığımız işleri anlattım. Zekai Paşa, Semih Terzi ile ilgili kötü bir ifade kullanınca anormal bir durum olduğunu anladım. Bana 'Helikopterler bundan sonra kalkmayacak, uçuş olmayacak' deyince 'Emredersiniz' diyerek telefonu kapattım. Sabaha kadar gözlem ve denetim faaliyetleri devam etti. Sabahleyin de tim personeli bizi gözlem altına aldı."

-"Onu alacaksınız. O hükümet yanlısı"

Şüpheli Halit Kabil ise darbe girişimi günü Ümit Bak'ın kendisini arayarak, "Alarm durumu var, toparlanın" demesi üzerine birliğe hareket ettiğini anlattı.

Birliğe gelince Bak'ın kendisini tekrar arayarak, "Beni iyi dinle. Birinci Başkanımızın emri ve Semih Terzi Tuğgeneralin koordinatörlüğünde ülke anormal bir duruma girdi. Sıkı yönetim durumuna geçiyoruz. Alayda gerekli tedbirlerinizi alın" dediğini ifade eden Kabil, "Bana, 'Alay Komutanı geldi mi? diye sordu. Henüz gelmediğini söyledim. 'Ümit Tatan albay geldiğinde onu alacaksınız, işe karıştırmayacaksınız. O hükümet yanlısı, o bu işin içinde olmaz' dedi" ifadelerini kullandı.

Albay Tatan gelince, "Özel Kuvvetler Karargahından aldığımız emir gereği Birinci Başkanın emri ile Semih Terzi'nin koordinatörlüğünde Türkiye olağanüstü bir döneme girdi. Gelen emre göre sizi herhangi bir olaya karıştırmadan Akıncılar'a götürmem istendi" sözlerine yer verdiğini, Tatan'ın ise "Nasıl olur? Ne demek?" gibi ifadeler kullandığını aktaran Kabil, "Beraber yürüyerek durumu anlattım. 'Nedenini, niçinini bilmem ancak pozisyonunuz bu şekilde. Zorluk çıkartmayalım' dedim." beyanını verdi.

Kabil, "Ancak helikoptere geçerken biraz direnince kol ve ayaklarından tutarak helikoptere aldık. Helikoptere bindiğimizde sakinleşti" diye konuştu.

Akıncılar'a gidip döndükten sonra televizyonlardaki haberleri ve uçakların atışını görünce ne olup ne bittiğini anlamaya çalıştığını ve gerginliğinin arttığını dile getiren Kabil, komutanlıklarına ait havaalanından hareket eden helikopterlerin atış yapmadığını, darbe girişimine karışmadığını ifade etti ve suçlamaları reddetti.

-"Tatildeyken ne zaman döneceğimi sordu"

Jandarma Pilot Yarbay Ümüt Arif Bağ da 13 Temmuz'da Mersin'de tatilde bulunduğu sırada Halit Kabil'in kendisini arayarak, ne zaman döneceğini sorduğunu, "Bir an önce gel de senin arsa işini halledelim" dediğini belirtti. 15 Temmuz akşamı Halit Kabil ile birlikte olduğunu, o sırada Kabil'e telefon geldiğini ve onun da "Tamam komutanım" dediğini anlatarak, telefon açan kişinin Albay Ümit Bak olabileceğini söyledi.

Bağ, kullandığı helikopterle o gece Alay Komutanı Tatan'ı Akıncılar Üssüne götürdüğünü ifade ederek, "(İnince) Alay komutanını götürüp teslim ettiler. Ben teslim etmedim. Sadece helikopteri kullandım. Tatan'ın kendisi ile ilgili kişisel bir meseleden dolayı mı yoksa daha üst mercilerin emriyle mi alıkonulduğunu bilemiyorum. Sadece bana söyleneni yaptım." dedi.

Suç tarihinde pilot binbaşı olan Dursun Varlı da Halit Kabil'in gece 22.00 sıralarında arayarak, acilen birliğe gelmesini istediğini, bunun üzerine alaya gittiğini aktararak, şu ifadeyi verdi:

"Alaya intikal ettikten sonra tabur komutanını gördüm. 'Hemen üzerini değiştir. Üniformanı giyin gel' dedi. 'Durum nedir?' diye sordum. Yarbay Kabil bana Genelkurmay Birinci Başkanı ve Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın emriyle hareket edeceğimizi söyledi. Kendisine 'Bu bir terör eylemi mi?' diye sordum. Çünkü bir gün önce Fransa'da terör eylemi olmuştu. Radyoda gelirken köprülerin tutulduğuna ilişkin haberler duymuştum. Bana 'Bu bir askeri müdahale' dedi. Ben de 'Emredersiniz komutanım' dedim."

Varlı, Diyarbakır'dan gelen ve başında darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin bulunduğu timin tam teçhizatlı 6 personelini helikopterle Oğulbey'e götürdüklerini, bir başka helikopterde de yaklaşık 12 kişinin bulunduğunu dile getirerek, "Tekrar Etimesgut meydanına geldik. Tam motor sustururken Halit Kabil bana Gölbaşı'ndaki karargahta bir yaralı olduğunu, onu acil GATA'ya götürmemiz gerektiğini söyledi. Ben de helikopterim ile gecikmeksizin kalktım. Oğulbey'deki karargahtan yaralıyı aldım, GATA'ya götürdüm. Yaralı kişi Semih Generalmiş."

-"Kesinlikle tereddüt etmeyin"

Şüphelilerden Binbaşı Mehmet Sağlam da 15 Temmuz'da Aksaray'da izindeyken şüphelilerden Kabil'in kendisini arayarak, ne zaman Ankara'ya geleceğini sorduğunu, cuma veya cumartesi geleceğini söylediğini, bunun üzerine Kabil'in, "Cuma günü görev çıkabilir. Cuma görev yerinde olursan, iyi olur" dediğini anlattı.

Darbe girişimi gecesi 22.30 sıralarında Kabil'in telefonla arayarak, alarm verildiğini ve derhal birliğe gelmesi gerektiğini söylediğini ifade eden Sağlam, birliğe gittiğinde Kabil'in personeli toplayarak, "Genelkurmay Başkanlığının emri ile sıkıyönetim ilan edilmiştir. Yine Özel Kuvvetler Komutanlığının emri ile Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanı Ümit Tatan tutuklanmıştır" dediğini kaydetti.

Buna hiçbir personelin karşı çıkmadığını belirten Sağlam, yazılı emir olup olmadığını sorduğu Kabil'in, "Kesinlikle tereddüt etmeyin arkadaşlar" ifadesini kullandığını bildirdi.

Albay Tatan'ın helikopterle Akıncılar'a götürülmesinden sonra sanıklardan Albay Balaban'ın Diyarbakır'dan içinde 25-26 kişi olan bir uçağın geleceğini, bu personelin Özel Kuvvetler Komutanlığının Gölbaşı Oğulbey'deki kışlasına nakledileceğini söylediğini belirten Sağlam, iki helikopterin Diyarbakır'dan gelenleri Oğulbey'e götürdüğünü belirtti.

Alaya yeni atandığını, bir hafta görev yaptıktan sonra izne ayrıldığını kaydeden Sağlam, şüpheli Kabil'in emri dışında hiçbir şey yapmadığını, onu da alaya atandıktan sonra tanıdığını dile getirdi.

-"Bizi mazur görün"

Pilot Binbaşı Murat Güler de darbe gecesi arkadaşı Serkan Gökhan ile Merkez Orduevinde buluştuklarını, çay içerken jetlerin üzerilerinden geçmeye başladığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Ne olduğunu anlamaya çalıştık. Bir saldırı karşısında jet uçaklarının savunma amacıyla havalandığını düşündüm. Tam orduevinden çıkmak üzereyken o günkü alay nöbetçi amiri Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu aradı, 'Komutanım alarm verildi. Alaya bekliyoruz' dedi. Ben de olay sonrası bir reaksiyon gösterilecek düşüncesiyle alaya gittim. Vardığımda Dursun Varlı Binbaşı ve Halit Kabil Yarbay ile karşılaştım. Hemen üzerimi giyinmemi ve silah kuşanmamı söylediler. Giyinip dışarı çıktığımda Halit Kabil, alaydaki herkese 'Özel Hava Üst Karargahından, Özel Kuvvet Komutanlığından ve Genelkurmay Birinci Başkanlığından aldığım emre göre alay komutanı Tatan'ı alıp, Kazan'daki Akıncı Jet Üssüne götürmemiz gerekiyor. Bu konu ile ilgili çatlak ses duymayacağım' diye emretti. Hem alay nöbetçi amirinin çağrısı hem de Halit Yarbayın beyanı ve herkesin buna itaat etmesi karşısında herhangi bir şeyden şüphelenmediğim, daha doğrusu darbe olduğunu bilmediğim için verilen emri yerine getirmek istedim."

Güler, Kabil'in, Tatan'a Akıncılar Üssüne götürüleceğini söylediğini, Tatan'ın ise buna itiraz ettiğini bildirdi.

"Alay komutanımıza helikoptere intikal etmesini rica ile ilettik. İtiraz etti. Biz emri yerine getiriyoruz, lütfen helikoptere geçer misiniz?" dediklerini belirten Güler, Tatan'ı, kendisi ile Halit Kabil, Dursun Varlı, Mehmet Sağlam ve Hüseyin Çakıroğlu'nun götürdüğünü, bir ara direnen Tatan'ın darp edilmediğini, ancak yere düştüğünü kaydetti.

Güler, "Helikoptere Ümit Tatan'ı bindirdik. Bir yanına Halit Yarbayım oturdu, diğer yanına da ben. Helikopteri Ümit Arif Bağ ve ismini hatırlayamadığım bir yüzbaşı kullanıyordu. Bu şekilde helikopterle Akıncılar Üssüne geldik. Götürülürken alay komutanına, 'Komutanım ben de bu durumda olmanızı istemiyorum, bu duruma üzülüyorum, ama bir emri yerine getiriyorum. Bizi mazur görün' dedim." diye konuştu.

(Sürecek)