Eski "Kedicik" canlı yayında Fatih Altaylı'ya anlattı! Adnan Oktar'ın cinsel hayatı...
Adnan Oktar örgütünden kaçan Ceylan Özgül, canlı yayında örgütün iç yüzüyle ilgili bilinmeyenleri anlattı.
Geçtiğimiz günlerde Adnan Oktar ve grubuna yönelik düzenlenen operasyonun yankıları sürüyor. Adnan Oktar’ın da aralarında olduğu 187 kişinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında ortaya çıkan detaylar ise Oktar ve grubu hakkında şaşırtan bilgilerle dolu... Eski ‘kedicik’lerden biri olan ve bir süre önce Oktar’ın grubundan ayrılan Ceylan Özgül ve Adnan Oktar'ın grubunun eski iki numarası olan Fırat Develioğlu, Fatih Altaylı’nın sunduğu Habertürk TV’de yayınlanan Teke Tek programında, Adnan Oktar ve grubunun bilinmeyen yüzünü ve akıllara gelen soruları yanıtladı.
Fırat Develioğlu, “1986’da sıradan bir ailenin çocuğu olarak dini öğrenmek için bu gruba katıldım. Sonra 90’lı yıllara kadar böyle sürdü. Kızların elini bile sıkmıyorduk. 90’lardan sonra olaylar değişmeye başladı. İlk başta dinden başka bir şey yoktu kafamızda. 90’lı yıllardan sonra yapı değişti. Olayın suç örgütü yapısına doğru gittiğini gördükten sonra 1999’da bu yapıdan ayrıldım." diye konuştu.
“ADNAN OKTAR’IN MEHDİ OLDUĞUNA İNANIYORDUK”
Develioğlu, "Adnan Hoca’nın mehdi olduğuna inanıyorduk. Cihat ve zekat yöntemiyle gençler kandırılıyordu. Her şey dini bir mantığa oturtuluyordu." diye konuştu.
"BEN KURBAN TARAFTA BULUNDUM"
Oktar grubu hakkında bilgi veren Develioğlu, "Projeli cemaatler belli ikna metotları oluyor. Bunlar pek bildiğimiz konular değil. Ben orada kurban tarafta bulunduğum için... Kuran'a davet, dine davet argümanları kullanılınca Türk insanının boynu kıldan incedir. Onlar da bunu kullandı. Mimar Sinan Üniversitesi'nden ağırlıklı insanlar vardı kurulduğunda. Görüş ayrılığına düştüler, ayrıldılar. Kuran'ı yorumlamada onlar ehli sünnet kaynaklar ile yorumlamayı savundu, Adnan Hoca'nın bu işine gelmedi. Önünü kesiyordu gibi görüyorum" diye konuştu.
"AKLINIZI LİDERE TESLİM EDİYORSUNUZ"
Develioğlu, "Sık dokulu örgütlerden 'ben ceketimi alıp çıkıyorum' diyemiyorsunuz. Bu FETÖ'de de böyle aklınızı lidere teslim ediyorsunuz, siz siz değilsiniz. Kendinizi koruyarak çıkıyorsunuz. Buna rağmen hedef oldum. Yapacak bir şey yoktu, örgüt suça gidiyordu. Tamamı bu konu ile haşır neşir olmuştur. Bunlar duyulmuştur. Onlar o nesil ile de kesilmiş şeyler. 100 bin kişi olmuş olması gerekir dedim. Yanımızda çok kişi olsun, güç odağı olalım. Bugün 230 kişi, 220 kişi var. Ben 'burayı büyüteyim değil, ben yaşayayım' görüyorum" dedi.
ÜNLÜLER
Develioğlu, "İlk dönemlerinde orası kapalı bir örgüt haline dönüşmemişken; 99’a kadar bazı ünlüler geldiler, gittiler. Meraktan 100 bin 200 bin kişi gelmiş gitmiştir." dedi.
ADNAN OKTAR’I KİMLER DESTEKLEDİ? OKTAR’I DESTEKLEYEN İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ VAR MI?
Develioğlu, "Kuruluş aşamasında yokum, kurulmuş haline geliyorum. Geriye dönüp baktığımda ve karşımızda FETÖ olunca, aynı zamanda aynı yollarla kurulmuş olması, ikisinin de mehdi ile taraflarını ateşlemiş olması, ikisinin de kaynaklarının kitaplara, hadislere, hadis olmayan hadis dedikleri kaynaklara dayandırıyor olması... İkisi de biri bir doz aşağı, biri bir doz yukarı. O havayı ben şu anda alıyorum. Bunlar mutlaka çıkacaktır zaten." dedi.
Oktar'ın grubundan ayrıldıktan sonra kendi hayatıyla ve işiyle ilgilendiğini söyleyen Develioğlu "Bu da kolay olmadı. Davanın ne şekilde sonuçlanacağını ben bilemem. Benim namusumla ilgili ithafta bulunulunca bunlara karşılık vermem gerek. Bunlardan şikayetçi oldum. Devletin ciddi vaziyette buna hazırlanmış olduğunu hissettim. Belli deliller toplanmış. Ben ayrıldıktan sonra eşim orada kaldı. 1991 yılında boşanmıştık. Ben ayrıldıktan sonra o orada kalmak istedi." diye konuştu.
CEYLAN ÖZGÜL: DİNİ KULLANLARAK VE HİLE İLE ORAYA ÇEKİLİYORLAR
İnsanları dini kullanarak örgüte çektiklerini ifade eden Ceylan Özgül, "Ben 2006-2007'de girdim. Daha önce tüm okullarda açık halde davet edildiği bir yapı benim dönemimde yoktu. 99’dan sonra Adnan Oktar göz önünde yoktu. Tabiiki onunla ilgili bazı şeyler görüyordum ama oraya girdikten sonra müritler tarafından açıklanıyordu. İftira deniyor, ben de inanıyordum ne yazıkki. 99 operasyonundan sonra kendisi tamamen yer altına girmişti, kendisi ile ilgili hiçbir şey yoktu. Onunla ilgili internete yazdığımda bazı şeyler görüyordum. Buradaki herkes teker teker dini kullanarak ve hile ile oraya çekilir. Bir kişi hedef oluyor. Bir kızı hedef aldığını görüyorsunuz." dedi.
"BİR KİŞİYİ ÖRGÜTE ALMAK İÇİN 3-4 YIL UĞRAŞABİLİYORLAR"
Özgül, "Çok iyi bir ailenin kızı bir müritle tanışıp, görüşüyor sonra bu kişiyle bağlantısını koparıyor. Sonrasında bu kızla biz tanışıyoruz, bana hikayesini anlatıyor, ona bir müridin fotoğrafını gösteriyorum ‘Bu kişiyle karşılaştın mı’ diyorum ‘İnanamıyorum 3 ay önce karşı dairemize taşındı’ diyor. Bir fotoğraf daha gösteriyorum; annesiyle tanışmış bir kişi çıkıyor. Herkes için ayrı geliştirilen strateji geliştiriliyor. Kafayı taktılarsa bir kişiyi örgüte almaya, 3-4 yıl uğraşabiliyorlar." diye konuştu.
Ceylan Özgül, "Çok fazla strateji var. İnsanların kazandırılma yöntemleri, o hile çok büyük." diye konuştu.
ADNAN OKTAR’LA NASIL TANIŞTI?
Özgül, Adnan Oktar ile tanışmasını şöyle anlattı:
"Benim bir aile dostum var o beni direkt Adnan Oktar’ın yanına götürdü. Herkesin farklı bir tanışma hikayesi var. Oktar ya da grubundan para almıyordum, çalışıyordum, ben onlara yardım ediyordum. İlk önce sizi kendi arkadaş çevresiyle sarıp dış dünyadan izole etmeye başlıyorlar. Bu yapıdaki yeni arkadaşlar sizi çok seven, size hep yardım eden insanlar oluyor. Daha sonra hep onlarla görüşmeye başlıyorsunuz. Daha sonra işinizden ayrılıyorsunuz, ailenizle görüşmemeye başlıyorsunuz.İlk kez 2013’teki kaçma girişimim, başarısız oldu. 2013'teki kaçma girişimim başarısız olunca zorlu bir hayat başladı. Ajan, münafık ilan edildim. O zaman hücre sistemi vardı. Doktorun kabininde muayene olduğunuz zaman bile mutlaka gruptan biri yanınızda dururdu."
"ÖRGÜTÜN YAPISI DEĞİŞMEYE BAŞLADI"
Özgül, "Adnan Oktar’ın kendisine ait A9 kanalını açıp programlar yapmaya başladıktan sonra örgütün de yapısı değişmeye başladı." dedi.
"KAPALI KIYAFETLERLE DIŞARIYA ÇIKARDIK SONRA DAR KIYAFETLER GELDİ"
Özgül, "Biz yakası kapalı kıyafetle dışarıya çıkardık, sonra dar kıyafetler geldi. Adnan Oktar'ın Kuran'ı yorumlamasına tabii tutuluyorsunuz. Bu birçok dinde, hepsinin ayrı okulları vardır. Bunu okul haline getiriyor, sapkın bir okul. Bilgisayarınızda telefonunuzda takip ortamınız var. Kitap okuyorsunuz, almak istediğinizi alamıyorsunuz. İstiyorsunuz ama onlar isterlerse getiriyorlar" diye konuştu.
Özgül, " Prototip diye bir şey yok. Ekran önüne çıkarılan kadınlar az sayıda. İnternette görmediğiniz sağlık kontrolüne götürülenlere baktığınızda öyle olmadığını görüyorsunuz. Yayınlarda farklı makyaj uyguluyorlar, öyle görünüyor. Örgütte çok farklı görünen insanlar da var. Pek de kedicik değil hepsi. Çok fazla örgüt evi var, sayısını bilmiyorum. Bunlar grup evleri... Hep ev değiştiriliyor. Ben Adnan Oktar'ın kaldığı merkez evde kalıyordum. Adnan Oktar'ın hangi işine yarayacağına göre hangi evde kalacağımız belli oluyor. Herkese görev veriliyor" dedi.
OKTAR’IN YURT DIŞI BAĞLANTILARI
Özgül, "Benim birebir bağlantıda olduğum ülkeler, Amerika, İsrail ve İtalya idi. Ama bunu dışında Almanya, Rusya gibi ülkeler de vardı. Bu ülkelerdeki düşünce kuruluşları ya da politikacılar ile Adnan Oktar adına bağlantıya geçiyorduk. Ailem beni pek çok kez kurtarmaya çalıştı. Annem ben örgütteyken vefat etti. Beni çağırdıklarından haberim bile olmadı. Örgüttekiler ‘Ceylan gelmek istemiyor’ demiş." ifadesini kullandı.
CİNSEL İSTİSMAR İDDİALARI
-Dışarıdan bakılınca örgütün seks tarikatı gibi bir hali var. Sanki burada muazzam seks olayları varmış gibi bir algı oluşuyor. Bazı ifadelere baktığımızda cinsel ilişki sırasında kapılar açık tutulurdu, içeri giren çıkan olurdu, bunlar videoya alınırdı, bunlar izlenirdi. Bunların hepsi doğru mu?
Özgül, "Bu gruplardan 1-2'si örgüte bu şekilde (seksle) kazandırılmış. Cinsel istismar, örgütün kullandığı köleleştirme yöntemi. Size her türlü bilgi açıklanmıyor." dedi.
ÖRGÜTTE ÇOK PARA VAR MI?
Develioğlu, "Evet çok fazla para var. 17-18-19 yaşında örgüte girenler şimdi koca koca iş adamları oldu. Onlar kazancının büyük kısımını örgüte aktarıyor." dedi.
-Adnan Oktar'ın geçmişi nedir, hangi aileden çıkmıştır, nereden gelmiştir?
Adnan Oktar'ın eğitimine ilişkin Develioğlu, "Anlara’da Kurtuluş lisesinde okumuş. Sonra güzel sanatlar fakültesine giriyor, ressamlık bölümüne... Ama okumuyor. 15 kasım 1979’da İndependet tankeri patladığında ona mehdilik inmiş güya. Üniversiteyi askerliğe gitmemek için bir araç olarak kullanmış. Bir tahsili yok. Üniversiteyi askere gitmemek için araç olarak kullanmış. Ressam diyorlar. Mimar Sinan'a kayıt yaptırmış, ona da gitmemiş. " diye konuştu.
ADNAN OKTAR'IN CİNSEL HAYATI
-Adnan Oktar'ın cinsel hayatıyla ilgili birçok şey söylendi, nedir bu?
Özgül, "Son zamanlardaki videolarında da göründüğü gibi ciddi bir sağlık sorunu var. Cinsel hayatına şahit olmadım. Adnan Oktar cinsellikle ilgili işlerin içinde çok fazla olmak istiyor ama olamıyor. Bu nedenle de farklı yöntemler kullanıyor diye anlıyorum. Müridleri ile dığer kızlar arasında var tabi. Çok ilgileniyor, olmayı çok istiyor ama olamıyor da. Benim sömürülmem cinsel değil beyin yoluyla oldu. " dedi.
Develioğlu, "Yargılanma ile ilgili çok şey çıkacaktır. Burada 31 suçlama yapılmış. Belki daha başka şikayetçilerle de çıkacaktır. Şikayetlerin türleri çok farklı.
Develioğlu, "İslam'ın sancaktarı olmuş milletiz biz. Diyanetimiz bu konulara el atacaktır. Alan taraf değilim hep veren tarafım, ailemin zenginliğini vermişim. Onlar başlamıştı. Hissediliyordu. İnsanı suça götüreceği açıkça belliydi." diye konuştu.
Fırat Develioğlu, “1986’da sıradan bir ailenin çocuğu olarak dini öğrenmek için bu gruba katıldım. Sonra 90’lı yıllara kadar böyle sürdü. Kızların elini bile sıkmıyorduk. 90’lardan sonra olaylar değişmeye başladı. İlk başta dinden başka bir şey yoktu kafamızda. 90’lı yıllardan sonra yapı değişti. Olayın suç örgütü yapısına doğru gittiğini gördükten sonra 1999’da bu yapıdan ayrıldım." diye konuştu.
“ADNAN OKTAR’IN MEHDİ OLDUĞUNA İNANIYORDUK”
Develioğlu, "Adnan Hoca’nın mehdi olduğuna inanıyorduk. Cihat ve zekat yöntemiyle gençler kandırılıyordu. Her şey dini bir mantığa oturtuluyordu." diye konuştu.
"BEN KURBAN TARAFTA BULUNDUM"
Oktar grubu hakkında bilgi veren Develioğlu, "Projeli cemaatler belli ikna metotları oluyor. Bunlar pek bildiğimiz konular değil. Ben orada kurban tarafta bulunduğum için... Kuran'a davet, dine davet argümanları kullanılınca Türk insanının boynu kıldan incedir. Onlar da bunu kullandı. Mimar Sinan Üniversitesi'nden ağırlıklı insanlar vardı kurulduğunda. Görüş ayrılığına düştüler, ayrıldılar. Kuran'ı yorumlamada onlar ehli sünnet kaynaklar ile yorumlamayı savundu, Adnan Hoca'nın bu işine gelmedi. Önünü kesiyordu gibi görüyorum" diye konuştu.
"AKLINIZI LİDERE TESLİM EDİYORSUNUZ"
Develioğlu, "Sık dokulu örgütlerden 'ben ceketimi alıp çıkıyorum' diyemiyorsunuz. Bu FETÖ'de de böyle aklınızı lidere teslim ediyorsunuz, siz siz değilsiniz. Kendinizi koruyarak çıkıyorsunuz. Buna rağmen hedef oldum. Yapacak bir şey yoktu, örgüt suça gidiyordu. Tamamı bu konu ile haşır neşir olmuştur. Bunlar duyulmuştur. Onlar o nesil ile de kesilmiş şeyler. 100 bin kişi olmuş olması gerekir dedim. Yanımızda çok kişi olsun, güç odağı olalım. Bugün 230 kişi, 220 kişi var. Ben 'burayı büyüteyim değil, ben yaşayayım' görüyorum" dedi.
ÜNLÜLER
Develioğlu, "İlk dönemlerinde orası kapalı bir örgüt haline dönüşmemişken; 99’a kadar bazı ünlüler geldiler, gittiler. Meraktan 100 bin 200 bin kişi gelmiş gitmiştir." dedi.
ADNAN OKTAR’I KİMLER DESTEKLEDİ? OKTAR’I DESTEKLEYEN İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ VAR MI?
Develioğlu, "Kuruluş aşamasında yokum, kurulmuş haline geliyorum. Geriye dönüp baktığımda ve karşımızda FETÖ olunca, aynı zamanda aynı yollarla kurulmuş olması, ikisinin de mehdi ile taraflarını ateşlemiş olması, ikisinin de kaynaklarının kitaplara, hadislere, hadis olmayan hadis dedikleri kaynaklara dayandırıyor olması... İkisi de biri bir doz aşağı, biri bir doz yukarı. O havayı ben şu anda alıyorum. Bunlar mutlaka çıkacaktır zaten." dedi.
Oktar'ın grubundan ayrıldıktan sonra kendi hayatıyla ve işiyle ilgilendiğini söyleyen Develioğlu "Bu da kolay olmadı. Davanın ne şekilde sonuçlanacağını ben bilemem. Benim namusumla ilgili ithafta bulunulunca bunlara karşılık vermem gerek. Bunlardan şikayetçi oldum. Devletin ciddi vaziyette buna hazırlanmış olduğunu hissettim. Belli deliller toplanmış. Ben ayrıldıktan sonra eşim orada kaldı. 1991 yılında boşanmıştık. Ben ayrıldıktan sonra o orada kalmak istedi." diye konuştu.
CEYLAN ÖZGÜL: DİNİ KULLANLARAK VE HİLE İLE ORAYA ÇEKİLİYORLAR
İnsanları dini kullanarak örgüte çektiklerini ifade eden Ceylan Özgül, "Ben 2006-2007'de girdim. Daha önce tüm okullarda açık halde davet edildiği bir yapı benim dönemimde yoktu. 99’dan sonra Adnan Oktar göz önünde yoktu. Tabiiki onunla ilgili bazı şeyler görüyordum ama oraya girdikten sonra müritler tarafından açıklanıyordu. İftira deniyor, ben de inanıyordum ne yazıkki. 99 operasyonundan sonra kendisi tamamen yer altına girmişti, kendisi ile ilgili hiçbir şey yoktu. Onunla ilgili internete yazdığımda bazı şeyler görüyordum. Buradaki herkes teker teker dini kullanarak ve hile ile oraya çekilir. Bir kişi hedef oluyor. Bir kızı hedef aldığını görüyorsunuz." dedi.
"BİR KİŞİYİ ÖRGÜTE ALMAK İÇİN 3-4 YIL UĞRAŞABİLİYORLAR"
Özgül, "Çok iyi bir ailenin kızı bir müritle tanışıp, görüşüyor sonra bu kişiyle bağlantısını koparıyor. Sonrasında bu kızla biz tanışıyoruz, bana hikayesini anlatıyor, ona bir müridin fotoğrafını gösteriyorum ‘Bu kişiyle karşılaştın mı’ diyorum ‘İnanamıyorum 3 ay önce karşı dairemize taşındı’ diyor. Bir fotoğraf daha gösteriyorum; annesiyle tanışmış bir kişi çıkıyor. Herkes için ayrı geliştirilen strateji geliştiriliyor. Kafayı taktılarsa bir kişiyi örgüte almaya, 3-4 yıl uğraşabiliyorlar." diye konuştu.
Ceylan Özgül, "Çok fazla strateji var. İnsanların kazandırılma yöntemleri, o hile çok büyük." diye konuştu.
ADNAN OKTAR’LA NASIL TANIŞTI?
Özgül, Adnan Oktar ile tanışmasını şöyle anlattı:
"Benim bir aile dostum var o beni direkt Adnan Oktar’ın yanına götürdü. Herkesin farklı bir tanışma hikayesi var. Oktar ya da grubundan para almıyordum, çalışıyordum, ben onlara yardım ediyordum. İlk önce sizi kendi arkadaş çevresiyle sarıp dış dünyadan izole etmeye başlıyorlar. Bu yapıdaki yeni arkadaşlar sizi çok seven, size hep yardım eden insanlar oluyor. Daha sonra hep onlarla görüşmeye başlıyorsunuz. Daha sonra işinizden ayrılıyorsunuz, ailenizle görüşmemeye başlıyorsunuz.İlk kez 2013’teki kaçma girişimim, başarısız oldu. 2013'teki kaçma girişimim başarısız olunca zorlu bir hayat başladı. Ajan, münafık ilan edildim. O zaman hücre sistemi vardı. Doktorun kabininde muayene olduğunuz zaman bile mutlaka gruptan biri yanınızda dururdu."
"ÖRGÜTÜN YAPISI DEĞİŞMEYE BAŞLADI"
Özgül, "Adnan Oktar’ın kendisine ait A9 kanalını açıp programlar yapmaya başladıktan sonra örgütün de yapısı değişmeye başladı." dedi.
"KAPALI KIYAFETLERLE DIŞARIYA ÇIKARDIK SONRA DAR KIYAFETLER GELDİ"
Özgül, "Biz yakası kapalı kıyafetle dışarıya çıkardık, sonra dar kıyafetler geldi. Adnan Oktar'ın Kuran'ı yorumlamasına tabii tutuluyorsunuz. Bu birçok dinde, hepsinin ayrı okulları vardır. Bunu okul haline getiriyor, sapkın bir okul. Bilgisayarınızda telefonunuzda takip ortamınız var. Kitap okuyorsunuz, almak istediğinizi alamıyorsunuz. İstiyorsunuz ama onlar isterlerse getiriyorlar" diye konuştu.
Özgül, " Prototip diye bir şey yok. Ekran önüne çıkarılan kadınlar az sayıda. İnternette görmediğiniz sağlık kontrolüne götürülenlere baktığınızda öyle olmadığını görüyorsunuz. Yayınlarda farklı makyaj uyguluyorlar, öyle görünüyor. Örgütte çok farklı görünen insanlar da var. Pek de kedicik değil hepsi. Çok fazla örgüt evi var, sayısını bilmiyorum. Bunlar grup evleri... Hep ev değiştiriliyor. Ben Adnan Oktar'ın kaldığı merkez evde kalıyordum. Adnan Oktar'ın hangi işine yarayacağına göre hangi evde kalacağımız belli oluyor. Herkese görev veriliyor" dedi.
OKTAR’IN YURT DIŞI BAĞLANTILARI
Özgül, "Benim birebir bağlantıda olduğum ülkeler, Amerika, İsrail ve İtalya idi. Ama bunu dışında Almanya, Rusya gibi ülkeler de vardı. Bu ülkelerdeki düşünce kuruluşları ya da politikacılar ile Adnan Oktar adına bağlantıya geçiyorduk. Ailem beni pek çok kez kurtarmaya çalıştı. Annem ben örgütteyken vefat etti. Beni çağırdıklarından haberim bile olmadı. Örgüttekiler ‘Ceylan gelmek istemiyor’ demiş." ifadesini kullandı.
CİNSEL İSTİSMAR İDDİALARI
-Dışarıdan bakılınca örgütün seks tarikatı gibi bir hali var. Sanki burada muazzam seks olayları varmış gibi bir algı oluşuyor. Bazı ifadelere baktığımızda cinsel ilişki sırasında kapılar açık tutulurdu, içeri giren çıkan olurdu, bunlar videoya alınırdı, bunlar izlenirdi. Bunların hepsi doğru mu?
Özgül, "Bu gruplardan 1-2'si örgüte bu şekilde (seksle) kazandırılmış. Cinsel istismar, örgütün kullandığı köleleştirme yöntemi. Size her türlü bilgi açıklanmıyor." dedi.
ÖRGÜTTE ÇOK PARA VAR MI?
Develioğlu, "Evet çok fazla para var. 17-18-19 yaşında örgüte girenler şimdi koca koca iş adamları oldu. Onlar kazancının büyük kısımını örgüte aktarıyor." dedi.
-Adnan Oktar'ın geçmişi nedir, hangi aileden çıkmıştır, nereden gelmiştir?
Adnan Oktar'ın eğitimine ilişkin Develioğlu, "Anlara’da Kurtuluş lisesinde okumuş. Sonra güzel sanatlar fakültesine giriyor, ressamlık bölümüne... Ama okumuyor. 15 kasım 1979’da İndependet tankeri patladığında ona mehdilik inmiş güya. Üniversiteyi askerliğe gitmemek için bir araç olarak kullanmış. Bir tahsili yok. Üniversiteyi askere gitmemek için araç olarak kullanmış. Ressam diyorlar. Mimar Sinan'a kayıt yaptırmış, ona da gitmemiş. " diye konuştu.
ADNAN OKTAR'IN CİNSEL HAYATI
-Adnan Oktar'ın cinsel hayatıyla ilgili birçok şey söylendi, nedir bu?
Özgül, "Son zamanlardaki videolarında da göründüğü gibi ciddi bir sağlık sorunu var. Cinsel hayatına şahit olmadım. Adnan Oktar cinsellikle ilgili işlerin içinde çok fazla olmak istiyor ama olamıyor. Bu nedenle de farklı yöntemler kullanıyor diye anlıyorum. Müridleri ile dığer kızlar arasında var tabi. Çok ilgileniyor, olmayı çok istiyor ama olamıyor da. Benim sömürülmem cinsel değil beyin yoluyla oldu. " dedi.
Develioğlu, "Yargılanma ile ilgili çok şey çıkacaktır. Burada 31 suçlama yapılmış. Belki daha başka şikayetçilerle de çıkacaktır. Şikayetlerin türleri çok farklı.
Develioğlu, "İslam'ın sancaktarı olmuş milletiz biz. Diyanetimiz bu konulara el atacaktır. Alan taraf değilim hep veren tarafım, ailemin zenginliğini vermişim. Onlar başlamıştı. Hissediliyordu. İnsanı suça götüreceği açıkça belliydi." diye konuştu.