Eski EDOK komutanları hakkındaki darbe girişimi davası

- FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin dönemin KKK EDOK Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski korgeneral İyidil ile EDOK Kurmay Başkanı eski tümgeneral Koçyiğit'in de aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılanmasına devam edildi- Duruşmada, daha önce tanık olarak dinlenilmesine karar verilen...

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski korgeneral Metin İyidil ile EDOK Kurmay Başkanı eski tümgeneral Hamza Koçyiğit'in de aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanıklar, sanık avukatları ve "şikayetçi" sıfatıyla Başbakanlığın avukatı katıldı. Koçyiğit ile Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi üzerinden bağlantı kuruldu.

Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, daha önce tanıklığına karar verilen Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ümit Dündar'ın, celse arasında beyanda bulunduğunu belirterek, Dündar'ın ifadesini okudu.

Buna göre, Dündar, darbe girişimi sırasında Ankara'da bulunmadığını, İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı görevini yürüttüğünü belirtti.

Darbe teşebbüsünün başladığı andan itibaren anayasal düzenin yanında yer alarak girişimi engellemek için faaliyet yürüttüğünü ifade eden Dündar, saat 00.50 sularında ulusal kanallara bağlanıp durumunu kamuoyuyla paylaştığını bildirdi.

Dündar, bu saatten itibaren birçok üst rütbeli subayın kendisiyle irtibata geçtiğini aktararak, şunları ifade etti:

"Zaten o gün Kara Kuvvetlerinde görevi başında en yüksek rütbeli subay olarak ben kalmıştım. Kanaatimce İstanbul'da saat 03.00'ten itibaren darbe teşebbüsünün başarılı olamayacağı anlaşılmaya başlandı. Tam hatırlamıyorum ancak saat 02.00-02.30 gibi olma ihtimali yüksek, Ankara'da Lojistik Komutanı olan Korgeneral Yıldırım Güvenç beni aradı. 'Komutanım ben Ankara'dayım.' diyerek, Ankara ile ilgili bilgi vermeye başladı. Genelkurmay, Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahı ve Akıncı Hava Üssü'nün darbecilerin kontrolünde olduğunu belirtti. 'Ankara'da şu anda en yüksek rütbede sen misin?' diye sordum, 'Evet benim.' dedi. Bu nedenle Ankara ile ilgili kendisiyle görüşmeye devam ettim, gelişmeler hakkında beni zaman zaman bilgilendirmesini istedim. Bu kapsamda Yıldırım Güvenç 4 veya 5 kez beni telefonla arayarak Ankara'nın durumu hakkında bilgi verdi."

- "Aramalar kendisiyle ilgili bilgi verme mahiyetindeydi"

Sanıklardan sadece Metin İyidil ile 16 Temmuz sabahı, İyidil'in kendisini aramasıyla görüştüğünü belirten Dündar, "Görüşmede Metin İyidil bana Polatlı'da görevli general Osman Ünlü'nün 4. Kolordu'ya gittiğini, Kolordu Komutanlığını üstlenmek istediğini, Ünlü'yü bundan vazgeçirdiğini söyledi. Ben hiçbir şekilde o sabah İyidil'i aramadım ancak İyidil arayıp bana ulaşamayınca geri dönüş olarak arayıp aramadığımdan emin değilim." ifadesini kullandı.

İyidil ile ilerleyen saatlerde 4 veya 5 kez daha görüştüğünü vurgulayan Dündar, şunları kaydetti:

"Hiçbir şekilde kendisine bir talimat vermedim. İyidil beni arayarak 'Etimesgut'a gidiyorum. Tankların çıkmasını engelleyeceğim.' gibi sözler söyledi. Bir defasında aradı, Etimesgut'tan tankların çıkmasına engel olduğunu söyledi. Aramalar kendisiyle ilgili bilgi verme mahiyetindeydi. Bir aramasında bana darbe teşebbüsünü bastırmakta ihtiyaç olduğu takdirde kullanılabilecek emrinde iki birliğin olduğunu, bu birliklerden birinin Ankara'daki Atıcılık ve Uzman Nişancılık Birliği, diğerinin ise Isparta Eğridir'deki birlik olduğunu söyledi ancak ben kendisine hiçbir şekilde birlik hazırla gibi veya Ankara'ya intikal ettir gibi bir talimat vermedim. Yıldırım Güvenç'e de darbe teşebbüsünü bastırmakta kullanılmak üzere ne Isparta, ne Eğridir, ne de başka bir birlikten asker hazırlaması ve intikali hususunda talimatım olmadı. İyidil ve Güvenç'in de darbeyi bastırmak için herhangi bir birliğin intikali hususunda teklifi olmadı. Saatini tam olarak hatırlayamıyorum ancak Genelkurmay Başkanımızın Akıncı'dan helikopterle ayrılmasını müteakip, Akıncı'daki çatışmaların tamamen sonlandığını değerlendirdiğim bir sırada, darbeciler tarafından Akıncı'ya götürülen komutanların Ankara'ya nakli için Yıldırım Güvenç'i aradım. Güvenç'e 'Üssü çevrelemiş emniyet güçleriyle koordineli olarak Akıncı Üssünün kontrolünü sağlayarak, buradaki komutanların Ankara'ya naklini sağla.' dedim. Zırhlı personel taşıyıcı gibi araçlar kullanarak nakillerin sağlanmasını istedim."

Dündar, soru üzerine, Isparta Eğridir'deki birliklerden Ankara'ya nakil için herhangi bir şekilde emir vermediğini belirterek, "Olayların bittiği bir anda ve bu birliklerin daha önce darbeye destek niteliğinde bir tutum da aldıkları dikkate alındığında Ankara'ya birlik naklini istemem söz konusu olamaz." ifadesini kullandı.

- "Bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim"

Duruşmada tanık olarak dinlenen EDOK'ta görevli Albay Hasan Yorulmaz da saat 23.00 sularında kışlaya geldiğini ve kurmay başkanı Hamza Koçyiğit'e bilgi verdikten sonra Faaliyet İzleme Merkezi'ne (FİM) geçtiğini söyledi.

Bir süre sonra FİM'e sıkıyönetim emirlerinin ulaştığını aktaran Yorulmaz, evrakı alıp aynı yerde görevli Binbaşı Eray Üngüder ile Koçyiğit'in makamına çıktıklarını dile getirdi.

Koçyiğit'in evrakı kontrol ettiğini anlatan Yorulmaz, "Bu sırada sanıklardan Mehmet Topçu da odadaydı. Koçyiğit, Topçu'ya 'Kurmay başkanlığına atanmışsın.' dedi. Topçu da 'Ben bu kanunsuz emirlere uymuyorum. Komutan sizsiniz.' karşılığını verdi. Biz odadan ayrıldıktan sonra bağlı birliklerden sıkıyönetim emirlerine ilişkin telefonlar aldık. Emirlerini öğrenmek için tekrar Hamza Koçyiğit'in yanına geçtiğimizde bize, 'Bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim.' dedi. Biz de ast birliklere evraka işlem yapmamaları, EDOK komutanlığının emirlerini dinlemeleri konusunda uyarıda bulunduk." dedi.

- "Bu ifade benim için temiz belgesidir"

Tanık beyanlarına karşı savunması dinlenilen İyidil, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Dündar'ın ifadesinin kendisini doğruladığını söyledi. İyidil, "Genelkurmay İkinci Başkanının ifadesi ilk günden beri verdiğim beyanlarla örtüşüyor. Bu ifade benim için temiz belgesidir. Kendisine 4-5 kez telefon ettim ve Ankara'daki darbe karşıtı faaliyetlerimi anlattım. Bu beyan benim yaptıklarımı net olarak açıklıyor." şeklinde konuştu.

Sanık Hamza Koçyiğit ise sıkıyönetim emirlerini kendisine getiren Yorulmaz ve Üngüder'e emirlere uyulmaması yönünde talimat verdiğini savundu. Yorulmaz'ın saat 23.40 sularında tekrar makamına geldiğini ifade eden Koçyiğit, şöyle devam etti:

"Yoğun şekilde birlik komutanlarıyla görüşüyor darbe karşıtı faaliyetler yürütüyordum. Bana ast birliklerden telefonlar geldiğini söyledi, durumu anlattı. Ben de daha önce sıkıyönetim emirlerine işlem yapılmaması talimatını verdiğimi hatırlatıp, 'Benden daha ne emir bekliyorsun?' diye çıkıştım. Konuşmamın son cümlesi aklında kalmış."

Koçyiğit, kaçmak için helikopter aradığı iddiasını da yalanlayarak helikopteri, komutanların Akıncı'dan nakli için aradığını söyledi.

Sanık beyanlarının ardından duruşma savcısı esasa ilişkin mütalaasını açıkladı.

- "Ben hain değilim"

Daha sonra söz alan İyidil’in avukatları savcının esas hakkındaki görüşünü kabul etmediklerini belirtti.

Avukatlardan Abdullah Kaya, müvekkilinin gece 00.14’te akrabası iş adamı Nihat Özdemir ile görüştüğünü bildirerek, "Özdemir 'Darbeye karşı dur.' demiştir. Buna rağmen müvekkilimin darbeyi destekler vaziyette hal ve harekette bulunması hayatın olağan akışına dahi aykırıdır. Yoksa Nihat Özdemir, müvekkilimi ipe gerer." dedi.

Beyanı sorulan Metin İyidil, sözlerinin başında, mahkeme heyetine yönelik 'Ben şimdi çok konuşacağım, siz de kızacaksınız." ifadesini kullandı.

Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu bu söze tepki göstererek, "Sana ilk savunmanda 6, ikincisinde 5, en son celsede 1,5 saat süre verdim. Bu ifadeyi sürekli tekrarlıyorsunuz ama hoş değil. Art niyet arıyorum." dedi.

İyidil, özür dileyerek, art niyetli olmadığını söyledi ve ardından, "Kutsal vatan topraklarının koruyucusu Mehmetçik, Zeytin Dalı Operasyonu'nda. Ben de orada olmak isterdim. Genelkurmay Başkanımızdan Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar herkesi selamlıyorum. Metin İyidil ceza almış önemli değil. Önemli olan ülkem yerinde dursun." diye konuştu.

Kanlı bir darbe girişimi yaşandığını hatırlatan İyidil, şunları kaydetti:

"Ben hain değilim, şerefsiz değilim, mankurt değilim, FETÖ’cü değilim, vatanımı satmadım. Ben o gün en erken emir veren adamım. Benden önce emir verip, yerini, yurdunu, kıblesini gösteren, devletten, milletten, Sayın Cumhurbaşkanından yana olan başka biri var mı, bilmiyorum.

O gece emir ve komutayı üstümüze aldık ama şimdi 'Neden darbecilerin işgalindeki karargahları kurtarmak için hazırlık yaptın, neden Genelkurmay Başkanını kurtarmak için birlik hazırlattın?' diye bir suçlamayla karşı karşıyayım. Ankara’da darbeye karşı mücadele eden dört kişiden biri benim. Benim durumumu gören kişi bir daha müdahale etmez."

İyidil, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre isterken, tahliye talebinde de bulundu.

Konuşmasının son kısmında İyidil bir süre ağladı ve su içti.

Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için sanıklar ve avukatlarına sonraki celseye kadar süre verdi.

Tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını kararlaştıran heyet, duruşmayı 26 Mart'a erteledi.

- İddianame

İyidil ve Koçyiğit'in yanı sıra suç tarihinde korgeneral rütbesiyle KKK EDOK Okullar Komutanı olan Abdullah Barutcu, tuğgeneral rütbesiyle EDOK Harekat Eğitim ve Öğretim Başkanı olan Lütfü İhsan Yanıkoğlu, tuğgeneral rütbesiyle EDOK Muharebe Geliştirme Başkanı olan Mehmet Topçu ve binbaşı rütbesiyle EDOK Muhabere Geliştirme Başkanlığı Alınan Dersler Merkezi Faaliyet Gözlem Kısmı'nda gözlem subayı Ersal Duman'ın da yargılandığı davada, sanıkların üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.

Sanık İyidil'in "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", diğer sanıkların da "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan ayrıca cezalandırılmaları talep ediliyor.