ESKİ BAŞKAN SABRİ UZUN, DİNK CİNAYETİNDEN İSTİHBARAT DAİRESİ'Nİ SORUMLU TUTTU!

Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener'in, "Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" adlı kitabında "haberleşmenin gizliliğini ihlal ettiği" gerekçesiyle yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak ifade veren eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Hrant Dink’e ilişkin rapor hazırlandığı
dönemde İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığını, şimdi ise Merkez Emniyet Müdürü olduğunu belirtti.
Uzun, 23 Ekim 2009 tarihinde İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından "Ses getirici eylem düzenleneceği" bilgisini içeren yazı ile ilgili soru yöneltildiğini anlatarak, kendisinin de yazılı olarak ilgili makama cevap verdiğini söyledi.
Hrant Dink’in adının geçtiği evrakla ilgili soru yönelten müfettişlerden
Mustafa Üçkuyu’yu arayarak başka bir bilgi olup olmadığını sorduğunu anlatan
Uzun, Üçkuyu’nun, evrakın üzerinde "C2 bürosuna havale edildiği şeklinde ibare
bulunduğunu söylediğini ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesinde C1, C2
gibi bürolar bulunduğunu ifade ettiğini bildirdi.
Uzun, Hrant Dink ile ilgili olan belgeyi, dosya ile ilgisi olan bir kişiden fotokopi alarak elde ettiğini öne sürerek, 8 Şubat 2002 tarihinde eylem yapılacak şahıslara yönelik, İstihbarat Daire Başkanlığı ve il istihbarat müdürlüklerinin ilgili birimlerine bir tamim gönderdiğini dile getirdi.
Tamimde, hedef şahıslarla ilgili elde edilen bilgilerin hiçbir işlem yapılmadan ilgili merkez haber alma şube müdürlüğüne bildirileceğini yazdığını söyleyen Uzun, "17 Şubat 2006 tarihli raporu benim görevli olduğum süre içindeİstihbarat Daire Başkanlığının C Şubesine gelmişti. Vermiş olduğum tamim gereğince işlem yapılmış olsaydı, işlem sonucu bana bildirilseydi ve koruma kararı alınmış olsaydı bu müessif olayın gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum" dedi.
Uzun, kendisine eylem hazırlığı içinde olunduğu bilgisinin yer aldığı raporun gelmediğini, kendisinin raporu gazetelerden öğrendiğini belirterek, "Sanık olarak adı geçen Erhan Tuncel isimli ajan, grubu kontrol altında tutuyorken Kasım 2006’da görevden alınmış. Bunun üzerine bence yapılması gereken Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesinin alarm durumuna geçip benim yayımlamış olduğum tamime uygun olarak alarm durumuna geçmesi ve koruma kararı
alınması gerekiyordu" diye konuştu.
Ölüm tehlikesinin bulunduğunu işaret eden istihbarat raporları hazırlandığı takdirde daire başkanının mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Uzun, görevinin başında olmasına rağmen o dönemde ne kendisinin ne de daire başkan yardımcılarının bilgilendirilmediğini ve bu nedenle kendilerine bir koruma talebi gelmediğini söyledi.
Hakim, taraflara, tanık ifadelerini değerlendirip beyanda bulunmaları için süre vererek duruşmayı erteledi.
Nedim Şener, adliye çıkışında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Sabri Uzun’un duruşmaya gelmesinin önemli olduğunu anlatarak, "Sabri Uzun’un bunları söylemesi bence Dink cinayetini aydınlatması konusunda çok önemli bir adım. Bunu mutlaka Dink cinayeti davasının görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmeye alacaktır" şeklinde konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Nedim Şener hakkında "Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" adlı kitabında, emniyet mensupları Muhittin Zenit ve Ramazan Akyürek’e "hakaret etmek", "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek" suçlarından 3 aydan 8 yıla kadar hapis cezası isteniyor.