Efendim; ben dahil çoğu yazar Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması sonrası olayın ucunun gelip Ekrem İmamoğlu’na dayanacağını söyledik. Ancak ilk anda ondan sonra nelerin gelişebileceğini, nelerin ihtimal dahilinde olduğuna değinemedik doğal olarak. (Bunun takip edebildiğim kadarıyla sanırım medyadaki tek istisnası TELE1’den Merdan Yanardağ oldu. Benimde Esenyurt’ta dün sabahki miting görüntülerinden itibaren aklımın takıldığı noktaya sadece o değinebildi. Ancak onunkisi “Çağrı” idi. Benimse böyle bir derdim yok) Hepimiz yaşanana odaklanmıştık çünkü. Protestolar filan işin kitlesel yanıydı. Önemli olan CHP’lilerin buna nasıl bir karşı politika üretecekleri olsa gerek…
Koşullar Karar Almaya Zorluyor!..
O yüzden dünden beri kafamda acayip ampüller yanıp sönmeye başladı. Jeton düşme sesleri tıkırdıyor adeta. Kendi kendime sorup duruyorum: “Geriye ne kaldı?” (Kılıçdaroğlu’na kalırsa “Sine-i Millet’e dönülmeli” Özgür Özel’e kalırsa “Erken Seçim” ) Bunun cevabı aslında açık görünüyor. Tabii her şey gene sineye çekilmezse eğer!..
Bu durumda sezilerim beni yanıltmıyorsa –başka ara seçenekler olmakla birlikte- esasta bir seçenek kalmış görünüyor. O da Ekrem İmamoğlu’nun adaylığının ilanı olsa gerek. Muhtemelen de yakın süreçte başka maniler çıkmaz ise CHP İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etmek zorunda kalacağa benzemektedir. Sanki şu an başka “Çare” de yok gibi görünüyor. Tabii olayların akışı her an başka yöne evrilebilir o başka. Varsayımlarımız boşa düşebilir!..
“Malumun İlanı” mı?..
Düne kadar adaylığı –istese bile- muğlakta görünen İmamoğlu’nun rötarlı adaylığının son Ahmet Özer Operasyonu ile birlikte adeta zorunlu hale gelmiş gibi duruyor. Süreç İmamoğlu’na artık kaçamayacağı (Zaten kaçmak istediğini de hiç zannetmiyorum) bir “misyon” yüklemişe benziyor. 29 Ekim konuşması ise buna çoktan hazır olduğunu gösteriyordu.
Zaten kendisinin de kısa bir süre önce medyaya da yansıdığı gibi Beyaz Köşk‘ teki CHP’nin hukukçu kurmaylar toplantısında istinaf kararı ihtimaline karşı “CHP beni aday göstersin” talebinde bulunduğu söyleniyordu. Şimdi bunun zemini oluşmuşa benziyor. Tutuklamaların İBB’ye uzanma ihtimali öne sürülerek “Kapıya tehdit dayanmış” geçerli bir gerekçe gibi duruyor. Zaten Özgür Özel’de buna vurgu yaptı.
CHP ve örgütü açısından baktığımızda ise olaya bu sefer daha kabulcü bakabilir. Dolayısıyla artık aday fiilen teke inmeye doğru gidiyor gibidir. Bıktıran adaylık tartışmalarında sanki sona gelinmiş gibidir. Mansur Yavaş ihtimali sıfırlanmasa bile giderek zayıflayacağa benzemektedir. Süreç –şayet olağan dışı bir karşı hamle geliştirmez ise- Yavaş’ı sanki elimine etmek üzeredir. (Zaten Yavaş’ta bunun farkında olsa gerek ki huzursuzlanmıştır!) Gerisi “Malumun ilanı” gibidir!..
Esenyurt Operasyonu İmamoğlu’nun Önünü Açmıştır!..
Şayet Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’e yönelik tutuklamadan beklenen asıl amaç dünkü “Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit! Sıra İmamoğlu’nda mı?” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi İmamoğlu’na yönelik bir kuşatma planının ön aşaması ise İmamoğlu’nu korumaya almanın tek yolu onun cumhurbaşkanlığını acilen ilan etmesi olmalı herhalde. Nitekim dünkü yazımda “Her ne kadar sonuçta bu olayın geri tepip, muhtemelen CHP ve İmamoğlu’nun işine yarayacağını düşünsem bile şu anki somut durum budur.” derken birazda bunu kastetmiştim.
Son olay zaten aday olan ama bunu bir türlü açıkça dillendiremeyen İmamoğlu’nun önünü açmıştır. Eğer bu bilinçli olarak yapılmak istenseydi bundan iyisi yapılamazdı. Tabi bunu gündeme getiren güç onu da düşünmüş ve önlemini alacak şekilde başka bir oyun kurmuşsa bilemem. ,
Fazla Bir İtiraz Olmaz!..
Öyle görünüyor ki CHP örgütünde buna kısmi direniş olsa bile çok büyük çoğunluk buna itiraz etmeyecek, hatta destek sunacaklardır. Parti o kıvama gelmiş veya getirilmiştir. İmamoğlu partinin büyük bir kısmının desteğini de arkasına alacağa benziyor. Bir falso yapmaz veya çelme takılmaz ise bu sanki “Kaçınılmaz” olabilir.
Özgür Özel’inde buna pek fazla bir itiraz edebileceğini zannetmiyorum. Gene şayet bu olay iktidarın “İmamoğlu çekincesi” yüzünden gündeme getirilmiş ise CHP’nin İmamoğlu’na sahip çıkmasından başka yol görünmemektedir. İmamoğlu’nun eli güçlenmiştir. Bakalım “İmamoğlu’nu yedirmeyiz” sözleri ne derece geçeridir göreceğiz.
“Her Şerde Hayır vardır” mı?..
Hayatta bazen olumsuz gibi görünen olaylar olumlu sonuçlara yol açabilir. (Tersi de mümkün elbette!) Son olayda bunu andıran yanlar barındırıyor sanki. Şayet her şey tahmin ettiğim gibi giderse hatta hayat İmamoğlu için bir “yol temizliği” yapmışa benziyor. (Tabii yolda halen engebeler çıkabilir o başka!) Bu sürecin normal akışının getirdiği bir durum mu –ki şimdilik öyle görünüyor- yoksa bilinçli bir tasarım mı bilmiyorum. Elbette “Oyun içinde oyun” ya da “Tersinden operasyon” yoksa!..
Her ne olursa olsun olayların akışı İmamoğlu’na artık istese bile kaçamayacağı bir görev yüklemiş görünüyor. Öyle veya böyle CHP’de bu sürece örgütsel iradesini ve cevabını geliştirmek zorunda bulunuyor. Son olay İmamoğlu’nun adaylık sürecini hızlandırmış, kısaltmış, öne çekmiş ve “Mecburi” bir görünüme büründürmüş gibidir. Olayların akışı başka yöne savrulmazsa kaçarı olmayan bir noktadadırlar. Tabii kesinliği olmayan bu varsayımımı süreç ne kadar doğrular bilemem!..
1.11. 2024