"ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN TELEFONUNA NEDEN ÇIKMADIM" MEHMET GÜLER YAZDI!..

"Türkiye'de çok sayıda haber ajansı olduğu söylenir. Ama Anadolu Ajansı istisnadır. Neden mi?"

Etikçi ile tetikciler


Türkiye'de çok sayıda haber ajansı olduğu söylenir. Ama Anadolu Ajansı istisnadır. Neden mi ? Ne devletindir, ne özel sektörün. Yani ne devedir ne de kuş.! Haaa diğer ajanslar mı? Anadolu Ajansı'na ne haberde, ne de fotoğrafta rakip olamazlar. Anadolu Ajansı'na abone olmayan günlük bir yayın kuruluşunun yayın yapması imkansız gibidir.


Şimdi ne diye bu konulara girdim... Ben, naçizane Anadolu Ajansı'nın 6 yıl Genel Müdürlüğü'nü yaptım. Nelerle karşılaştım, nelerle... Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin medyasını yönetenlerle olan ilişkilerimi açıklama zamanının ağır ağır geldiğine inanıyorum. Yani onlarla olan mücadelelerimi... Devletle olan kavgalarım daha sonraya kalsın.


Ben, AA (Anadolu Ajansı) Genel Müdürlüğü teklifi aldığımda Hürriyet Gazetesi'nde çalışıyordum. Teklifi yapan Cavit Kavak idi. İlk olarak, Ankara temsilcisi, şimdiki Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ile konuştum. Sonra, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ile vedalaştık. Sonuçta Hürriyet'ten emekli olup, AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı oldum. AA'nın başındayken DGM'de Beyaz Enerji dosyasını yayınladığımız için yargılandım. Kişileri değil, AA'yı ve haberciliği düşünmeye çalıştım.


Gönül rahatlığı içinde işe başladım. İlk yayınladığım genelgede, AA'nın haber kuruluşu olduğunu, herşeyin haberin hizmetinde olduğunu belirttim. Ben bir gazeteci idim, önemli olan haberdi. Yöneticiğim eksik olsa bile, haber konusunda iyi olduğuma inanıyordum. Bu da böyle bir görevde en önemli unsurdu.


Aradan yıllar geçti. Türkiye çok badireler atlattı. Cumhurbaşkanı, Başbakan'a Anayasa kitapçığı bile fırlattı. Ama şimdilik anlatmak istediğim iki konu var,


Birincisi:


Star gazetesi yayınlanıyor. Telsim'in sahipleri Uzan Grubu çıkarıyor gazeteyi. İkinci bir gazeteleri daha var, Damga diye. Kapanmadan üç gün önce, son iki gün ben, Mehmet Güler manşetim. Ne ahlaksızlığım, ne geçmişim, ne geleceğim, ne çocuklarım kalıyor. Allah Allah, bu nedir diye araştırıyorum. Bu yazıları yazanların en yakın arkadaşlarım olduğunu öğreniyorum. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni kim mi? Herkesin yakından tanıdığı bir kişi.


Neden manşetim? Araştırıyorum. Telsim'in, Motorola ile kavgası var. Sözümona ABD'de yüksek mahkemede bir karar almışlar, Telsim lehine, Motorola'yı ABD'de mahkum eden. Bunun Türkçe bir açıklaması. Gece yarısı saat 23.30, Telsim'den bir açıklama AA'ya. Buna kim inanır. ABD Mahkemesi'nin kararı nerede. ABD'de gündüz. Oradaki muhabire açıklama yap. O da yok. Gece yarısı Türkçe bir metin. Benim olaylardan hiç haberim yok. Arkadaşlar inisiyatif kullanmış, haberi Washington muhabine göndermişler, aslını öğrensin diye. Yani haberi yayınlamamışlar. Nitekim, gönderdikleri metin doğru çıkmadı.


Vay, sen kimsin Telsim'den gelen haberi AA'da yayınlamazsın. Bizzat Hakan Uzan, (O şimdi kaçak) talimat veriyor. "Bu Mehmet Güler kim ki... Biçin." Arkadaşlarımız varya, "etikçiler; tetikçiler, patronların dediğini yazmayız, inandığımızı yazarız, AKP'ye karşıyız, emekçinin yayındayız" diyenler, İki günlük yazı dizisi yaptılar beni. Sonra ne mi oldu? O yayını yapan gazete kapandı. Daha sonra ne mi oldu? O emri veren kişi Türkiye'ye giremiyor kaçak.


Ha, o gazeteciler mi? İyiler çalışıyorlar. Allah onlara yardımcı olsun. Durumları iyi.


İkincisi:


Doğan Grubu'na ilişkin ciddi bir saldırı var. Rakipleri, ekonomik olarak bu grubu bitirmek istiyorlar. Uluslararası ilişkilerinden vuruyorlar. Borsada durumunu bitirmek istiyorlar. Halka arz edilen şirketin borsada bitmesi, gerçekten bitmesi demek.


Tam bunlar olurken, yine bir gece yarısı İngiltere'den Türkçe bir açıklama. Mealen, "Doğan Grubu haklıdır. Hisselerinde yanlışlık yoktur, Grup dimdik ayaktadır." Açıklamayı yapan uluslararası bir şirket. Metin, Türkiye'ye AA'da çalışan arkadaşlara geçiliyor. Arkadaşlar, "Biz bunu Londra'da bulunan arkadaşımıza soralım" diyorlar. Bunun üzerine aynı Türkçe metin, ilgili firma tarafından Londra'daki muhabire fakslanıyor. AA'nın gece sorumluları, "İngiltere'deki bir şirket, İngiltere'deki muhabirimize bile Türkçe metin ile mi açıklama yapıyor" diye şüphe içine giriyorlar.. Haberi yayınlamıyorlar.


Sabah oluyor. Haber yok ya. Hürriyet yöneticileri kızıyor. Genel Yayın Yönetmeni hemen beni arıyor. Durumu arkadaşlardan öğreniyorum, olay sonuçlansın, etki altında kalmayayım diye telefonuna çıkmıyorum. İki,üç, beş kez arıyor. Çıkmıyorum telefonuna. Londra'dan haber gelsin, ben zaten O'nu ararım. Bu sıra Bakan arıyor, "Mehmet, seni Ertuğrul aramış, telefonuna çıkmamışsın!"


Bu olay gece başladı, ikinci gün gece yarısına kadar sürdü. Yani 24 saatten çok. İngiltere muhabiri en sonunda İngilizce metne ulaştı ve haberi verdik. Aracı olan, İngilizce'yi Türkçeye çevirerek aklı sıra yardım etmeye kalkanlar devre dışı kaldı. Olay belli oldu. metin doğru ama, prosedür yanlış.


Ertuğrul Özkök ile haberin ardından görüşmemiz, "Mehmet, benim telefonuma Başbakanlar, Bakanlar çıkıyor, seni iki gündür bulamadım. Bu nasıl iş?"


Neden gazete yöneticileri AA'yı tercih eder. Çünkü burada yayınlanan herşey, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, siyasetçiler, bürokratlar, hukukçular, gazeteciler v.b. kişinin önüne gider de ondan.


Şimdilik bu kadar, devamı gelecek.......

Mehmet Güler/Gazeteport