ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN "MAHALLE BASKISI"NI SORGULAYAN FEHMİ KORU,KANAL 7 VE YENİ ŞAFAK MAHALLELERİNDEKİ DURUMU ANLATTI!..KORU, BİR DÖNEM GAZETELERİNDE BAŞI ÖRTÜLÜ OLAN BİR MUHABİRİN DE NASIL BAŞINI AÇARAK ÇALIŞTIĞINI HÜRRİYET'İN HABERİYLE OKURLARINA AKTARDI!..
Yeni Şafak ve Kanal-7...Her iki kuruluşta yüzlerce kişi çalışıyor.Bir bölümü kadın; kimi başı örtülü, kimi başı açık kadınlar...Her iki kuruluşta da kadınlar en az erkekler kadar faal,en az onlar kadar önemli görevleri omuzlarında taşıyorlar.
Hangi 'mahalle baskısı' yahu!
'Mahalle baskısı' tartışmalarında kabahat bizim olmalı; aksi halde Ertuğrul Özkök gibi eski bir akademisyen bu denli keskin tespitlerle okuru karşısına çıkmazdı.
Hürriyet yazarı avazı çıktığı kadar bağırarak "Mahalle baskısı bizi Malezyalaştıracak" iddiasını seslendiriyor. Önceki akşam ntv'de seyrettinizse, 'büyük Türk filozofu' edasıyla, "Mahalle baskısıyla kızları kapayacaklar" anlamına gelen 'bilgece' sözler sarf ediyordu yine...
Sonuçları dün açıklanan A&G şirketinin '32. Gün' için yaptığı yeni kamuoyu yoklaması iddianın tam tersini gösteriyor: Mahalle bildiğiniz gibi; kimseyi kafasına takmadan yoluna devam ediyor.
Bizim bulunduğumuz muhitlere yolunu düşürseydi Hürriyet yazarı, iddiasının aksi manzaralarla karşılaşıp çok şaşıracaktı. Temkini bir tarafa bırakıp kendi iddiamı buraya taşıyayım: Hürriyet arşivi bile Ertuğrul Özkök'ün yazılarında ileri sürdükleri hakkında kuşkuya düşürmeye yetecek malzemeyle dolu.
Sonuna kadar sabrederseniz kuşkuları tahrik edecek bir malzeme sunacağım.
Bu gözlemi yapmamı sağlayan, gazetemizin sahipleri Albayrak Ailesi'nin önceki akşam Mehrabat korusunda Yeni Şafak ve TV-Net çalışanlarına verdiği iftar oldu. Ertuğrul Özkök'ün 'baskı' eylemi beklediği türden insanların bir kesitini teşkil ediyor bizim çalışanlar...
İlişkim olduğu için hergün uğradığım iki medya kuruluşu var: Yeni Şafak ve Kanal-7... Her iki kuruluşta yüzlerce kişi çalışıyor. Bir bölümü kadın; kimi başı örtülü, kimi başı açık kadınlar... Her iki kuruluşta da kadınlar en az erkekler kadar faal, en az onlar kadar önemli görevleri omuzlarında taşıyorlar.
Kanal-7'de haberin başındaki isim Nazmiye Yılmaz... Gece yarısı programlarında çekimi yapan ekip içerisinde başörtülü bir kadın kameraman olabiliyor; program yapımcısı, yapımcı asistanı da genellikle kadın oluyor. Kimi başı örtülü kimi başı açık kadınlar...
Yeni Şafak da farksız: Bazen odama girene kadar on kişiyle karşılaşıyorsam, bunların yarıdan fazlası genç kız veya kadın çalışanlarımız... Kiminin başı açık, kiminin başı örtülü. Bizim kattaki sekreter arkadaşlardan birinin başı örtülü, diğerlerinin açık... TV-Net daha da renkli; pek çok çalışanı ve ekran yüzü başı açık - kapalı kadınlardan oluşuyor.
'Bizim mahalle' sayılabilecek iki kuruluşta durum bu.
Peki baskı var mı, baskı? Sözgelimi, başı açık olarak girdiği işinde 'mahalle baskısı' yüzünden başını kapatmak zorunda kalmıyor mu kadın çalışanlar? Araziye uymak veya işini kaybetmemek için başını örten biri çıkmıyor mu?
Saatlerdir düşünüyorum, bunca yıldır ilişkim olan iki kuruluştan tek bir örnek çıkaramıyorum. Bu "Yoktur, hiç olmadı" anlamına gelmiyor elbette; Türkiye ortalaması neyse bu alanda, herhalde her iki kurumda da o 'sosyolojik gerçek' cereyan etmiştir; ancak benim bildiğim, zorla veya gönüllü tek bir 'baş örtme' olayı yok... Yeni Şafak'ta da yok, Kanal-7'de de yok...
Türkiye'yi bir büyük mahalle kabul ederseniz, 'Türkiye Mahallesi' üzerinde baskı uygulaması beklenecek iki kuruluştan söz ediyoruz; hani Ertuğrul Özkök'ün 'dinci medya' filân diye küçümsediği yerlerden... Ancak her iki kuruluşun kendi içinde 'mahalle baskısı' denebilecek olaylar yaşanmıyor. Ne dersiniz buna?
Hürriyet'te Türkiye ortalamasını filân bir tarafa bırakalım, yazı işleri ve muhabir kadrosunda tek bir başı örtülü kadın çalışmıyor, bildiğim kadarıyla... Ac
'Mahalle baskısı' tartışmalarında kabahat bizim olmalı; aksi halde Ertuğrul Özkök gibi eski bir akademisyen bu denli keskin tespitlerle okuru karşısına çıkmazdı.
Hürriyet yazarı avazı çıktığı kadar bağırarak "Mahalle baskısı bizi Malezyalaştıracak" iddiasını seslendiriyor. Önceki akşam ntv'de seyrettinizse, 'büyük Türk filozofu' edasıyla, "Mahalle baskısıyla kızları kapayacaklar" anlamına gelen 'bilgece' sözler sarf ediyordu yine...
Sonuçları dün açıklanan A&G şirketinin '32. Gün' için yaptığı yeni kamuoyu yoklaması iddianın tam tersini gösteriyor: Mahalle bildiğiniz gibi; kimseyi kafasına takmadan yoluna devam ediyor.
Bizim bulunduğumuz muhitlere yolunu düşürseydi Hürriyet yazarı, iddiasının aksi manzaralarla karşılaşıp çok şaşıracaktı. Temkini bir tarafa bırakıp kendi iddiamı buraya taşıyayım: Hürriyet arşivi bile Ertuğrul Özkök'ün yazılarında ileri sürdükleri hakkında kuşkuya düşürmeye yetecek malzemeyle dolu.
Sonuna kadar sabrederseniz kuşkuları tahrik edecek bir malzeme sunacağım.
Bu gözlemi yapmamı sağlayan, gazetemizin sahipleri Albayrak Ailesi'nin önceki akşam Mehrabat korusunda Yeni Şafak ve TV-Net çalışanlarına verdiği iftar oldu. Ertuğrul Özkök'ün 'baskı' eylemi beklediği türden insanların bir kesitini teşkil ediyor bizim çalışanlar...
İlişkim olduğu için hergün uğradığım iki medya kuruluşu var: Yeni Şafak ve Kanal-7... Her iki kuruluşta yüzlerce kişi çalışıyor. Bir bölümü kadın; kimi başı örtülü, kimi başı açık kadınlar... Her iki kuruluşta da kadınlar en az erkekler kadar faal, en az onlar kadar önemli görevleri omuzlarında taşıyorlar.
Kanal-7'de haberin başındaki isim Nazmiye Yılmaz... Gece yarısı programlarında çekimi yapan ekip içerisinde başörtülü bir kadın kameraman olabiliyor; program yapımcısı, yapımcı asistanı da genellikle kadın oluyor. Kimi başı örtülü kimi başı açık kadınlar...
Yeni Şafak da farksız: Bazen odama girene kadar on kişiyle karşılaşıyorsam, bunların yarıdan fazlası genç kız veya kadın çalışanlarımız... Kiminin başı açık, kiminin başı örtülü. Bizim kattaki sekreter arkadaşlardan birinin başı örtülü, diğerlerinin açık... TV-Net daha da renkli; pek çok çalışanı ve ekran yüzü başı açık - kapalı kadınlardan oluşuyor.
'Bizim mahalle' sayılabilecek iki kuruluşta durum bu.
Peki baskı var mı, baskı? Sözgelimi, başı açık olarak girdiği işinde 'mahalle baskısı' yüzünden başını kapatmak zorunda kalmıyor mu kadın çalışanlar? Araziye uymak veya işini kaybetmemek için başını örten biri çıkmıyor mu?
Saatlerdir düşünüyorum, bunca yıldır ilişkim olan iki kuruluştan tek bir örnek çıkaramıyorum. Bu "Yoktur, hiç olmadı" anlamına gelmiyor elbette; Türkiye ortalaması neyse bu alanda, herhalde her iki kurumda da o 'sosyolojik gerçek' cereyan etmiştir; ancak benim bildiğim, zorla veya gönüllü tek bir 'baş örtme' olayı yok... Yeni Şafak'ta da yok, Kanal-7'de de yok...
Türkiye'yi bir büyük mahalle kabul ederseniz, 'Türkiye Mahallesi' üzerinde baskı uygulaması beklenecek iki kuruluştan söz ediyoruz; hani Ertuğrul Özkök'ün 'dinci medya' filân diye küçümsediği yerlerden... Ancak her iki kuruluşun kendi içinde 'mahalle baskısı' denebilecek olaylar yaşanmıyor. Ne dersiniz buna?
Hürriyet'te Türkiye ortalamasını filân bir tarafa bırakalım, yazı işleri ve muhabir kadrosunda tek bir başı örtülü kadın çalışmıyor, bildiğim kadarıyla... Ac