ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN DÜNKÜ YAZISINDA PİRANA DEDİĞİ MEDYA VE GAZETECİLER İÇİN BUGÜN UMUR TALU'DAN CEVAP GELDİ!..

"Bize pirana falan anlatan gazete yöneticilerinin, en büyük, en zeki, en çok okunan, en doğru, en dürüstlerimizin esas bunları anlatması lazım."

Bir anlık prova!

Tamam, yanlış bilgilenme, hata, yanılgı olabilir.
Ama hep bir ağızdan!
Ve de ertesi günü sanki hiçbir şey olmamış gibi yaparak.
Pes!

Önceki gün gazete manşetlerinde ne okudunuz?
Hatırlıyor musunuz?
Önceki gün?
"Prova" denen bir sınır ötesi operasyonla, jetler "ABD'nin ilk anında istihbaratı" sonucu "PKK hedefleri" ni vurmadı mı?
Peki dün ne okudunuz?

Yokmuş öyle bir şey.
Hem Başbakan, hem Genelkurmay, hem Hava Kuvvetleri Komutanı yalanlamış: "Hiçbir uçağımız sınır ötesinde harekatta bulunmamıştır."
"Operasyon" manşetlerdeydi; adeta bayram havasıyla.
"Operasyon yapılmadı" yalanlaması ise, bulabilirseniz o da, kıyı köşedeydi.

Bir yalan haber nasıl imal edilir?
Yahut bir doğru nasıl yalan haline getirilebilir?
Çok sayıda gazete aynı anda nasıl yanılır?
Ya da nasıl yanıltılır?
Tamam, hatasız kul gibi, hatasız hakem, hatasız kaleci, hatasız santrfor gibi, hatasız gazetecilik de olmaz.
Lakin, şaka değil, bir "savaş provası" çok sayıda gazetede sürmanşet, manşet, 9 sütun, santim santim olduktan sonra, hiçbir şey yokmuşçasına nasıl kaybolur?

Bize pirana falan anlatan gazete yöneticilerinin, en büyük, en zeki, en çok okunan, en doğru, en dürüstlerimizin esas bunları anlatması lazım.
"Tümgeneral Yılmaz" ın aslında bir "medya eri" olduğunu anlayarak enseleyip kovanların esas bunları açıklaması lazım.
Bizimki de dahil, gazetelerin o manşetin başını sonunu söylemesi lazım.
Yalansa yalanın, yalancı varsa yalancının, yalanlama yalansa onun tespit ve teşhir edilmesi, izahı lazım.

Bir daha düşünelim:
Çarşamba günkü gazetelere göre, ABD'den alınan ilk "anlık istihbarat" neticesinde havalanıp sınır ötesi hedefleri vuran ve adına nedense "prova" denen operasyonu gerçekleştiren savaş uçakları vardı.

Dün ise uçaklar yoktu, istihbarat yoktu, operasyon yoktu, daha beteri, bir gün önce neden öyle manşetlerin atıldığının izahı da yoktu.
Ve bu kadar anormal bir vaka, gazetelerde sanki çok normalmiş gibi savuşturulmuş, havalanan uçaklar havada kaybolmuş, ama kimse yerin dibine girmemişti.
Helal olsun!

Bir de; zaten "propaganda" nın bir parçası olmaktan hiç gocunmadan "bombardıman" haberine uçanların, "psikolojik harp parçası" olmaya yanıp tutuşanların Başbakan tarafından "terör örgütü propagandasına alet olmak" la suçlanması yok mu!
Bu da pes doğrusu!

Daha "prova" da sahne karıştı, aktörler birbirine girdi.
"Bir anlık istihbarat" bakın nelere mal oldu!

Umur Talu/Sabah>