Ertuğrul Özkök'ten Troll uyarısı: Hepimiz Emin Çölaşan’laşıyoruz!
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, gazetecilerle ilgili tespitlerde bulundu.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök bugünkü köşesine Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ı taşıdı.
Özkök, son dönemde 'demokrasinin aldığı yaralar' nedeniyle tüm gazetecilerin 'Emin Çölaşan'laşmaya başladığını ileri sürdü ve 'hepimiz trolleşiyoruz' uyarısında bulundu.
Artık kendisini 'Daha kaliteli bir Emin Çölaşan gibi' hissettiğini itiraf eden Özkök, 'Artık kendisi olmak istediğini' ve 2 Kasım sabahında daha demokratik bir Türkiye'de uyanmak istediğini kaydetti.
Özkök'ün yazısı şöyle:
Hepimiz Emin Çölaşan’laşıyoruz
GEÇEN hafta Cumhuriyet gazetesi yazarı Selin Ongun sordu:
"Yazı yazmadığınız dönemde Emin Çölaşan'ın yazdığı yazı hakkında ne düşünüyorsunuz..."
Verdiğim cevap önemli değildi. Ama o an şunu fark ettim.
Emin Çölaşan artık benim duygu alanımdan çıkmış.
* * *
Şunu demek istiyorum.
Hakkımızda yazdığı kitap, mülakatlarda söylediği haksız şeyler, bizlere yapıştırdığı etiketler...
Hiçbirinin izi kalmamış artık...
Bu, bir anlamda, ona olan kızgınlığımın geçtiği, onun yerini bir ilgisizliğin aldığını gösteriyor.
* * *
Ama başka bir şeyi fark ettim.
Son 6 yılda yaşadıklarımız, demokrasinin aldığı yaralar, despot bir rejimin yüreğimize düşürdüğü haksızlık,vicdansızlık korları...
Hepimizi, Emin Çölaşan'laştırmaya başlamış.
Hepimiz kolayını bulduk.
Erdoğan'a çaktın mı, okunman garanti.
Karşı mahallede de bizleri hedef göstermeler, aşağılamalar, yerden yere vurmalar prim yapıyor.
Okunmasalar bile en azından Saray'ın gözüne girdiğiniz için, bu yazılar onlara rant olarak dönüyor.
* * *
Farkında mısınız...
Hepimiz trolleşiyoruz.
Kimimiz müesses despot nizamı ve onun abidesini korumak için, kimimiz o despot rejime karşı kendimizi savunmak için... Kimimizin haklı gerekçeleri var, kimimizin kaybedeceği imkânlar, ayrıcalıklar, kıyaklar var.
* * *
Artık hepimiz tek hedefe atış yapıyoruz.
Yaratıcılık, canlılık, renklilik silindi hayatlarımızdan.
Kimimiz AKP'nin paralı trolleri, kimimiz ise gördüğümüz baskı, uğradığımız haksızlıklar yüzünden, bir mücadelenin gönüllü trolleri haline geldik.
* * *
İtiraf edeyim...
Evet... Artık kendimi biraz daha kaliteli bir Emin Çölaşan gibi hissediyorum...
Amacım, Emin Çölaşan'la polemik falan değil.
Üstelik son 6 yılda yapılan bunca haksızlıktan sonra, artık onun tarafındayım.
Ama bildiğim bir şey var.
Bu ben değilim.
Ve artık kendim olmak istiyorum.
* * *
İşte bu nedenle 2 Kasım sabahı özgür, demokratik, vicdanlı, adil, yolsuzluklarla mücadele azmi yüksek, siyasi ahlakı yüksek bir Türkiye'ye uyanmak istiyorum.
Yani Emin Çölaşan, yine Emin Çölaşan olsun...
Ama ben kendim olayım...
Renkli, heyecanlı, hayatın siyaset dışındaki bölgelerinin hür seyyahı, muzip bir Ertuğrul Özkök...
Onu çok özledim.
Özkök, son dönemde 'demokrasinin aldığı yaralar' nedeniyle tüm gazetecilerin 'Emin Çölaşan'laşmaya başladığını ileri sürdü ve 'hepimiz trolleşiyoruz' uyarısında bulundu.
Artık kendisini 'Daha kaliteli bir Emin Çölaşan gibi' hissettiğini itiraf eden Özkök, 'Artık kendisi olmak istediğini' ve 2 Kasım sabahında daha demokratik bir Türkiye'de uyanmak istediğini kaydetti.
Özkök'ün yazısı şöyle:
Hepimiz Emin Çölaşan’laşıyoruz
GEÇEN hafta Cumhuriyet gazetesi yazarı Selin Ongun sordu:
"Yazı yazmadığınız dönemde Emin Çölaşan'ın yazdığı yazı hakkında ne düşünüyorsunuz..."
Verdiğim cevap önemli değildi. Ama o an şunu fark ettim.
Emin Çölaşan artık benim duygu alanımdan çıkmış.
* * *
Şunu demek istiyorum.
Hakkımızda yazdığı kitap, mülakatlarda söylediği haksız şeyler, bizlere yapıştırdığı etiketler...
Hiçbirinin izi kalmamış artık...
Bu, bir anlamda, ona olan kızgınlığımın geçtiği, onun yerini bir ilgisizliğin aldığını gösteriyor.
* * *
Ama başka bir şeyi fark ettim.
Son 6 yılda yaşadıklarımız, demokrasinin aldığı yaralar, despot bir rejimin yüreğimize düşürdüğü haksızlık,vicdansızlık korları...
Hepimizi, Emin Çölaşan'laştırmaya başlamış.
Hepimiz kolayını bulduk.
Erdoğan'a çaktın mı, okunman garanti.
Karşı mahallede de bizleri hedef göstermeler, aşağılamalar, yerden yere vurmalar prim yapıyor.
Okunmasalar bile en azından Saray'ın gözüne girdiğiniz için, bu yazılar onlara rant olarak dönüyor.
* * *
Farkında mısınız...
Hepimiz trolleşiyoruz.
Kimimiz müesses despot nizamı ve onun abidesini korumak için, kimimiz o despot rejime karşı kendimizi savunmak için... Kimimizin haklı gerekçeleri var, kimimizin kaybedeceği imkânlar, ayrıcalıklar, kıyaklar var.
* * *
Artık hepimiz tek hedefe atış yapıyoruz.
Yaratıcılık, canlılık, renklilik silindi hayatlarımızdan.
Kimimiz AKP'nin paralı trolleri, kimimiz ise gördüğümüz baskı, uğradığımız haksızlıklar yüzünden, bir mücadelenin gönüllü trolleri haline geldik.
* * *
İtiraf edeyim...
Evet... Artık kendimi biraz daha kaliteli bir Emin Çölaşan gibi hissediyorum...
Amacım, Emin Çölaşan'la polemik falan değil.
Üstelik son 6 yılda yapılan bunca haksızlıktan sonra, artık onun tarafındayım.
Ama bildiğim bir şey var.
Bu ben değilim.
Ve artık kendim olmak istiyorum.
* * *
İşte bu nedenle 2 Kasım sabahı özgür, demokratik, vicdanlı, adil, yolsuzluklarla mücadele azmi yüksek, siyasi ahlakı yüksek bir Türkiye'ye uyanmak istiyorum.
Yani Emin Çölaşan, yine Emin Çölaşan olsun...
Ama ben kendim olayım...
Renkli, heyecanlı, hayatın siyaset dışındaki bölgelerinin hür seyyahı, muzip bir Ertuğrul Özkök...
Onu çok özledim.