ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN BAŞBAKAN ERDOĞAN'I KIZDIRACAK YAZI!

Güç ve kontrol hazzının sonu

Yaşadığımız olaylar, geçirdiğimiz deneyimler, dış politikamız, şuyumuz buyumuz...

Kafamda şu soruyu yarattı:
Ben bir T.C. vatandaşı olarak, ülkemin ne tür bir lider tarafından yönetilmesini isterim.

* * *

“Şeytan Prada giyer” filmini seyrettiğimde, modaevinin güçlü yöneticisi “Miranda Priestly” karakteri kafamı karıştırmıştı.
Acayip bir karizması vardı. Kendinden çok emin bir kişiliğe sahipti.
Kendine güçlü bir aura yaratmıştı.
Etrafındaki herkesi susta maymununa çevirmişti.
Yanında çalışanlar ona hem hayrandı, hem de korkuyorlardı.
“Güçlü liderlik işte budur” demiştim.
Yirmi yıllık yöneticiliğim sırasında hiçbir zaman böyle güçlü bir lider olamadığım için kafam karışmıştı.
Bu olağanüstü kişiliğe hayran mı olmalıydım?
Yoksa nefret mi etmeliydim.

* * *

Bu sorunun cevabını PERYÖN’ün (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) dergisi ‘PY’nin’ son sayısında okuduğum harika bir makaleden öğrendim.
Makalenin başlığı şöyleydi:
“Güç ve kontrol hazzının hazin sonu...”
“Tam aradığım yazı” dedim.
Sizin kafanızda da, benimki gibi, “Çalıştığım yerde veya yaşadığım ülkede nasıl bir yönetici ve lider isterim” gibi manasız bir soru varsa...
Buyrun birlikte okuyalım.
-BİR: Önce bir ayrım yapacaksınız.
“Yöneticiler” işleri, “liderler” insanları yönetir.
Demek ki ihtiyacımız olan insan tipi “yönetici lider”...
-İKİ: Her ikisinin de ortak özelliği güç kullanımı ve kontrol yetkisini elinde tutmak...
Şimdi asıl noktaya geliyoruz.
Bir insanın eline aşırı bir güç ve hastalık derecesinde kontrol tutkusu verirseniz, ortaya “toksik liderlik” çıkıyor. Yani “zehirli liderlik”...
Bu kavramı ilk defa işittim...
Dergi bu tipi şöyle tarif ediyor:
“Karakter özellikleriyle etrafındakilere ağır ve kalıcı zararlar veren bir yönetici anlayışı...”
Demek ki, lider konumundaki kişileri bekleyen büyük bir “güç zehirlenmesi” tehlikesi varmış.

* * *

Çalıştığınız şirketin veya yaşadığınız ülkenin başında böyle bir lider olsun ister miydiniz?
Cevabı insandan insana değişiyor.
Çünkü bazılarına göre çok tehlikeli bir “toksik lider”, ötekiler için “kahraman” olabiliyor.
Ancak şu değişmez
bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Toksik liderler, şirketleri ve ülkeleri için çok tehlikeli işler yapabiliyor.
Yirmi yıl boyunca yöneticilik yaptım. Yazıyı o nedenle dikkatle okudum.
Acaba ben de toksik bir yönetici miydim?
Her ne ise, görevden ayrılışımın üzerinden 3 yıl geçti.
Öyle olsam bile, yeterince detoks yaptığımı sanıyorum.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN