Ertuğrul Özkök'ten Ahmet Kekeç'e olay soru: Bir kadınla sevişirken kendini...
"Yürüyen Büyük Doğu Sempozyumu"nda bir kadının tesettürlü kadınları "soyulmamış domatese" benzetmesi olay oldu. Hürriyet yazarı Özkök, bu benzetme üzerine Ahmet Kekeç'e sorular sordu.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, "Yürüyen Büyük Doğu Sempozyumu"nda konuşulan "tesettür giymeyen kadın kabuğu soyulmuş domatese benzer" sözleriyle ilgili bir yazı kaleme aldı.
Özkök yazısında Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'e "Ahmet arkadaş, sen hiç hayatında başı örtülü bir kadını “kabuğu soyulmamış domates” olarak gördün mü... Domates “yenecek bir nesne” olduğuna göre, bir kadınla sevişirken kendini onu yiyormuş gibi hissettin mi?" diye sordu.
İŞTE ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN O YAZISI
Başı örtülü kadınlar sakın üzerinize alınmayın...
Bu lafı sadece bir tek başı örtülü kadına soruyorum.
Hani şunları söyleyen başı örtülü kadına:
“Müslüman kadınında bir tesettür olmalıdır. Başları biraz açılmış, kabuğu soyulmuş domatesi kimse almak istemez. İşte bu anlamda tesettür de kadını mahfezin içine alır onun manasını ve suretini korur.”
*
Şimdi aklım karıştı, bazı soruların cevabını bulamadım.
O nedenle o hanımefendiye bir kere daha soruyorum:
“Hanımefendi, bu durumda siz kendinizi ‘kabuğu soyulmamış domates’ olarak mı görüyorsunuz?
*
Ben hayatımda hiçbir kadını domates, patlıcan, armut gibi bir meyve veya sebzeye benzetmediğim için anlamıyorum tabiatıyla...
O nedenle başı örtülü kadınlar şöyle bir kenara çekilsin, muhafazakâr erkeklerle şöyle bir erkek geyiği yapmak istiyorum.
*
Mesela şunu kime sormalıyım...
Buldum.
Mesela Ahmet Kekeç’e sorayım. O çok bilgilidir.
*
- BİR: Ahmet arkadaş, sen hiç hayatında başı örtülü bir kadını “kabuğusoyulmamış domates” olarak gördün mü...
- İKİ: Domates “yenecek bir nesne” olduğuna göre, bir kadınla sevişirken kendini onu yiyormuş gibi hissettin mi?
*
- ÜÇ: Ve geliyorum asıl soruya...
Kadın sebze olarak domates ise, siz muhafazakâr erkek milleti nesiniz?
Hadi kendimi de koyayım, “Biz” diyeyim.
Biz neyiz? Hıyar mı?
*
- DÖRT: Ve son soru...
Eğer hıyarsak, bu durumda, biz Müslüman erkekleri ne oluyoruz?
Soyulmuş hıyar mı...
- HEMEN burun büküp, “Yani bu da üzerine yazı yazılacak bir şey mi”demeyin.
Muhafazakâr bir hanımefendinin, adında “akademya” olan “külliye”olan bir ortamda söylediği bilimsel sözleri tartışıyoruz burada.
Özkök yazısında Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'e "Ahmet arkadaş, sen hiç hayatında başı örtülü bir kadını “kabuğu soyulmamış domates” olarak gördün mü... Domates “yenecek bir nesne” olduğuna göre, bir kadınla sevişirken kendini onu yiyormuş gibi hissettin mi?" diye sordu.
İŞTE ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN O YAZISI
Başı örtülü kadınlar sakın üzerinize alınmayın...
Bu lafı sadece bir tek başı örtülü kadına soruyorum.
Hani şunları söyleyen başı örtülü kadına:
“Müslüman kadınında bir tesettür olmalıdır. Başları biraz açılmış, kabuğu soyulmuş domatesi kimse almak istemez. İşte bu anlamda tesettür de kadını mahfezin içine alır onun manasını ve suretini korur.”
*
Şimdi aklım karıştı, bazı soruların cevabını bulamadım.
O nedenle o hanımefendiye bir kere daha soruyorum:
“Hanımefendi, bu durumda siz kendinizi ‘kabuğu soyulmamış domates’ olarak mı görüyorsunuz?
*
Ben hayatımda hiçbir kadını domates, patlıcan, armut gibi bir meyve veya sebzeye benzetmediğim için anlamıyorum tabiatıyla...
O nedenle başı örtülü kadınlar şöyle bir kenara çekilsin, muhafazakâr erkeklerle şöyle bir erkek geyiği yapmak istiyorum.
*
Mesela şunu kime sormalıyım...
Buldum.
Mesela Ahmet Kekeç’e sorayım. O çok bilgilidir.
*
- BİR: Ahmet arkadaş, sen hiç hayatında başı örtülü bir kadını “kabuğusoyulmamış domates” olarak gördün mü...
- İKİ: Domates “yenecek bir nesne” olduğuna göre, bir kadınla sevişirken kendini onu yiyormuş gibi hissettin mi?
*
- ÜÇ: Ve geliyorum asıl soruya...
Kadın sebze olarak domates ise, siz muhafazakâr erkek milleti nesiniz?
Hadi kendimi de koyayım, “Biz” diyeyim.
Biz neyiz? Hıyar mı?
*
- DÖRT: Ve son soru...
Eğer hıyarsak, bu durumda, biz Müslüman erkekleri ne oluyoruz?
Soyulmuş hıyar mı...
- HEMEN burun büküp, “Yani bu da üzerine yazı yazılacak bir şey mi”demeyin.
Muhafazakâr bir hanımefendinin, adında “akademya” olan “külliye”olan bir ortamda söylediği bilimsel sözleri tartışıyoruz burada.