ERTUĞRUL ÖZKÖK YAYINLAMAK İSTEDİĞİ HALDE HANGİ FOTOĞRAF HÜRRİYET GAZETESİNDE YAYINLANMADI?... PEKİ NEDEN?...

Geçen sabah yazı işlerinde bir fotoğrafı uzun uzun tartıştık. Eminim tartışma sizin de ilginizi çekecek. Bu fotoğraf Hürriyet´te yayınlanmadı.

Velev ki saçı göründü


DÜN Fatih Çekirge arayıp uyardı."Hayrünnisa Hanım´ın fotoğrafını gördün mü? Alttaki bonesi kaymış. Türbanının altından saçının bir bölümü görünüyor."

Fotoğrafı inceledim, hakikaten saçının ucu görünüyordu.

Tabii bunun yeni bir tarz mı, yoksa dalgınlık veya unutkanlık mı olduğunu bilemeyiz.

Bana sorarsanız çok da önemli değil.

Bundan 4-5 yıl önce olsa bunu manşet yapardık.

Şimdi aklımızdan bile geçmedi ve fotoğrafı kullanmadık.

Ama bu fotoğrafın çok konuşulacağından eminim.

Herkesin fikri olacak, herkes kendine göre değerlendirme yapacak.

* * *

Bense olaya biraz farklı bakacağım ve diyeceğim ki:

"Velev ki saçının ucu göründü."

Görünmüşse ne olur?

Hayrünnisa Hanım, bir gün öncesine göre günahkár sayılır mı?

Hayır.

Hayrünnisa Hanım bir gün önce ne idiyse, bugün de aynı.

"Eğer" diyeceğim...

Adımı işittiği an eli beline giden arkadaşlar; cümlenin gerisini beklemeden hemen elinizdeki 9´luklarla saydırmaya başlamayın, sabırlı olup dinleyin.

"Eğer, Hayrünnisa Hanım bunu isteyerek veya istemeyerek yapmışsa, bugün daha günahkár değildir. Hiçbir şey olmaz."

Bugün Çankaya´nın yazılı bir açıklamayla, "Değişen hiçbir şey yok" mesajı vereceğini sanıyorum.

Zaten mesele burada.

Benim için, saçın ucunun görünmesinin hiçbir anlamı yok, ama başkaları için var.

Cumhurbaşkanı ve eşi için olmasa bile, onlar üzerinde etkili "referans çevresinde" mırmırların yükseleceğinden eminim.

Türkiye´nin sorunu da işte bu. Hepimiz üzerinde etkili, sayısı az ama yaygarası çok mırmır çevrelerin etkisi.

O yüzden Çankaya bugün bir açıklama yaparsa, bunu anlayışla karşılayacağım.

Tabii şu soruyu sormadan da geçemeyeceğim.

Türbanın bir bağnazlık sembolü olmadığını göstermenin bir yolu yok mudur?

Maalesef bu konuda "taraflar" oluştu.

Ben "o tarafta" değilim ve "o tarafa" saygı duymakla birlikte, bütün empati gayretime rağmen, nasıl bir düşünce yapısı içinde olduklarını da tam olarak çıkaramıyorum.

* * *

Buradan Hürriyet içindeki bir tartışmaya geçeceğim.

Geçen sabah yazı işlerinde bir fotoğrafı uzun uzun tartıştık.

Eminim tartışma sizin de ilginizi çekecek.

Konu, Arap liderlerinin eşlerinin birlikte çektirdiği fotoğraftı.

Bu fotoğraf Hürriyet´te yayınlanmadı.

Dış Haberler Müdürümüz Ayşe Karasu, buna benzer fotoğrafların daha önce çeşitli defalar yayınlandığını, o nedenle ilginç bulmadıklarını söyledi.

Masadaki arkadaşlarımızın çoğunun kanaati aksi yöndeydi.

Onlar arasında ben de vardım.

Fotoğraf şu bakımdan çok ilginçti.

Arap dünyasında başörtüsü konusunda beraberlik yok.

Hatta çok belirgin farklılıklar bile var.

Lider eşlerinin bir bölümünün başı, bizdekiler gibi tamamen kapalı.

Saçlarının ucu bile görünmüyor.

Bir bölümünün eşinin başında ise örtü var, ama saçları belirgin şekilde görünüyor.

Küçümsenmeyecek bir bölümünün ise başı tamamen açık ve belli ki çok iyi kuaförlerde yapılmış.

İnsan bu fotoğrafa bakınca, ister istemez aklına şu soru geliyor:

"Türban gerçekten İslam´ın şartı mı?"

Ben din adamı değilim.

Bu konuda ne "Türbanla olur", ne de "Türbansız olur" fanatizmi içindeyim.

Ama Arap liderlerinin fotoğrafına bakınca, en azından bu konuda toplumu yumuşatmanın, keskin kavgayı önlemenin imkánı var diye düşünüyorum.

Bu noktaya gelmek de çok güzel bir şey.

O nedenle Cumhurbaşkanlığınca itiraz geleceğinden emin olduğum halde, bu konuda böyle bir yazıyı yazma ihtiyacı duydum.


ERTUĞRUL ÖZKÖK/HÜRRİYET