ERTUĞRUL ÖZKÖK KIZININ FATİH ÇEKİRGE İLİŞKİSİ İÇİN NELER SÖYLEDİ?
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, NTV Hafta Sonu'nda Gülay Afşar'ın sorularını yanıtladı.
Ertuğrul Özkök, yeni kitabı "Kırk7"yi anlatmak için Gülay Afşar’a konuk olmuştu. Ancak Afşar’ın ustaca sorularıyla bakın kitap sohbetinden eşi Tansu Özkök ile ilişkisinden kadınları kışkırtma isteğine, kızı Gülümsün’ün Fatih Çekirge ile ilişkisinden tabu yıkıcılığına kadar pek çok konu konuşuldu.
Ertuğrul Özkök "Kızım Gülümsün, Fatih Çekirge ile olan ilişkisinde mutlu görünüyor" dedi ve ekledi, "hayat onun hayatı, kararını o verir. Ancak bir tek şeye kızıyorum, çok zayıf. Kadınlar diğer kadınlar için zayıflıyor. Gülümsün de çok zayıf..."
İşte o sohbetten ilginç bir bölüm:
Gülay Afşar: Gündemde olmak mı istiyorsunuz?
Ertuğrul Özkök: Ben ben diye konuşuyor yazıyorum, bunu da eleştirdiler. Ben "biz" diye kimin adına konuşacağım Allahaşkına? Arkamda kim var?
Gülay Afşar: O biraz özgüvensizlik değil midir? Sadece ben mesul değilim anlamında.
Ertuğrul Özkök: Evet. Mesuliyeti başkalarına, görünmeyen adamlara atıyorsunuz. Hatta ben onlar gibi düşünümüyorum. Bakın bu güzel. Ben bir daha böyle yapayım. Biz diye yazayım, eleştiri gelince ben değilim, biz var ya hani öbürleri, benim dışımdakiler, çoğunluğa uydum demokratik bir şekilde diyeyim. Böyle bir şey yok. Evet gündemde olmak istiyorum ama ben yaptığım işi bir bakımdan ciddiye alıyorum bir bakımdan da hiç ciddiye almıyorum. Neticede 3 bin tane köşe yazarı var. Bir tanesi de benim. Bir, ben bunlar arasında farklı olmak istiyorum. Aldığım parayı haketmek için. İki, yaptığım işin ben bilgilendirme diye tanımlamıyorum, eğlendirmek diye adlandırıyorum. Benden çok daha bilgili insanlar var. Herkes bilgili bu çağda. Ben entertaintment yapıyorum. Eğlendimek istiyorum insanları. Siyasetle, şarap yazısı ile, müzik yazısı ile eğlendirmek istiyorum, farklı olmak istiyorum. Bulut Atlası filmini seyrettiniz mi?
Gülay Afşar: Seyredemedim.
Ertuğrul Özkök: Mutlaka seyredin. Olağanüstü bir film. Filmde klonlar var. İsyankar bir klon var. Bir tanesi aşık oluyor ve kaçıyor. Sonunda yakalıyorlar. Kızı öldürecekler diyor ki klonları imal eden fabrikanın başındaki "kaçıp kurtulacağını mı sandın?" Kız "hayır" diyor. "Ne buldun da neden kaçtın?" diyor, kız "Çünkü o adam bana bir şey öğretti..." diyor "...Eğer farklı olma riskini göze almazsak karanlıklarda kaybolup gideriz." Farklı olmamız lazım. Bütün Türkiye’nin bütün dünyanın birbirine benzer olduğunu düşünsenize. Hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz... Ben bunun için farklı olmaya çalışıyorum. Bu ayıp da değil. Bir amerikan atasözü vardır: "Farklı olmak adaba aykırıdır" diye. Ben adaba aykırıyım. Bu kitap da adaba aykırı bir kitap.
Gülay Afşar: Bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Adaba aykırı derken, sakın yanlış anlaşılmasın, edepsizlik demiyoruz. Fakat bu söyledikleriniz, daha da iyi anlamama sebep oldu. Hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak başkası için çok travmatik olabilirdi.
Ertuğrul Özkök: Benim için öyle olmadığını nereden biliyorsunuz.
Gülay Afşar: İşte nasıl yaşadınız o halde.
Ertuğrul Özkök: Ben çok uzun 20 yıl yaptım o işi. 5 yıl kalırsam başarılı olacağım diye bakıyordum kendime. Hatta geldiğimde 6 ay sonra gider bu dediler. Sadece benim başarım değil, konjonktür, şu bu kaldım. Ama şöyle birşey var. Ben Hürriyet genel yayın yönetmeni olmadan önce de çok tartışılan bir isimdim. 200-300 satan bir dergide yazıyordum. Benim ilk kitaplarımdan birisi Elveda Başkaldırı Cumhuriyet gazetesi içinde sorun oldu. Hasan Cemal’in anılarında yazıyor bunu. Evet ben küçükten beri paradigma kırmayı, tabu yıkmayı, put kırmayı seviyorum.
Gülay Afşar: Şunu sorayım mı, günde ne kadar şarap içiyorum, kadınla otururken karşı karşıya mı yan yana mı okuturmalı diye yazaken, inceden inceye, dalga geçme durumu var mı, hayatla dalga geçme, onu da yazarım bunu da yazarım durumu var mı?
Ertuğrul Özkök: Vallahi ben hiç bir zaman yaptığım işi çok ciddiye almadım. Benim için hürriyet hiç bir zaman hayatımın bir numarası olmadı. Karımla olan ilişkim daha önemliydi Hürriyet ile olan ilişkimden. Yeni işletme teorilerinde şöyle bir şey var, Bir yönetici kendi renkli dünyasını şirketine yansıtamazsa o şirketler ruhsuz, gri oluyor diyorlar.
Ertuğrul Özkök "Kızım Gülümsün, Fatih Çekirge ile olan ilişkisinde mutlu görünüyor" dedi ve ekledi, "hayat onun hayatı, kararını o verir. Ancak bir tek şeye kızıyorum, çok zayıf. Kadınlar diğer kadınlar için zayıflıyor. Gülümsün de çok zayıf..."
İşte o sohbetten ilginç bir bölüm:
Gülay Afşar: Gündemde olmak mı istiyorsunuz?
Ertuğrul Özkök: Ben ben diye konuşuyor yazıyorum, bunu da eleştirdiler. Ben "biz" diye kimin adına konuşacağım Allahaşkına? Arkamda kim var?
Gülay Afşar: O biraz özgüvensizlik değil midir? Sadece ben mesul değilim anlamında.
Ertuğrul Özkök: Evet. Mesuliyeti başkalarına, görünmeyen adamlara atıyorsunuz. Hatta ben onlar gibi düşünümüyorum. Bakın bu güzel. Ben bir daha böyle yapayım. Biz diye yazayım, eleştiri gelince ben değilim, biz var ya hani öbürleri, benim dışımdakiler, çoğunluğa uydum demokratik bir şekilde diyeyim. Böyle bir şey yok. Evet gündemde olmak istiyorum ama ben yaptığım işi bir bakımdan ciddiye alıyorum bir bakımdan da hiç ciddiye almıyorum. Neticede 3 bin tane köşe yazarı var. Bir tanesi de benim. Bir, ben bunlar arasında farklı olmak istiyorum. Aldığım parayı haketmek için. İki, yaptığım işin ben bilgilendirme diye tanımlamıyorum, eğlendirmek diye adlandırıyorum. Benden çok daha bilgili insanlar var. Herkes bilgili bu çağda. Ben entertaintment yapıyorum. Eğlendimek istiyorum insanları. Siyasetle, şarap yazısı ile, müzik yazısı ile eğlendirmek istiyorum, farklı olmak istiyorum. Bulut Atlası filmini seyrettiniz mi?
Gülay Afşar: Seyredemedim.
Ertuğrul Özkök: Mutlaka seyredin. Olağanüstü bir film. Filmde klonlar var. İsyankar bir klon var. Bir tanesi aşık oluyor ve kaçıyor. Sonunda yakalıyorlar. Kızı öldürecekler diyor ki klonları imal eden fabrikanın başındaki "kaçıp kurtulacağını mı sandın?" Kız "hayır" diyor. "Ne buldun da neden kaçtın?" diyor, kız "Çünkü o adam bana bir şey öğretti..." diyor "...Eğer farklı olma riskini göze almazsak karanlıklarda kaybolup gideriz." Farklı olmamız lazım. Bütün Türkiye’nin bütün dünyanın birbirine benzer olduğunu düşünsenize. Hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz... Ben bunun için farklı olmaya çalışıyorum. Bu ayıp da değil. Bir amerikan atasözü vardır: "Farklı olmak adaba aykırıdır" diye. Ben adaba aykırıyım. Bu kitap da adaba aykırı bir kitap.
Gülay Afşar: Bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Adaba aykırı derken, sakın yanlış anlaşılmasın, edepsizlik demiyoruz. Fakat bu söyledikleriniz, daha da iyi anlamama sebep oldu. Hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak başkası için çok travmatik olabilirdi.
Ertuğrul Özkök: Benim için öyle olmadığını nereden biliyorsunuz.
Gülay Afşar: İşte nasıl yaşadınız o halde.
Ertuğrul Özkök: Ben çok uzun 20 yıl yaptım o işi. 5 yıl kalırsam başarılı olacağım diye bakıyordum kendime. Hatta geldiğimde 6 ay sonra gider bu dediler. Sadece benim başarım değil, konjonktür, şu bu kaldım. Ama şöyle birşey var. Ben Hürriyet genel yayın yönetmeni olmadan önce de çok tartışılan bir isimdim. 200-300 satan bir dergide yazıyordum. Benim ilk kitaplarımdan birisi Elveda Başkaldırı Cumhuriyet gazetesi içinde sorun oldu. Hasan Cemal’in anılarında yazıyor bunu. Evet ben küçükten beri paradigma kırmayı, tabu yıkmayı, put kırmayı seviyorum.
Gülay Afşar: Şunu sorayım mı, günde ne kadar şarap içiyorum, kadınla otururken karşı karşıya mı yan yana mı okuturmalı diye yazaken, inceden inceye, dalga geçme durumu var mı, hayatla dalga geçme, onu da yazarım bunu da yazarım durumu var mı?
Ertuğrul Özkök: Vallahi ben hiç bir zaman yaptığım işi çok ciddiye almadım. Benim için hürriyet hiç bir zaman hayatımın bir numarası olmadı. Karımla olan ilişkim daha önemliydi Hürriyet ile olan ilişkimden. Yeni işletme teorilerinde şöyle bir şey var, Bir yönetici kendi renkli dünyasını şirketine yansıtamazsa o şirketler ruhsuz, gri oluyor diyorlar.