ERTUĞRUL ÖZKÖK HANGİ GAZETE PATRONUNA GÖNDERMELERDE BULUNDU?

Rupert Murdoch'un yaz partisine katılan Ertuğrul Özkök'ten yerli gazete patronlarına iğneleme!

ÖNCEKİ akşam, Londra’da Kensington Gardens’ta Rupert Murdoch’un yaz davetindeydim.

Doğan Grubu’ndan Mehmet Ali Yalçındağ’la birlikte, bu partilere üçüncü yıldır davet ediliyoruz.
Londra’nın önde gelen şahsiyetlerinin çoğu orada.
Bu yıl Rupert Murdoch’u geçen yıllara göre çok daha neşeli gördüm.
Saçlarını hiç görmediğim kadar kısa kestirmiş. Bu ona daha dinç bir hava vermiş.
Oğlu James Murdoch, her geçen yıl işine daha hâkim bir insan görüntüsü veriyor.
Bir ara James Murdoch, eşi ve bir mimar dostlarıyla sohbet ettik.
Newscorp’un yeni binasının tasarımını o yapıyormuş.
İlginç bir şey öğreniyorum.
James Murdoch’un odasında masa yokmuş. Bütün gün hep ayakta çalışırmış. Onun için, laptop’ını koyacağı yüksek platformlar koyuyorlarmış.

¡ ¡ ¡
Bizim dışımızda geceye davet edilen tek yabancı gazeteci Bild Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni Kai Diekmann’dı.
İngiliz Başbakanı Gordon Cameron, Rupert Murdoch, Kai ve ben uzun süre sohbet ettik.
Gordon Cameron acayip genç, fit duruyor. Çok sempatik bir havası var.
Kısaca Başbakan Erdoğan’la konuşmasını anlattı.
Bense Rupert Murdoch’a Wall Street Journal’da yaptığı değişiklikleri hayranlıkla izlediğimi söyledim.
Değişimden sonraki ilk nüshasından 4 adet getirmiştim. Birini Aydın Bey’e birini Vuslat Doğan Sabancı’ya verdim. Bir kopyasını da Serdar Turgut aldı.
İlk günkü nüshada, bugüne kadar okuduğum en iyi yazılmış cinayet haberlerinden birini okudum.
Bu ne anlama geliyor şöyle anlatayım.
Bundan 6-7 yıl önce Amerika sniper cinayeti ile sarsılırken, WSJ 8 gün boyunca bu cinayetlerden tek haber vermedi.
“Biz ekonomi gazetesiyiz” diyorlardı.
Murdoch gazeteyi devraldıktan sonra, onu New York Times’ın kulvarına da soktu.
Netice; WSJ geçen yıl sonundan itibaren USA Today’i de geçerek, ABD’nin en çok satan gazetesi haline geldi.
Adı Wall Street Journal olan ve bugüne kadar sadece ekonomi alanı ile ilgilenen bir gazete için olağanüstü başarı değil mi?
Vanity Fair Dergisi’nin son sayısında Rupert Murdoch’la, gazetenin eski genel yayın yönetmeni Marcus Brauchli’nin ilişkilerini anlatan çok güzel bir yazı var.
Herkese tavsiye ederim.
Ama özellikle gazete sahiplerine ve yöneticilerine.
Kıssadan hissesi şu:
Patronun her müdahalesi ille de kötü değildir.

¡ ¡ ¡
Davetten sonra James Murdoch, grubunun genel yayın yönetmenlerini küçük bir Meksika restoranında yemeğe götürdü.
Oraya Kai ve beni de davet ettiler.
Size biraz da Newscorp gazetelerinin yeni CEO’su, Sun Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni, arkadaşım Rebekah Brooks’u anlatmalıyım.
Kızıl kıvırcık saçlı, etrafına hep dinamik ışık saçan, mini etekli güzel bir kadın.
Sun’da harikalar yarattı. Şimdi grubun gazetelerinin başına geçti.
Ona, “James Murdoch’la birlikte Independent Gazetesi’nin yazıişleri toplantısını basma” olayını sordum.
Çıkan yazılara bakılırsa, Independent Murdoch hakkında kötü bir ilan yayınladığı için gazeteyi basmışlar.
Cin gibi gülerek anlattı.
Ama iznini almadığım için burada yazamıyorum.
Yalnız öyle kasıtlı bir basma olayı değilmiş. Anladığım kadarı ile asansörün oyununa gelmişler.

¡ ¡ ¡
Masada en çok konuşulan konu, Apple’ın yeni ürünü iPad’di.
Bazı genel yayın yönetmenleri şimdiden iPad kullanmaya başlamış.
Sun Gazetesi’nin çok başarılı bir uygulamasını da iPad’e koymuşlar.
Oray Eğin çok haklı.
iPad, hepimizin gazeteciliğini değiştirecek gibi görünüyor.
Ama en başta, çok uzun yazan yazarları tasfiye edecek.
Çünkü iPad, gazete kadar rahat okunuyor. Rahat okunması için de belli uzunlukta yazılması iyi olacak.
Geç saatlere kadar sohbet ettik.
James Murdoch ve Rebekah’ın çalışanlarla ilişkilerini görünce, grup aidiyetinin ve binalarda yaratılan ruhun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anladım.
Bütün dünyada yazılı basın gerilerken, Newscorp’un ciddi mesleki ve finansal başarılar kazanmasının sırrı da bu olsa gerek.

Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET