ERTUĞRUL ÖZKÖK ENGİN ARDIÇ'IN "AYDIN DOĞAN'IN KÖPEKLERİ" SÖZÜNE NASIL TEPKİ GÖSTERDİ?

Ertuğrul Özkök'ten aylar sonra gelen itiraf: “Aydın Doğan'ın köpekleri” ifadesi bizi çok acıttı.

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök kendilerine "Aydın Doğan’ın köpekleri" diye yazan Sabah yazarı Engin Ardıç’a tepki göstermenin zamanının geldiğini belirtti..

İşte Özkök’ün yazısı :

‘Patronun köpekleri’

SAYIN ....., bu ifadeden dolayı sizden özür diliyorum.

Bin kere özür diliyorum.

Emin olunuz, adınızın bir köşe yazısının başlığında böyle görünmesi en az sizin kadar beni de irkiltecekti.
O yüzden adınızı yazıya koymadım.
O gazetede çalışan yazarlar, yöneticiler, bütün arkadaşlar;
Biriniz hariç, sizlerden de özür diliyorum.
Hem de bin kere özür diliyorum.
Biri sizlere bu sıfatla hakaret etmeye kalksa, ilk karşı çıkanlardan biri ben olurum.
Samimiyetimden emin olunuz.
O yüzden gazetenizin adını da yazmıyorum.
Bir de Hürriyet okurlarından özür diliyorum.

* * *
Bakın aranızdan biri aylar önce, bizler için bu ifadeyi açıkça kullandı.
Bizlere “Aydın Doğan’ın köpekleri” diye yazdı.
Hiçbirimiz cevap vermedik.
Neden biliyor musunuz?
Kimimiz, “Aman bulaşmayalım, bize de bulaşır” diye korktuğu için.
Kimimiz, önemsemediği için.
Kimimiz, üzerine alınmadığı için.
Oysa alınmamız gerekirdi.
Kullanılan ifade çoğuldu.
Paketin içine hepimiz giriyorduk.
“Boş ver” deyip geçtik.
Hayır hayır, geçmedik, bal gibi yalayıp yuttuk.
Biz yalayıp yutunca, gerisi geldi.
Bu defa “Puştlar” kelimesi çıkıp geldi.
Sadece bize değil, herkese, siyasetçilere...
Onlar da yalayıp yuttular.

* * *
Oktay Ekşi olayı olmasaydı, belki ben de geçip gidecektim.
Ama o gazetenin genel yayın yönetmeninin “eğitici” yazılarını okuyunca aklıma geldi.
Bir de dün Oray Eğin’in köşesinde aynı yazarın CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi için yazdıklarını okuyunca, bu ertelenmiş yazıyı yazmaya karar verdim.
Bakın artık önümüzde bir “Oktay Ekşi kriteri” var.
Biz “Köpek” kelimesini, “Puşt” kelimesini yalayıp yuttuk, ama bu kriteri artık kimse yalayıp yutamaz.
Oktay Ekşi mesleğimizde bir milat yarattı.
Özür diledi, yetmedi.
İstifa edip gitti.
Hayatımda kimseyi istifaya davet etmedim.
İstifa, şahsi bir karardır ve onun için başkaları karar vermez.

* * *
Hakaret, çoğu insan için turnusol kâğıdıdır.
Ne yazık ki, insan tabiatı, sevmediği insanlara hakaret edilmesinden hoşlanan bir karakterdir.
Sevdiklerimize hakaret edilince kızar, kızdıklarımıza hakaret edilince seviniriz.
Artık bunu kırmamız gerekiyor.
Kendi payıma geçmişte hakareti önlemek için epey uğraştım.
Başardım mı?
Hayır.
Maalesef hayır.
Yöneticilik kariyerimin en büyük hüsranlarından biri budur.
Tekrarlıyorum.
Artık önümüzde “Oktay Ekşi kriteri” var.
Oktay Bey, istifa ederken, hepimizin üzerine de ağır bir yükü bıraktı.
Yanlış yapabiliriz.
Hatalarımız olabilir.
Hemen ertesi gün düzeltebiliriz. Mutlaka düzeltmeliyiz.
Öyle eskisi gibi kıvırtarak, eğerek, bükerek, sonuna yine aynı anlama gelecek yorumları ekleyerek değil.
Hata gerçekse, aynen düzelterek.
Ama iş kasıtlı iftira ve hakarete gelince;
Oktay Bey çıtayı yükseltti.
“Aydın Doğan’ın köpekleri” ifadesi bizi çok acıttı.
Eğer “O patronun köpekleri” lafı da aynı ölçüde sizin içinize oturduysa, bu meseleleri konuşma zamanı geldi demektir...
(*) Ayrıca bu ülkede köpek kelimesinin bazı insanlar tarafından hakaret ifadesi olarak kullanılmasına da içerliyorum.

Ertuğrul Özkök/HÜRRİYET