"ERTUĞRUL ÖZKÖK ÇOK OYNAK!.." UMUR TALU'DAN ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER!..
Hürriyet yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, "Gazeteciliğin temeli haber değil!" şeklinde bir yazı yazmıştı. Sabah yazarı Umur Talu'dan bugün o yazıya cevap geldi...
Temelden haber var!
Tabii ya.
Budur işte.
Sonunda gerçeği buldular...
"Gazeteciliğin temeli haber değil!" diye buyurdular.
Ben söyleyeyim.
"Gazeteciliğin Temel'i" sizsiniz.
Fıkra gibisiniz.
Gerçek ötesisiniz.
Çok oynaksınız.
Ama Temel kadar kıvrak değil, onun kadar matrak hiç değilsiniz.
Gerçeklerle bağınız koptukça kendinizi mutlak gerçek sanıyorsunuz.
"Haber" veremeyince, "haber" temel olmaktan çıkıyor.
"Haber" gizlemekten yoruldunuz ya, "haber" temel olmaktan azlediliyor.
Bugüne kadar "her haber"i verdiniz ya, haber temel olmaktan kovuluyor.
Size bir şey olmuyor.
Yerinizin temeli sağlam.
Ama iki gazetenin, bırakın ajansı majansı, artık "Haber" merkezlerini birleştiriyorsunuz; kapı önüne "haberci" koyuyorsunuz.
Bunu hem de çok seslilik, çok renklilik mavalları okurken yazıyorsunuz.
Çünkü onlar artık "temel" değil.
Temel, ille palyaçoluk olmalı.
Temel, ille dalkavukluk olmalı.
Temel, bozacı, şıracı olmalı; bir ötekine şahitlik yapmalı. Bir ötekini cilalamalı.
Temel, kendi hayatını sözde şeffaflaştırmayı lütuf saymalı.
Yani bunca sene iktidarlarla, sermayedarlarla, Genelkurmay'la ilişkilerini filan hiç açmadan, sözde ruhunu, odasını, modasını açmayı şeffaflık saymalı.
Temel, ille kendini büyük haber bilmeli, kendinden büyük haber bilmemeli, kendinden başka haber bilmemeli.
Temel, haber öldü diye buyururken, şahsen haber olabilmek için yırtınmalı.
Temel, milyonlarca insanın derdi, beklentisi, umudu, canı, can havli olmamalı; eğlendirici, sulandırıcı, bulandırıcı olmalı.
Öyle garip ki...
Ballı arazide bile çamura batırdığınız bir patronunuz var belki; manen, maddeten çırpınırken bile, yani "büyük medya haberi" varken dahi ortada, siz eğlenmeyi teklif ediyorsunuz.
Siz Lale Devri'siniz.
Siz her devrin lalesisiniz.
Ama budur işte.
Haksız değiller.
Bu kültür; haberi, manşeti, yazıyı, muhabiri, yazarı "takas odaları"nda tedavüle sokmayı, rehine vermeyi, değiş tokuş yapmayı, kaz gelecek yerde tavuk gibi yolmayı, bir tavuk için dahi kaz yerine koymayı, kazanç için kazımayı "temel" belledi.
Haberin kendisi değil; insanlar, hayat, hakikat, hak, hukuk açısından manası ve önemi değil, takas değeri temel oldu.
"Haber" ille kamuya verilecek bir şey değil, başka temeller uğruna yenilecek, yutulacak, yamultulacak bir zıkkımdı.
Bazen hasmına kusarcasına saçılacak, bazen hısmına yaranmak için yutkunarak içe gömülecek bir zavallı.
Bu kültürün temel diye kazık çakabilmesi için...
"Haber"in, muhabirin, hakikatin temel olmaktan çıkması şarttı zaten.
O yüzden...
Kültür, kütür kütür müritlerini yarattı.
Amip gibi çoğalttı.
Birbirine benzerleri, birbiriyle gezerleri, bir ötekini ezenleri "çok farklılık, çok seslilik, çok yönlülük, çok renklilik" diye bezedi.
Ellerinde, çok sevdikleri piyasa ve ticaret meydanında dahi tirajını yükseltemedikleri, itibarını kemirip delik deşik ettikleri, kitlelere şöyle gönülden sevdiremedikleri, "Zero Güven" marka "light" kitle gazeteleri kaldı.
Gazeteciliğe içeriden kin kuşanmış bir ayinde kendilerinden geçmişçesine, haberi çarmıhta yakarak küllerini medya bataklığına gömdükleri gibi...
Onları da zaten çoktan tutuşturdular da... Bir gün kül olunca tam rahat edecekler!
Haberin Ku, Klux, Klanları!
Umur Talu/Sabah
Budur işte.
Sonunda gerçeği buldular...
"Gazeteciliğin temeli haber değil!" diye buyurdular.
***
Ben söyleyeyim.
"Gazeteciliğin Temel'i" sizsiniz.
Fıkra gibisiniz.
Gerçek ötesisiniz.
Çok oynaksınız.
Ama Temel kadar kıvrak değil, onun kadar matrak hiç değilsiniz.
Gerçeklerle bağınız koptukça kendinizi mutlak gerçek sanıyorsunuz.
"Haber" veremeyince, "haber" temel olmaktan çıkıyor.
"Haber" gizlemekten yoruldunuz ya, "haber" temel olmaktan azlediliyor.
Bugüne kadar "her haber"i verdiniz ya, haber temel olmaktan kovuluyor.
Size bir şey olmuyor.
Yerinizin temeli sağlam.
Ama iki gazetenin, bırakın ajansı majansı, artık "Haber" merkezlerini birleştiriyorsunuz; kapı önüne "haberci" koyuyorsunuz.
Bunu hem de çok seslilik, çok renklilik mavalları okurken yazıyorsunuz.
Çünkü onlar artık "temel" değil.
***
Temel, ille palyaçoluk olmalı.
Temel, ille dalkavukluk olmalı.
Temel, bozacı, şıracı olmalı; bir ötekine şahitlik yapmalı. Bir ötekini cilalamalı.
Temel, kendi hayatını sözde şeffaflaştırmayı lütuf saymalı.
Yani bunca sene iktidarlarla, sermayedarlarla, Genelkurmay'la ilişkilerini filan hiç açmadan, sözde ruhunu, odasını, modasını açmayı şeffaflık saymalı.
Temel, ille kendini büyük haber bilmeli, kendinden büyük haber bilmemeli, kendinden başka haber bilmemeli.
Temel, haber öldü diye buyururken, şahsen haber olabilmek için yırtınmalı.
Temel, milyonlarca insanın derdi, beklentisi, umudu, canı, can havli olmamalı; eğlendirici, sulandırıcı, bulandırıcı olmalı.
***
Öyle garip ki...
Ballı arazide bile çamura batırdığınız bir patronunuz var belki; manen, maddeten çırpınırken bile, yani "büyük medya haberi" varken dahi ortada, siz eğlenmeyi teklif ediyorsunuz.
Siz Lale Devri'siniz.
Siz her devrin lalesisiniz.
Ama budur işte.
Haksız değiller.
Bu kültür; haberi, manşeti, yazıyı, muhabiri, yazarı "takas odaları"nda tedavüle sokmayı, rehine vermeyi, değiş tokuş yapmayı, kaz gelecek yerde tavuk gibi yolmayı, bir tavuk için dahi kaz yerine koymayı, kazanç için kazımayı "temel" belledi.
Haberin kendisi değil; insanlar, hayat, hakikat, hak, hukuk açısından manası ve önemi değil, takas değeri temel oldu.
"Haber" ille kamuya verilecek bir şey değil, başka temeller uğruna yenilecek, yutulacak, yamultulacak bir zıkkımdı.
Bazen hasmına kusarcasına saçılacak, bazen hısmına yaranmak için yutkunarak içe gömülecek bir zavallı.
***
Bu kültürün temel diye kazık çakabilmesi için...
"Haber"in, muhabirin, hakikatin temel olmaktan çıkması şarttı zaten.
O yüzden...
Kültür, kütür kütür müritlerini yarattı.
Amip gibi çoğalttı.
Birbirine benzerleri, birbiriyle gezerleri, bir ötekini ezenleri "çok farklılık, çok seslilik, çok yönlülük, çok renklilik" diye bezedi.
Ellerinde, çok sevdikleri piyasa ve ticaret meydanında dahi tirajını yükseltemedikleri, itibarını kemirip delik deşik ettikleri, kitlelere şöyle gönülden sevdiremedikleri, "Zero Güven" marka "light" kitle gazeteleri kaldı.
Gazeteciliğe içeriden kin kuşanmış bir ayinde kendilerinden geçmişçesine, haberi çarmıhta yakarak küllerini medya bataklığına gömdükleri gibi...
Onları da zaten çoktan tutuşturdular da... Bir gün kül olunca tam rahat edecekler!
Haberin Ku, Klux, Klanları!
Umur Talu/Sabah