Ertuğrul Özkök çok konuşulan yazısına devam etti: 'Muhafazakâr çocuklar Bodrum’da biz neredeyiz?'
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türkiye'de oldukça tartışmalı bir konu olan 'Muhafazakâr'lık meselesini köşesinde değerlendirdi.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök dünkü 'Muhafazakâr çocuklar eşleriyle Bodrum tatilinde
'başlıklı yazısının oldukça ses getirdiğini söyledi. Aynı konuya ilişkin bugün de bir yazı kaleme alan
Özkök, yazısını 'helal olsun' demek için yazdığını söyledi ve şu ifadeleri kullandı: "Eşleri tesettürlü olsa da görüşüm hiç değişmezdi...Helal olsun dediğim şey, siyasi görüşleri ile hayat tarzlarını birbirlerine karıştırmamalarıydı..."
Sanat camiasındaki 'yeni' 'muhafazakar'lık meselesini de değinen Özkök, bu durumu siyasi görüş ile hayat tarzlarını birbirine karıştırmamak olarak yorumladı. "Muhafazakâr çocuklar “normalleşmeye” çok büyük katkıda bulundular" diyen Ertuğrul Özkök, ülkenin "modernleri" ve 'bizim mahalle' benzetmesinde bulunduğu güruha seslenerek, "Şimdi sıra modernlerde, laiklerde, Atatürkçülerde. Hiç olmazsa kapanan sanatçıları yine keyifle izlemeye devam edebilecek miyiz"diye yazdı.
Hürriyet yazarı Özkök'ün "Muhafazakâr çocuklar Bodrum’da biz neredeyiz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle :
"Dün, “muhafazakâr çocuklar”ın eşlerinin bikinili fotoğraflarını yazdım ya... Dün baktım bizim mahallede de, karşı tarafta da epey okunmuş.
Eminim bazıları “Şunlara bak bir yandan muhafazakâr racon kesiyorlar, bir yandan da böyleler” diye okudu...
Bense kesinlikle o niyetle yazmadım.
Tam aksine “Helal olsun” demek için yazdım bunu...
Özellikle de Arda Turan’a...
Eşleri tesettürlü olsa da görüşüm hiç değişmezdi...
Helal olsun dediğim şey, siyasi görüşleri ile hayat tarzlarını birbirlerine karıştırmamalarıydı...
Özlediğim bir paradigma kırma duruşuydu bu...
Şimdi bugün bize, yani bu ülkenin modernlerine dönüyorum...
İster laikleri deyin, ister Atatürkçü, ister ne...
O muhafazakâr çocuklar karıştırmıyor ama siz de böyle bir paradigma kırmaya hazır mısınız?
Başörtülü eşinizle el ele...
Veya mesela Niran Ünsal başını örtünce, onun konserlerine gitmeye devam etmeye...
Evet örtündükten sonra söylediği “Yıllardır bize kabul ettirilen şey illegal bir hayat tarzıydı” cümlesine ben de çok sinirlendim.
Ama daha sonra başörtüsünü atarken yaptığı trajik açıklama da bana çok koydu.
Gözümüzün içine baka baka dedi ki:
“Kapanmak benim hayatımda aldığım önemli karardı ama kapanarak sanatçı olunmuyor. Ticari olarak çok kayıp yaşadık.”
Muhafazakâr çocuklar “normalleşmeye” çok büyük katkıda bulundular...
Şimdi sıra modernlerde, laiklerde, Atatürkçülerde...
Hiç olmazsa kapanan sanatçıları yine keyifle izlemeye devam edebilecek miyiz..."
'başlıklı yazısının oldukça ses getirdiğini söyledi. Aynı konuya ilişkin bugün de bir yazı kaleme alan
Özkök, yazısını 'helal olsun' demek için yazdığını söyledi ve şu ifadeleri kullandı: "Eşleri tesettürlü olsa da görüşüm hiç değişmezdi...Helal olsun dediğim şey, siyasi görüşleri ile hayat tarzlarını birbirlerine karıştırmamalarıydı..."
Sanat camiasındaki 'yeni' 'muhafazakar'lık meselesini de değinen Özkök, bu durumu siyasi görüş ile hayat tarzlarını birbirine karıştırmamak olarak yorumladı. "Muhafazakâr çocuklar “normalleşmeye” çok büyük katkıda bulundular" diyen Ertuğrul Özkök, ülkenin "modernleri" ve 'bizim mahalle' benzetmesinde bulunduğu güruha seslenerek, "Şimdi sıra modernlerde, laiklerde, Atatürkçülerde. Hiç olmazsa kapanan sanatçıları yine keyifle izlemeye devam edebilecek miyiz"diye yazdı.
Hürriyet yazarı Özkök'ün "Muhafazakâr çocuklar Bodrum’da biz neredeyiz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle :
"Dün, “muhafazakâr çocuklar”ın eşlerinin bikinili fotoğraflarını yazdım ya... Dün baktım bizim mahallede de, karşı tarafta da epey okunmuş.
Eminim bazıları “Şunlara bak bir yandan muhafazakâr racon kesiyorlar, bir yandan da böyleler” diye okudu...
Bense kesinlikle o niyetle yazmadım.
Tam aksine “Helal olsun” demek için yazdım bunu...
Özellikle de Arda Turan’a...
Eşleri tesettürlü olsa da görüşüm hiç değişmezdi...
Helal olsun dediğim şey, siyasi görüşleri ile hayat tarzlarını birbirlerine karıştırmamalarıydı...
Özlediğim bir paradigma kırma duruşuydu bu...
Şimdi bugün bize, yani bu ülkenin modernlerine dönüyorum...
İster laikleri deyin, ister Atatürkçü, ister ne...
O muhafazakâr çocuklar karıştırmıyor ama siz de böyle bir paradigma kırmaya hazır mısınız?
Başörtülü eşinizle el ele...
Veya mesela Niran Ünsal başını örtünce, onun konserlerine gitmeye devam etmeye...
Evet örtündükten sonra söylediği “Yıllardır bize kabul ettirilen şey illegal bir hayat tarzıydı” cümlesine ben de çok sinirlendim.
Ama daha sonra başörtüsünü atarken yaptığı trajik açıklama da bana çok koydu.
Gözümüzün içine baka baka dedi ki:
“Kapanmak benim hayatımda aldığım önemli karardı ama kapanarak sanatçı olunmuyor. Ticari olarak çok kayıp yaşadık.”
Muhafazakâr çocuklar “normalleşmeye” çok büyük katkıda bulundular...
Şimdi sıra modernlerde, laiklerde, Atatürkçülerde...
Hiç olmazsa kapanan sanatçıları yine keyifle izlemeye devam edebilecek miyiz..."