ERTUĞRUL ÖZKÖK AKP'Yİ BİR KALEMDE SİLDİ!..İLHAN SELÇUK'TAN SONRA ÖZKÖK DE BAHÇELİ'Yİ ÖVDÜ!..
Seçime günler kala Ertuğrul Özkök, sandıktan çıkacağına inandığı sonuca ''selam'' verdi. Meclise MHP'nin de girebileceğini iddia eden Özkök, olası bir CHP-MHP koalisyonuna şapka çıkardı.
Bahçeli'ye oy verilir mi
MESLEK hayatımın en kritik yazılarından birini, rahmetli Alparslan Türkeş için yazmıştım.
Sadece mesleki açıdan değil, aynı zamanda düşünsel hayatım bakımından da kritikti.
Çünkü o yazıda, MHP'nin rahmetli genel başkanını övmüştüm.
Benim için iki Alparslan Türkeş vardır.
Biri 12 Eylül öncesi, öteki 12 Eylül sonrası.
12 Eylül öncesi Türkeş, benim için son derece olumsuz bir siyasi kişilikti.
Ben solcuydum, o aşırı milliyetçi.
Ben TİP sempatizanıydım, onun sempatizanlarının TİP'li 7 genci öldürdüğüne inanıyordum.
Yine de itiraf edeyim, bu benim tek taraflı görüşümdü.
Türkeş'i tanımıyordum.
12 Eylül'den sonra uzun süre izledim.
Gazeteci olduktan sonra da şahsen tanıdım.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Türkeş 12 Eylül sonrasında son derece sorumluluk sahibi bir lider oldu.
Türkiye'nin o kritik günlerinde çok önemli roller yüklendi.
Ama en önemlisi, Kürtlere ve Ermenilere karşı, hepimizi şaşırtan, insani bir siyaset izledi.
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilik kariyerimde en mesafeli olduğum liderlerden biriydi.
Bu benden değil, onun karakterinden kaynaklanıyordu.
Ama bu, ilişkilerimizin kötü olduğu anlamına gelmiyor.
Tam aksine, MHP'nin başına geldiğinden beri, benim açımdan son derece düzgün bir ilişkimiz oldu.
Onun da benim hakkımda çok ters izlenimlere sahip olduğunu sanmıyorum.
Partiyi yakından tanıyan kişilerin bazıları şu görüşüme katılmayabilir:
Bahçeli benim gözümde, Türkeş geleneğinin devamıdır.
Onun bıraktığı sorumluluk çizgisini aynen devam ettirdi.
Batı'da, onun paralelindeki partiler ve liderleri, "ırkçılık" çizgisini aşarken, Bahçeli hiçbir zaman ırkçı temalara rağbet etmedi.
PKK ile Kürt vatandaşlarımızı hep birbirinden ayırdı.
Partisinin genç kadrolarını, demokrasi sınırları içinde tutmaya gayret etti.
Onun döneminde MHP'li gençler, dikkatli davrandılar.
Ama yaptığı asıl önemli hizmet, "çek-senet mafyası" haline dönüşen eski ülkücü gençleri, partinin ve gençlik kollarının dışına atması oldu.
MHP, bu özellikleriyle Batı'nın aşırı milliyetçi partilerinden çok farklıdır.
Merkeze yakın bir partidir.
* * *
MHP'nin geçen dönem Meclis dışında kalması bence iyi olmadı.
Çünkü, toplumda "genç enerjiyi" temsil eden siyasi oluşumların mutlaka Meclis çatısı altında temsil edilmesi gerektiğine inanıyorum.
O nedenle, bu seçimde anketlerin verdiği sonuçlar doğru çıktığı takdirde MHP de Meclis'te temsil edilecek.
Peki bir CHP-MHP koalisyonu korkutucu olur mu?
Hayır olmaz.
Çünkü, hem Baykal'ı, hem Bahçeli'yi çok iyi tanıyorum.
İkisi de "devlet" kavramını iyi bilen insanlardır.
Devlet yönetiminde "makul" kavramının ne anlama geldiğini çok iyi bilirler.
http:
MESLEK hayatımın en kritik yazılarından birini, rahmetli Alparslan Türkeş için yazmıştım.
Sadece mesleki açıdan değil, aynı zamanda düşünsel hayatım bakımından da kritikti.
Çünkü o yazıda, MHP'nin rahmetli genel başkanını övmüştüm.
Benim için iki Alparslan Türkeş vardır.
Biri 12 Eylül öncesi, öteki 12 Eylül sonrası.
12 Eylül öncesi Türkeş, benim için son derece olumsuz bir siyasi kişilikti.
Ben solcuydum, o aşırı milliyetçi.
Ben TİP sempatizanıydım, onun sempatizanlarının TİP'li 7 genci öldürdüğüne inanıyordum.
Yine de itiraf edeyim, bu benim tek taraflı görüşümdü.
Türkeş'i tanımıyordum.
12 Eylül'den sonra uzun süre izledim.
Gazeteci olduktan sonra da şahsen tanıdım.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Türkeş 12 Eylül sonrasında son derece sorumluluk sahibi bir lider oldu.
Türkiye'nin o kritik günlerinde çok önemli roller yüklendi.
Ama en önemlisi, Kürtlere ve Ermenilere karşı, hepimizi şaşırtan, insani bir siyaset izledi.
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilik kariyerimde en mesafeli olduğum liderlerden biriydi.
Bu benden değil, onun karakterinden kaynaklanıyordu.
Ama bu, ilişkilerimizin kötü olduğu anlamına gelmiyor.
Tam aksine, MHP'nin başına geldiğinden beri, benim açımdan son derece düzgün bir ilişkimiz oldu.
Onun da benim hakkımda çok ters izlenimlere sahip olduğunu sanmıyorum.
Partiyi yakından tanıyan kişilerin bazıları şu görüşüme katılmayabilir:
Bahçeli benim gözümde, Türkeş geleneğinin devamıdır.
Onun bıraktığı sorumluluk çizgisini aynen devam ettirdi.
Batı'da, onun paralelindeki partiler ve liderleri, "ırkçılık" çizgisini aşarken, Bahçeli hiçbir zaman ırkçı temalara rağbet etmedi.
PKK ile Kürt vatandaşlarımızı hep birbirinden ayırdı.
Partisinin genç kadrolarını, demokrasi sınırları içinde tutmaya gayret etti.
Onun döneminde MHP'li gençler, dikkatli davrandılar.
Ama yaptığı asıl önemli hizmet, "çek-senet mafyası" haline dönüşen eski ülkücü gençleri, partinin ve gençlik kollarının dışına atması oldu.
MHP, bu özellikleriyle Batı'nın aşırı milliyetçi partilerinden çok farklıdır.
Merkeze yakın bir partidir.
* * *
MHP'nin geçen dönem Meclis dışında kalması bence iyi olmadı.
Çünkü, toplumda "genç enerjiyi" temsil eden siyasi oluşumların mutlaka Meclis çatısı altında temsil edilmesi gerektiğine inanıyorum.
O nedenle, bu seçimde anketlerin verdiği sonuçlar doğru çıktığı takdirde MHP de Meclis'te temsil edilecek.
Peki bir CHP-MHP koalisyonu korkutucu olur mu?
Hayır olmaz.
Çünkü, hem Baykal'ı, hem Bahçeli'yi çok iyi tanıyorum.
İkisi de "devlet" kavramını iyi bilen insanlardır.
Devlet yönetiminde "makul" kavramının ne anlama geldiğini çok iyi bilirler.
http: