ERTUĞRUL ÖZKÖK AKİF BEKİ'YE NEDEN TEŞEKKÜR ETTİ?
Medya Mahallesi'nin bugünkü konuğu Ertuğrul Özkök, Ayşenur Arslan'a ilginç açıklamalar yaptı!
CNN Türk’te Ayşenur Arslan’ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programında bugün konuk Hürriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’tü.
Arslan, "Hasan Cemal gibi bazı şanslılar çok uzaklarda tatil yapıyor. Hadi ben kaldım da peki Özkök neden burada?" sorusuyla başladığı programda Özkök çok ilginç açıklamalar yaptı.
Özkök programda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini eleştiren Başbakanlık eski basın sözcüsü ve Radikal yazarı Akif Beki’ye yazdıkları için teşekkür etti. "Eğer o ilk eleştiriyi yazmasaydı biz de yazamazdık" dedi.
İHH BAŞKANI YILDIRIM İLE YEMEK
Ayşenur Arslan’ın "İHH Başkanı Bülent Yıldırım seni arayıp bir yemek yemek istemiş. Orada demiş ki "biz Türk olduğumuz için bize bir şey yapmazlar diye düşündük." demiş. bu çok tuhaf değil mi?" şeklindeki sorusuna Özkök, Bülent Yıldırım’ın eskiden radikal bir solcu olduğunu, şimdi ise İslami düşüncenin içinde yer aldığını, bu dönüşümün ardından hala onunla konuşabilmesinin ise farklı düşünceler arasındaki duvarların kaldırılması ile mümkün olduğunu söyleyerek şöyle yanıt verdi.
"Yıldırım’ın sözleri tuhaf değil, hatta çok da önemli... Türkiye’deki ve İsrail’deki en radikal isimler bile "bunlar yapmaz" diye düşünüyordu. Türkiye ve İsrail’in en kısa zamanda biz birbirimize kötülük yapmayız düşüncesini yeniden oluşturmamız lazım.
"AKİF BEKİ’YE TEŞEKKÜRLER"
"İrrasyonel düşünceler ile dış politika yürütülemez" diyen Özkök, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sözlerini ve Akif Beki’nin eleştirisini de şöyle değerlendirdi:
"Dışişleri Bakanı çıktı "Kudüs’de namaz kılacağız" dedi. Olacak şey mi bu. Sanki namaz kılınmıyor mu şimdi Kudüs’de. Dışişleri böyle mi yönetilir. Dışişleri Bakanının bu sözünü ilk eleştiren biz olamadık. Akif Beki yazdı ilk kez. Teşekkürler ona, çünkü o konuşmasa biz de yazamazdık. Çünkü yazmaktan korkuyorduk... Bakanın kendi düşünceleri, kocaman egosunun yüzünden yanlış şeyler söylemesine neden oluyor.
MONŞERLER DEYİP GEÇEMEYİZ
"Bizim yaş kuşağımızdaki insanlar, ya soldan, ya milli görüşten, ya ülkücü dernekçilikten gelmiştir. Ben hala Che tişörtü gördüğüm zaman heyecanlanıyorum. Tayyip Erdoğan, Davutoğlu da eminim milli görüş sembolleri gördüğünde heyecanlanıyor.
Bu dış politika ’monşerler’ deyip geçilecek bir dış politika değildir. Bu dış politika Kıbrıs’a çıkartma yapmayı başardı. Haksızlık yapmamak lazım. Hürriyet gazetesi benden önce yoktu ben yarattım demeye benzer bu."
ONLARI ATIN BİZİ ALIN DİYEN YAZARLAR VAR
"Medyada çok ilginç şeyler yaşanıyor" diyen Özkök bir süre önce Fehmi Koru ile yaşanan polemiği de isim vermeden şöyle değerlendirdi:
"Onları atın bizi getirin diyen köşe yazarları var. Bizim anlaşmamız gereken, kendimiz için istemediğimizi başkalarına da yapmamak. Ben beni her gün eleştiren Kanaltürk televizyonunun eski sahibi Tuncay Özkan’ı da savunuyorum. Bena her gün küfür ediliyordu o kanalda, Tuncay Özkan beni de sevmez. Ama ben onu savunuyorum bugün. Çünkü ben insanları değil ilkeleri savunuyorum.
TUHAF BİR KİTAP
Ayşenur Arslan’ın son kitabı Tuhaf ile ilgili sorularını ise şöyle yanıtladı Ertuğrul Özkök:
Ayşenur Arslan: Adı neden Tuhaf senin kitabının?
Ertuğrul Özkök: Bunu okuyan herkes diyor ki bizim de başımızdan tuhaf şeyler geçiyor ama biz üzerine düşünmüyoruz.
Ayşenur Arslan: "Sır kapısı, kalp gözü gibi programları andırıyor kitap genelinde ama okuyunca aşmışlık hissi yaratıyor sanki. İçimdeki inancı buldum gibi bir şey var.
Ertuğrul Özkök: Doğru ben buldum o şeyi. Yaratan ile Allah ile ilişkimi kurdum. Dindar mı oldun diye soruyorlar. Dindar olmadım. Daha İnançlı oldum. İkisi aynı şey değil. Allah ile aramda bir denge kurdum. Dinlerin empoze ettiği ahlak anlayışını savunmuyorum ama bir ahlak anlayışım var. Tek kişilik bir tarikat kurdum. Şeyhi de müridi de benim. Lego dinler gibi hepsinden bir parça alıp bir şey yaptım.Dinleri oluşturanlar, peygamberler değil, başka isimler. Hristiyanlığı kurumsallaştıranlar Saint Paul. Hazreti İsa değil. Allah ile bir sorunum sıkıntım yok ama oluşturulan dinlerin empoze edici tarafından rahatsızım.
Ayşenur Arslan: Çok mu inanç konuştuk geçtiğimiz yıllarda?
Ertuğrul Özkök: Çok inanç konuşmadık da çok din konuştuk. Ben 50 yıl içinde tek tanrılı dinlerin farklı bir şekilde dönüşüm geçireceğine inanıyorum. Bu süreç çok uzun zamandır yaşanıyor, engelleniyor sık sık ama yaşanıyor.
HALLAC-I MANSUR’A İLGİ
"İnşallah Hallac-ı Mansur’un doğduğu yeri görmek istiyorum." diyen Özkök, dinler ile ilgili ilginç düşüncelerini de aktardı:
1970’li yılların Hippy hareketi mesela... O da bir dinsel arayıştı. O arayışı İslami Fundemantalizm, Hristiyanlıktaki Evengelizm, Yahudilikteki Siyonizm kesti. Önümüzdeki 50 yıl içinde tek tanrılı dinlerin farklı bir şekilde dönüşeceğini düşünüyorum.
"ELVADA BAŞKALDIRI"DAN SONRA "MERHABA BAŞKALDIRI"
Ayşenur Arslan’ın "artık sosyolog kimliğin ile değil ama bu kitaptaki iç huzuru, inancı bulma ve yenilenme konusundaki görüşlerinle televizyon programlarında izleriz seni" şeklindeki sözlerine ise Özkök şu ilginç yanıtı verdi:
"Bu ortamda böyle konuları konuşmak çok kolay değil. "Elveda Başkaldırı" diye bir kitap yazmıştım, solcular çok kızmıştı. "Merhaba Başkaldırı" diye bir proje var kafamada. Başkaldırının bugün nasıl olması gerektiğini anlatmak istiyorum. Liberallerin nasıl bizim sesimizi denetlediğini yazmak istiyorum. Din de var bu denetleme çabası... Bunu konuşmak lazım. Ama bu çok da zor bir konu. Çok cesaret gerekiyor. Ergenekon ile ilgili konuşuyorsun, ergenekoncu oluyorsun, dinle ilgili konuşuyorsun dinsiz oluyorsun, mavi marmara diyorsun yahudi uşağı oluyorsun. Bu ortamda konuşmak, tartışmak mümkün değil."
Arslan, "Hasan Cemal gibi bazı şanslılar çok uzaklarda tatil yapıyor. Hadi ben kaldım da peki Özkök neden burada?" sorusuyla başladığı programda Özkök çok ilginç açıklamalar yaptı.
Özkök programda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini eleştiren Başbakanlık eski basın sözcüsü ve Radikal yazarı Akif Beki’ye yazdıkları için teşekkür etti. "Eğer o ilk eleştiriyi yazmasaydı biz de yazamazdık" dedi.
İHH BAŞKANI YILDIRIM İLE YEMEK
Ayşenur Arslan’ın "İHH Başkanı Bülent Yıldırım seni arayıp bir yemek yemek istemiş. Orada demiş ki "biz Türk olduğumuz için bize bir şey yapmazlar diye düşündük." demiş. bu çok tuhaf değil mi?" şeklindeki sorusuna Özkök, Bülent Yıldırım’ın eskiden radikal bir solcu olduğunu, şimdi ise İslami düşüncenin içinde yer aldığını, bu dönüşümün ardından hala onunla konuşabilmesinin ise farklı düşünceler arasındaki duvarların kaldırılması ile mümkün olduğunu söyleyerek şöyle yanıt verdi.
"Yıldırım’ın sözleri tuhaf değil, hatta çok da önemli... Türkiye’deki ve İsrail’deki en radikal isimler bile "bunlar yapmaz" diye düşünüyordu. Türkiye ve İsrail’in en kısa zamanda biz birbirimize kötülük yapmayız düşüncesini yeniden oluşturmamız lazım.
"AKİF BEKİ’YE TEŞEKKÜRLER"
"İrrasyonel düşünceler ile dış politika yürütülemez" diyen Özkök, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sözlerini ve Akif Beki’nin eleştirisini de şöyle değerlendirdi:
"Dışişleri Bakanı çıktı "Kudüs’de namaz kılacağız" dedi. Olacak şey mi bu. Sanki namaz kılınmıyor mu şimdi Kudüs’de. Dışişleri böyle mi yönetilir. Dışişleri Bakanının bu sözünü ilk eleştiren biz olamadık. Akif Beki yazdı ilk kez. Teşekkürler ona, çünkü o konuşmasa biz de yazamazdık. Çünkü yazmaktan korkuyorduk... Bakanın kendi düşünceleri, kocaman egosunun yüzünden yanlış şeyler söylemesine neden oluyor.
MONŞERLER DEYİP GEÇEMEYİZ
"Bizim yaş kuşağımızdaki insanlar, ya soldan, ya milli görüşten, ya ülkücü dernekçilikten gelmiştir. Ben hala Che tişörtü gördüğüm zaman heyecanlanıyorum. Tayyip Erdoğan, Davutoğlu da eminim milli görüş sembolleri gördüğünde heyecanlanıyor.
Bu dış politika ’monşerler’ deyip geçilecek bir dış politika değildir. Bu dış politika Kıbrıs’a çıkartma yapmayı başardı. Haksızlık yapmamak lazım. Hürriyet gazetesi benden önce yoktu ben yarattım demeye benzer bu."
ONLARI ATIN BİZİ ALIN DİYEN YAZARLAR VAR
"Medyada çok ilginç şeyler yaşanıyor" diyen Özkök bir süre önce Fehmi Koru ile yaşanan polemiği de isim vermeden şöyle değerlendirdi:
"Onları atın bizi getirin diyen köşe yazarları var. Bizim anlaşmamız gereken, kendimiz için istemediğimizi başkalarına da yapmamak. Ben beni her gün eleştiren Kanaltürk televizyonunun eski sahibi Tuncay Özkan’ı da savunuyorum. Bena her gün küfür ediliyordu o kanalda, Tuncay Özkan beni de sevmez. Ama ben onu savunuyorum bugün. Çünkü ben insanları değil ilkeleri savunuyorum.
TUHAF BİR KİTAP
Ayşenur Arslan’ın son kitabı Tuhaf ile ilgili sorularını ise şöyle yanıtladı Ertuğrul Özkök:
Ayşenur Arslan: Adı neden Tuhaf senin kitabının?
Ertuğrul Özkök: Bunu okuyan herkes diyor ki bizim de başımızdan tuhaf şeyler geçiyor ama biz üzerine düşünmüyoruz.
Ayşenur Arslan: "Sır kapısı, kalp gözü gibi programları andırıyor kitap genelinde ama okuyunca aşmışlık hissi yaratıyor sanki. İçimdeki inancı buldum gibi bir şey var.
Ertuğrul Özkök: Doğru ben buldum o şeyi. Yaratan ile Allah ile ilişkimi kurdum. Dindar mı oldun diye soruyorlar. Dindar olmadım. Daha İnançlı oldum. İkisi aynı şey değil. Allah ile aramda bir denge kurdum. Dinlerin empoze ettiği ahlak anlayışını savunmuyorum ama bir ahlak anlayışım var. Tek kişilik bir tarikat kurdum. Şeyhi de müridi de benim. Lego dinler gibi hepsinden bir parça alıp bir şey yaptım.Dinleri oluşturanlar, peygamberler değil, başka isimler. Hristiyanlığı kurumsallaştıranlar Saint Paul. Hazreti İsa değil. Allah ile bir sorunum sıkıntım yok ama oluşturulan dinlerin empoze edici tarafından rahatsızım.
Ayşenur Arslan: Çok mu inanç konuştuk geçtiğimiz yıllarda?
Ertuğrul Özkök: Çok inanç konuşmadık da çok din konuştuk. Ben 50 yıl içinde tek tanrılı dinlerin farklı bir şekilde dönüşüm geçireceğine inanıyorum. Bu süreç çok uzun zamandır yaşanıyor, engelleniyor sık sık ama yaşanıyor.
HALLAC-I MANSUR’A İLGİ
"İnşallah Hallac-ı Mansur’un doğduğu yeri görmek istiyorum." diyen Özkök, dinler ile ilgili ilginç düşüncelerini de aktardı:
1970’li yılların Hippy hareketi mesela... O da bir dinsel arayıştı. O arayışı İslami Fundemantalizm, Hristiyanlıktaki Evengelizm, Yahudilikteki Siyonizm kesti. Önümüzdeki 50 yıl içinde tek tanrılı dinlerin farklı bir şekilde dönüşeceğini düşünüyorum.
"ELVADA BAŞKALDIRI"DAN SONRA "MERHABA BAŞKALDIRI"
Ayşenur Arslan’ın "artık sosyolog kimliğin ile değil ama bu kitaptaki iç huzuru, inancı bulma ve yenilenme konusundaki görüşlerinle televizyon programlarında izleriz seni" şeklindeki sözlerine ise Özkök şu ilginç yanıtı verdi:
"Bu ortamda böyle konuları konuşmak çok kolay değil. "Elveda Başkaldırı" diye bir kitap yazmıştım, solcular çok kızmıştı. "Merhaba Başkaldırı" diye bir proje var kafamada. Başkaldırının bugün nasıl olması gerektiğini anlatmak istiyorum. Liberallerin nasıl bizim sesimizi denetlediğini yazmak istiyorum. Din de var bu denetleme çabası... Bunu konuşmak lazım. Ama bu çok da zor bir konu. Çok cesaret gerekiyor. Ergenekon ile ilgili konuşuyorsun, ergenekoncu oluyorsun, dinle ilgili konuşuyorsun dinsiz oluyorsun, mavi marmara diyorsun yahudi uşağı oluyorsun. Bu ortamda konuşmak, tartışmak mümkün değil."