Erkan Mumcu suskunluğunu bozdu: "2007’de Erdoğan’ın adayı Abdullah Gül değildi"

Eski ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, Haber Global ekranlarında yayınlanan Jülide Ateş ile 40 programına konuk oldu. Mumcu, özel hayatından siyasi yaşantısına birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Jülide Ateş 24 Eylül Perşembe gecesi 40’ta; Milli Eğitim, Kültür ve Turizm eski Bakanı, Isparta Milletvekili, ANAP Eski Genel BaşkanI Erkan Mumcu’yu konuk etti.

Yapımcılığını BBO Yapım'ın üstlendiği programda Erkan Mumcu’ya 40 soru yöneltildi. Mumcu, soruların büyük çoğunluğunda 2 dakikalık süreyi aşarak, ek süre hakkını kullandı.

İşte Erkan Mumcu’yla 40'tan satır başları:

JÜLİDE ATEŞ: ERKAN MUMCU BABACAN YA DA DAVUTOĞLU’NDAN TEKLİF ALDI MI?

ERKAN MUMCU: Bizim memlekette bir söz vardır, ne kızı ver, ne dünürcüyü küstür derler; ben bu tür yoklamala karşı net bir tutum takındığım için, yoklamadan davet düzeyine geçilmesine izin vermediğim için de kimse beni davet etmedi! Gerçekte etmeyi düşündüler mi? Zannımca evet! Ama ben duruşumla bunu imkansızlaştırdım.

JÜLİDE ATEŞ: MEHMET AĞAR MERKEZ SAĞA İHANET Mİ ETTİ?

ERKAN MUMCU: Bir kişiyle açıklanamaz sosyal toplumsal olaylar. Bu konuya dair bütün sorulara cevap veren yegane insan benim ve benden başka hiç kimseye bu soru sorulmuyor. Ben bu durumu “Kan kırmızı pazartesi sendromu olarak niteliyorum. Markiz’in Kırmızı Pazartesi romanındaki hikaye. Mağdur bilmez ne olacağını, herkes bilmekte ve herkes susmaktadır. Bu konu Türkiye’de siyasetin 2 yüzlülüğünü, medyanın çok yüzlülüğünü ve çıkar odaklı siyaset ve iletişim tutumlarının hepsinin birlikte yansıdığı çok iyi bir örnektir. Ben söyleyeceğim her şeyi söyledim, yapılabilecek, akla gelebilecek bütün yapıcı olasılıkları zorladım, bütün fedakarlıkları yaptım, tarih buna tanıktır. Milyonda 1 bile kusur atfedilmesini kabul etmiyorum. Bu konunun esasını aslında biliyor olduklarından aslında hiç kuşku duyulmayan insanlara neden hiç kimse hiçbir soru soramıyor! Niçin?

JÜLİDE ATEŞ: ANAP – DYP BİRLEŞMESİNİ FETÖ MÜ ENGELLEDİ?

ERKAN MUMCU: Bence ANAP & DYP birleşmesinin mümkün olmayışında en büyük pay Fetö’nündür! Kanaatim budur. O günlerdeki gözlerimlerim, işittiklerim, bana anlatılanlar ve sonradan tarihin nasıl aktığına baktığımızda bu konuda en küçük bir kuşku duymuyorum. Bunların kanıtları aslında gün gibi ortada duruyor, özel bir konu ama; çok ayıp şeyler bunlar… Sn. Mehmet Ağar’ın gene başkanlığında seçime gitmeyi kabul etmiştik, bütün bunları bu birleşmenin yaratacağı enerjiden kaçmasın kaçamasın diye bu fedakarlıkları yapmıştık.. Ama sonunda yine kaçmak zorunda kaldı. Niye? Bu sorunun kendisine sorulması lazım. Benim için artık bu mesele kapanmıştır. Geçmişin bugüne katacağı çok fazla bir şey yok, artık gelecekten bakmalıyız ülkeye. Bu eski siyaset kafasının, entrikacı siyaset anlayışının ne yaptığını, ne ettiğini, Türkiye’yi nereye getirdiğini gördük. Bunları tartışmayı değerli bulmuyorum. Tarihin çöplüğüne gömüldüler. Bugün nerede olduklarının hiçbir önemi yok.

JÜLİDE ATEŞ: ERKAN MUMCU TURGUT ÖZAL’IN MİRASINA İHANET Mİ ETTİ?

ERKAN MUMCU: Baştan sona yalan, uydurma, tutarsız, haysiyet sahibi bir insanın yapması gereken şey, İçişleri Bakanlığı’ndan teyit edilmiş bir bilgiyi savcılara vermesidir. Ben böyle söylediğini şimdi sizden duyuyorum. Bu vesile ile söylüyorum. Hemen bir savcılığa gitmelidir. Adamlık onuru olan bunu yapar.

Ben rahmetli Özal’dan kalma sigorta borçlarını bile şahsi imkanlarımla ödedim. Anavatan Partisi’nin varlığını en genişleten genel başkanım. Anavatan Partisi’nin tarihinde partinin varlığı benim yapabildiğim kadar genişlemedi. Bunlar belgeli şeyler, Cumhuriyet Savcılığının denetiminde olan şeylerdir, sürekli denetlenir. Kanıtı belgeleri vardır. Kıdem tazminatları ödenmemiş insanların tazminatlarını, kendi imkanlarımla bağışlar sağlayarak ödeyerek ayrıldım. Bunu hiç kimse yapmazdı. Bunu ancak onurunu her şeyin üzerinde tutanlar yapardı. Onurlu insanlar açık ve net konuşurlar.

JÜLİDE ATEŞ: MELİH GÖKÇEK, İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ERKAN MUMCU’YU TEHDİT ETTİ Mİ?

ERKAN MUMCU: Hayır. Ancak şayet 2367 meselesi ile ilgili, oylamalara katılıp katılmaması meselesi ile ilgili; siyasi partiler kanununa göre, partinin hakkı olan hazine yardımı fiilen ödenmiyor. Bu meselede yardımcı olmayı önerdi, ben de şimdi burada ağzıma almaktan imtina edeceğim sözler söyleyerek kendisini reddettim ve evimden gönderdim. Bunun tanıkları var, dolayısıyla bu kısmı geçelim! Ancak o gazeteci arkadaşın biraz edepli olmaya öğrenmesi lazım. Ben siyasete girmeden önce de varlıklı bir adamdım, bugün ki varlığım siyasete girmeden öncekinden az. Ben 23 yaşında hangi otomobile biniyorsam, şimdi onun 10 yıl yaşlanmış modelini biniyorum. 25 yaşımda sahip olduğum varlıktan daha fazlasına bugün sahip değilim. Bundan dolayı gocunmuyorum. Beni tekstil piyasasının büyükleri iyi bilir.

JÜLİDE ATEŞ: 2007 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE ASKER SİZE BASKI KURDU MU?

ERKAN MUMCU: Hayır. Meselenin Abdullah Gül ile alakası yok. 2007 sürecinin 2005’ten itibaren hazırlandığını, 367 tezinin asıl sahibinin daha Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı seçimine itiraz, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz dilekçesine imza atan 2 isim olarak Abdullah Gül ve Bülent Arınç olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. 2007 Cumhurbaşkanlığı süreci, birinci 367 tezi yüzünden kesilmedi. Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenmeden, yani birinci tur ile ikinci tur arasında Anayasa Mahkemesi’nin bir karar verecekti; Anayasa Mahkemesi 367 gerekli deseydi ben zaten o genel kurula girecektim. Çünkü bu mahkemenin demokrasiye müdahalesi anlamına gelecekti. Bu anlattığınız okuduğunuz haberlerin çoğu Fetö tarafında uydurulmuş ve Fetö’nün bu olaydaki rolünü gizlemek üzere uydurulmuş yalanlardır. Bu yalana alet olanların çoğu da Fetö işbirlikçileridir. Bundan hoşlanmayan insanlar çeşitli yalanlar uydurdular. Ses kaydı olanlar Fetöcüler. Niye çıkarmadılar o ses kayıtlarını? O darbe komisyonlarına niye beni çağırmıyorlar? Herkes hakkımda konuşuyor, benim ne söyleyeceğim niçin merak edilmiyor?

JÜLİDE ATEŞ: ERDOĞAN 2007’DE NEDEN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMADI?

ERKAN MUMCU: Olmak istemedi yada olmadı. Kafasındaki aday başka birisiydi bunu biliyorum. Fakat bunları açıklayıp açıklamamak kendi takdirinde olan bir şeydir. Ben 2005 yılında kendisine bir mektup yazdım. Vecdi Gönül konusunda güçlü bir mutakabatı olduğuna dair, güçlü bir haber kaynağıma dayanarak söyleyebilirim. 2005 yılında kendisine ben mektup yazdım, aynı mektubu Hürriyet Gazetesi’ne verdim. 2005 yılı temmuz ayı Mumcu’dan Başbakana mektup diye ararsa insanlar, o mektubu okuduklarında 2007’de Türkiyenin başın gelecebilecekler konusunda nasıl bir öngörü ortaya koyduğumu ve neyi çözüm olarak önerdiğimi göreceklerdir. Türkiye’nin selameti, Türk demokrasisi adına. Bunu kim imkansızlaştırdı? Orada önerdiğim çözümü kim imkansızlaştırdı. En önce meclis başkanı sıfatıyla Bülent Arınç. Ne için imkansızlaştırdı? 2007’ye giden süreçte Ak Parti iç iktidarının bölüşülmesine ilişkin bir kavga vardı o kavganın tarafları belliydi! Şimdi bir adres daha vereceğim size Akşam Gazetesi’nde bir ropörtaj yaptım. O ropörtajı okuyanlar 2005’den 2007’ye kadar Türkiye’nin başına ne geldiğini anlayabilir. Hatta önceden haber verdiğimi anlayabilir. İnsafınız varsa izanınız hep açık olur. Ben öyle gördüm ve bunların belgeleri de var. Bugün bile aile içi suçlar işlendiği için kimse gerçeği söylemiyor.

ERKAN MUMCU FAZIL SAY’A SANSÜR UYGULADI MI?

ERKAN MUMCU: Hayır çünkü ben her şey olup bittikten, basında haber olduktan sonra öğrendim. Bu konuda esasında kendini gizleyen kişi hakkın rahmetine kavuştu ama; Şakir Eczacıbaşı. O bakanlığın bu konuda hoşgörü göstermeyeceği tezini öne sürerek, kendisi talep etmiş. Haberim bile yoktu. Ben anlıyorum, vakfın ilişkilerinin siyasetle gerilmemesini istemesini de anlayışla karşılıyorum. Ama bunu bizi alet ederek, özellikle basındaki lobi imkanlarını kullanarak meseleyi buraya sıkıştırmış olmasını çok hazmetmiş değilim. Haberim bile yok! Birisi amigo gibi bağırtılıyor, öbürü öbür taraftan başka bir şey. Bunu şerefimle temin ederim. Bu kadar.

JÜLİDE ATEŞ: SELAHATTİN DEMİRTAŞ KAHVALTIYA GELSE KABUL EDER MİSİNİZ?

ERKAN MUMCU: Memnuniyetle. Ben Selahattin Demirtaş’ı milletimizin bir mensubu olarak ve milletimizin önemli bir kesiminin seçmiş olduğu bir adam olarak memnuniyetle kabul ederim. Ama daha önemli bir şey söyleyeceğim, Türkiye’de Kürt meselesinin barışla neticelenmesi, demokratik ve Türkiye bütünlüğü içinde çözümlenmesinin imkansızlaştıracak politikaların tamamı ister milliyetçilik adına yapılıyor olsun, ister bölücülük adına olsun ülkeye millete ihanettir. Türkiye’deki Kürt seçmenin seçtiği siyasi partinin, anayasal sınırlar içinde özgürce siyaset yapabiliyor olmasını Türkiye’nin bütünlüğü için bir teminat olarak görmek gerekir diyorum. Kürtlerin seçtiklerini şeytanlaştırmanın Türkiye’ye hiçbir faydası olmaz ve Türkiye’nin bölünme sürecine katkı yapar, hızlandırır. Ben karakter olarak kalben milliyetçi bir adamım, ve milletimi ülkemi seviyorum, bu sevgi adına bu düşmanlaştırma politikalarının hepsine olumsuz bakıyorum. Son 20 yılda olan her şeyin arka planında bu Kürt barışının imkansızlaştırılması vardı! Buna lütfen özel bir dikkatle bakalım!

JÜLİDE ATEŞ: AHMET HAKAN’LA ORTAKLIK YAPTI MI?

ERKAN MUMCU: Ahmet Hakan’la ortak akşam yemeği, öğle yemeği, çay bile içmedim. Dolayısıyla böyle hiçbir ilişkim yok. Cem Küçük bu iddiaları yüzünden mahkemeye verdim, mahkum oldu, tazminatını ödedi.