Erkan Can: "Süreler kısalırsa tabanca gibi diziler izleriz!"
Film Studio dergisi Takva ve Gemide gibi pek çok başarılı filmle tanınan Erkan Can ile Kara Para Aşk” dizisinin çekimi için geldiği Bosphorus Film Stüdyoları’nda keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Bu güne kadar iyi, derin ve güzel karakterlere ruh veren Erkan Can, Kara Para Aşk’ta hayranlarının karşısına bir hayli “kötü” Tayyar karakteriyle çıktı. Her role hakkını veren usta oyuncu ile başarılı giden dizisi Kara Para Aşk’ı ve dizi ve sinema sektörünün sorunlarını konuştuk. Can’ın oyunculukla ilgili söyledikleri özellikle yeni nesil oyuncular için “kutsal metin” olacak nitelikte. Söyleşiyi aşağıdan okuyacağınız gibi www.filmstudiodd.com adresinden de ulaşabilirsiniz.
FS: Kara Para Aşk dizisinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Tayyar’ın diğer kötülerden farkı ne?
ERKAN CAN: Tayyar sosyete kötüsü. Biraz da psikopat, acımasız, aynı zamanda saygın bir işadamı. Çiçek sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün biri. Ben de bunu denemek istedim. Seyirci izlediği adamın kötü biri olduğunu bildiği için iyi takip ediyor. Dizimiz iyi gidiyor, reytingler güzel. Senaryo kıvrak, merak uyandırıcı, dramatik yapısı güzel. O yüzden seyircinin istediği her şey var, seyirci bunu merak ediyor ve izliyor.
FS: Tiyatro kökenli oyuncu olmanın avantajları nelerdir?
ERKAN CAN: Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli olmaları daha iyi olur. Karakterin nasıl yaratılacağını, yolunu yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro zaten oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona geçen oyuncular zorluk çekebilir. Tiyatro benim ilk aşkım, beni dinç tutuyor. Bu duyguyu anlatmak çok zor.
FS: Bir oyuncuda olması gereken özellikler nelerdir?
ERKAN CAN: Disiplin, sete erken gelmek, her dakika hazır olmak ve rolü oynarken kafalarının başka yerde olmaması. Dış dünyadan kendilerini soyutlamaları lazım, eğer senaryonun içindelerse her şey daha kolay oluyor. Bu da nasıl olur bilmiyorum, o yöntemi herkes kendi bulacak. Bu anlatılır ya da öğretilir bir şey değil. Zaten okudukça bunlar çorap söküğü gibi gelir. Yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaları gerekir. Bu iş öyle boyacı küpü gibi daldır çıkar olmuyor. Zaman, süreç meselesi, şarap gibi yıllanmak gerekiyor, oyunculuk böyle bir şey. Tabi bazı yetenekler var ki onlara bir şey diyemiyorum.
FS: Bazı yetenekler dediniz, kimler mesela ?
ERKAN CAN: Oyuncunun dışında da çok yetenekli kameramanlar, görüntü yönetmenleri, sinema yazarları var. İyi gençler sektöre arkadan geliyor. Engin Akyürek, Kenan İmirzalıoğlu çok güzel oynuyor. Onlar jön, görselleri, vücut dilleri önemli, işlerini disiplinli yapıyorlar.
FS: Dizi izliyor musunuz, beğendiğiniz diziler neler?
ERKAN CAN: Hepsini baştan sona izliyorum. Seksenler dizisi hoşuma gidiyor, geçmişe döndürüyor. Olgun Şimşek’in oynadığı Yalan Dünya da bana ayrı bir keyif veriyor. Mesela Kurt Seyit ve Şura’nın başka bir stili, anlatımı var, Rus klasiği gibi.
ÖDÜLLER BİR NEVİ YÜK
FS: Ödüllü bir oyuncu olarak ödül almanın sizin için anlamı nedir?
ERKAN CAN: Yaptığınız işin insanlar nazarında takdir edilmesi ruhunuzu okşuyor. Ödüller bir nevi yük aslında çünkü; onun üzerine çıkmanız gerektiğini düşünüyorsunuz.
FS: Rol aldığınız projelerden hangileri sizin için daha farklı?
ERKAN CAN: Rol aldığım projelerin hepsinin yeri ayrı ve güzellikleri farklı, ama Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Takva, Gemide çok sevdiğim filmler arasında.
FS: Dizi sektörü hızla gelişiyor. Ancak, dizi süreleri hala çok uzun ve sektörden görüştüğümüz herkes bundan şikayetçi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ERKAN CAN: Diziler şu an futboldan sonra 2.sırada. Herkes güzel dizi seyretmek istiyorsa, dizi süreleri kısaltılmalı. Dizilerin 90 dakika olması kaliteyi düşürüyor. 90 dakika yazmak, üretmek, çekmek çok zor. Müzik koyuyorsun, bakışmalar oluyor, bundan kurtulmalı. Dünyada standart 45 dakika, hadi bizde 60 dakika olsun. Medya patronları, iş adamları herkesin bu ortak paydada birleşmesi ve reklam pastasını tekrar bölmeleri gerekiyor. O zaman onlar da kazanacak biz de kazanacağız. Setteki arkadaşları görüyorsunuz; dur durak bilmeden çalışıyorlar, gerçekten çok eziliyorlar, olmuyor. İş kısalırsa herkesin işi kolaylaşacak, seyirci tabanca gibi diziler seyredecek. Bu da zaman içerisinde olacak diye ümit ediyorum.
FS: Türk Sinemasının gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ERKAN CAN: Film sayısı artıyor, bir hareket var, zamanla hepsi rayına oturacak. Türk sineması olarak bir tarzımız yok. Bir kareyi görüyorsun Fransız filmi, Rus filmi olduğunu anlıyorsun. İran filmi diyorsun, yazı karakterinden bile anlıyorsun. Biz dağınığız. Zamanla bir şeyler olacak eminim.
FS: Bir filmi izlediğinizde yönetmenini anlıyor musunuz?
ERKAN CAN: Nuri Bilge Ceylan tarzından anlaşılıyor. Türkiye’de yönetmen tarzı da yok. Sinemada Geçiş süreci yaşıyoruz.
FS: Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
ERKAN CAN: Zor, kızımı hep uyurken sevdim. Şuan 11 yaşında. Güzel bir baba kız ilişkimiz var.
FS: Oyuncu olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
ERKAN CAN: İlk tavsiyem çok okumaları. Ülkenin siyasi durumlarını takip etmeleri gerekiyor, çünkü sanat bunlardan ayrı değil. Halkın dışında değil, içinde yaşıyoruz. Köşe yazarlarını, bütün edebiyat eserlerini okumaları gerekiyor. O zaman birinden ders almak gerekmiyor, zaten okuduklarımız bizi eğitiyor. Okudukça insanın ufku açılıyor ve kendi yolunu buluyor.
FS: Kara Para Aşk dizisinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Tayyar’ın diğer kötülerden farkı ne?
ERKAN CAN: Tayyar sosyete kötüsü. Biraz da psikopat, acımasız, aynı zamanda saygın bir işadamı. Çiçek sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün biri. Ben de bunu denemek istedim. Seyirci izlediği adamın kötü biri olduğunu bildiği için iyi takip ediyor. Dizimiz iyi gidiyor, reytingler güzel. Senaryo kıvrak, merak uyandırıcı, dramatik yapısı güzel. O yüzden seyircinin istediği her şey var, seyirci bunu merak ediyor ve izliyor.
FS: Tiyatro kökenli oyuncu olmanın avantajları nelerdir?
ERKAN CAN: Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli olmaları daha iyi olur. Karakterin nasıl yaratılacağını, yolunu yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro zaten oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona geçen oyuncular zorluk çekebilir. Tiyatro benim ilk aşkım, beni dinç tutuyor. Bu duyguyu anlatmak çok zor.
FS: Bir oyuncuda olması gereken özellikler nelerdir?
ERKAN CAN: Disiplin, sete erken gelmek, her dakika hazır olmak ve rolü oynarken kafalarının başka yerde olmaması. Dış dünyadan kendilerini soyutlamaları lazım, eğer senaryonun içindelerse her şey daha kolay oluyor. Bu da nasıl olur bilmiyorum, o yöntemi herkes kendi bulacak. Bu anlatılır ya da öğretilir bir şey değil. Zaten okudukça bunlar çorap söküğü gibi gelir. Yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaları gerekir. Bu iş öyle boyacı küpü gibi daldır çıkar olmuyor. Zaman, süreç meselesi, şarap gibi yıllanmak gerekiyor, oyunculuk böyle bir şey. Tabi bazı yetenekler var ki onlara bir şey diyemiyorum.
FS: Bazı yetenekler dediniz, kimler mesela ?
ERKAN CAN: Oyuncunun dışında da çok yetenekli kameramanlar, görüntü yönetmenleri, sinema yazarları var. İyi gençler sektöre arkadan geliyor. Engin Akyürek, Kenan İmirzalıoğlu çok güzel oynuyor. Onlar jön, görselleri, vücut dilleri önemli, işlerini disiplinli yapıyorlar.
FS: Dizi izliyor musunuz, beğendiğiniz diziler neler?
ERKAN CAN: Hepsini baştan sona izliyorum. Seksenler dizisi hoşuma gidiyor, geçmişe döndürüyor. Olgun Şimşek’in oynadığı Yalan Dünya da bana ayrı bir keyif veriyor. Mesela Kurt Seyit ve Şura’nın başka bir stili, anlatımı var, Rus klasiği gibi.
ÖDÜLLER BİR NEVİ YÜK
FS: Ödüllü bir oyuncu olarak ödül almanın sizin için anlamı nedir?
ERKAN CAN: Yaptığınız işin insanlar nazarında takdir edilmesi ruhunuzu okşuyor. Ödüller bir nevi yük aslında çünkü; onun üzerine çıkmanız gerektiğini düşünüyorsunuz.
FS: Rol aldığınız projelerden hangileri sizin için daha farklı?
ERKAN CAN: Rol aldığım projelerin hepsinin yeri ayrı ve güzellikleri farklı, ama Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Takva, Gemide çok sevdiğim filmler arasında.
FS: Dizi sektörü hızla gelişiyor. Ancak, dizi süreleri hala çok uzun ve sektörden görüştüğümüz herkes bundan şikayetçi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ERKAN CAN: Diziler şu an futboldan sonra 2.sırada. Herkes güzel dizi seyretmek istiyorsa, dizi süreleri kısaltılmalı. Dizilerin 90 dakika olması kaliteyi düşürüyor. 90 dakika yazmak, üretmek, çekmek çok zor. Müzik koyuyorsun, bakışmalar oluyor, bundan kurtulmalı. Dünyada standart 45 dakika, hadi bizde 60 dakika olsun. Medya patronları, iş adamları herkesin bu ortak paydada birleşmesi ve reklam pastasını tekrar bölmeleri gerekiyor. O zaman onlar da kazanacak biz de kazanacağız. Setteki arkadaşları görüyorsunuz; dur durak bilmeden çalışıyorlar, gerçekten çok eziliyorlar, olmuyor. İş kısalırsa herkesin işi kolaylaşacak, seyirci tabanca gibi diziler seyredecek. Bu da zaman içerisinde olacak diye ümit ediyorum.
FS: Türk Sinemasının gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ERKAN CAN: Film sayısı artıyor, bir hareket var, zamanla hepsi rayına oturacak. Türk sineması olarak bir tarzımız yok. Bir kareyi görüyorsun Fransız filmi, Rus filmi olduğunu anlıyorsun. İran filmi diyorsun, yazı karakterinden bile anlıyorsun. Biz dağınığız. Zamanla bir şeyler olacak eminim.
FS: Bir filmi izlediğinizde yönetmenini anlıyor musunuz?
ERKAN CAN: Nuri Bilge Ceylan tarzından anlaşılıyor. Türkiye’de yönetmen tarzı da yok. Sinemada Geçiş süreci yaşıyoruz.
FS: Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
ERKAN CAN: Zor, kızımı hep uyurken sevdim. Şuan 11 yaşında. Güzel bir baba kız ilişkimiz var.
FS: Oyuncu olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
ERKAN CAN: İlk tavsiyem çok okumaları. Ülkenin siyasi durumlarını takip etmeleri gerekiyor, çünkü sanat bunlardan ayrı değil. Halkın dışında değil, içinde yaşıyoruz. Köşe yazarlarını, bütün edebiyat eserlerini okumaları gerekiyor. O zaman birinden ders almak gerekmiyor, zaten okuduklarımız bizi eğitiyor. Okudukça insanın ufku açılıyor ve kendi yolunu buluyor.