ERGUN BABAHAN'DAN ŞAMİL TAYYAR'A DESTEK!
Star yazarı bugünkü köşesini Şamil Tayyar'a ayırdı.
Basın özgürlüğü ve Şamil Tayyar
Türkiye’de sadece kendine demokrat olan bir medya anlayışı var.
Basın özgürlüğüyle kendilerini ilgilendirdiği ölçüde ilgililer, tutukluluk hallerinin uzunluğunu yandaşları tutuklanınca fark ediyorlar.
Çifte standarda dayanan bir anlayış.
Yıllardır Kürtlerin, solcuların, muhafazakarların uğradığı haksızlıklara karşı duyarsızlar. Bunun bir örneğini Şamil Tayyar vakasında gördük.
Başından beri Ergenekon sürecinin sıkı bir takipçisi olan, bu konuda kitaplar yazan Şamil Tayyar, hukuk sistemi tarafından günah keçisine döndürüldü.
Hakkında açılan davalar verilen mahkumiyet kararları sonucu yazı yazamaz hale geldi.
Bugün darbe iddiası tutuklu gazetecilerin bile yazı yazma özgürlüğü var ama Şamil Tayyar’ın yok.
Şamil Tayyar’ın yazı yazma özgürlüğü yargı sistemi tarafından elinden alındı.
Sonunda Tayyar yazı yazmaktan vazgeçti. Çünkü bu mücadelesinde destek görmediğine inandı.
Haklı.
Çünkü birbiri ardında gelen mahkumiyet kararlarına karşı çıkan siyasi bir irade göremedik. Meslek örgütleri seslerini yükseltmedi.
Ergenekonculara ödül vermekle meşgul bu örgütlerin Şamil Tayyar’a sahip çıkmasını beklemek belki de biraz safdilli ama basın özgürlüğü içi doldurulacak bir kavramsa, öyle olması gerekirdi.
Doğan medyasının kimi kalemleri Amerika’dan örneklerle bize basın özgürlüğü dersi verme iddiasını sürdürüyorlar ama burunlarının dibindeki Şamil Tayyar’ı görmüyorlar.
Çünkü onların ağırlıklı bir bölümü için basın özgürlüğü, patronlarının medya gücünü kullanarak medya dışı alanlarda büyümesine izin verilmesinden ibaret.
Bazen inşaat izni, bazen bir ruhsat basın özgürlüğü haline gelebiliyor.
Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki en büyük tehlike de bu anlayış esasında.
Basın özgürlüğünü patronun kesesini doldurmak olarak algılayıp her sene sonunda ödül olarak prim almayı beklemek.
Prim derdinizi anlayabiliriz ama bu ahlak anlayışıyla bize ahlak dersi vermenizi kabul edemeyiz.
Siyasi iktidar da kendi derdine düşmüş, Şamil Tayyar’ı görmüyor. Dert değil, gazetecinin çok dostu olmaz zaten.
Ergun Babahan/Star
Türkiye’de sadece kendine demokrat olan bir medya anlayışı var.
Basın özgürlüğüyle kendilerini ilgilendirdiği ölçüde ilgililer, tutukluluk hallerinin uzunluğunu yandaşları tutuklanınca fark ediyorlar.
Çifte standarda dayanan bir anlayış.
Yıllardır Kürtlerin, solcuların, muhafazakarların uğradığı haksızlıklara karşı duyarsızlar. Bunun bir örneğini Şamil Tayyar vakasında gördük.
Başından beri Ergenekon sürecinin sıkı bir takipçisi olan, bu konuda kitaplar yazan Şamil Tayyar, hukuk sistemi tarafından günah keçisine döndürüldü.
Hakkında açılan davalar verilen mahkumiyet kararları sonucu yazı yazamaz hale geldi.
Bugün darbe iddiası tutuklu gazetecilerin bile yazı yazma özgürlüğü var ama Şamil Tayyar’ın yok.
Şamil Tayyar’ın yazı yazma özgürlüğü yargı sistemi tarafından elinden alındı.
Sonunda Tayyar yazı yazmaktan vazgeçti. Çünkü bu mücadelesinde destek görmediğine inandı.
Haklı.
Çünkü birbiri ardında gelen mahkumiyet kararlarına karşı çıkan siyasi bir irade göremedik. Meslek örgütleri seslerini yükseltmedi.
Ergenekonculara ödül vermekle meşgul bu örgütlerin Şamil Tayyar’a sahip çıkmasını beklemek belki de biraz safdilli ama basın özgürlüğü içi doldurulacak bir kavramsa, öyle olması gerekirdi.
Doğan medyasının kimi kalemleri Amerika’dan örneklerle bize basın özgürlüğü dersi verme iddiasını sürdürüyorlar ama burunlarının dibindeki Şamil Tayyar’ı görmüyorlar.
Çünkü onların ağırlıklı bir bölümü için basın özgürlüğü, patronlarının medya gücünü kullanarak medya dışı alanlarda büyümesine izin verilmesinden ibaret.
Bazen inşaat izni, bazen bir ruhsat basın özgürlüğü haline gelebiliyor.
Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki en büyük tehlike de bu anlayış esasında.
Basın özgürlüğünü patronun kesesini doldurmak olarak algılayıp her sene sonunda ödül olarak prim almayı beklemek.
Prim derdinizi anlayabiliriz ama bu ahlak anlayışıyla bize ahlak dersi vermenizi kabul edemeyiz.
Siyasi iktidar da kendi derdine düşmüş, Şamil Tayyar’ı görmüyor. Dert değil, gazetecinin çok dostu olmaz zaten.
Ergun Babahan/Star