ERGUN BABAHAN STAR GAZETESİ'NDE YAZILARINA BAŞLADI!.. PEKİ İLK YAZISI NE OLDU?
Daha önce Erdun Babahan'ın Star Gazetesi'nde yazılarına başlayacağını duyurmuştuk. Ergun Babahan bugün okuyucularına yeni köşesinden seslendi.
Kritik yol ayrımında yeni bir başlangıç
Yıllarını aynı kurumda geçirmiş bir gazeteci olarak yeni ufuklara yelken açmanın heyecanını yaşıyorum.
25 yıldır muhabir, yazı işleri elemanı, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni olarak görev yapmış biri olarak mesleği dışarıdan değerlendirme fırsatını buldum aradan geçen beş ay içinde.
İtiraf etmek gerekir ki, tablo çok iç açıcı değil.
Tek bir gazete 20-25 farklı isimle çıkıyor gibi.
Neredeyse aynı mizanpaj, aynı haber, üç aşağı beş yukarı aynı fotoğraf.
Kadrosu en zengin olan da ajans haberlerine dayanıyor, en fakir olan da.
En yenilikçi iddiasıyla yola çıkanın yaptığı ise sadece boyutla oynamak.
Yaratıcılık, özel işlenmiş haber ve özellikle insan unsuru sürgün edilmiş.
Sonuçta herkes kupona, promosyona yükleniyor.
Özetle tablo kötü.
Bu kısırlık içinde müthiş bir kavga da yaşanıyor.
Bu kavgada kimileri kendi vücudunu olanca ağırlığıyla öne atıyor; kimileri ise takma veya gerçek adlı tetikçiler sürüyor sahaya.
Ama kavganın tarafları açık ve net.
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, farklılıkların zenginlik olduğuna inananlar bir yanda; mahallenin yeni sakinlerinden, şeffaflıktan, kirli çamaşırlarının pervasızca ortaya dökülmesinden rahatsız olanlar diğer tarafta.
Kolay değil yıllardır astıkları astık, kestikleri kestikti.
Bir telefonla bakan değiştirme, bir telefonla ihale iptal ettirme güçleri vardı.
Şimdi yok.
Onun için öfkeliler.
Onun için herkese bir etiket yapıştırıyorlar.
Ben ilk baştan kendi etiketimi kendim koyayım.
Ben bir yandaşım ve bununla gurur duyuyorum.
Ama yandaşlık nedir, ne değildir cevabı bulunması gereken bir mesele.
Neye, kime göre yandaşsınız?
Hangi iktidara tapıyorsunuz?
Laikliğinize rağmen taptığınız Tanrı hangisi?
Patronunuz sizin Tanrı´nız mı?
Kimin yanındasınız, kimin karşısındasınız?
Türkiye son 10 yıldır ciddi bir değişim sürecinden geçiyor.
Tanrısı patron olanlar, halkın tercihlerini, inançlarını, yaşam biçimlerini küçümseyenler bu değişimden rahatsız.
Ama değişimin sadece kendilerinden menkul olduğunu düşünen iktidar sahipleri de bazen eylemleri, bazen eylemsizlikleriyle bunların ateşine körükle koşturuyor.
Bugün büyük bir bölümünüzle ilk kez tanışıyoruz.
İlk günden söyleyelim, ben gerçekten `yandaş´ım.
Demokrasiden, insan hakkından, hukuka saygıdan, hoşgörüden, herkesin inancını veya inançsızlığını, etnik veya kültürel kimliğini özgürce yaşamasından yana bir yandaşım.
Yandaş olduğum kadar `anti´yim.
Laiklik veya muhafazakarlık adına baskıya karşıyım, bir şekilde bir gücü eline geçirmiş olanların halkı aşağılayıp küçümsemesine karşıyım, medya gücünün bir zenginlik, soygun kaynağı olarak kullanılmasına karşıyım.
Laiklik adına halkın değerlerinin küçümsenmesine veya bu yolla soyulmasına da, muhafazakarlık adına insanların yaşam biçimine müdahale edilmesine de karşıyım.
Türkiye tarihin kritik bir yol ayrımında.
Ya çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devleti olacak ve Türk´ü, Kürdü, Alevisi, Sunnisi, laiki ve muhazakarıyla uyum içinde yaşayacak ya da kendi kendiyle kavga edip ufalanıp güç kaybedecek.
Ya darbeciyle, Ergenekoncu ile hesaplaşacak ve tam demokrasi olma yolunda dev bir adım atacağız ya da Ergenekon ve destekçilerine teslim olacağız.
Kavga sadece kendimiz için değil, çocuklarımız için de...
Bu ülke bugüne kadar, ta Osmanlı´dan başlayıp günümüze ulaşan süreçte, müthiş bir değişim yeteneğine sahip olduğunu gösterdi.
Bugün de aynı yeteneği göstermek zorunda.
Ben bu süreçte, değişimden, farklılıkların birarada yaşaması gerçeğini kabulden yana tarafım.
Ben bir yandaşım ve bu kimliğimle gurur duyuyorum.
Ergun Babahan/Star
Uzun bir zaman aradan sonra günlük gazete yazısı yazmak üzere bilgisayarın karşısına geçtim.
Yıllarını aynı kurumda geçirmiş bir gazeteci olarak yeni ufuklara yelken açmanın heyecanını yaşıyorum.
25 yıldır muhabir, yazı işleri elemanı, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni olarak görev yapmış biri olarak mesleği dışarıdan değerlendirme fırsatını buldum aradan geçen beş ay içinde.
İtiraf etmek gerekir ki, tablo çok iç açıcı değil.
Tek bir gazete 20-25 farklı isimle çıkıyor gibi.
Neredeyse aynı mizanpaj, aynı haber, üç aşağı beş yukarı aynı fotoğraf.
Kadrosu en zengin olan da ajans haberlerine dayanıyor, en fakir olan da.
En yenilikçi iddiasıyla yola çıkanın yaptığı ise sadece boyutla oynamak.
Yaratıcılık, özel işlenmiş haber ve özellikle insan unsuru sürgün edilmiş.
Sonuçta herkes kupona, promosyona yükleniyor.
Özetle tablo kötü.
Bu kısırlık içinde müthiş bir kavga da yaşanıyor.
Bu kavgada kimileri kendi vücudunu olanca ağırlığıyla öne atıyor; kimileri ise takma veya gerçek adlı tetikçiler sürüyor sahaya.
Ama kavganın tarafları açık ve net.
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, farklılıkların zenginlik olduğuna inananlar bir yanda; mahallenin yeni sakinlerinden, şeffaflıktan, kirli çamaşırlarının pervasızca ortaya dökülmesinden rahatsız olanlar diğer tarafta.
Kolay değil yıllardır astıkları astık, kestikleri kestikti.
Bir telefonla bakan değiştirme, bir telefonla ihale iptal ettirme güçleri vardı.
Şimdi yok.
Onun için öfkeliler.
Onun için herkese bir etiket yapıştırıyorlar.
Ben ilk baştan kendi etiketimi kendim koyayım.
Ben bir yandaşım ve bununla gurur duyuyorum.
Ama yandaşlık nedir, ne değildir cevabı bulunması gereken bir mesele.
Neye, kime göre yandaşsınız?
Hangi iktidara tapıyorsunuz?
Laikliğinize rağmen taptığınız Tanrı hangisi?
Patronunuz sizin Tanrı´nız mı?
Kimin yanındasınız, kimin karşısındasınız?
Türkiye son 10 yıldır ciddi bir değişim sürecinden geçiyor.
Tanrısı patron olanlar, halkın tercihlerini, inançlarını, yaşam biçimlerini küçümseyenler bu değişimden rahatsız.
Ama değişimin sadece kendilerinden menkul olduğunu düşünen iktidar sahipleri de bazen eylemleri, bazen eylemsizlikleriyle bunların ateşine körükle koşturuyor.
Bugün büyük bir bölümünüzle ilk kez tanışıyoruz.
İlk günden söyleyelim, ben gerçekten `yandaş´ım.
Demokrasiden, insan hakkından, hukuka saygıdan, hoşgörüden, herkesin inancını veya inançsızlığını, etnik veya kültürel kimliğini özgürce yaşamasından yana bir yandaşım.
Yandaş olduğum kadar `anti´yim.
Laiklik veya muhafazakarlık adına baskıya karşıyım, bir şekilde bir gücü eline geçirmiş olanların halkı aşağılayıp küçümsemesine karşıyım, medya gücünün bir zenginlik, soygun kaynağı olarak kullanılmasına karşıyım.
Laiklik adına halkın değerlerinin küçümsenmesine veya bu yolla soyulmasına da, muhafazakarlık adına insanların yaşam biçimine müdahale edilmesine de karşıyım.
Türkiye tarihin kritik bir yol ayrımında.
Ya çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devleti olacak ve Türk´ü, Kürdü, Alevisi, Sunnisi, laiki ve muhazakarıyla uyum içinde yaşayacak ya da kendi kendiyle kavga edip ufalanıp güç kaybedecek.
Ya darbeciyle, Ergenekoncu ile hesaplaşacak ve tam demokrasi olma yolunda dev bir adım atacağız ya da Ergenekon ve destekçilerine teslim olacağız.
Kavga sadece kendimiz için değil, çocuklarımız için de...
Bu ülke bugüne kadar, ta Osmanlı´dan başlayıp günümüze ulaşan süreçte, müthiş bir değişim yeteneğine sahip olduğunu gösterdi.
Bugün de aynı yeteneği göstermek zorunda.
Ben bu süreçte, değişimden, farklılıkların birarada yaşaması gerçeğini kabulden yana tarafım.
Ben bir yandaşım ve bu kimliğimle gurur duyuyorum.
Ergun Babahan/Star