ERGUN BABAHAN GÜNAH ÇIKARTTI; SABAH PLAZA'DA HALKTAN KOPUK BİR YAŞAM SÜRERDİK!
Ergun Babahan, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda 28 Şubat süreciyle ilgili verdiği ifadede adeta günah çıkardı.
Gazeteci Ergun Babahan, 28 Şubat sürecinde Sabah Plaza’da halktan kopuk bir yaşam sürdüklerini belirterek, ’’Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3’te işi bitirir, 7’ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık’’ dedi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak dönemin Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Ergun Babahan’ı dinledi. Babahan, o dönemlerde kolay bir gazetecilik yaptıklarını belirterek, Ankara’daki bir gazetecinin herhangi üst düzey bir komutanla yaptığı görüşmenin gazetede manşet yapıldığını, daha nitelikli zor bir habercilik gayesi güdülmediğini ifade ederek, gerçeklikten büyük ölçüde koptuklarını anlattı.
"HALKTAN KOPUK YAŞAM SÜRERDİK"
Babahan, hayatı Sabah Plaza’daki yaşamdan ibaret sandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: ’’Halktan kopuk bir yaşam sürerdik. Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3’te işi bitirir, 7’ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık. Yıllarca otobüsle gidip gelmiş insanlarken, lüks evlerimiz, lüks arabalarımız oldu. Antep’e, Kayseri’ye, Denizli’ye gitmemiştik. Oralara 2002’den sonra gidip gelmeye başladım. Ben bu özeleştirileri 2002’den sonra yapmaya başladım.’’
"ANDIÇ HABERİNDE BENİM DE SORUMLULUĞUM VAR"
Türkiye’deki bütün darbelerin ABD destekli veya onaylı olduğuna işaret eden Babahan, 28 Şubat’ta ABD’deki Yahudi lobisinin ve İsrail’in antidemokratik çevrelere çok ciddi etki ve desteğinin bulunduğunu kaydetti. O dönem Sabah gazetesinin ’’Paşa paşa imzaladı’’ gibi manşetlerle Refahyol hükümetine karşı daha sert tavır almaya başladığını belirten Babahan, kendi yazarlarını da töhmet altında bırakan Andıç haberinde, kendisinin de sorumluluğunun bulunduğunu ifade etti.
CEM UZAN: ALLAH KAHRETSİN DARBE YAPMAKTAN VAZGEÇMİŞLER
Babahan, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde MİT Müsteşarı’nın atanması sürecinde bazı gazetecilerin etkili olmaya başladığını, örneğin Tuncay Özkan ile Uğur Dündar arasında bu konuda bir rekabet olduğunun o dönemde yazılıp çizildiğini anlattı. Uzan grubunun Türkiye’de bir askeri darbe yapılacağını düşündüğünü, hatta Cem Uzan’ın darbe olmayacağı haberini alınca ’’Allah kahretsin, darbe yapmaktan vazgeçmişler’’ diyerek cep telefonunu denize fırlattığını öne sürdü.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak dönemin Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Ergun Babahan’ı dinledi. Babahan, o dönemlerde kolay bir gazetecilik yaptıklarını belirterek, Ankara’daki bir gazetecinin herhangi üst düzey bir komutanla yaptığı görüşmenin gazetede manşet yapıldığını, daha nitelikli zor bir habercilik gayesi güdülmediğini ifade ederek, gerçeklikten büyük ölçüde koptuklarını anlattı.
"HALKTAN KOPUK YAŞAM SÜRERDİK"
Babahan, hayatı Sabah Plaza’daki yaşamdan ibaret sandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: ’’Halktan kopuk bir yaşam sürerdik. Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3’te işi bitirir, 7’ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık. Yıllarca otobüsle gidip gelmiş insanlarken, lüks evlerimiz, lüks arabalarımız oldu. Antep’e, Kayseri’ye, Denizli’ye gitmemiştik. Oralara 2002’den sonra gidip gelmeye başladım. Ben bu özeleştirileri 2002’den sonra yapmaya başladım.’’
"ANDIÇ HABERİNDE BENİM DE SORUMLULUĞUM VAR"
Türkiye’deki bütün darbelerin ABD destekli veya onaylı olduğuna işaret eden Babahan, 28 Şubat’ta ABD’deki Yahudi lobisinin ve İsrail’in antidemokratik çevrelere çok ciddi etki ve desteğinin bulunduğunu kaydetti. O dönem Sabah gazetesinin ’’Paşa paşa imzaladı’’ gibi manşetlerle Refahyol hükümetine karşı daha sert tavır almaya başladığını belirten Babahan, kendi yazarlarını da töhmet altında bırakan Andıç haberinde, kendisinin de sorumluluğunun bulunduğunu ifade etti.
CEM UZAN: ALLAH KAHRETSİN DARBE YAPMAKTAN VAZGEÇMİŞLER
Babahan, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde MİT Müsteşarı’nın atanması sürecinde bazı gazetecilerin etkili olmaya başladığını, örneğin Tuncay Özkan ile Uğur Dündar arasında bu konuda bir rekabet olduğunun o dönemde yazılıp çizildiğini anlattı. Uzan grubunun Türkiye’de bir askeri darbe yapılacağını düşündüğünü, hatta Cem Uzan’ın darbe olmayacağı haberini alınca ’’Allah kahretsin, darbe yapmaktan vazgeçmişler’’ diyerek cep telefonunu denize fırlattığını öne sürdü.