ERGENEKON'UN DIŞ KAYNAK BAĞLANTISI VAR MI? PEKİ KİMLER ERGENEKON'UN BİTİRİLMESİNE KARAR VERDİ?

Erhan Çelik'in sunduğu İskele Sancak'ta Ergenekon operasyonu ele alınırken konuklar davanın bundan sonrası için çok çarpıcı iddialarda bulundular.


Türkiye'nin demokrasi platformu Erhan Çelik'le İskele Sancak her hafta gündeme damgasını vuran tüm gelişmeleri ekrana getirdi.


Ergenekon Davası´nın son dalgasında neler olacak? Uzmanlar Erhan Çelik´in sunduğu İskele Sancak´ta Türkiye tarihine damgasını vuran büyük davadaki gelişmeleri değerlendiriyor, bundan sonra ne olacak sorusuna cevap aradı.


Ergenekon´un son perdesinde neler olacak? Yüzyılın davasında son gelişmeler neler? Son tutuklamalardaki iddialar nelerdi? 12. dalgada neler oldu? Soruşturmanın bir sonra ki adımında neler yaşanabilir? Dava bundan sonra nasıl bir seyir izleyecek? Uzmanlar, hukukçular, akademisyenler ve gazeteciler Erhan Çelik´le İskele Sancak´ta bu hafta Ergenekon Davası´nın geldiği son durumu ve soruşturmada yaşanan son gelişmeleri masaya yatırdı.

Programa Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, Gazeteci yazar Can Ataklı, Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ve Hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen konuk oldu.


Avukat Ersan Şen, aramalarda uyulması gereken kuralların önceden belirlendiğini ve gözaltıların ve aramaların bu kurallar çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Ersan Şen, şu anda geçerli olan yasalara göre bugün yapılan aramaları emri veren savcıların yapması gerektiğini belirterek bugünkü uygulamalarla ilgili çelişkili durum olabileceğini belirtti.


Eski Cumhureyit Başsavcısı Reşat Petek, evlerde yapılan aramalarda konut aranıyorsa konutun aranmasıyla ilgili savcıların talebi ve mahkemenin verdiği kararın bulunduğu bir belge vardır. Bu kararın alınması için de kişinin suç işlediğine ilişkin delil olabilecek belgelerin olacağına ilişkin talepte bulunur ve mahkeme de bu talep doğrultusunda karar çıkar hakim gerek görmez ise bu talebi reddedebilir." dedi. Reşat Petek, bugünkü şartlarda örgüt suçlamalarında özellikle bilgisayar kayıtlarında çok önemli deliller elde edilebileceği gerekçesiyle genel maksatlı arama izni çıkartılabilir." dedi. Petek, kişilere davet edilebilir ve bu davete icabet edilebildi yaklaşımına ise 'Bu dava ile ile ilgili özel yetkili Cumhuriyet Savcıları var ve özel yetkili mahkemelerden izin alarak bu kararları icra edebiliyorlar." Ciddi ve makul şüphenin gözaltılar sonrasında alınan sonuçlara göre bu yapılan işlemlerin hukuka aykırılığını söylemek doğru değildir.


Dilipak ile Can Ataklı arasında gözaltılar konusunda tartışma çıktı, Dilipak savcıların aynı anda 100 yerde operasyon yaptırdığını bunu da belirli yasalar ve ellerindeki veriler çerçevesinde gerçekleştiğini savunurken Can Ataklı darbe sözünün subjektif olduğunu, dünya çapındaki insanların içeri atıldığını ve 6 ay sonrasında iddianamenin yazıldığını güçlü olanın hukuku kullandığını savundu.


Can Ataklı'nın bugün açılan kuyularda bulunan kemiklerin insan kemiği olmadığını , insanları öldürmenin kolay olmadığını bu tür iddiaların gerçekle ilgisinin olmadığını söylemesi üzerine eski savcı Reşat Petek ve Abdurrahman Dilipak'tan sert tepki geldi. Ataklı'yı davayı hafife almakla suçladılar. Ataklı gözaltına alınan bazı subayların evlerinden çıkan silahların da daha önceden birileri tarafından yeraltına gömüldüğünü savundu.


Bülent Orakoğlu ise Türkiye'nin sanki güllük gülistanlıkmış gibi gösterildiğini, darbelerin yok sayıldığını öldürülen gazetecilerin yok sayıldığını belirterek Türkiye'de en fazla hukuksuzluğu darbelerden yaşayan bir kişi olduğunu söyledi. Orakoğlu, bir parti genel başkanının genel başkan olmak için askerden izin aldığını açıkladı. Orakoğlu, Türkiye'de 'Ordu Göreve' diye pankart açan rektörler olduğunu açıkladı. Orakoğlu, Levent Ersöz, Bedrettin Dalan gibi isimlerin yurt dışına kaçtıığını davetiye usulü bir çağrının davada atım atmayı zorlaştıracağını savundu.


Avukat Ersan Şen ile gazeteci Can Ataklı, Orakoğlu'nu intikam hissi ile hareket etmek ve hukuku kendi isteği doğrultusunda değerlendirmekle suçladı. Ersan Şen, yakalama ile ilgili öncelikle gözaltına alma şartlarının uygulanması gerektiğini bugün var olan uygulamanın yasaya aykırı olduğunu dile getirdi. Ersan Şen, esas olan kişinin güvenliği olduğunu belirterek "Masumiyet karinesi"nin ihlal edildiğini savundu. Ersan Şen, birilerinin ihbarı sonucu telefon dinleme yapıldığını ve bunun paranoyak haline geldiğini açıkladı.


NEDEN GÖZALTILAR GECE YAPILIYOR


Abdurrahman Dilipak, Can Ataklı'nın İlhan Selçuk'un gece alınmasının insan haklarına aykırılık iddiasına şu cevabı verdi, " Ben elele hareketinden dolayı gece yarısı gözaltına alındım. Hasan Karakaya' da böyle gözaltına alındı. Ben bunun nedenini uzun süre sorguladım polislerle konuştum. Eğer İlhan Selçuk'u gündüz haber vererek gözaltına alınsaydı Cumhuriyet gazetesi önünde çatışma çıkardı. Bunu emniyet teşkilatı kendi gözaltımda bu şekilde izah ettiler ve ben haksız bulmadım." dedi. Dilipak, 1 Mayıs katliamı ile ilgili kendisinin yaptığı araştırmaya dikkat çekerek " O dönemde katliamdan sorumlu tutulan bir taraf da İran'dı ben İran kaynaklarını araştırarak tercüme ettim o kaynaklarda katliamı yapanlardan birinin yurt dışından geldiği ileri sürülüyordu." dedi.


DAVADA BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR


Bülent Orakoğlu, bu operasyonun Gladyo tipi operasyona dönüştü. İtalya'da bu operasyonu yapan kişi Türkiye'ye geldiğinde yaptığı açıklamalarda ve kendisiyle yapılan görüşmeler ve bilgileri birleştirerek bir değerlendirme yaptığını vurgulayarak 7 bin kişi hakkında iddianame hazırlandığını sürecin 5 yıl sürdüğünü, kamu kuruluşları içinde 2.500 kişi olduğunu 12 bakanın operasyon içinde yer aldığını açıkladığını anlattı. Orakoğlu, İtalya savcı bu operasyonda siyasi mekanizması ortaya çıkmazsa bu işi yapmayın demişti. İtalyan Savcı kendi ülkesinde tüm çevrelerin ortak noktada buluşmasına rağmen çok zor süreçler geçirdiğini belirterek Türkiye'de olayın çok ciddi bir siyasi ayağının olduğu muhakkaktır. İkinci iddianamede 50 hücre var 4 hücre ortaya çıkarıldı. Geriye 46 hücre kaldı. Bugüne kadar ortaya çıkarılanlar belli. İddianamede, siyasetçilere sivil toplum kuruluşlarına ve gayri müslim temsilcilerine suikast yapılacağı iddianamede yer almıştı.


Avukat Ersan Şen Bugün sanıktan delile gidildiğini oysa hukuk devleti düzeninde bunun delilden sanığa gidilmesi gerektiğini belirterek ,bugün insanlarda paranoya oluştuğunu telefon dinleme konusunda bile "Kişi suçlu değilse konuşsun veya suçlusya sussun gibi bir ifadenin söz konusu olmayacağını bunu ancak polis devletinde mümkün olabileceğini belirtti. Ersan Şen, böyle bir müsade verilmesi halinde bunun önünün alınamayacağını belirterek "Hukukun kuralları yerinde uygulanmadığı sürece dava ile ilgili her zaman eleştirilerin gündeme geleceğini ve davayı sakıncalı hale sokacağını savundu. Ersan Şen, davada insan haklarından hiçbir zaman vazgeçilmemesi gerektiğini savundu. Şen, "Ben iddianamenin boş olduğunu söyleyemem. Ortada bir çalışma var ama bu iddianame sakıncalı ve hatalı. Ben bu iktidar değişse de bu davanın devam etmesini istiyorum. Bir intikam duygusu ile olayların yürütülmemesi gerektiğini savunuyorum. Sadece telefon dinlemelerle tutuklama yapılmaması gerektiğini savunuyorum. Bugün gelinen noktada Türkiye'de çok farklı olaylar yaşanıyor.


Abdurrahman Dilipak, bu operasyonun bir NATO operasyonu olduğunu, Türkiye'de direnmeler yaşanması yüzünden olayların bu noktaya geldiğini belirtti. Dilipak, Avrupa'da bu olay tamamen silindi. Türkiye'de bu devam ediyor. Bunun sona ermesi için uluslararası güçler fiilen devrede. Bu davanın önüne engel konduğu sürece yeni ses kayıtaları, yeni belgeler mutlaka ortaya çıkacaktır. Davaya birileri karşı çıktığı sürece gerekirse tırla silahlar getirilip ortaya dökülebilir. Bu bilgileri servis edenler sadece legal kaynaklar değil daha başka noktalarla da ortaya koyabilirler. Daha önce bu operasyon içerisinde yer almış ve artık bunun temizlenmesi gerektiğine inanan yerli 'milli' noktalar da devrede. Artık herkesin içindeki unsurların deşifre edileceği bir dönem başlayacaktır. Bunun içinde iktidar da diyanet de masum değil. Bu olay hukuk dışı bir şekilde oluşturulmuş ve hukuka rağmen yaşatılmış bugün bu temizlenmeye çalışılıyor.


Can Ataklı, Dünya'da bir temizlenme süreci yaşandığını bu temizlenme sürecinin Türkiye'de yaşanacağını vurgulayarak "Türkiye'de de temizlik harekatı yaşanacak. Ancak bizdeki durum dünyadaki gelişmelerden farklı. Hükümet bu işi kendi adına kullanıyor. Operasyon bir yerde başlamışken bir anda farklı boyutlara ulaştı. Sadece darbe günlükleri konuşulurken şimdi JİTEM'den faili meçhullerden çok farklı boyutlara kadar uzandı. Bu olay gösteriyor ki çok uzun süredir hazırlanan bilgiler bir noktada toplanmış ve bu konuyla ilgili bir savcı görevlendirilmiş, iktidar darbe paranoyası ile de karşı tarafı sindirmeye çalışıyor. Bugün bu dava bir yerde sonuçlanacak. Tıpkı İtalya'da sonuçlandığı gibi ama orada ne ceza verildi belli değil. Türkiye'de bilgi kirliliği ve karmaşası yüzünden siyasetçisinden işadamına ve bürokratına kadar yaftalar yapıştırıldığını bunun da sıkıntıların en büyük kaynağı olduğunu savundu. Ataklı, Eğer 50 hücreden 4'ü çözüldü ise Türkiye'de soruşturma geçirmeyecek kimse kalmayacak serzenişinde bulundu.



Haber7.com