ERGENEKON PAŞALARI AHMET HAKAN'A MEKTUP GÖNDERDİ!... NEDEN AHMET HAKAN?..PAŞALAR HAKAN'DAN NE İSTEDİLER?.
Şener Paşa Avukatına "Bu mektubu Ahmet Hakan´a ulaştırmanız mümkün olabilir mi?" diye ricada bulunmuş...
Kandıra´dan mesaj var
"BEN Avukat Aytekin Erol... Şener Eruygur Paşa´nın avukatı..." diye tanıttı telefondaki ses kendisini...
Sonra da ekledi:
"Şu anda Kandıra Cezaevi´nden çıktım. İstanbul´a doğru geliyorum. Sizinle acilen görüşmem lazım. Şener Paşa´mın size bir mesajı var..."
Üç saat sonra İstanbul´un orta yerinde, The Marmara´nın artık "Kitchenette" olan kafesinde buluşmak üzere sözleştik.
* * *
Ve buluştuk...
Avukat Aytekin Erol, kıdemli albayken askeriyeden emekli olmuş...
İki yıldır Ankara´da avukatlık yapıyormuş...
Türk Silahlı Kuvvetleri´nde önemli görevlerde bulunmuş emekli subay Aytekin Erol, meselelere hákim, ne yaptığını bilen biri. En azından bende bıraktığı izlenim böyle...
Birkaç giriş ve nezaket cümlesinin ardından. Sadede gelindi...
Erol, Şener Paşa ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını başladı anlatmaya...
Şener Paşa, görüşme sırasında, Hürriyet´ten kestiği benim "Fişlenmişim" başlıklı yazımı çıkarmış ortaya...
Ve sonra şöyle demiş:
"Çok üzüldüm bu yoruma..."
Ardından da çizgisiz bir dosya káğıdına kargacık burgacık bir el yazısıyla kaleme aldığı mektubu çıkarmış...
Avukatına "Bu mektubu Ahmet Hakan´a ulaştırmanız mümkün olabilir mi?" diye ricada bulunmuş...
* * *
Eruygur´un mektubunu aldım elime...
Başladım okumaya...
Okurken biraz zorlandım, bazı kelimeleri çıkarmakta epey güçlük çektim ama sonuçta başardım...
Paşa mektupta kendisini gayet iyi ifade etmişti... Yani ifade-i meram açısından herhangi bir sorun yoktu...
Avukat Aytekin Bey´e, "Bu mektubu tam metin olarak yayınlayacağım" dedim...
* * *
Meğer hepsi bu kadar değilmiş...
Aytekin Erol, Kandıra Cezaevi´nde "Komutanım" dediği Hurşit Tolon Paşa ile de bir görüşme yapmış...
Görüşme sırasında Hurşit Paşa, "Şimdi söyleyeceklerimi istersen yazabilirsin" demiş...
Aytekin Bey, sözün burasında, "Tabii Paşa´nın yazabilirsin demesi yaz anlamına geliyordu" yorumunu yaptı...
Neyse...
Hurşit Paşa konuşmuş, Aytekin Bey de not tutmuş...
Ve ortaya Hurşit Paşa´nın ince sitemli, bol göndermeli kısa mesajı çıkmış...
Paşaların hali pür melali
MORAL: Her iki paşanın da moralleri yüksek... Her iki paşa da sıklıkla "Adalete güveniyoruz" mesajı veriyormuş.
CEZAEVİ YAŞAMI: Kandıra Cezaevi´nde tek kişilik hücrelerde kalıyorlar... Ancak ortak alanlarda birbirleriyle görüşebiliyorlar. Gazeteleri okuyorlar, televizyonları takip edebiliyorlar.
ZİYARETÇİLER: Avukatları ve aileleriyle sorunsuz bir şekilde görüşüyorlar... Bazı emekli orgeneraller, iki paşayı ziyaret etmek için girişimde bulunuyorlarmış...
MERAK: En merak ettikleri konu şu meşhur "Darbe Günlükleri" meselesiyle ilgili... "Özden Örnek Paşa madem bu günlükleri kaleme almadığını söylüyor... O halde neden çıkıp bir açıklama yapıp yeri göğü inletmiyor? Benim adıma kim günlük tutmuş diye meydan okumuyor... Bunu bir türlü anlamıyoruz" diyorlarmış.
SİTEM: Özellikle Hurşit Paşa´nın gönderdiği mesajdan da anlaşılabileceği gibi "içerideki paşalar", biraz sahipsiz bırakıldık
"BEN Avukat Aytekin Erol... Şener Eruygur Paşa´nın avukatı..." diye tanıttı telefondaki ses kendisini...
Sonra da ekledi:
"Şu anda Kandıra Cezaevi´nden çıktım. İstanbul´a doğru geliyorum. Sizinle acilen görüşmem lazım. Şener Paşa´mın size bir mesajı var..."
Üç saat sonra İstanbul´un orta yerinde, The Marmara´nın artık "Kitchenette" olan kafesinde buluşmak üzere sözleştik.
* * *
Ve buluştuk...
Avukat Aytekin Erol, kıdemli albayken askeriyeden emekli olmuş...
İki yıldır Ankara´da avukatlık yapıyormuş...
Türk Silahlı Kuvvetleri´nde önemli görevlerde bulunmuş emekli subay Aytekin Erol, meselelere hákim, ne yaptığını bilen biri. En azından bende bıraktığı izlenim böyle...
Birkaç giriş ve nezaket cümlesinin ardından. Sadede gelindi...
Erol, Şener Paşa ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını başladı anlatmaya...
Şener Paşa, görüşme sırasında, Hürriyet´ten kestiği benim "Fişlenmişim" başlıklı yazımı çıkarmış ortaya...
Ve sonra şöyle demiş:
"Çok üzüldüm bu yoruma..."
Ardından da çizgisiz bir dosya káğıdına kargacık burgacık bir el yazısıyla kaleme aldığı mektubu çıkarmış...
Avukatına "Bu mektubu Ahmet Hakan´a ulaştırmanız mümkün olabilir mi?" diye ricada bulunmuş...
* * *
Eruygur´un mektubunu aldım elime...
Başladım okumaya...
Okurken biraz zorlandım, bazı kelimeleri çıkarmakta epey güçlük çektim ama sonuçta başardım...
Paşa mektupta kendisini gayet iyi ifade etmişti... Yani ifade-i meram açısından herhangi bir sorun yoktu...
Avukat Aytekin Bey´e, "Bu mektubu tam metin olarak yayınlayacağım" dedim...
* * *
Meğer hepsi bu kadar değilmiş...
Aytekin Erol, Kandıra Cezaevi´nde "Komutanım" dediği Hurşit Tolon Paşa ile de bir görüşme yapmış...
Görüşme sırasında Hurşit Paşa, "Şimdi söyleyeceklerimi istersen yazabilirsin" demiş...
Aytekin Bey, sözün burasında, "Tabii Paşa´nın yazabilirsin demesi yaz anlamına geliyordu" yorumunu yaptı...
Neyse...
Hurşit Paşa konuşmuş, Aytekin Bey de not tutmuş...
Ve ortaya Hurşit Paşa´nın ince sitemli, bol göndermeli kısa mesajı çıkmış...
Paşaların hali pür melali
MORAL: Her iki paşanın da moralleri yüksek... Her iki paşa da sıklıkla "Adalete güveniyoruz" mesajı veriyormuş.
CEZAEVİ YAŞAMI: Kandıra Cezaevi´nde tek kişilik hücrelerde kalıyorlar... Ancak ortak alanlarda birbirleriyle görüşebiliyorlar. Gazeteleri okuyorlar, televizyonları takip edebiliyorlar.
ZİYARETÇİLER: Avukatları ve aileleriyle sorunsuz bir şekilde görüşüyorlar... Bazı emekli orgeneraller, iki paşayı ziyaret etmek için girişimde bulunuyorlarmış...
MERAK: En merak ettikleri konu şu meşhur "Darbe Günlükleri" meselesiyle ilgili... "Özden Örnek Paşa madem bu günlükleri kaleme almadığını söylüyor... O halde neden çıkıp bir açıklama yapıp yeri göğü inletmiyor? Benim adıma kim günlük tutmuş diye meydan okumuyor... Bunu bir türlü anlamıyoruz" diyorlarmış.
SİTEM: Özellikle Hurşit Paşa´nın gönderdiği mesajdan da anlaşılabileceği gibi "içerideki paşalar", biraz sahipsiz bırakıldık