EREN TALU'NUN DEFNE SAMYELİ'Yİ SUÇLAYAN AÇIKLAMALARI ORTALIĞI KARIŞTIRDI!
Eren Talu, eşi Defne Samyeli'ye dair şok edici açıklamalarda bulundu, ortalık yangın yerine döndü
İşadamı Eren Talu, boşanma süreci devam eden spiker eşi Defne Samyeli’ye dair şok edici açıklamalarda bulundu.
Defne Samyeli’nin kendisini El Cezire Televizyonu’nda çalışan gazeteci Richard Gizbert ile aldattığını ileri süren Talu, çarpıcı ayrıntıları Ayşe Arman ile paylaşmaktan kaçınmadı. "Votkanın gözünü seveyim. İki şişe içtik, her şeyi anlattı. Seviştik de" diyen Talu'nun Arman'a eşiyle ve özel hayatıyla ilgili anlattıkları tartışma konusu oldu. İşte köşe yazarlarının konuyla ilgili yazdıkları:
Rahşan Gülşan / GAZETE HABERTÜRK
İnsanın aklına ‘neden şimdi’ sorusu geliyor
AYŞE Arman’ın dünkü Eren Talu röportajı, meseleye yeni başlayanlar için “Amanın, insan bu yakışıklı adamı bu kadar mağdur eder mi? Kahpe kadın!” tadındaydı. Son yılların en beklenmedik ve en olaylı boşanma davası hikâyesinde dün itibarıyla yepyeni bir sürece girildi. Eren Talu’nun anlattıkları hayli lezzetli, hayli dram dolu... Bir erkeğin, aldatıldığını bilen bir erkeğin aşk için nelere katlanabileceğini güzel bir kurguyla anlatmış Talu. Talu’nun iddialarına göre Defne Samyeli, El- Cezire televizyonunun önemli adamlarından birine âşık olmuş. Ve kocasına “Ben ruh eşimi
buldum, beni azat et” demiş. Hatta Talu’nun iddialarına göre Eren Bey, eşinin sevgilisi ile buluşmasına eşlik edip taa Doha’ya gitmiş.
Orada bir konferans varmış ve Defne tüm gün konferansa katılacağı yerde sevgilisinin otel odasındaymış. Hatta bütün gün telefonda sesi ekolu gelmiş. Bakın Eren
Talu’nun ağzından nasıl bir cümleye dönüşüyor bu durum: “Nedense Defne’nin sesi hep ekolu, meğer adamın odasındaki banyodan konuşuyormuş...”
Röportaj hep bu tonda devam ediyor. Eren Talu, hani boşanmaları öncesi Beyoğlu’nda bir barda bir kadınla samimi şekilde fotoğraflanan Eren Talu, bir anda kendisini aldatıldığını bildiği halde karısından ayrılamayan, karısı bir başka otelde sevgilisi ile takılırken kendisi bağrına taş basan bir erkek fotoğrafına gark eyliyor bizi. İnsan masal gibi okuyor yazıyı ama bitince masallardakine benzer bir inanılırlık problemi yaşıyor. İlk sorum “Neden şimdi?” oldu. Cevabı belli, ikili şu an ciddi bir hukuk savaşı içinde ve görünüşe göre “Kramer Kramer’e Karşı” filmindeki gibi her türlü bel altı girişim mubah. Diğer bir soru da karısını kıskançlığı yüzünden spora
göndermeyip eve spor merkezi kuran; iflah olmaz bir kıskanç nasıl oluyor da en büyük kâbusu ile yüzleşince bu kadar sakin gelişiyor olaylar ve sonrasında da karizmasını çizmek pahasına basınla paylaşıyor. Bir de iflah olmaz kıskançlık söz konusu olduğunda evin kenarından uçan kuşu karısının sevgilisi sanıp bu hikâyeleri hayalinde canlandırmış olması da mümkün. Ama neresinden bakarsanız bakın insan eski karısını bu kadar haysiyetsizleştirme, kariyerine kast etme ve en fenası
çocuklarına böylesi korkunç bir gazete küpürü bırakma hakkına sahip değildir diye düşünüyorum.
Ahmet Hakan / HÜRRİYET
Evlilikten soğudum
Eren Talu’nun Ayşe Arman’a verdiği röportajda Defne Samyeli için söylediklerini okuyunca evlilikten soğudum.
Her şey iyi giderken örnek çift olanların, her şey kötüye gidince nasıl da rezil olmayı göze alabildiklerini görünce evlilikten soğudum.
Mahremiyeti olan ve hep mahrem kalması gereken bir ilişki biçiminin, aslında hiç de mahrem kalmadığını görünce evlilikten soğudum.
En Batılı, en uygar, en janti tiplerin bile rezil olmadan ayrılığı becerememesi nedeniyle evlilikten soğudum.
Başlangıçta her şeyini teslim ettiğin adam ya da kadının, işin sonunda bütün emanetlere acımasızca ihanet edebildiğini görünce evlilikten soğudum.
Eski karısının ya da eski kocasının kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye meraklı koca ya da karıları gördükçe evlilikten soğudum.
Haşmet Babaoğlu / SABAH
Rezillik!
Ünlüler kolayını buldu.
Günah çıkartmak mı istiyorlar?
En güzeli gazetelere söyleşi vermek...
Öfkelendikleri insanları, aba altından sopa göstererek tehdit etmek veya rezil etmek mi istiyorlar?
Söyleşileriyle ünlü bir gazeteciye telefon edip "konuşmak istiyorum, buluşalım" demek yeterli...
Gerçekleri çarpıtmanın, kafaları karıştırmanın; berbat birini pek iyi, pek dürüst göstermenin en kesin ve sonuç alıcı yolu da bu maalesef!
Gelip teybi açıyorlar! Manşetlere çıkacak parlak laflar ediyorsan, okurun dedikodu şehvetini gıdıklıyorsan kimsenin umurunda olmuyor gerçekleri eğip büktüğün!
***
Dün Hürriyet Pazar ekinde çıkan Eren Talu söyleşisini okumamış olabilirsiniz...
Ama eminim ki, eşten dosttan biri okumuş size sözünü etmiştir.
Eren Talu eşi Defne Samyeli'yle geldiği bozuşma ve boşanma sürecini anlatmış Ayşe Arman'a.
Karısı onu nasıl aldatmış, nasıl birbirlerine yedikleri haltları itiraf etmişler, hepsi en ince ayrıntısıyla orada!
Bir açıdan baktığınızda...
Bazı internet sitelerinde yazıldığı gibi "Eren Talu bu söyleşiyle Defne Samyeli'yi rezil etti" diyebilirsiniz.
Başka bir açıdan baktığınızda...
Söyleşiyi okuyan her arkadaşımın kızgınlıkla dile getirdiği gibi "Eren Talu kendini rezil etti" de diyebilirsiniz.
Bana sorarsanız...
Olayın her yanı rezillik!
Ama belki çoğumuzun hayatının orta yerine kurulmuş bir söyleşi fırsatı bekleyen ne rezillikler vardır!
Belki asıl mesele ne anlatıldığında değil, nasıl anlatıldığındadır!
Zaten tam o noktada çuvallıyoruz.
***
Ayşe Arman kadar mesleğini seven gazeteciyi az gördüm! Arman'ın ses getiren söyleşilerin "kraliçesi" olduğunu da kimse inkâr edemez!
Ama artık şu "söyleşi" denilen şeyi gazetecilik ve insanlık açısından tartışma zamanı geldi.
Bir zamanlar röportaj diye bir şey vardı!
Bir konunun kahramanlarıyla görüşüp toplanan bilgiler ayrıntılarıyla kaleme alınıyordu.
Röportaj bir yönüyle yorumdu.
Bir yönüyle de soruşturmaydı!
Çoktandır röportaj unutuldu, onun yerine soru cevaba dayalı söyleşiler tercih ediliyor.
Koy teybi, karşındaki aklına estiğince anlatsın! Okur da kolayca okuyup keyif alsın!
Sonuç?..
Küçük beyinler "bilge kişi" rolünde; işkenceciler şefkatli politikacı rolünde; sevgisiz eşler mağdur rolünde...
Söyleyin, bu muydu istediğimiz?
Ayşe Özyılmazel / SABAH
ÖZEL HAYAT MI? SAÇMALA KUZUM
Damlaya damlaya göl olur, özel hayat dediğin afiyetle meze olur. Hey gidi hey sayın seyirciler. Biz babamızdan böyle görmedik, sonradan gördük ne edeceğimizi bilemedik. Huzurlarınızda; 'bir tane daha 'bu devir başka devir' hikayesi... Özel hayat yok! 'Kol kırılır yen içinde kalır' yok! Erkeğin erkek gibi duruşu yok! Yuvayı yapan dişi kuşlar uçup gitmiş, çok ararsın çok! Başkalarının hayatına kulak tıkamak yok! Kulak misafiri olunca utanıp kızarmak yok! Hepimiz röntgenciyiz maşallah. Hepimiz meraklı...
KENDİNİ KURTARIRKEN...
Sevmeye de ayrılmaya da beceriksiziz, işte bu da bu devrin en namussuz farkı. Bakın şimdi; bir kadınla bir adam 14 yıl evli kalıyorlar. Aynı yastığa baş koyuyorlar. Sabahları uyanınca ilk önce birbirlerini görüyorlar. Çocukları oluyor, iyi günde kötü günde yan yana duruyorlar. Ve öküzün öldüğü gün ortaklık bozuluyor, işin suyu çıkıyor, ortalık yangın yerine dönüyor. Sonra? Alın sonrasına bir örnek: Defne Samyeli-Eren Talu ikilisi. Dökülmedik taş, açıklanmadık sır, konuşulmadık detay kalmıyor. Biz de iştahla okuyoruz işte. Dün Ayşe Arman'ın Eren Talu röportajını okurken utandım. İçim ezildi, midem bulandı, zaman zaman dehşete kapıldım. Eren Talu, haberci-sunucu Defne Samyeli'nin ayrıldığı eşi... Aylar önce bir sürü fırtına koptu. Birbirilerini suçladılar, demeçler verdiler. Eren Talu, daha çok susan taraf oldu. Tabii, beri yandan da gül gibi karısının kıymetini bilmeyen, gözü dışarda, kapı dışarı edilmeyi hak etmiş çapkın adam. "Bu işler öyle değil, ben o zannettiğiniz adam değilim, ahanda gerçekler" diyesi gelmiş Talu'nun ve Ayşe Arman'a anlatmış da anlatmış. Ama biraz fazla anlatmış. İpin ucu öyle bir kaçmış ki kendini kurtarayım derken her şeyi mahvetmiş. Sen karının kıymetini bilmemiş adam değilsin anladık da artık başka bir şeysin ve bu şey hiç de şık değil.
HAKLI OLMAK İSTEMEM
Şimdi bize ne Defne Samyeli'nin yaşadığı gizli aşkın detaylarından, bize ne sizin iki şişe votka içtikten sonra konuştuklarınızdan, bize ne sizin çökmüş seks hayatınızdan. Yani bize ne olmalı! Gereken bu! Ama yok, dedim ya hepimiz röntgenciyiz, hepimiz teşhirci. Kimse "Ben efendi efendi susayım, nasılsa hak yerini bulur" demiyor. İntikam almak içimize siner zannediyoruz. Cümle aleme eşimizin kara çarşaflarını göstermeyi marifet zannediyoruz. İnsan sevdiğini karalayarak ne zaman aklanmış ki? Şimdi Eren Talu'nun pabucunu giymediğim için onun psikolojisini bilemem. Onun neler yaşadığını, bugün bu açıklamalarla yüreğini nasıl ferahlatabildiğini bilemem. Ancak şunu biliyorum; ben ne olursa olsun bu şekilde haklı olmak istemem. Haklı olmak nedir ki, elinde sevgi, içinde huzur kalmadıktan sonra.
Ali Eyüboğlu / MİLLİYET
ALIN SiZE GERÇEK ‘AŞK-I MEMNU’
Akalın ile Bekensir’in yaptıkları, Eren Talu’nun evliliğine dair anlattıklarının yanında ‘devede kulak’ kaldı...
Söyleşiden anladığım o ki, aynı dönemde hem iş, hem özel yaşamında büyük kayba uğrayan Eren Talu, “Madem dibe vurdum, o zaman gemileri yakmanın tam zamanı” dedi ve Defne Samyeli’yi bitirmek için ağzına geleni söyledi. Talu, ilişkilerine dair öyle şeyler anlattı ki, hayret ve dehşet içinde okudum söyleşiyi. Eren Talu ile tanışıklığım yok ama Defne Samyeli ile var.
Bütün samimiyetimle itiraf etmeliyim ki, bu söyleşiyi okuduktan sonra Defne Samyeli benim gözümde bitti! Talu’nun anlattıkları bana o denli samimi ve sahici geldi çünkü... Beli ki bu süreçte Samyeli’nin yaptıkları Talu’nun çok ağrına gitti, o da kendini temize çıkarma adına söyledikleriyle Defne’yi de kendi deyimiyle ‘rezil’ etti! Talu’nun Samyeli’ye ‘son darbe’yi vurmasının sebebi de şu: “Madem ki rezil olduk, o zaman bari tamamı ortaya dökülsün. Ben vazifemi yaptım, çocuklar konusunda Defne’yi uyardım, rahatsız olabilirler dedim, ama o ısrar etti. Onlar her şeyi biliyor, artık herkes öğrensin.”
“Votkanın gözünü seveyim”
Samyeli ile Talu’nun evliliğinin neden bittiğine dair böylesine mahrem bilgileri bir gazeteci yazsa, önce onlar, sonra da kamuoyu o gazeteciyi aforoz ederdi. Ama bunu yapan o evliliğin taraflarından biri... Üstelik bu söyleşi talebi Arman’dan değil, bizzat Eren Talu’dan geldi. “Neden?” derseniz yanıtım şu:
Söz konusu ‘intikam’sa, özel hayatın dokunulmazlığının ve mahremiyetin hiçbir önemi yokmuş demek ki! “Karım, hem başkasına aşık oldu, hem de üste para istiyor” diyen Talu’nun Samyeli’ye ihaneti itiraf ettirme biçimi de hayli ilginç geldi bana.
Talu, dedektif gibi iz sürüp ya da kaba kuvvet kullanarak Samyeli’ye gerçeği itiraf ettirmedi. Peki Talu, nasıl becerdi bunu? İşte Talu’nun Arman’a söyledikleri:
“Votkanın gözünü seveyim! İki şişe votka içtik, birbirimize her şeyi anlattık. Seviştik de... Ama daha önce dedi ki ‘Benden şüpheleniyorsun, al bak telefonuma hiçbir şey şok.’ Verdi telefonu. Sildiğini zannetmiş, fakat her şey içinde. Bütün mailler, SMS’ler. Karımın çeşitli fotoğraflarını görüyorum, kendi kendine çekmiş, hiç tanımadığım bir adama göndermiş. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Artık inkar edemedi. Zaten anlamalıydım, daha güzel olmaya çalışıyordu, memelerine falan bir şeyler yaptırıyordu. Zaten güzelsin, kimin için daha güzel olmaya çalışıyorsun diyorum. Meğer adamın dedesi Büyükada’lıymış, bizim otel ayarlanmış, benden korkusundan gelememiş. Ben de karıştırdığım haltları anlattım ama duygusal bir şey olmadı dedim.”
Samyeli eşini kiminle aldattı?
Talu’nun eşinin telefonundaki bilgilere ‘izinsiz’ ulaşması yüzünden beş yıl hapis cezası istemiyle yargılandığını vurguladıktan sonra gelelim Samyeli’nin sevgilisinin kim olduğuna?
Samyeli ile evlenirken, ‘yakın temas’tan bir şeyler çıkmaması için tek ricasının spor salonlarından ve özel hocalardan uzak durmasını rica ettiğini belirten Talu, bu konuyu ise bakın nasıl anlattı? “Adam (Richard Gizbert) başarılı bir televizyoncu, (El Cezire’nin Uğur Dündar’ıymış) mutlaka ‘CNN’de çalışmana yardımcı olabilirim’ demiştir. Defne çok hırslıdır.” Talu’nun Arman’a yaptığı itiraflarda, sadece Samyeli’nin değil, kendisinin ihanetine dair ilginç ayrıntılar da var. Sadece onları yazsam, bu sütun yetmez. Dizilerde ya da filmlerde bile eşine az rastlanır bu ayrıntıları Arman bugün de yazmaya devam edecek. Tahminim o ki bu Samyeli ile Talu’nun boşanma davaları bitse bile, bu kavga kolay kolay bitmeyecek. Samyeli, eşinin iddiaları karşısında susmayıp, mutlaka karşılık verecek, bir ‘son darbe’ de ondan gelecektir... ‘Aşk-ı Mennu’ bitti diye boş yere üzülüp, gözyaşı dökmeyin.
Gerçek hayattaki ‘Aşk-ı Memnu’lar biter mi?