Erdoğan'la kavga etmeyi bırakın!

Erdoğan'la kavga ederken asıl mesele etmemiz gereken şeyleri kaçırıp eleştiriyi onun kişiliğine getirerek hata mı ettik? Murat Tolga Şen yazıyor...

Geçenlerde bir arkadaşım, “Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu. Ben de “batmakta olan gemide, en tepedeki en lüks kamaraya yerleşti” dedim ve gerçekten böyle düşünüyorum.

Ötekileştirme, düşmanlaştırma politikalarıyla epey uzun süre idare edilebiliyormuş, hele de bizim gibi okumuşu, cahili hemen gaz alabilen ülkelerde… Erdoğan Türkiye’nin gördüğü en popülist siyasetçi ve başbakanlığı boyunca bunun ekmeğini yedi. Sesi kısılsa da (gerçekten oldu) bağırmaya devam etti ve “sessiz çoğunluğun” sesi olup “geveze azınlığa” haddini bildirdi.

Ama buraya kadar… Artık Erdoğan’la kavga etmeyin, tartışmayın, doğrudan onu eleştirmeyin. Kazanmadınız, kazanamayacaksınız. Zaten istediği şey buydu; tüm tartışmanın onun ismine-kişiliğine yönelik olması… Onu sevenleri daha da bağlı kılmaktan başka işe yaramadı getirdiğiniz eleştiriler. Ayrıca her seferinde sizi olmazsa bile çevrenizde dolanan üstelik de kendini zeki sanan insanları bir şekilde manipüle ederek amacına ulaşacak. Bu konuda müthiş yetenekli… Son günlerde iktidara saldıran Taraf gazetesi yıllarca kimin değirmenine su taşıdı acaba? Ahmet Altan’ın birkaç yıl önceki yağlı ballı yazılarını hatırlar mısınız?

Çare Sarıgül falan da değil, ekmek için Ekmeleddin hiç değil! Bu muhalefet kendi parmağına yara bandını bile yapıştırmaktan aciz! Çare sade vatandaş...

Ben artık ülkeyi kimin yönettiğiyle ilgilenmiyorum, ekonomiyi sorguluyorum.

Siz de artık Erdoğan yerine peyniri kafanıza takın. Evet, peynir deyin! 2 sene önce kilosu 8-10 TL olan kaliteli peynir nasıl oldu da 20 TL’ye fırladı bunu merak edin, dillendirin.

Artık Erdoğan yerine çaya ne oldu diye merak edin! Çaykur’un 11 TL fiyatlı sarı paketi son bir yılda nasıl 16 TL’ye fırladı, bunu sorun.

Artık Erdoğan yerine ev kirasına kafa yorun. İstanbul’da neden fare deliği gibi evlere nasıl olup da astronomik rakamlar istendiğini sorun.

Artık Erdoğan yerine sucuk deyin. Kilosu 25 TL olan sucuk 2 sene içinde nasıl 50 TL oldu, onu sorun.

Neredeyse tüm gıda kalemlerinde durum aynı, vatandaşın cebinde kuruş kalmıyor, tasarruf etmek imkansız, eldeki avuçtaki kira-market-ulaşım masrafları şeytan üçgeninde harcanıyor gidiyor.

Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi ülkenin yarısının oyunu alıyor ama hepimizi fakirleştiriyor. Onu artık cumhurbaşkanlığı makamında rahat bırakın, adını zikretmeden ülkenin berbat ekonomik yönetimine kafayı takın. Yurtdışına çıktığımda, marketleri gezip gördüğümde manzara şudur. Bizim kadar az kazanıp bu kadar pahalı yiyen-içen bir halk yok!

Kazanç sabit hatta azalıyor ama market etiketleri sürekli değişiyor ve yukarı doğru gidiyor rakamlar… Eskiden, “bizde kiralar ucuz, sebze-meyve ucuz” derdik, o devirlerde geçti.

Artık ustanın ismine takılmayı bırakıp eserine odaklanmalı… Yoksa başlar yine “benim milletim, benim köylüm” demeye ve eleştiriyi alır, yapanın yüzüne çarpar.

Erdoğan’ı unutun, yeni ve pahalı Türkiye’yi mesele edin.

MURAT TOLGA ŞEN