Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na "başörtüsü" çıkışı: "Adam gibi dürüst ol!"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklenen Erdoğan, "Yanına 1-2 tane başörtülü bayan alıp onlara rozet takmakla bu işi çözeceğini mi zannediyorsun? Dürüst ol, adam gibi dürüst ol" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP’nin başörtüsü ve kılık kıyafet konusunda yasal güvence sağlayan kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sunmasının ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Hak ve özgürlükler mücadelesinin öncü siyasi hareketi biziz. Mücadele ettik, bedel ödedik, geri adım atmadık. Çarşamba günü herkesi ekran başına bekliyoruz” demişti. Erdoğan’ın grup toplantısındaki konuşmasında “hak ve özgürlüklerle” ilgili olarak bir anayasa paketi çalışmasının sürdüğünü açıklaması bekleniyor.

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Unutmayınız biz sahayı ne kadar sıkı tutarsak milletimizin özellikle yalanları ve çarpıtmalarıyla yanlış yönlendirmek isteyenlerin gayretleri o derece akamete uğrayacaktır.

"Bizim milletimize ne aldatanlardan, ne aldananlardan olmama sözümüz var"
"Amacımız milletimizi seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir. Geleceğini inşa edecek birikime enerjiye ve azme sahip olduğumuzu her kesimden insanımıza göstermekte kararlıyız. Bizim için kimin ne yaptığını kimin ne söylediğinin önemi yoktur. Biz kendi halimize bakacağı. Biz kendi işimize bakacağız kendi sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye çalışacağız. Birileri ülkenin ve milletin geleceğini menfaatlerini düşünmeden dün öyle bugün böyle diyerek ikiyüzlü tavırlar sergileyebilir. Ama bizim milletimize ne aldatanlardan ne aldananlardan olmama sözümüz var. Bunun için ne söylüyorsak yerine getirme, dolayısıyla ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek hesabını kitabını yaparak ifade etme mecburiyetimiz bulunuyor.

"Yalan bunlarda. Şimdi aynı sinsi taktiği önümüzdeki seçimler için de kullanmanın hazırlığını yaptıklarından hiç şüpheniz olmasın. Tabii bu milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun. Seçim öncesinde kendisine ne sözler verildiğini sonrasında ne ferasetler çektiğini milletimiz çok iyi biliyor.

Seçim tarihi açıklaması
"İnşallah seçim süreci ilerledikçe vizyonlarımızı, projelerimizi daha ayrıntılı bir şekilde milletimizle paylaşacağız. Heyecanla bizi dinleyen milletimizle bazı gerçekleri paylaşacağım. Seçimlere kadar 8 aylık bir dönem var. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek verdiğimiz sözlerin yasama boyutundaki çalışmaları tamamlayarak milletimizin huzuruna çıkmayı planlıyoruz. Cumhur ittifakı ortağımız MHP ile sıkı bir mesai ile gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum. Göstereceğiniz gayretlere şimdiden teşekkür ediyorum. Biz de bu salondaki son grup toplantımızı yaptığımız 15 Haziran'dan bugüne kadar katıldığımız pek çok programla ülke ve milletimize hizmet etmeyi sürdürdük. Projelerin açılış heyecanını milletimizle beraber yaşadık diğer yandan Türkiye'nin uluslararası alandaki gücünü perçinleyecek temaslarda bulunduk. 3.5 aylık dönemdeki bu çalışmalarımızı kısa bir video ile hatırlayalım.

"Görüldüğü gibi milletimize söz verdiğimiz gibi büyük ve güçlü Türkiye'yi ilmek ilmek örüyoruz. Yılın her gününü büyük bir aşkla azimle kararlılıkla çalışarak geçiriyoruz. İnşallah ülkemizi geçtiğimiz 20 yılda asırlık keserlere kavuşturduğumuz gibi önümüzdeki dönemde de Türkiye yüzyılını yine milletimizle birlikte inşa edeceğiz. Artık bizim bu seçimlerin mottosu Türkiye yüzyılı. Bununla çalışacağız. Gördüğünüz gibi şehir hastanelerinden yolara toplu konut projelerinden sosyal destek alanlarına her alanda yeni icraatları devreye alıyoruz. İnşallah 2023'te hizmete açacağımız büyük projelerimizle hem de milletimize sunacağımız vizyon ile farklı bir yere geleceğiz.

(Kılıçdaroğlu'na) Onun döneminde hastane odaları pislikten geçilmiyordu. Hastalar ölüyor ve rehine alınıyorlardı. Nerede? SSK kurumunun hastanelerinde . Ey Bay Kemal senin gidecek yerin var mı ya! Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara özellikle de enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacak adımlarla ilgili hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme her bir vatandaşımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Sizlerden şu hususta vatandaşlarımızı mutlaka ikna etmenizi istiyorum. Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalarda geçmektedir. Bu sınamaların milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları vardır. Ülkemizin önündeki zorlukların ve sorunların çözümü mümkündür. Peki, Türkiye'de bu çözümü sağlayacak tek yürütme temsilcisi biz tek siyasi parti AK Parti tek ittifak Cumhur İttifakı'dır. Milletimize bu gerçeği gösterdiğimizde sandık yolu kendiliğinden açılacaktır.

Bu iddiamızı Türkiye'nin asırlık demokrasi ve kalkınma eksikliklerini gidererek ülkemizi bugüne getirmenin verdiği bir özgüven ile ifade ediyoruz. Türkiye ekonomi programımız ilk gündeme geldiğinde kurduğumuz denklemleri birileri istihza ile karşılamış kendi akıllarında bıyık altından gülmüşlerdi. Biz bunların hiçbirine bakamdık. Yatırım, istihdam, üretim ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek adımları birer birer attık.

Türkiye'nin ekonomi politikası: Türkiye'yi bu konuda dünyada öncü bir yere getirdik
İnsanımızın işini aşını geçimini birinci sıraya koyduğumuz bir yaklaşımla ekonomi programımızı uygulamaya devam ediyoruz. Başlattığımız 500 bin sosyal konut projesi gibi adımların ekonomimiz ve istihdama da önemli katkıları olacaktır. Bu ayın sonunda ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG'un banttan çıkış törenine katılıyoruz. Ülkemizde yatırım yapmak isteyen uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisi ile karşı karşıyayız. İnşallah yılbaşından sonra hem tamamlanan yatırımlarla hem makro ekonomideki iyileştirmelerle hem çalışanların ücretlerinde yapacağımız artışlarla ülkemizde güzel bir havanın esmesini sağlayacağız. Eskilerin dediği gibi sen doğru ol eğri belasını bulur. Nitekim uluslararası kuruluşlar ardı ardına bizim uyguladığımız ekonomi politikasını teyit eden sadece faiz yükseltmeyle sorunları çözme üzerine kurulu sistemi eleştiren açıklamalar yapıyor. Dünyanın önde gelen iktisatçıları ile ülkemizde tek tük de çıksa vicdan ve izan sahibi ekonomistler de aynı çizgiye gelmeye başladılar. Türkiye'yi bu konuda da dünyada öncü bir yere getirmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz.

Kılıçdaroğlu'na: Adam gibi dürüst ol, istismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma!
Şimdi ekranları başında milletime de sesleniyorum, önceki akşam geç saatlerde CHP genel başkanı yaptığı bir açıklama ile bizim ömrümüzü verdiğiniz mücadele neticesinde adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili güya günah çıkartıyor güya yeni bir teklif getiriyor. Gerçi dün açıkladıkları kanun teklifi ile önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var. Ama yine de biz söz üzerinden gidelim. İstiyorum ki milletimizi aydınlatalım. Bu zatın niye böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık. Doğrusu bir dönem zulüm düzeyine vatan bu konuyu biz ülke gündeminden çıkarttık. Ülkemizde şuanda kamuda veya özel sektörde çalışan kardeşlerimizle ilgili böyle bir mesele var mı? Hayır. Ey CHP senin yandaşın her şeyin fikir baban şimdi ebedi alemde kürsüden haddi bildirilmeye davet edilen milletvekilleri görmüştü. Yav siz de bunları alkışlamıştınız. Meclis'ten dışarı atmak için hep birlikte ayağa kalkıp alkışlamıştınız. Bugün diğer konulardaki seçilmişlerle ilgili böyle bir sıkıntı var mı? Bu doğrultuda attığımız her bir adımın kazananı Türkiye, fert fert milletimiz olmuştur. Yav Kemal doğru ol be. Yanına bir iki tane başörtülü kadın alıp onlara rozet takmakla bu işi çözdüğünü mü zannediyorsun? Dürüst ol dürüst. Adam gibi dürüst ol. İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma. Bu zatın artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir gece yarısı ortaya çıkıp kanuni düzenleme teklif etmesindeki riyakarlığı görüyoruz da başka ne hesap var? Onu değerlendirmemiz lazım.

Bugün Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde artık kalmamıştır. Geçmişte bu ülkede bu ülkede başörtüsü diye bir mesele yaşandıysa bunun tek müsebbibi en bariz örneğini bizzat Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği CHP zihniyetidir, CHP faşizmidir. İşin esasına bakılacak olursa genelde kılık kıyafet özelde de başörtüsü meselesi ne yasa ne anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır. Ne diyor 'Devletin kurumlarına bu şekilde girilemez, devletin kuralları var.' Bu ülkede bir örtüsünü örten diye örtüyor? Rabbimin emri olduğu için örtüyor. Bu seni niye rahatsız ediyor? Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin bu şekilde hayatın her alanında var olabilmesi için herhangi bir yasa veya anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Ama ülkemizde milletimizin inancına değerlerine tarihine düşman olan CHP faşizmi darbecilerle el ele vererek önümüze böyle bir sorun çıkartmıştır. Ortada böyle bir yasağa mesnet teşkil edecek ne bir anayasa ne bir yasa hükmü olmamasına rağmen zorlama yorumlarla ülkemiz bu tartışmaların içine sokulmuş insanlarımız mağdur edilmişti. Üniversitelerde herhangi bir kanuni temeli olmayan bir günde uygulama değiştiren mekanizmayı perde gerisinde işleten hep bu CHP zihniyetidir. Biz eskiden beri mücadelemizi CHP zihniyetine karşı verdiğimiz söylüyoruz. Bu faşist kafa kendi çıkarları için dün ülkemizdeki bir kısım insanların laiklik hassasiyetini istismar etmişti. Şimdi de aynı kafa milletimizin başörtüsü hassasiyetini istismarı peşindedir. Bir başörtüsü tartışmalarını kökten çözecek bir Anayasa değişikliği yapmıştık. Bu değişikliği işin özü ve mantığı itibariyle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmaması adına sırf CHP faşizmini dizginlemek için yaptığımızın altını tekrar çiziyorum. B u anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki bunu '419el kaosa kalktı' manşetiyle duyurmuşlardır. Bu değişikliğin iptali için büyük bir keyifle anayasa mahkemesine götüren kişi kimdi biliyor musunuz? Bizzat Kılıçdaroğlu'nun ta kendisiydi. İşte ismi işte imzası. Ey Kılıçdaroğlu dürüst ol dürüst. Artık bu yalanların yetti ya.

Aynı dönemde partimize açılan kapatma davasının konularından biri de başörtü meselesinde özgürlükçü yaklaşımımızdı. Aynı zat Ankara'da hakimler savcılar var diye memnuniyetini ifade etmişti.

Altılı masaya Kılıçdaroğlu çağrısı: Bugün söylediklerini yarın inkar etme potansiyelini takdirinize bakıyoruz.
"Benim kızlarım bu işin mağduriyetini çekti. Ve ben kızlarımdan bir tanesini üstelik de İmam hatipte İstanbul'da okutamadım. Çünkü oradaki yönetim sıkıntılıydı. Türkiye'nin başka bir vilayetinde kızım okulunu tamamladı. Bunların çilesini ben çektim. İmam hatip okulunun kapısında anneleri günlerce aylarca nöbet tuttular. Polis çocuklara istenmeyen müdahaleler yapılıyordu. Şimdi kanunlarla bu işin düzenleyelim diyorsun .Sabırlı ol bu zatın her konu gibi başörtüsü meselesinde de birbiriyle taban tabana o kadar demeci var ki biz söylediklerin değil gerisindeki zihniyete bakmayı tercih ediyoruz. Kendisi bir proje olarak kaset kumpasıyla bulunduğu yere gelenler ülkenin ve milletin hayrına proje üretemezler. Bu meseleyi de geriden takip ediyorlar. Bizim gerçekleştirdiğimiz pek çok icraatı, sanki kendileri yapmış gibi gösterme huyları burada da kendini gösterdi. Dün söylediğini bugün inkar eden bu zatın, bugün söylediklerini yarın inkar etme potansiyelini masadaki ortakları başta olmak üzere kamuoyunun takdirine bakıyoruz.

"Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk"
"Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim Kürt meselemiz diye bir meselemiz yok ki. Şuanda benim kabinemde iki tane Kürt var. Ama sende bu konuda dert çok. Her numara var. Akşam yalan sabah yalan. Terör örgütlerinin temsilcileriyle Ankara'dan İstanbul'a dirsek dirseğe yürüdü. Hadi buna da yalan de. Hayat tarzları üzerinden milletimizi birbirine düşürmenin önünü onlara rağmen düşürdük.

Alevilere ilişkin düzenleme
"İnşallah önümüzdeki cuma günü yeni bir adımını atacağımız çalışmalarla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma mücadelemizi de onlara rağmen akamete uğratıyoruz.

"CHP faşizmi..."
"Aslında bakılırsa CHP faşizminin ne laiklik umurunda ne başörtüsü umurunda ne ülkenin veya milletin diğer herhangi bir meselesi umurundadır. Bunların yapmak istedikleri tek şey ülkemizi siyasi olarak bağımlı ve milletimizi refah olarak geri bırakarak kendi gizli iktidarlarını sürdürmektir. Çünkü CHP faşizmi cehaletten yoksulluktan emperyalizmin ileri karakolu gibi çalışmaktan beslenir. Sayın Kılıçdaroğlu senin üst düzey yöneticilerin üniversitelerimizde ikna odalarını kurmadılar mı? Bizim kızlarımızın başlarındaki örtüleri çıkartmadılar mı. Bu kızlar biziz kızlarımızdır. Bunları ikna odalarına sokmadılar mı? Bunlara yapılan zulümden kurtulabileceğini mi sanıyorsun. Bunun hesabını kolay kola veremeyeceksin. Onlar da veremeyecek. Onların benzerleri ne yazık ki bu ülkede hala var.

Eğer samimiysen şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtü meselesini ülkenin gündeminden katil bir şekilde çıkarmakta samimiyse, şayet bu zat gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım.

Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur. O dönemde hazırladığımız 5735 sayılı anaysa değişikliği teklifini kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı açık kaydı ile yeniden çıkaralım.