Erdoğan'dan Hakan Şükür'e sert sözler: Orası yol geçen hanı değil!
"İskele Sancak" programında cemaat operasyonuyla ilgili konuşan Erdoğan, ''Milletvekillerinin adliye sarayına girerek zanlılarla fotoğraf çektirmesi suçtur. Yargıyı etki altına almadır'' dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Erdoğan, Adliye Sarayı'da gözaltındaki zanlılarla fotoğraf çektiren Hakan Şükür ve diğer milletvekillerine tepki gösterdi.
Erdoğan, ''Milletvekillerinin adliye sarayına girerek zanlılarla fotoğraf çektirmesi suçtur. Yargıyı etki altına almadır'' dedi.
Erdoğan, Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınındaki "İskele Sancak" programında gazeteci Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.
ADALET SARAY'I YOL GEÇEN HANI DEĞİL
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, paralel yapı soruşturmasına ilişkin soru üzerine, konunun yargı sürecinde olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Fakat benim anlamadığım bir şey var. Şu anda bu polislerle hiç ilgisi olmadığını söyleyen paralel yapının, bunlarla ne kadar iç içe olduğu ortaya çıktı mı? Bundan önce İstanbul Adalet Sarayı'nın kapısını aşındıranların oradaki tavırları malumdu. Şimdi aynı tavırları bu malum takım ortaya koyuyor, paralel yapı. Bu olay tamamıyla bir defa çok açık, net olarak şunu getirmektedir, inanıyorum ki yargı gereğini yapacaktır. Çünkü süreç içerisinde bunlara müdahale etmek, bunlara kalkıp da etkide, tesirde bulunmak anayasa suçu işlemektir. Bu ister milletvekili olsun, ister yazar, çizer şu, bu olsun; kim olursa olsun. Özellikle bazı milletvekillerinin adalet sarayının içerisine girmek suretiyle, oradaki zanlılarla beraber resim çektirmeleri suçtur. Bunu yapamazlar çünkü bu, yargıya aynı zamanda baskıdır."
Anayasa'nın 138. maddesini okuyan Erdoğan, şu anda yapılanların hukuku ihlal olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu hukuku ihlale karşı, bana göre, başta cumhuriyet savcısı olmak üzere mahkeme yetkililerinin, bunlar hakkında kesinlikle dava açması, işlem yapması gerekir. Burası adalet sarayı ya, yolgeçen hanı değil ki. Kimilerinin elinde telefonlar, rahat rahat orada görüşmeler, konuşmalar yapılıyor. Kimileri, gelen polislere meydan okuyor. Çünkü oraya polisin de müdahale yetkisi yok. Orada ancak savcılık, mahkeme, adli kolluk olarak talep ederse, onlar böyle bir görevi yapabilirler. Burada böyle bir baskının yapılması çok çok çirkin. Oralarda yapılan şeylerde şunlar var: Sanki tribünde maç seyreder gibi, gelmişler orada bağırıyor, kendilerinin o aşırı taraftarları falan, adeta amigolarla filan falan bu işleri yürütüyorlar. Böyle bir şey olamaz. Şu anda tutuklananlar, tutuklandıysa bir şey yaptılar da tutuklandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na kalkıp da 'dönemin başbakanı' ifadesini yakıştıranlar, yargı mensupları değildi, emniyet mensuplarıydı. Bu emniyet mensupları bunu hazırladılar ve bunlar, bu operasyonlarda meydana çıktı. 'Dönemin başbakanı' diyerek, şahsımla alakalı böyle bir adım atacaksın, kendine göre 17 Aralık, 25 Aralık olaylarında darbe girişiminde bulunacaksın ve bu darbe girişiminde kabinemdeki birçok arkadaşımı, şahsım da dahil olmak üzere örgüt başı olarak göstereceksin, bunun bedeli ödenmeyecek mi? Şu anda bu işleri yapanların hepsi, bunun bedelini er veya geç ödeyecekler, bundan kaçış yok."
Erdoğan, ''Milletvekillerinin adliye sarayına girerek zanlılarla fotoğraf çektirmesi suçtur. Yargıyı etki altına almadır'' dedi.
Erdoğan, Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınındaki "İskele Sancak" programında gazeteci Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.
ADALET SARAY'I YOL GEÇEN HANI DEĞİL
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, paralel yapı soruşturmasına ilişkin soru üzerine, konunun yargı sürecinde olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Fakat benim anlamadığım bir şey var. Şu anda bu polislerle hiç ilgisi olmadığını söyleyen paralel yapının, bunlarla ne kadar iç içe olduğu ortaya çıktı mı? Bundan önce İstanbul Adalet Sarayı'nın kapısını aşındıranların oradaki tavırları malumdu. Şimdi aynı tavırları bu malum takım ortaya koyuyor, paralel yapı. Bu olay tamamıyla bir defa çok açık, net olarak şunu getirmektedir, inanıyorum ki yargı gereğini yapacaktır. Çünkü süreç içerisinde bunlara müdahale etmek, bunlara kalkıp da etkide, tesirde bulunmak anayasa suçu işlemektir. Bu ister milletvekili olsun, ister yazar, çizer şu, bu olsun; kim olursa olsun. Özellikle bazı milletvekillerinin adalet sarayının içerisine girmek suretiyle, oradaki zanlılarla beraber resim çektirmeleri suçtur. Bunu yapamazlar çünkü bu, yargıya aynı zamanda baskıdır."
Anayasa'nın 138. maddesini okuyan Erdoğan, şu anda yapılanların hukuku ihlal olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu hukuku ihlale karşı, bana göre, başta cumhuriyet savcısı olmak üzere mahkeme yetkililerinin, bunlar hakkında kesinlikle dava açması, işlem yapması gerekir. Burası adalet sarayı ya, yolgeçen hanı değil ki. Kimilerinin elinde telefonlar, rahat rahat orada görüşmeler, konuşmalar yapılıyor. Kimileri, gelen polislere meydan okuyor. Çünkü oraya polisin de müdahale yetkisi yok. Orada ancak savcılık, mahkeme, adli kolluk olarak talep ederse, onlar böyle bir görevi yapabilirler. Burada böyle bir baskının yapılması çok çok çirkin. Oralarda yapılan şeylerde şunlar var: Sanki tribünde maç seyreder gibi, gelmişler orada bağırıyor, kendilerinin o aşırı taraftarları falan, adeta amigolarla filan falan bu işleri yürütüyorlar. Böyle bir şey olamaz. Şu anda tutuklananlar, tutuklandıysa bir şey yaptılar da tutuklandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na kalkıp da 'dönemin başbakanı' ifadesini yakıştıranlar, yargı mensupları değildi, emniyet mensuplarıydı. Bu emniyet mensupları bunu hazırladılar ve bunlar, bu operasyonlarda meydana çıktı. 'Dönemin başbakanı' diyerek, şahsımla alakalı böyle bir adım atacaksın, kendine göre 17 Aralık, 25 Aralık olaylarında darbe girişiminde bulunacaksın ve bu darbe girişiminde kabinemdeki birçok arkadaşımı, şahsım da dahil olmak üzere örgüt başı olarak göstereceksin, bunun bedeli ödenmeyecek mi? Şu anda bu işleri yapanların hepsi, bunun bedelini er veya geç ödeyecekler, bundan kaçış yok."