ERDOĞAN'DAN GAZETECİLERE BÜYÜK SUÇLAMA

Başbakan Erdoğan, Vizyon 2023 konulu 3.Gençlik Sempozyumu'nda gazeteciler hakkında ağır bir suçlamada bulundu.

"Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenler, kendi gazetecilerinin nasıl istihbarat örgütlerine çanak tuttuğunu görmüyor, göremiyorlar. Avrupa Parlamentosu'nun son raporu tarafsız değildir, objektif değildir..."

Başbakan, Deniz Baykal'la ilgili taciz iddiaları için de "CHP'de tuz da kokmuş" dedi. Cumhurbaşkanı Gül ile dayanışma mesajları veren Erdoğan'ın gençliğe yaptığı çağrıdaki ilginç cümleler de dikkat çekti.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu'nun halinin görüldüğünü belirterek, ''Silah tüccarları kazanmasın, artık gençlerin kanıyla beslenen vampirler kazanmasın'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen 'Vizyon 2023'' konulu 3. Gençlik Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, terörün, bu ülkede önce gençleri, ardından da annelerini, babalarını, nişanlılarını vurduğunu belirterek, şunları kaydetti

MİLLİYETÇİLERE SESLENDİ
''Ne yazık ki gençler bir kez ölürken, geride bıraktıkları bin kez ölüyor. Biz, bu ülkede, artık ne gençler, ne de yakınları ölmesin diyoruz. Artık hiç kimsenin burnu dahi kanamasın istiyoruz. Kardeşlik bu ülkenin atmosferine hakim olsun. 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' dedik. Bakıyorsunuz, buna isyan ediyor birileri, kimler olduğunu biliyorsunuz. Ya milli birlik... Milliyetçi değil misin? İşte bak biz de 'Milli Birlik' diyoruz. Ne kadar güzel, bunun neyine karşı çıkıyorsun. 'Kardeşlik' diyoruz. Kardeşliğin karşısına çıkılır mı? İşte kardeşçe yaşayalım bu ülkede, bu topraklarda, hiç bir ayrım olmadan yaşayalım. Tüm etnik unsurlar kardeşçe yaşayalım bu ülkede, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla Boşnağıyla, Arabıyla hep beraber kardeşçe yaşayalım bu ülkede. Niye rahatsız oluyorsun? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında toplanalım, böyle toplandık. Bundan da rahatsız olmayalım. Niye rahatsız oluyorsunuz?

Onun için başından beri Afyonkarahisar'dan yola çıktığımızda bir şey söyledik; ne dedik, 'Tek millet' dedik. Millet çeşitli etnik unsurları içinde toplayan bir kavramdır. Ne dedik, 'Tek bayrak' dedik. Tek bayrak ve bizim bayrağımız gerçekten çok iyi düşünülmüş, hilaliyle bağımsızlığı ifade eden, yıldızıyla şehitlerimizi ifade eden, rengiyle o şehitlerimizin, gazilerimizin kanını sembolize eden bir bayrak. Bu seni niye rahatsız ediyor? İşte tek bayrak ve tek devlet. Bunların hepsi bizi bir, beraber kılan değerler, bununla yola çıktık. Niye bundan rahatsız oluyorsun? Bununla yola çıktığımız için milletimiz bize itibar etti, bizi yüzde 47'ye kadar tırmandırdı, temenni ederim ki bizi daha fazlasına layık görsün.''

''TEHDİT SALLAMA...''
''En Güneydoğu neresi, Hakkari'nin Çukurcası mı Şemdinlisi mi?'' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz oralara kadar gittik. Hakkari'nin Yüksekovası'nda havalanı yapan iktidar bizim iktidarımız. 'Ya burası Hakkari'nin Yüksekovası vazgeç' Bugüne kadar gelenler böyle dedi, ama biz demedik. Biz ne dedik, 'orası da vatan toprağı, bu uçaklar oraya da inecek' dedik. Şırnak'ın Cizresi, 'Ya ne olacak kenar köşe bir yer, gideni geleni zaten olmaz' demedik. 'Orada da benim vatandaşım yaşıyor, onlar da gidip gelecek, onlara da uçak lazım' dedik. Ve Cizre'ye de havaalanı yapıyoruz, inşaatı devam ediyor. Ama birileri çıkıyor, Yüksekova'da temel atma töreninde 'Kimse oraya gidemez ha, yok ederiz' Ve o gün temel atma törenine insanları göndermediler, yöre halkını göndermediler. O heyecanı paylaşmasına engel oldular. Bu mudur vatanseverlik, bu mudur bölge halkının hayat seviyesinin yükselmesini istemek? Bu nasıl siyaset anlayışı? İşte bu terörün nereden nemalandığını göstermesi bakımından çok önemli, uzantısı olanların da nasıl hareket ettiğin göstermesi bakımından çok önemli. Aynı şey Şırnak, Cizre için geçerli.''

Ne olursa olsun halkın beklentileri istikametinde bu yolda devam edeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Hiç kimse, gençler üzerinden, gençleri ve gençliği istismar ederek siyaset yapmasın istiyoruz. Hele hele gençlerin kanı üzerinden siyaset artık son bulsun istiyoruz. Güneydoğu'da, o genç yavrularımızın ellerine, Batı'da bazı şehirlerimizde gençlerin ellerine kaldırım taşlarını vererek, molotofkokteyllerini vererek onları halka hizmet veren devletin, halkın otobüslerine, vatandaşların araçlarını kundaklamaya itenlere ben huzurunuzda kusura bakmayın lanet ediyorum. Böyle bir anlayış olamaz. Şimdi seçim geliyor eğer gerçekten, özgürlüklere inanıyorsan sandık gelecek, kimseyi tehdit etme, herkes hür iradesiyle oyunu kullansın. Halep oradaysa, arşın sandıkta, göreceğiz. Kaç kilo olduğun çıksın ortaya, rahat ol çık meydanlarda konuş. Anlat, ne anlatacaksan anlat, nasıl konuşacaksan konuş ama köyü gidip tehdit etme. Bak bu köyden filanca yere oy çıkmazsa seçimden sonra köyün akıbetini düşünün diye tehdit sallama. İşte demokrasinin böyle bir anlayışa taviz vermesi mümkün değil demokrasi diyor ki halk kendi hür iradesiyle gelsin sandığa düşüncesini yansıtsın. Biz bunu istiyoruz.''

''AP SANKİ TÜRKİYE'DEKİ MUHALEFET!''
Sözlerini ''Kim ne derse desin, kim hangi kampanyayı yürütürse yürütsün, kim hangi raporu hazırlarsa hazırlasın'' diye sürdüren Erdoğan, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raporu'na değindi. Raporun ''siyasi'' bir rapor olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Sanki Türkiye'deki muhalefet.. Bir defa incele, Türkiye'de ne var ne yok? Yani bu kadar Türkiye'nin olanlarından uzak, ne oluyor, ne bitiyor bunlardan uzak, böyle bir rapor, ısmarlama, sipariş üzerine hazırlanmış rapor olamaz. Tabii gönlümüz adil bir rapor beklerdi. Ama adaletten tamamıyla uzak bir rapor hazırlanmış. Türkiye değişiyor, gençlik değişiyor, demokrasi ileri standartlara ulaşıyor. Avrupa Birliği, bugün Türkiye'nin değişimini eleştirecek değil, Türkiye'deki değişimi örnek alması gereken bir noktaya gelmiştir. Bakınız Libya'daki son gelişmelerden sonra hava enteresan değişiyor. Batılı ülkeler bakıyorsunuz ki Libya'dan parasal destek aldığı şu anda konuşulmaya başlandı. Bunun dedikodusu var ne olacak? Şimdi bu işin belgelerini, delilerini açıklarsa ne olacak? Ne olacak o liderlerin hali, bize iftira atanlar iftiralarının altında ne oldu, boğuldu. İşte buyurun, Daily Telegraph'ın halini görüyorsunuz. Özür diledi ve tazminatı ödemek durumunda kaldı.

Biz bu yola samimi olarak çıktık. Biz hazinemizden bize tahsis edilen payla, aidat, teberru, bunlara bile pek tevessül etmiyoruz. Çünkü hazinemizden aldığımız rakam bize yetiyor. Bunun bile biz yüzde 30'nu teşkilatımıza dağıtıyoruz. Hizmetimizi böyle veriyoruz. Diğer siyasi partilerin il teşkilatlarına para göndermeleri söz konusu değil. Biz bunu da yapıyoruz. Çok daha ilginci kendileri daha 1 trilyonun hesabını veremediler. Anayasa Mahkemesi ne yaptı, mahkum etti anamuhalefet partisini. Onun için biz dürüstlük üzerine siyasetimizi oturttuk ve böyle devam ediyoruz.

Katılım müzakerelerinde bizim hızımıza dahi yetişemiyorlar aslında. Ayrımcılıkla mücadelede, ırkçılıkla mücadelede, asimilasyonla mücadelede yeterli kararlılığı gösteremiyorlar. (Türkiye'de basın özgürlüğü yok) diyenler, kendi gazetecilerinin nasıl istihbarat örgütlerine çanak tuttuğunu görmüyor, göremiyorlar. Onun için Avrupa Parlamentosu'nun son raporu, tarafsız değildir, objektif değildir, hakkaniyetli değildir. Bu rapor, Türkiye'deki değişimi görme, takdir etme becerisinden yoksundur. Türkiye'yi belli medya kuruluşlarının sayfalarından izliyor. Asla ve asla objektif olamazlar. Avrupa Parlamentosu'nu, Türkiye'de ve Türkiye dışında yürütülen kampanyaları değil, Türkiye'yi görmeye ve anlamaya davet ediyoruz.''

ERDOĞAN'DAN GENÇLİĞE ÇAĞRI!
Başbakan Erdoğan, sözlerine Necip Fazıl'ın gençliğe çağrısıyla bitirirken şunları kaydetti:

''Gençler bu çağrı çok önemli, bu çağrı sizin ebed-müddet anlayışında her zaman hafıza kayıtlarında olan bir çağrı olsun. Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik. Kim var diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan, fert fert 'ben varım!' cevabını verici, her ferdi, 'benim olmadığım yerde kimse yoktur' fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik. Zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin ve gerçek kahramanlık madeniyle sahtesini ayırt etmekte kuyumcu ustası bir gençlik. Genç adam; bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu, öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil. Allah'ın selamı üzerinize olsun. Allah'ın selamı üzerinize olsun, yolunuz, bahtınız açık olsun.''

"CHP'DE TUZ DA KOKMUŞ"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin tek limanının ahlak olduğunu belirterek, ''Siyaset, ahlaksızlığın sığınağı olamaz. Siyaset, ahlaksızlık üzerine yürütülemez, ahlaksızlığa kılıf olarak örtülemez'' dedi.

Erdoğan, ''Son dönemlerde siyasetin önünde olan kişilerin neler yaptıklarını, neler ettiklerini görüyorsunuz. Kendi vicdanı karşısında, kendi arkadaşları karşısında, hatta rakipleri karşısında ahlakın en temel ilkelerinden yoksun olanlar, milletin önünde gidemez, millete öncülük, liderlik yapamazlar'' diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz en başından itibaren şunu söylüyoruz: Siyasetin tek limanı ahlaktır. Siyaset, ahlaksızlığın sığınağı olamaz. Siyaset, ahlaksızlık üzerine yürütülemez, ahlaksızlığa kılıf olarak örtülemez. Son dönemlerde siyasetin önünde olan kişilerin neler yaptıklarını, neler ettiklerini görüyorsunuz. Kendi vicdanı karşısında, kendi arkadaşları karşısında, hatta rakipleri karşısında ahlakın en temel ilkelerinden yoksun olanlar, milletin önünde gidemez, millete öncülük, liderlik yapamazlar. Aile bizim en kutsal değerimizdir. Aile bizi biz yapan, bizi bir arada tutan en büyük zenginliğimizdir. Aile yıkıldığında millet yıkılır. Onun için aileyi çok sağlam tutmak durumundayız. Aileye sahipleneceğiz, o kutsal değeri sahipleneceğiz. Ailenin yıpratılmasına, çürütülmesine, pörsütülmesine asla müsaade etmemeliyiz. Biz aynı şekilde, siyasetin seviyesinin aşağılara çekilmesine, siyasetin üslubunun, yönteminin ayaklar altına alınmasına da rıza gösteremeyiz. Biz, tüm teşkilatımızla, bütün mensuplarımızla, nezaketten yana olacak, yapıcı bir üslup kullanacak, gönül diliyle konuşacağız.

Muhalefetin, ibretle izlenen üslup ve yöntemi bizim nezdimizde kendisine sığınak bulamayacak. İşte görüyorsunuz. Her ağızlarını açtıklarında, 'dinleniyoruz, izleniyoruz, takip ediliyoruz' diyerek bizi suçluyor, bizi itham ediyorlardı. Kimin kimi izlediği, kimin kimi takip ettiği işte bugün tek tek ortaya dökülüyor. Şimdi ne diyorlar, 'Bana haber vermesi lazımdı, uyarması lazımdı' diyorlar. Kendi içlerine girdiler, birbirlerini nasıl takip ettikleri, nasıl izledikleri ortada. Hani o medyaya yansıyan konuşmalarda 'balık' ifadeleri geçiyor ya, CHP'de balık baştan kokmuş sevgili arkadaşlarım. CHP'de tuz kokmuş tuz, tuz bu hale geldi.''

''BİZ, BİRBİRİMİZİN AYAĞINA, OMZUNA BASARAK DEĞİL...''
AK Parti ile diğerleri arasındaki farkın bu olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Biz koltuk mücadelesi içinde değiliz, böyle bir sıkıntımız yok. Hatırlayın, Sayın Cumhurbaşkanı ile aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlerin ne kadar gayret sarf ettiklerini. Bunların hiçbirinin tutmadığını görünce sesleri, solukları ne oldu, kesildi. Olay bu, çünkü biz makam, rütbe hırsı içinde değiliz. Biz, millete hizmet için bu yola çıktık. Biz bu yola hep birlikte çıktık. Biz bu yolda beraber yürüdük. Biz, yol arkadaşlığı değil, kader arkadaşlığı yaptık. Biz, birbirimizin ayağına, omzuna basarak değil, ilkeli siyasetle, ahlaklı siyasetle, birbirimize omuz vererek, gönül birliği yaparak bugünlere ulaştık. Biz, gençleri tiksindirecek değil, gençleri cezbedecek, gençleri çekecek, gençlerin örnek alacağı bir siyaset benimsedik. Aynı şekilde de devam edeceğiz. Bundan hiç endişeniz olmasın. Yanlış yola tevessül eden kim olursa olsun, bizim partimizde kendisine yer bulamaz, bulmamalıdır. Yanlışa tevessül eden kim olursa olsun, bizim partimizde müsamaha göremez. Biz milletin ahlakıyla ahlaklandık ve bizim medeniyetimizin bize çizdiği o ahlak değerlerle terbiye olduk. Millete örnek olmaya devam edeceğiz.''