Erdoğan mahalledeki 'İslamcı-tetikçi' kavgası için konuştu: Bazıları işi şirazesinden çıkardı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, iktidara yakın gazeteci ve yazarlar arasındaki kavga soruldu.

İktidara yakın medyada 16 Nisan referandumunun ardından sertleşen "İslamcılar AK Parti'den uzaklaştırılıyor" kavgasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan çok dikkat çeken bir çıkış geldi.

Cem Küçük'ün "Mavi Marmara'daki manyak tipler" şeklindeki sözlerinden sonra başlayan "İslamcılar AKP'den tasfiye ediliyor" tartışması için Erdoğan, "Son dönemde, çok çirkin, kabul edemeyeceğimiz yaklaşımlara şahit olduk.

Bu bir defa yolda, çizgide istikrarsızlıktır. Sırat-ı müstakim’den sapmadır. ‘İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor’ deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış" dedi.

"Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama bazıları işi tamamen şirazesinden çıkardı. İşi, kendi doğrularını benimseyen, kendilerinin belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındaki insanları da ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler" ifadelerini kullandı...

BAZILARI PAZARA KADAR GELDİLER SONRA TRENDEN İNDİLER!

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ak Parti’yi destekleyen yazarlar arasındaki tartışmanın sorulması üzerine verdiği o cevap:

"Bahsettikleriniz arasında, kurucusu olduğum -ki yarın inşallah tekrar üyesi olacağım- partiyi geçmişte desteklemiş olanlar bulunabilir. Ama onların bu desteklerini daha sonra da aynen sürdürdüklerini düşünmüyorum. Daha sonra ibreleri değişti. Yol arkadaşlığı, gönül arkadaşlığı önemlidir. Yol arkadaşıysan, gönül arkadaşıysan, pazara kadar değil mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler.

"İSLAMCI OLANLAR ATILIYOR" İDDİASI ÇOK ÇİRKİN!

Hele hele son dönemde, çok çirkin, kabul edemeyeceğimiz yaklaşımlara şahit olduk. Bu bir defa yolda, çizgide istikrarsızlıktır. Sırat-ı müstakim’den sapmadır. ‘İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor’ deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki. Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını, milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır. Yapılması gereken budur.

ULUHİYET DAVASINA DA KİMSE GİRMESİN!

Ama bazıları işi tamamen şirazesinden çıkardı. İşi, kendi doğrularını benimseyen, kendilerinin belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındaki insanları da ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler. Oysa hiç kimsenin böyle bir hakkı yok. Onların da böyle bir hakları, yetkileri yok, benim de yok. Kaldı ki ebedi âlemin ölçüsü hiçbirimizin elinde değil. Kimse bunu teraziye çıkarmasın. Hele hele çok ağır olacak ama uluhiyet davasına da kimse girmesin..."