Erdoğan 'İslamcı-Tetikçi' tartışmalarına noktayı koydu: Tekkeye mürit aramıyoruz! Bazıları işi şirazesinden çıkardı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "radikal İslamcılarla" yolunu ayırması gerektiği çağrısını yapan Cem Küçük’e yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "radikal İslamcılarla" yolunu ayırması gerektiği çağrısını yapan Cem Küçük’e yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış” sözleri dikkat çekti.

Cem Küçük’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AKP'nin başına geri döndükten sonra kendi deyimiyle "radikal İslamcılarla" ve "Mavi Marmara'daki manyak tiplerle" yolunu ayırması gerektiğini söylemesi tartışma başlatmıştı. Bu tartışmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan da girdi.

Hindistan dönüşü uçakta Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli'nin sorularını yanıtlayan Erdoğan “AK Parti’yi destekleyen yazarlar arasında, daha çok Türkiye’nin yeni dönemde nasıl bir dış politika vizyonu takip edeceği üzerinden çıkan bir tartışma var. Aynı günlerde özellikle Avrupa’dan ve NATO’dan önemli ve olumlu mesajlar geldi, Avrupa kurumlarının önde gelen bazı liderleri sizden randevu istedi. Görüşünüz nedir?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

‘TEKKEYE MÜRİT ARAMIYORUZ’

“Burada iki ayrı soru var. Birinci konuya açıklık getirmem lazım. Bahsettikleriniz arasında, kurucusu olduğum partiyi geçmişte desteklemiş olanlar bulunabilir. Ama desteklerini daha sonra da aynen sürdürdüklerini düşünmüyorum. Daha sonra ibreleri değişti.

Yol arkadaşlığı, gönül arkadaşlığı önemlidir. Yol arkadaşıysan, pazara kadar değil mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler. Hele son dönemde çok çirkin, kabul edemeyeceğimiz yaklaşımlara şahit olduk. Bu bir defa yolda, çizgide istikrarsızlıktır. Sırat-ı müstakim’den sapmadır.

‘İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor’ deniyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Tekkeye mürit aramıyoruz ki. Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır. Yapılması gereken budur. Ama bazıları işi tamamen şirazesinden çıkardı. İşi, kendi doğrularını benimseyen, belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındaki insanları da ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler. Oysa kimsenin böyle bir hakkı yok. Onların da böyle bir hakları, yetkileri yok; benim de. Kaldı ki ebedi âlemin ölçüsü hiçbirimizin elinde değil. Kimse bunu teraziye çıkarmasın. Çok ağır olacak ama, uluhiyet davasına da kimse girmesin...”