Erdoğan Aydın Doğan'ı manşetlerle vurdu: Maaşlı şarlatanların ne yazarsa yazsın!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hürriyet'in kendisine yönelik yayınladığı açık mektuba çok sert cevap verdi.
Kendisi hakkında geçmişte atılan manşetlere değinen Erdoğan, Doğan Medya sahibi Aydın Doğan'a seslenerek "Senin maaşlı şarlatanların ne yazarsa yazsın beni ırgalamaz" dedi.
Erdoğan, Atv ve A Haber televizyonlarındaki ortak canlı yayında, "Cumhurbaşkanıyla Gündem Özel" programında gazeteci Mehmet Barlas'ın soruları yanıtladı.
ŞİMDİ BENİMLE UĞRAŞMAYA KALKIYORSUN
Doğan Medya Grubu'na yönelik değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Ankara'da bir otelde görüştüğünde, "Siz rahmetli Özal ile çok uğraştınız, Sayın Demirel ile çok uğraştınız, Tansu Hanım ile çok uğraştınız. Hepsi de size karşı mümkün olduğunca bazı tavırlar koymak istedi ama olmadı. Şimdi benimle uğraşmaya kalkıyorsun. Dedim bak ben Kasımpaşalıyım, doğma büyüme. Hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı bizden alamayacaksın bunu bilesin" dediğini aktardı.
Grubun o dönemde bazı yasal yanlışları da bulunduğunu belirten Erdoğan, dışarıdan kağıt getirme işlemlerinin farklı olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dedim ki şu anda biz yargının kararı, bunun yanında maliyenin bu işteki, çünkü Uzlaşma Komisyonuna gitme durumları da vardı. Bunların vereceği kararı beklemek durumundayız. Ama ben de dedim 'sizden kusura bakmayın dürüstlük bekliyorum'.
'Dürüst olun'. Ama olamadılar. Her zaman bakıyorsunuz sürekli konuşuyorlar, bir, iki gün tamam... Bir gün bütün gazeteleri geldim önüne koydum. Başbakanlığa geldi. Açtım önüne, buyurun dedim. Attığınız başlıklar. Köşe yazarlarının yazdığı yazılar. 'Ailemle uğraşıyorsunuz' dedim. Ne işiniz var benim ailemle. Ben de aileme saldıranlara hiçbir zaman hazmedemiyorum. Tamam ama siz kendi ailenize saldırıldığı zaman hazmedemiyorsunuz da Bir başbakanın ailesiyle niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Lütfen dedim biraz haddinizi bilin. Yok, yine aynı şekilde devam ettiler."
HÜRRİYET'İN KÜPÜRLERİNİ GÖSTERDİ
Hürriyet gazetesi'nin bazı küpürlerini gösteren Erdoğan, "Geçmişte yine, sene 97, belediye başkanlığım zamanı ama şimdi bu malum örgütle, paralel yapıyla nasıl beraber olduklarını çok açık gösteriyor. Beceremediniz bırakın. Kime Rahmetli Erbakan Hoca'ya. Bunun kovalayıcısı kim? O. Bunları yaşadık bu ülkede" diye konuştu.
MAAŞLI ŞARLATANLARIN NE YAZARLARSA YAZSINLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu da yetmedi son dönemde atılan çok çok önemli adımlardan biri. Bakın o sıralarda öyle bir noktaya getirdiler ki işi. Gerekirse silah bile kullanırız. Darbe yaparız vesaire. Bir başka konu, yine hükümetimiz döneminde 2008 yılında biliyorsunuz başörtüsüyle ilgili 411 olayı oldu. Bunların attığı başlık bu, 411 el kaosa kalktı. Görüştüğünüz zaman, ikili görüşmelerde doğru konuşuyorlar. İşte biz şunu yapmak istemedik, işte biz köşe yazarlarına karışmayız, işte biz şöyleyiz, böyleyiz falan. Ondan sonra biliyorsunuz bir de onların Doğan Basın Yayın İlkeleri diye bir şeyleri var, dürüstlük güya onlarda söz konusu. Ne alakası var. Hepsi ortada. Her şeyi yaptılar.
Şimdi de kalkmış başyazıyla bana gönderme yapıyor. Göndermeyi yaparken bütün bu yapılanları şerefsizlik olarak telakki ediyor, en altına geliyor. En altında bir cümleyle de oradan da tehdit sallıyor.
'Sen ne yaparsan yap, etrafında kimleri toparlarsan toparla alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım' dedim. Senin bu tehditlerin falan hiçbiri beni ırgalamaz. Köşe yazarların falan ne yazarlarsa yazsınlar, senin o maaşlı bütün şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar, benim için bu hiçbir şey ifade etmez. İnandığım, doğru bildiğim ne varsa bu ülkede bunları milletime anlatacağım. Milletimin bunları bilmesi lazım."
Erdoğan, Atv ve A Haber televizyonlarındaki ortak canlı yayında, "Cumhurbaşkanıyla Gündem Özel" programında gazeteci Mehmet Barlas'ın soruları yanıtladı.
ŞİMDİ BENİMLE UĞRAŞMAYA KALKIYORSUN
Doğan Medya Grubu'na yönelik değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Ankara'da bir otelde görüştüğünde, "Siz rahmetli Özal ile çok uğraştınız, Sayın Demirel ile çok uğraştınız, Tansu Hanım ile çok uğraştınız. Hepsi de size karşı mümkün olduğunca bazı tavırlar koymak istedi ama olmadı. Şimdi benimle uğraşmaya kalkıyorsun. Dedim bak ben Kasımpaşalıyım, doğma büyüme. Hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı bizden alamayacaksın bunu bilesin" dediğini aktardı.
Grubun o dönemde bazı yasal yanlışları da bulunduğunu belirten Erdoğan, dışarıdan kağıt getirme işlemlerinin farklı olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dedim ki şu anda biz yargının kararı, bunun yanında maliyenin bu işteki, çünkü Uzlaşma Komisyonuna gitme durumları da vardı. Bunların vereceği kararı beklemek durumundayız. Ama ben de dedim 'sizden kusura bakmayın dürüstlük bekliyorum'.
'Dürüst olun'. Ama olamadılar. Her zaman bakıyorsunuz sürekli konuşuyorlar, bir, iki gün tamam... Bir gün bütün gazeteleri geldim önüne koydum. Başbakanlığa geldi. Açtım önüne, buyurun dedim. Attığınız başlıklar. Köşe yazarlarının yazdığı yazılar. 'Ailemle uğraşıyorsunuz' dedim. Ne işiniz var benim ailemle. Ben de aileme saldıranlara hiçbir zaman hazmedemiyorum. Tamam ama siz kendi ailenize saldırıldığı zaman hazmedemiyorsunuz da Bir başbakanın ailesiyle niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Lütfen dedim biraz haddinizi bilin. Yok, yine aynı şekilde devam ettiler."
HÜRRİYET'İN KÜPÜRLERİNİ GÖSTERDİ
Hürriyet gazetesi'nin bazı küpürlerini gösteren Erdoğan, "Geçmişte yine, sene 97, belediye başkanlığım zamanı ama şimdi bu malum örgütle, paralel yapıyla nasıl beraber olduklarını çok açık gösteriyor. Beceremediniz bırakın. Kime Rahmetli Erbakan Hoca'ya. Bunun kovalayıcısı kim? O. Bunları yaşadık bu ülkede" diye konuştu.
MAAŞLI ŞARLATANLARIN NE YAZARLARSA YAZSINLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu da yetmedi son dönemde atılan çok çok önemli adımlardan biri. Bakın o sıralarda öyle bir noktaya getirdiler ki işi. Gerekirse silah bile kullanırız. Darbe yaparız vesaire. Bir başka konu, yine hükümetimiz döneminde 2008 yılında biliyorsunuz başörtüsüyle ilgili 411 olayı oldu. Bunların attığı başlık bu, 411 el kaosa kalktı. Görüştüğünüz zaman, ikili görüşmelerde doğru konuşuyorlar. İşte biz şunu yapmak istemedik, işte biz köşe yazarlarına karışmayız, işte biz şöyleyiz, böyleyiz falan. Ondan sonra biliyorsunuz bir de onların Doğan Basın Yayın İlkeleri diye bir şeyleri var, dürüstlük güya onlarda söz konusu. Ne alakası var. Hepsi ortada. Her şeyi yaptılar.
Şimdi de kalkmış başyazıyla bana gönderme yapıyor. Göndermeyi yaparken bütün bu yapılanları şerefsizlik olarak telakki ediyor, en altına geliyor. En altında bir cümleyle de oradan da tehdit sallıyor.
'Sen ne yaparsan yap, etrafında kimleri toparlarsan toparla alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım' dedim. Senin bu tehditlerin falan hiçbiri beni ırgalamaz. Köşe yazarların falan ne yazarlarsa yazsınlar, senin o maaşlı bütün şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar, benim için bu hiçbir şey ifade etmez. İnandığım, doğru bildiğim ne varsa bu ülkede bunları milletime anlatacağım. Milletimin bunları bilmesi lazım."