Erdoğan Aktaş'ın bilinmeyen yeteneği ortaya çıktı! "Fena halde hayata benziyor"
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş'ın meğer kendisinin de yakın bir zamanda keşfettiği büyük bir yeteneği varmış.
Medya insanları zaman zaman farklı ilgi alanlarıyla gündeme gelirler. Bu ilgi alanları genelde resim, müzik gibi sanat dallarında karşımıza çıkar. Fakat CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş'ın ilgi alanı hayli ilginç.
Erdoğan Aktaş bu sıralar tam bir "atıcılık" tutkunu olmuş durumda.
Kendisinin de bu zamana kadar farkında olmadığı bu yeteneğini bir arkadaşı sayesinde keşfeden Aktaş, atıcılığı hayata benzetiyor.
Atıcılık serüvenini ve çıkardığı dersleri kişisel blog sayfası aktaserdogan.com'da okurlarıyla paylaşan Erdoğan Aktaş, "anladım ki atıcılık, fena halde hayata ve hatta profesyonel hayata benziyor" diyor.
İŞTE ERDOĞAN AKTAŞ'IN O YAZISI:
Silahlara karşı kendimi bildim bileli mesafeliyimdir. Sevmem. İş olsun diye silah alanları, taşıyanları eleştiririm. Bu yüzden atıcılığa karşı da hep mesafeliydim; ta ki çok sevdiğim arkadaşım Devrim beni havalı tüfekle tanıştırana kadar.
Devrim bir gün bize geldi ve havalı tüfek aldığını, atış yapmanın çok keyifli olduğunu ve muhakkak bir gün birlikte atış yapmak istediğini söylediğinde de pek ilgilenmemiştim. Fakat ilk kez atış yaptıktan sonra tüm fikrim değişti. Hatta hayatım değişti desem abartılı olmayacak. Meğer atıcılığa karşı büyük bir yeteneğim varmış ve anladım ki atıcılık, fena halde hayata ve hatta profesyonel hayata benziyor.
Ömerli ormanlarında ‘atıcılık sporuna ilk adımımı attığım andan’ itibaren, hayatla atıcılık arasında korkunç benzerlikler olduğunu gördüm. Her atış öncesi, atış sırasında ve hatta atışın ardından birçok ders alınabileceğini fark ettim.
İşte yeni yetme bir atıcının hayat memat ve atış notları.
-Anladım ki atıcılık sporunda en önemli konu konsantrasyon ve odaklanma. Sadece hedefe odaklanmak yetmiyor, insanın aynı zamanda kendisine de odaklanması ve konsantre olması gerekiyor.
-Birçok sorununuz olabilir. Eğer hedefin karşısına bu sorunlar bir kenara koyarak geçilmiyorsa, başarılı da olunamıyor. Bu yüzden hedefe odaklanmak şart. Hem nasıl olsa kısa bir süre sonra atış bitiyor ve aynı sorunlarla baş başa kalıyoruz. Fark ettim ki atış yaparken, insanın o sırada en önemli meselesi, hedefi vurmak olmalı.
-Kişinin kendi kendini kontrol etmesi şart. Eğer atışa, “Nasıl olsa vuramam” diyerek hazırlanırsanız, zaten başarılı olamıyorsunuz. Eğer bir hedefimiz varsa ve elimizde de ona ateş edecek bir mekanizma, iş sadece bize kalıyor. Hedefler vurmak için vardır. Atıcı kendine güvenmeli. Eğer güvenmiyorsa, zaten hedef bile bulamaz ki.
-Her şey hedef olabilir. Bir şişe, çakmak, hedef tahtası, konserve kutusu vs vs. Hedef insanın önüne de çıkabilir yani. Fakat gördüm ki insan, kendi hedefini kendi de yaratabilir. Böylesi daha keyifli. Tıpkı hayatta olduğu gibi.
-Asla ve asla herhangi hedefi küçüksememek gerekiyor. Bir önceki atışta, çok küçük bir hedefi vurmuş olabilirsiniz. Bu durum, bir sonraki atışınızın başarılı olacağı garantisi değildir.
-Başarısız olmaktan korkmamak gerekiyor. Çünkü hedefi vuramayabilirsiniz. Sorun yok, atış ve talime devam. Odaklanır, ister ve çalışırsanız, kesinlikle sonuç gelir.
-Atıcılıkta beni en çok etkileyen şey, ‘ıska geçmek’ oldu. Çünkü her ıska, eğer isterseniz ve doğru analiz ederseniz, sizi hedefe daha çok yaklaştırıyor. Neden ıska geçtiğinizi görürseniz ve atışınız nereye gittiğini izlerseniz, bir sonrakinde başarılı olma şansınız daha da artıyor. Düşünsenize, başarısızlıktan bir başarı çıkarmanın yolunu gösteriyor size atıcılık. Daha ne olsun?
-Hazırlanıp atış yapmaya giderken, tüm koşulları gözden geçirmek gerekiyor. Tabi ki gerekli malzemeleri eksiksiz hazırlamak birinci koşul. Fakat bu da yetmiyor, çünkü hava durumunu da atlamamak gerek. Bu da yetmez, atış yapacağınız mekanı iyi seçmeniz gerekiyor. Atış alanını buldunuz ve hazırlandınız, amman çevre kontrolünü ve güvenlik önlemlerini gözden geçirmeden hedefe odaklanmayın. Siz siz olun sadece kendi hedefinize odaklanırken, başka insanların sağlığını, güvenliğini ve mutluluğunu ıskalamayın. Sadece hedefe odaklanmak, bunun dışındaki her şeyi göz ardı etmek anlamına gelmemeli.
-Atıcılık bireysel bir spor olabilir fakat asla bencilliği kaldıramaz. Bencil olursak, hedefi vurmanın bir anlamı kalmadığı gibi, çevredeki herkesi de mutsuz etmek gibi bir sonuçla karşılaşabiliriz. Herkes mutsuzken, insan tek başına ne kadar mutlu olabilir ki? Velev ki oldu, paylaşılamayan bir mutluluğun ne anlamı olur ki?
-Son derece güçlü ve etkili bir havalı tüfek edinmiş olsanız bile, bu tüm hedefleri vuracağınız ve başarılı olacağınız anlamına gelmez. Çünkü şunu iyi anlamak gerek, mesele namlu da değil, o tetiği çekecek parmağa komut verecek beyinde. Ekipmanınızı güçlendirirken, kendinizi geliştirmezseniz, siz silaha değil, silah size komut verir.
-Diyelim ki bir hedef göz ettiniz ve atış yaptınız. Fakat bir türlü vuramıyorsunuz. Boşuna zaman, malzeme ve para kaybetmeyin. Israrlı olmak kadar zamanı geldiğinde vaz geçmeyi de bilmek gerekir.
-O havalı tüfeği elime alır almaz, her ne kadar ateşli bir silah olmasa da, yanlış kullanımla ölüm makinesine de dönüşebileceğini hissettim. Bu yüzden o silah size değil, siz silaha hükmetmelisiniz.
-Silah bir anlamda da güç demek ve her insanı kendinden geçirebilir. Dikkatli olun, olmadık hedefler yaratmayın ve hayallerin peşinden gitmeyin.
–Her şey hedef olabilir ama hedef her şey değildir.
-Ayrıca şunu da anladım ki, gerçek başarı hedefi vurmaktan önce, doğru hedefleri seçmekten geçiyor.
-Güç sarhoşluğu ya da başarının getirdiği sarhoşluk insanı başka duygulara, hayallere sürükleyebilir. Siz siz olun sakın ola ki canlı bir hedefe atış yapmayın. Belki farkında olmazsınız ama bu, en çok atıcının kendisini vurur.
Her şeyi alt alta koyduğumda, gördüm ki, atıcılık hiç de basit bir spor değilmiş. Atıcılık fena halde hayata benziyor.
Erdoğan Aktaş bu sıralar tam bir "atıcılık" tutkunu olmuş durumda.
Kendisinin de bu zamana kadar farkında olmadığı bu yeteneğini bir arkadaşı sayesinde keşfeden Aktaş, atıcılığı hayata benzetiyor.
Atıcılık serüvenini ve çıkardığı dersleri kişisel blog sayfası aktaserdogan.com'da okurlarıyla paylaşan Erdoğan Aktaş, "anladım ki atıcılık, fena halde hayata ve hatta profesyonel hayata benziyor" diyor.
İŞTE ERDOĞAN AKTAŞ'IN O YAZISI:
Silahlara karşı kendimi bildim bileli mesafeliyimdir. Sevmem. İş olsun diye silah alanları, taşıyanları eleştiririm. Bu yüzden atıcılığa karşı da hep mesafeliydim; ta ki çok sevdiğim arkadaşım Devrim beni havalı tüfekle tanıştırana kadar.
Devrim bir gün bize geldi ve havalı tüfek aldığını, atış yapmanın çok keyifli olduğunu ve muhakkak bir gün birlikte atış yapmak istediğini söylediğinde de pek ilgilenmemiştim. Fakat ilk kez atış yaptıktan sonra tüm fikrim değişti. Hatta hayatım değişti desem abartılı olmayacak. Meğer atıcılığa karşı büyük bir yeteneğim varmış ve anladım ki atıcılık, fena halde hayata ve hatta profesyonel hayata benziyor.
Ömerli ormanlarında ‘atıcılık sporuna ilk adımımı attığım andan’ itibaren, hayatla atıcılık arasında korkunç benzerlikler olduğunu gördüm. Her atış öncesi, atış sırasında ve hatta atışın ardından birçok ders alınabileceğini fark ettim.
İşte yeni yetme bir atıcının hayat memat ve atış notları.
-Anladım ki atıcılık sporunda en önemli konu konsantrasyon ve odaklanma. Sadece hedefe odaklanmak yetmiyor, insanın aynı zamanda kendisine de odaklanması ve konsantre olması gerekiyor.
-Birçok sorununuz olabilir. Eğer hedefin karşısına bu sorunlar bir kenara koyarak geçilmiyorsa, başarılı da olunamıyor. Bu yüzden hedefe odaklanmak şart. Hem nasıl olsa kısa bir süre sonra atış bitiyor ve aynı sorunlarla baş başa kalıyoruz. Fark ettim ki atış yaparken, insanın o sırada en önemli meselesi, hedefi vurmak olmalı.
-Kişinin kendi kendini kontrol etmesi şart. Eğer atışa, “Nasıl olsa vuramam” diyerek hazırlanırsanız, zaten başarılı olamıyorsunuz. Eğer bir hedefimiz varsa ve elimizde de ona ateş edecek bir mekanizma, iş sadece bize kalıyor. Hedefler vurmak için vardır. Atıcı kendine güvenmeli. Eğer güvenmiyorsa, zaten hedef bile bulamaz ki.
-Her şey hedef olabilir. Bir şişe, çakmak, hedef tahtası, konserve kutusu vs vs. Hedef insanın önüne de çıkabilir yani. Fakat gördüm ki insan, kendi hedefini kendi de yaratabilir. Böylesi daha keyifli. Tıpkı hayatta olduğu gibi.
-Asla ve asla herhangi hedefi küçüksememek gerekiyor. Bir önceki atışta, çok küçük bir hedefi vurmuş olabilirsiniz. Bu durum, bir sonraki atışınızın başarılı olacağı garantisi değildir.
-Başarısız olmaktan korkmamak gerekiyor. Çünkü hedefi vuramayabilirsiniz. Sorun yok, atış ve talime devam. Odaklanır, ister ve çalışırsanız, kesinlikle sonuç gelir.
-Atıcılıkta beni en çok etkileyen şey, ‘ıska geçmek’ oldu. Çünkü her ıska, eğer isterseniz ve doğru analiz ederseniz, sizi hedefe daha çok yaklaştırıyor. Neden ıska geçtiğinizi görürseniz ve atışınız nereye gittiğini izlerseniz, bir sonrakinde başarılı olma şansınız daha da artıyor. Düşünsenize, başarısızlıktan bir başarı çıkarmanın yolunu gösteriyor size atıcılık. Daha ne olsun?
-Hazırlanıp atış yapmaya giderken, tüm koşulları gözden geçirmek gerekiyor. Tabi ki gerekli malzemeleri eksiksiz hazırlamak birinci koşul. Fakat bu da yetmiyor, çünkü hava durumunu da atlamamak gerek. Bu da yetmez, atış yapacağınız mekanı iyi seçmeniz gerekiyor. Atış alanını buldunuz ve hazırlandınız, amman çevre kontrolünü ve güvenlik önlemlerini gözden geçirmeden hedefe odaklanmayın. Siz siz olun sadece kendi hedefinize odaklanırken, başka insanların sağlığını, güvenliğini ve mutluluğunu ıskalamayın. Sadece hedefe odaklanmak, bunun dışındaki her şeyi göz ardı etmek anlamına gelmemeli.
-Atıcılık bireysel bir spor olabilir fakat asla bencilliği kaldıramaz. Bencil olursak, hedefi vurmanın bir anlamı kalmadığı gibi, çevredeki herkesi de mutsuz etmek gibi bir sonuçla karşılaşabiliriz. Herkes mutsuzken, insan tek başına ne kadar mutlu olabilir ki? Velev ki oldu, paylaşılamayan bir mutluluğun ne anlamı olur ki?
-Son derece güçlü ve etkili bir havalı tüfek edinmiş olsanız bile, bu tüm hedefleri vuracağınız ve başarılı olacağınız anlamına gelmez. Çünkü şunu iyi anlamak gerek, mesele namlu da değil, o tetiği çekecek parmağa komut verecek beyinde. Ekipmanınızı güçlendirirken, kendinizi geliştirmezseniz, siz silaha değil, silah size komut verir.
-Diyelim ki bir hedef göz ettiniz ve atış yaptınız. Fakat bir türlü vuramıyorsunuz. Boşuna zaman, malzeme ve para kaybetmeyin. Israrlı olmak kadar zamanı geldiğinde vaz geçmeyi de bilmek gerekir.
-O havalı tüfeği elime alır almaz, her ne kadar ateşli bir silah olmasa da, yanlış kullanımla ölüm makinesine de dönüşebileceğini hissettim. Bu yüzden o silah size değil, siz silaha hükmetmelisiniz.
-Silah bir anlamda da güç demek ve her insanı kendinden geçirebilir. Dikkatli olun, olmadık hedefler yaratmayın ve hayallerin peşinden gitmeyin.
–Her şey hedef olabilir ama hedef her şey değildir.
-Ayrıca şunu da anladım ki, gerçek başarı hedefi vurmaktan önce, doğru hedefleri seçmekten geçiyor.
-Güç sarhoşluğu ya da başarının getirdiği sarhoşluk insanı başka duygulara, hayallere sürükleyebilir. Siz siz olun sakın ola ki canlı bir hedefe atış yapmayın. Belki farkında olmazsınız ama bu, en çok atıcının kendisini vurur.
Her şeyi alt alta koyduğumda, gördüm ki, atıcılık hiç de basit bir spor değilmiş. Atıcılık fena halde hayata benziyor.